Abdullah Kıran
Kürtler son 30 yıldır Türkiye siyasetinde bir arpa boyu kadar yol almadı. Gelinen nokta, varılan aşama, tam anlamıyla bir kördüğüm, bir keşmekeş. Bu kördüğüm ya sökülmeli ya da kesilmeli. Kartacalı komutan ve devlet adamı Hannibal’ın deyimiyle, bu keşmekeşten kurtulmak için “ya bir yol bulmalı, ya bir yol yapmalı!” Zira tam otuz yıldır gidilen yol, bırakın bir köy veya belde belediyesini yönetmeyi, Kürtlere anadilde eğitim hakkı gibi en temel ve en insani hakkı dahi sağlayamadı.
Kürtlerin âcilen yeni bir anlayış, yeni bir siyasi feraset ve yeni bir tarz-ı siyasete ihtiyacı var. Son 30 yıllık siyaset tarzı Kürtlere pek bir şey kazandırmadığı gibi, Türkiye demokrasisine de bir katkı sağlayamadı. Öyleyse Kürtler öyle bir siyaset tarzı benimsemeli ki, bu hem kendi meselelerinin çözümüne katkı sunsun, hem de Türkiye demokrasisini güçlendirip kurumsallaştırsın. Peki, yeni tarz-ı siyasetin temel ilkeleri neler olmalı?
(1) Kürtler bir Türkiye partisi söylemi ve politikasıyla Kürt meselesine bir çözüm üretip Türkiye demokrasisine bir katkı sağlayamaz. Son 30 yıllık tecrübe bunu açıkça ortaya koydu. Çünkü Kürtlerin kurduğu ve kuracağı hiçbir partinin Türkiye’de iktidar olma şansı ve olanağı bulunmamakta. Her seçim sürecinde ağırlıklarını bir tarafa koyarak diğer bir tarafın galip gelmesine yol açan Kürtler, ne geleni ne de gideni memnun edebildi. Üstelik her kaybeden, bu kaybın bedelini en ağır bir şekilde Kürtlere ödetti. Deyim yerinde ise Kürtler “hem camiden hem de kiliseden oldu!”
(2) Kürtlerin “Türkiye partisi” iddiası, sadece Kürtlerin dillendirdiği bir siyasi sloganın ötesine geçemedi. 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra, İstanbul’da, Yenikapı’da toplanan bütün Türkiye partileri, Kürtlerin ve kimi “sol” kesimin “Türkiye partisi” olarak tanımladığı HDP’yi aralarına almadı. Oysa HDP tabanın çoğunluğunu teşkil eden Kürt seçmen, gelmiş geçmiş bütün darbelerin en büyük mağduru olması nedeniyle, herkesten çok darbe karşıtıydı. Üstelik Yenikapı’da toplanan bütün partiler de bunu çok iyi biliyordu. Buna rağmen Kürtlerin “Türkiye partisi” diye adlandırdığı partiye, birlik ve berberliğe en çok ihtiyaç duyulan anda bile aralarında yer vermediler. Kısacası, Türkiye partisi söylemi kimi Kürtler ve kendisini “Türk solu” diye tanımlayan sınırlı bir kesim dışında dikkate alınmadı.
(3) Kürtler “Türkiye partisi” gibi sorumluluğu büyük yüklerin altında ezileceklerine, daha yerel ve daha mütevazı siyasi araçlar geliştirmenin arayışı içine girmeli. Türkiye hukuk sistemi, gelinen aşamada, Kürtlerin kendi kimlikleriyle siyasi partiler kurmasına müsaade ediyor. HAKPAR, PAK ve KDP gibi Kürt partilerinin, Kürtler arasında örgütlenme ve siyasi faaliyetlerini sürdürmelerine olanak tanınıyor. Öte yandan örgütlenmek, sadece siyasi parti kurup tabela asmakla sınırlı bir süreç değil. Dernekler, vakıflar, sendikalar, hayır kurumları ve çeşitli baskı grupları aracılığıyla da yapılabilir. Asıl olan, örgütlü ve güçlü bir sivil toplum bilinci yaratmak. Kürtler bunu yerelde mutlaka başarmalı, Türkiye’yi yönetmek yerine kendi kendilerini yönetmenin zeminini oluşturmalı. Kürtler önce köylerini, adım adım şehir ve kasabalarını yönetme araçlarına sahip olmalı.
(4) Kürtler yerelde, kendi evleri sayılan köy, belde, kasaba ve şehirlerini yönetme fırsatına sahip olmadıkları sürece Ankara’da, Mecliste bulunmaları pek anlam ifade etmez. Gelinen aşamada, HDP’nin halen Mecliste bulunmasının Kürt sorununun çözümüne ve Türkiye demokrasisine katkıları tartışılır.
(5) Kürtler “bizim partimiz Türkiye partisi, bizler bu ülkenin asli unsurlarıyız” gibi düşüncelerle kendi kendilerini aldatmamalı. Kürtler Türkiye Cumhuriyet’inde kurucu unsur değil; olsa olsa aldanmış, aldatılmış unsur. Azınlık kategorisinde yer alıp, nüfusları 60-70 bini bulmayan Ermeni kardeşlerimizin sadece İstanbul’da, ilk, orta ve lise düzeyinde ana dillerinde eğitim yapan 30 civarında okulları bulunmakta. Ancak “asli unsur” kategorisinde kabul edilip ülke nüfusunun üçte birini teşkil eden Kürtlerin bu ülkede bir ilkokulu bulunmamakta.
(6) Kürtlerin bir Türkiye partisine ihtiyaçları yok derken, Kürtlerin Türkiye siyasetinden tamamen çekilmesi ve olup bitenlere seyirci kalması anlamında bir öneride bulunmuyorum. Anlatmaya çalıştığım, Kürtlerin Türkiye’yi yönetmeye ve iktidar olmaya aday bir partiye ihtiyaçlarının olmadığıdır.
(7) Kürtlerin, kendi bölgelerindeki yerel yönetimleri ve dolayısıyla yerel iktidarı hedef alan siyasi partileri, halk ile bütünleşerek en aktif şekilde çalışmalarını sürdürmeli. Ancak bütün Türkiye’de, Kürt meselesinin çözümünü ana hedefi ve temel ilkesi olarak benimsemiş bir ittifak (hevkarî; işbirliği) partisine de ihtiyaçları var.
(8) Yerelde siyaset yapacak Kürt partileri, Kürt dilini hayatın her alanında birinci dil olarak kullanıp kamusal alanda kullanımını teşvik ederken, Kürt kültürü, tarihi ve edebiyatını olabildiğince görünür kılmalı. Kürt partileri, Kürt meselesinin özerk veya federatif bir sistem içerisinde çözüme kavuşturulmasını programlarına alabilir ve meşru siyaset zemininden ayrılmaksın bunun savunmasını yapabilir. Zaten hâlihazırda HAKPAR, PAK ve KDP gibi partiler, bu çerçevede Türkiye’de siyaset yapmakta. Bugün dünyanın en zengin, en müreffeh ve en demokratik ülkelerinin federal bir sistem ile yönetiliyor olmaları tesadüf değildir.
(9) Kürtler yeni siyaset tarzında şiddetten uzak durup yumuşak güçlerini ön plana çıkarmalı. Kürtlerin yumuşak gücü: Türkiye’nin üçte birine denk gelen nüfusları, seçimlerde kullanacakları oyları, Kürt dili, Kürt müziği, Kürt folkloru ve Kürt edebiyatıdır. Kürtlerin ulusal ve uluslararası düzeyde sürdürdüğü diplomatik temas ve faaliyetlerdir. Buna karşılık Almanya’da yolları trafiğe kapatanlar, Avrupa’da ve dünyanın diğer ülkelerinde şiddet eylemleriyle halkların huzurunu bozanlar, Kürt halkına kasıtlı zarar vermek isteyenlerdir.
(10) Kürtler Batılı anlamda sivil toplum örgütlenmelerini güçlendirmeli, yumuşak güçleri ile siyasete müdahil olmalı. Kürtlerin en sert eylemleri, sivil itaatsizlik eylemlerini aşmamalı.
(11) Yerelde, demokratik bir zeminde birbirleriyle yarışan ve rekabet halinde olan Kürt partileri, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünü ana ilke olarak benimsemiş ittifak partisini desteklemeli. İttifak partisi tüm Kürtlerin Türkiye genelindeki çatı partisi şeklinde hareket etmeli. Yerelde siyaset yapacak Kürt partilerinin, genel seçimlere katılmak üzere tüm Türkiye çapında temsilcilikler oluşturup parti teşkilatlarını kurmalarına gerek yok. Tüm Türkiye’de siyaset ittifak (hevkarî) partisine bırakılmalı.
(12) Temel stratejisi seçim ittifakları olacak böyle bir parti, Türkiye’nin tamamında iktidar olmayı hedeflememeli. İttifak partisinin ana stratejisi, Kürt sorunun çözümüne katkı sağlayarak Türkiye demokrasisine destek sağlamak olmalı.
(13) İttifak partisi, şiddeti tamamen reddetmeli; meşru zeminde siyaset yapmayı ana felsefesi olarak benimsemeli. İttifak partisi ne İmralı’nın, ne Kandil’in, ne de başka bir merkezin emir ve direktifleri doğrultusunda hareket etmeli.
(14) Türkiyeli liberal ve demokratların Kürtlerin ittifak partisi ile hareket etmeleri, Kürt meselesinin çözümü ve demokrasiye ulaşma amacına katkı sağlar. Ancak, HDP örneğinde olduğu gibi Türkiyeli liberal ve demokrat aydınlar, ittifak partisinin yöneticisi, aklı ve lokomotif gücü haline gelmemeli. Kürtler kendi politikalarını belirlemeli ve kendi göbeklerini kendileri kesmeli. Örneğin 2015 Haziran seçimlerinden hemen sonra HDP’li Kürt seçmen, AK Parti ile bir uzlaşma zemininin bulunmasından yana iken, HDP içindeki solcu kesim buna müsaade etmedi. Böyle hatâlar tekrarlanmamalı.
(15) Türkiye nüfusu bir bütün olarak göz önünde bulundurulduğunda, batıdaki Kürt nüfusu, ittifak partisini bütün seçimlerde sonuç belirleyici bir pozisyonda tutabilmekter. Bu anlamıyla Kürt seçmen, Türkiye siyasetinde king-maker (kralı belirleyici) bir rol üstlenmiş olacak.
(16) Kürtler tüm Türkiye’yi yönetmek iddiasını bir tarafa bıraktığında, Türkiye’yi yönetmek isteyen parti veya partiler, Kürt seçmenin desteklediği ittifak partisi ile daha rahat uzlaşma arayışına girecek. Diyelim ki herhangi bir taraf, Kürt seçmenin desteklediği parti ile anlaşmak istemedi; böyle bir durumda Kürtler tarafsız kalacak ve güç dengesinin bir taraf lehine değişmesine yol açmayacak. Böylece Kürtler, en azından nefret objesi olmaktan kurtulacak.
(17) Kürt nüfusun önemli bir kesimi batıda yaşıyor. Batıda yaşayan Kürtlerin, başta dil hakları olmak üzere kültürel özelliklerini korumaları, insani bir ihtiyaç. Kürtlerin batıda kendi başlarına belediye seçimi kazanmaları, sayısal çoğunluk teşkil ettikleri kimi yerleşim yerleri dışında mümkün değil. Ancak, Kürt meselesinin çözümünü temel siyaseti olarak belirleyen bir ittifak partisi, hem genel hem de yerel seçimlerde işbirliği arayışlarına girebilir.
(18) Genel seçimlerdeki ittifak arayışı, Kürt sorunun çözümünü kolaylaştırma esaslı iken, yerel seçimlerdeki ittifaklar, Kürt dili ve kültürünü koruma amaçlı projelerin yanı sıra, Kürtlerin belediye meclislerinde yer alması ve istihdam edilmesi doğrultusunda olmalı.
(19) AK Parti’nin MHP’yle, CHP’nin de İYİ Parti ile ittifaka mecbur olduğu bir siyasi denklemde Kürt meselesi çözülemez ve Türkiye gerçek anlamda bir demokrasiye kavuşamaz. Buna karşılık her partinin gerçek kimliği ve ideolojisi doğrultusunda siyaset yapması, sorunların çözümünü kolaylaştırır. Geçmişte muhafazakâr-demokrat bir çizgide siyaset yapan AK Parti’nin MHP ile ittifaka gitmesinde, HDP’nin yanlış ve uzlaşmaz tavrının payı az değil.
(20) Son olarak, Kürt sorunu devam ettiği sürece Türkiye’de AK Parti yönetiminden daha demokratik bir yönetim inşa edilemez (eminim okuyucu, AK Parti’nin MHP ile ortak olmadığı dönemlerden söz ettiğimi anlıyordur). Zira Kürt meselesi sistemin yapısıyla alâkalı. Bugünkü yapıda, Kürt meselesini çözme yolunda irade ortaya koyabilecek yegâne oluşum halen de AK Parti. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye toplumunun yüzde 70-80’ini savaşa da, barışa da ikna etme kabiliyetine sahip lider olarak eski pozisyonunu koruyor.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022