Abdullah Kıran
Kürtler son 30 yıldır Türkiye siyasetinde bir arpa boyu kadar yol almadı. Gelinen nokta, varılan aşama, tam anlamıyla bir kördüğüm, bir keşmekeş. Bu kördüğüm ya sökülmeli ya da kesilmeli. Kartacalı komutan ve devlet adamı Hannibal’ın deyimiyle, bu keşmekeşten kurtulmak için “ya bir yol bulmalı, ya bir yol yapmalı!” Zira tam otuz yıldır gidilen yol, bırakın bir köy veya belde belediyesini yönetmeyi, Kürtlere anadilde eğitim hakkı gibi en temel ve en insani hakkı dahi sağlayamadı.
Kürtlerin âcilen yeni bir anlayış, yeni bir siyasi feraset ve yeni bir tarz-ı siyasete ihtiyacı var. Son 30 yıllık siyaset tarzı Kürtlere pek bir şey kazandırmadığı gibi, Türkiye demokrasisine de bir katkı sağlayamadı. Öyleyse Kürtler öyle bir siyaset tarzı benimsemeli ki, bu hem kendi meselelerinin çözümüne katkı sunsun, hem de Türkiye demokrasisini güçlendirip kurumsallaştırsın. Peki, yeni tarz-ı siyasetin temel ilkeleri neler olmalı?
(1) Kürtler bir Türkiye partisi söylemi ve politikasıyla Kürt meselesine bir çözüm üretip Türkiye demokrasisine bir katkı sağlayamaz. Son 30 yıllık tecrübe bunu açıkça ortaya koydu. Çünkü Kürtlerin kurduğu ve kuracağı hiçbir partinin Türkiye’de iktidar olma şansı ve olanağı bulunmamakta. Her seçim sürecinde ağırlıklarını bir tarafa koyarak diğer bir tarafın galip gelmesine yol açan Kürtler, ne geleni ne de gideni memnun edebildi. Üstelik her kaybeden, bu kaybın bedelini en ağır bir şekilde Kürtlere ödetti. Deyim yerinde ise Kürtler “hem camiden hem de kiliseden oldu!”
(2) Kürtlerin “Türkiye partisi” iddiası, sadece Kürtlerin dillendirdiği bir siyasi sloganın ötesine geçemedi. 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra, İstanbul’da, Yenikapı’da toplanan bütün Türkiye partileri, Kürtlerin ve kimi “sol” kesimin “Türkiye partisi” olarak tanımladığı HDP’yi aralarına almadı. Oysa HDP tabanın çoğunluğunu teşkil eden Kürt seçmen, gelmiş geçmiş bütün darbelerin en büyük mağduru olması nedeniyle, herkesten çok darbe karşıtıydı. Üstelik Yenikapı’da toplanan bütün partiler de bunu çok iyi biliyordu. Buna rağmen Kürtlerin “Türkiye partisi” diye adlandırdığı partiye, birlik ve berberliğe en çok ihtiyaç duyulan anda bile aralarında yer vermediler. Kısacası, Türkiye partisi söylemi kimi Kürtler ve kendisini “Türk solu” diye tanımlayan sınırlı bir kesim dışında dikkate alınmadı.
(3) Kürtler “Türkiye partisi” gibi sorumluluğu büyük yüklerin altında ezileceklerine, daha yerel ve daha mütevazı siyasi araçlar geliştirmenin arayışı içine girmeli. Türkiye hukuk sistemi, gelinen aşamada, Kürtlerin kendi kimlikleriyle siyasi partiler kurmasına müsaade ediyor. HAKPAR, PAK ve KDP gibi Kürt partilerinin, Kürtler arasında örgütlenme ve siyasi faaliyetlerini sürdürmelerine olanak tanınıyor. Öte yandan örgütlenmek, sadece siyasi parti kurup tabela asmakla sınırlı bir süreç değil. Dernekler, vakıflar, sendikalar, hayır kurumları ve çeşitli baskı grupları aracılığıyla da yapılabilir. Asıl olan, örgütlü ve güçlü bir sivil toplum bilinci yaratmak. Kürtler bunu yerelde mutlaka başarmalı, Türkiye’yi yönetmek yerine kendi kendilerini yönetmenin zeminini oluşturmalı. Kürtler önce köylerini, adım adım şehir ve kasabalarını yönetme araçlarına sahip olmalı.
(4) Kürtler yerelde, kendi evleri sayılan köy, belde, kasaba ve şehirlerini yönetme fırsatına sahip olmadıkları sürece Ankara’da, Mecliste bulunmaları pek anlam ifade etmez. Gelinen aşamada, HDP’nin halen Mecliste bulunmasının Kürt sorununun çözümüne ve Türkiye demokrasisine katkıları tartışılır.
(5) Kürtler “bizim partimiz Türkiye partisi, bizler bu ülkenin asli unsurlarıyız” gibi düşüncelerle kendi kendilerini aldatmamalı. Kürtler Türkiye Cumhuriyet’inde kurucu unsur değil; olsa olsa aldanmış, aldatılmış unsur. Azınlık kategorisinde yer alıp, nüfusları 60-70 bini bulmayan Ermeni kardeşlerimizin sadece İstanbul’da, ilk, orta ve lise düzeyinde ana dillerinde eğitim yapan 30 civarında okulları bulunmakta. Ancak “asli unsur” kategorisinde kabul edilip ülke nüfusunun üçte birini teşkil eden Kürtlerin bu ülkede bir ilkokulu bulunmamakta.
(6) Kürtlerin bir Türkiye partisine ihtiyaçları yok derken, Kürtlerin Türkiye siyasetinden tamamen çekilmesi ve olup bitenlere seyirci kalması anlamında bir öneride bulunmuyorum. Anlatmaya çalıştığım, Kürtlerin Türkiye’yi yönetmeye ve iktidar olmaya aday bir partiye ihtiyaçlarının olmadığıdır.
(7) Kürtlerin, kendi bölgelerindeki yerel yönetimleri ve dolayısıyla yerel iktidarı hedef alan siyasi partileri, halk ile bütünleşerek en aktif şekilde çalışmalarını sürdürmeli. Ancak bütün Türkiye’de, Kürt meselesinin çözümünü ana hedefi ve temel ilkesi olarak benimsemiş bir ittifak (hevkarî; işbirliği) partisine de ihtiyaçları var.
(8) Yerelde siyaset yapacak Kürt partileri, Kürt dilini hayatın her alanında birinci dil olarak kullanıp kamusal alanda kullanımını teşvik ederken, Kürt kültürü, tarihi ve edebiyatını olabildiğince görünür kılmalı. Kürt partileri, Kürt meselesinin özerk veya federatif bir sistem içerisinde çözüme kavuşturulmasını programlarına alabilir ve meşru siyaset zemininden ayrılmaksın bunun savunmasını yapabilir. Zaten hâlihazırda HAKPAR, PAK ve KDP gibi partiler, bu çerçevede Türkiye’de siyaset yapmakta. Bugün dünyanın en zengin, en müreffeh ve en demokratik ülkelerinin federal bir sistem ile yönetiliyor olmaları tesadüf değildir.
(9) Kürtler yeni siyaset tarzında şiddetten uzak durup yumuşak güçlerini ön plana çıkarmalı. Kürtlerin yumuşak gücü: Türkiye’nin üçte birine denk gelen nüfusları, seçimlerde kullanacakları oyları, Kürt dili, Kürt müziği, Kürt folkloru ve Kürt edebiyatıdır. Kürtlerin ulusal ve uluslararası düzeyde sürdürdüğü diplomatik temas ve faaliyetlerdir. Buna karşılık Almanya’da yolları trafiğe kapatanlar, Avrupa’da ve dünyanın diğer ülkelerinde şiddet eylemleriyle halkların huzurunu bozanlar, Kürt halkına kasıtlı zarar vermek isteyenlerdir.
(10) Kürtler Batılı anlamda sivil toplum örgütlenmelerini güçlendirmeli, yumuşak güçleri ile siyasete müdahil olmalı. Kürtlerin en sert eylemleri, sivil itaatsizlik eylemlerini aşmamalı.
(11) Yerelde, demokratik bir zeminde birbirleriyle yarışan ve rekabet halinde olan Kürt partileri, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünü ana ilke olarak benimsemiş ittifak partisini desteklemeli. İttifak partisi tüm Kürtlerin Türkiye genelindeki çatı partisi şeklinde hareket etmeli. Yerelde siyaset yapacak Kürt partilerinin, genel seçimlere katılmak üzere tüm Türkiye çapında temsilcilikler oluşturup parti teşkilatlarını kurmalarına gerek yok. Tüm Türkiye’de siyaset ittifak (hevkarî) partisine bırakılmalı.
(12) Temel stratejisi seçim ittifakları olacak böyle bir parti, Türkiye’nin tamamında iktidar olmayı hedeflememeli. İttifak partisinin ana stratejisi, Kürt sorunun çözümüne katkı sağlayarak Türkiye demokrasisine destek sağlamak olmalı.
(13) İttifak partisi, şiddeti tamamen reddetmeli; meşru zeminde siyaset yapmayı ana felsefesi olarak benimsemeli. İttifak partisi ne İmralı’nın, ne Kandil’in, ne de başka bir merkezin emir ve direktifleri doğrultusunda hareket etmeli.
(14) Türkiyeli liberal ve demokratların Kürtlerin ittifak partisi ile hareket etmeleri, Kürt meselesinin çözümü ve demokrasiye ulaşma amacına katkı sağlar. Ancak, HDP örneğinde olduğu gibi Türkiyeli liberal ve demokrat aydınlar, ittifak partisinin yöneticisi, aklı ve lokomotif gücü haline gelmemeli. Kürtler kendi politikalarını belirlemeli ve kendi göbeklerini kendileri kesmeli. Örneğin 2015 Haziran seçimlerinden hemen sonra HDP’li Kürt seçmen, AK Parti ile bir uzlaşma zemininin bulunmasından yana iken, HDP içindeki solcu kesim buna müsaade etmedi. Böyle hatâlar tekrarlanmamalı.
(15) Türkiye nüfusu bir bütün olarak göz önünde bulundurulduğunda, batıdaki Kürt nüfusu, ittifak partisini bütün seçimlerde sonuç belirleyici bir pozisyonda tutabilmekter. Bu anlamıyla Kürt seçmen, Türkiye siyasetinde king-maker (kralı belirleyici) bir rol üstlenmiş olacak.
(16) Kürtler tüm Türkiye’yi yönetmek iddiasını bir tarafa bıraktığında, Türkiye’yi yönetmek isteyen parti veya partiler, Kürt seçmenin desteklediği ittifak partisi ile daha rahat uzlaşma arayışına girecek. Diyelim ki herhangi bir taraf, Kürt seçmenin desteklediği parti ile anlaşmak istemedi; böyle bir durumda Kürtler tarafsız kalacak ve güç dengesinin bir taraf lehine değişmesine yol açmayacak. Böylece Kürtler, en azından nefret objesi olmaktan kurtulacak.
(17) Kürt nüfusun önemli bir kesimi batıda yaşıyor. Batıda yaşayan Kürtlerin, başta dil hakları olmak üzere kültürel özelliklerini korumaları, insani bir ihtiyaç. Kürtlerin batıda kendi başlarına belediye seçimi kazanmaları, sayısal çoğunluk teşkil ettikleri kimi yerleşim yerleri dışında mümkün değil. Ancak, Kürt meselesinin çözümünü temel siyaseti olarak belirleyen bir ittifak partisi, hem genel hem de yerel seçimlerde işbirliği arayışlarına girebilir.
(18) Genel seçimlerdeki ittifak arayışı, Kürt sorunun çözümünü kolaylaştırma esaslı iken, yerel seçimlerdeki ittifaklar, Kürt dili ve kültürünü koruma amaçlı projelerin yanı sıra, Kürtlerin belediye meclislerinde yer alması ve istihdam edilmesi doğrultusunda olmalı.
(19) AK Parti’nin MHP’yle, CHP’nin de İYİ Parti ile ittifaka mecbur olduğu bir siyasi denklemde Kürt meselesi çözülemez ve Türkiye gerçek anlamda bir demokrasiye kavuşamaz. Buna karşılık her partinin gerçek kimliği ve ideolojisi doğrultusunda siyaset yapması, sorunların çözümünü kolaylaştırır. Geçmişte muhafazakâr-demokrat bir çizgide siyaset yapan AK Parti’nin MHP ile ittifaka gitmesinde, HDP’nin yanlış ve uzlaşmaz tavrının payı az değil.
(20) Son olarak, Kürt sorunu devam ettiği sürece Türkiye’de AK Parti yönetiminden daha demokratik bir yönetim inşa edilemez (eminim okuyucu, AK Parti’nin MHP ile ortak olmadığı dönemlerden söz ettiğimi anlıyordur). Zira Kürt meselesi sistemin yapısıyla alâkalı. Bugünkü yapıda, Kürt meselesini çözme yolunda irade ortaya koyabilecek yegâne oluşum halen de AK Parti. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye toplumunun yüzde 70-80’ini savaşa da, barışa da ikna etme kabiliyetine sahip lider olarak eski pozisyonunu koruyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022