Abdurrahman Dilipak
SDE’nin Lahore Center ile birlikte Ankara’da düzenledikleri Keşmir forumuna yurtiçinden ve dışından oldukça yoğun bir ilgi vardı. Ben ancak ilk günkü oturumlara katılabildim. 2. günkü forum daha çok katılımcı ile birlikte, ortak akıl arama toplantısı şeklinde yapıldı.
Kuşkusuz Keşmir sorunu tek bir forumla üstesinden gelinebilecek bir konu değil. Malum, ibadetin çok olanı değil, sürekli olanı makbul. Bu işin de sürekli bir takibi gerekiyor. Önce yeterli bir bilgiye sahip olduktan sonra, gelişmelerin yakınen izlenmesi, işin hukuki, politik, iktisadi, insani, ahlaki ve dini açıdan, Media ve STK’ların, uluslararası örgütlerin de sürece müdahalelerinin temini gerekiyor.
Keşmir, Doğu Türkistan ya da Kıbrıs. Keşmir; Pakistan ile Hindistan arasında bir sorun olarak ortada duruyor. Doğu Türkistan; Çin’le Türk dünyası arasında bir sorun. Kıbrıs; Türkiye ile batı arasında bir sorun.
İsrail ve Ermenistan da aslında batının “kontrollü bunalım stratejisi” çerçevesinde üretilen sorunlar.
23 Arab devleti var. Oysa aynı din, dil, kültür, gelenek, coğrafya, etnik kimliğe sahipler. Farklı rejimlere sahipler. Hiç biri de o ülke halkının iradesini yansıtmıyor nerede ise.
Birileri, dünün soğuk savaş teknikleri ile dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik ve felsefi kanaat farklılıklarından yola çıkarak aynı ülkenin insanlarının yıllarca kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet ürettikleri gibi, zaman zaman da üretilen ulus devletleri birbirine karşı kışkırtarak kendilerine zemin oluşturmaya çalışıyorlar.
Dünyanın başka yerlerinde başka örnekler de var. Malaylar ya da Hind topluluklarından ibaret değil bu konu. Mindanao adasında yaşayan Moro Müslümanları ya da Fataniler için de yaşanan süreç hiç de iç açıcı değil. Niye bölünüyoruz ve farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşamayı beceremiyoruz!
Bakın Şeytanın varlığı günah işlememizin bahanesi ve gerekçesi değildir.
Hindistan eski bir Türk devleti. Dünyada yaşayan dört insandan biri Hindistan’da yaşadığı gibi, Dünyada yaşayan üç Müslümandan biri de Hind kökenlidir. 200 milyon civarında insan Pakistan’da yaşar, 170 milyon Müslüman Bangladeş’te! 200 küsur milyon Müslüman da Hindistan’da yaşar.
Diyanet dergide şöyle bir bilgi var: “Günümüzde Hindistan’da 201 milyon (2018 yaklaşık rakam) Müslüman yaşıyor. Bu oran, Hindistan’a “en büyük Müslüman azınlığa ev sahipliği yapan ülke” unvanını kazandırıyor. İstatistiklerin bize verdiği ilginç bir sonuç daha var: Nüfus artışı bu şekilde devam ederse, 2050 yılı itibariyle Hindistan’daki Müslüman nüfusun 310 milyona yükselmesi bekleniyor. Bu durumda Hindistan, “dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkesi” olacak. Şu anda en fazla Müslüman nüfus, yaklaşık 227 milyonla Güneydoğu Asya ülkelerinden Endonezya’da yaşıyor.” (20.5.2019 Diyanet Aylık Dergi / Taha Kılınç)
Bugün Hindistan Müslüman nüfusu, Pakistan ve Bangladeş’in toplam nüfusu 600 milyona yakın Ve bu sayı, doğum ve dine girişlerle hızla Müslümanlar lehine değişiyor.
Üzülerek belirtelim ki, genel olarak bugün özgürlük, refah ve istikrar açısından bu ülkelerin hepsinde, diğer İslam ülkelerinde de olduğu gibi ciddi sorunlar var. Ve 3’ü de İngiliz Commonwealth’ındaki ülkeler. Pakistan ve Hindistan tek bir devletti. Pakistan ayrıldı. Daha sonra Pakistan kendi içinde bölündü, Bangladeş bölgesi bağımsızlığını ilan etti.
Bugün Hindistan’da 1 milyar 350 milyon insan yaşıyor. Müslümanlar ise 200 küsur milyon nüfusu ile nüfusun yüzde 14’ünü oluştururken Hindular 1 milyara yaklaşıyor. Oranları %80’ini oluşturuyor. 35 milyon olan Hristiyanlar en büyük üçüncü dini grubu oluşturuyor, Sihlerin sayısı ise 30 milyon civarında. 70 milyon civarında da diğer inanç toplulukları var.
Burada önemli olan bir diğer dikkat çekici husus, mesela “Büyük Hind Birliğinin gerçekleştiğini varsayalım, Hindistan’ın nüfusu 1.350.000.000’den 1.750.000.000’e yükselecek ve Hindistan’da Müslüman sayısı bir anda 600 milyona yükselecek. 1 milyar Hindu ve 600 milyon Müslümanın yaşadığı bir ülke! Hindistan’daki kast sistemi, inanç toplulukları arasındaki dağınıklık ve insanların hayata bakışlarından kaynaklanan sorunlar sebebi ile Müslümanların bir öze dönüş hareketi ile sayısal farklılığın ötesinde ciddi bir cazibe merkezi olabilirlerdi. Tarihte bunun bir örneği var. Ve bu herkes için bir kazanım olurdu. Hatta bölge barışı, güvenliği ve istikrarı için de böyle bir birlik büyük önem taşır. Aslında bu işten Asya’nın alt kıtasındaki tüm ülkeler ve halklar kazançlı çıkar. Hindistan nüfus olarak Dünyanın en büyük devleti olur. Malaylar da birlik olursa oradan gelecek 400 milyonluk bir nüfus ve diğer bölge devletlerinin katılımı ile 2 milyarı aşan bir güç merkezi doğar.
Konfederatif bir yönetimle, bu birlik bir cazibe merkezi, örnek bir medeniyet havzası oluşturabilir..
Yukarıda Çin ve Rusya’nın, Moğolistan ve Türk Cumhuriyetlerinin katılacağı ayrı bir havza, Asya’da Kuzey ve Güney’de çok önemli bir ağırlık merkezi oluşturabilir.. Dünyanın merkezi batıda, Kuzey Atlantik’ten Asya’ya kayar. Hind ve Pasifik havzası, Japonya’sı, Kore’si ile yeni dünyanın starları olurlar.
Hind Birliğini kim, niçin dağıttı!. Ebul Kelam Azad ne diyordu? Steril bir İslam dünyası, Müslümanların ulus devlet tuzağına düşerek kendi içine kapanması değil mi idi.
Düşünsenize, Mekke döneminde 3 sahabi Çin’e gider ve Çin’de Hui kabilesi Müslüman olur. Bugün 100 milyona yakın Çinli Müslüman var! Hindistan’ın, Malayların İslamlaşması, İslam’ın Filipinler’e girişi nasıl oldu? Hani biz güzel örnek olacak, “el Emin” olacak, herkesi İslam’a davet edecek ve insanlarla “kardeş” olacaktık! Ne oldu? Bu idealden vaz mı geçtik.
Biz “alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti” değil mi idik, “yeryüzünden hesaba çekilmeyecek mi idik”, “Allah’ın yeryüzünde halifesi” değil mi idik!
Evet, biz Müslümanlarla müttehid, erdemli insanlar ve mazlumlarla hılful fudul anlayışı ile müttefik ve değer üreten, başkalarının mal, can, namus, akıl ve inancına ve nesline yönelik açık ve yakın bir tehdit oluşturmamak şartı ile herkesle itilaflar kuracaktık.
Biz Hind İslam imparatorluğunda dünyanın ilk insan hakları mahkemesi olan “Mezalim Mahkemeleri”ni kurmuştuk. Bakın bir ülkede, adalet, barış ve hürriyet varsa, insanlar inandıkları gibi yaşıyor, düşündüklerini özgürce ifade edebiliyorlar, o ülkede karnını doyurabiliyorsa, o insanları kovsanız da gitmezler, değilse bağlasanız da durmazlar.
Doğduğumuz ana babayı zamanı, toprağı, derimizin rengini ve cinsiyetimizi biz seçmedik. Bundan dolayı üstün ve geri olamayız. Bir Müslümanız, Müslümancı değiliz. Bir kavme olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek. Bütün insanların hayrına olmayan bir çözüm önerisi bizim önerimiz olmayacak. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı olacağız. İşi ehline vereceğiz. Ehliyet ve liyakat işe girmede imandan önce gelecek. İşte o zaman adalet, barış, özgürlük ve birlik gerçekleşecek.
O zaman kavganın yerini barış alacak. Emperyalizme karşı, onların kışkırttıkları çatışmalar ve ayrılıkların sebeb olduğu fitnelerde birbirimize karşı kazanacak zaferimiz yok, ama bu Şeytani oyunlara karşı birlikte kazanacak bir zaferimiz olacak. Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022