Ahmet TAŞGETİREN
Önce Başbakan’ın onurlu duruşunu değerlendirmeliyim. Sonra Kürkçü’nün sefaletini. Kürkçü’nün sefaleti, HDP’nin Türkiye’ye yabancılaşmasını da dikkate aldığımızda müstakil bir yazıyı hak ediyor ama Başbakan’ın AKPM’deki duruşunu ona heba etmek istemem.
Evet, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde bir Türk Başbakanı izledi dünya.
Sonunda CHP adına Başbakan’ı tebrik eden Deniz Baykal ve İlhan Kesici’yi heyecanlandıracak ölçüde bir onurlu duruş sergilendi orada.
Türkçe konuştu. Çünkü Türkçe’nin bu platformda resmi dil haline gelişi için düzenlenmiş bir programdı bu.
Türkiye’den yığınlarca jurnal dosyasının yöneldiği bir yerdi Avrupa. Avrupa gelsin, Türkiye’yi, Tayyip Erdoğan’ı ve Ak Parti Hükümetini dövsündü.
Ve işte o Hükümet adına Başbakan Ahmet Davutoğlu, ellerine düşmüştü. Kimbilir nasıl tokatlar yiyecekti Davutoğlu orada, hem kendi adına hem Tayyip Erdoğan adına. Eminim ki birileri Türkiye’de pusuya yatmış, kulaklarını kabartmış oradan tokat sesleri duymayı beklemekteydi.
Ne oldu?
Hiç de savunma psikolojisine girmeden, ister mülteciler konusunda, ister terörle mücadele konusunda, ister yeni anayasa arayışları konusunda hem kendi adına hem Cumhurbaşkanı adına durdukları yeri özgüvenle, onurla, itiraza fırsat vermeyecek sağlam bir muhakeme içinde ve Avrupa’nın anlayacağı dille konuştu Başbakan.
“Mülteci meselesinde dünyada bir insanlık sınavı yapılsa bu sınavı geçecek yegane ülke Türkiye’dir” derken, Avrupa’nın mülteciler konusundaki yalpalamalarını bilen ve adeta “Var mı itirazınız?” sorusunu yüreklere taşıyan bir insandı. “3 milyon Suriyeli’yi bağrına basan bir ülkeyiz. 150 bin Suriyeli çocuk doğdu ülkemizde. Ne diyorsunuz siz, böyle bir ülke 20 Suriyeli kadını mı geri gönderecek?” diye sorarken, adeta “kendinize bakın bir” uyarısını yapan insandı.
Bizim siyasi liderlerimizin bu özgüvenini seviyorum.
Buna Tayyip Bey, “Diklenmeden dik durmak” mı diyordu?
Onun da Batı kibri karşısında bu ülkenin onurunu teslim babında, 13 Nisan 2011 tarihinde yine bir AKPM’de, bu defa Başbakan iken eli cebinde konuştuğu ve Fransız parlamentere “Fransızsınız ve bu işlere de Fransız kalmışsınız” dediği günü hatırlıyorum.
Avrupa ile ilişkilerde tüm bu münasebetlerin normalleşeceği günler gelecek. Avrupa’nın ayağı yere basacak, bir gün, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacının Türkiye’nin Avrupa’ya olan ihtiyacından daha fazla olduğu” görülecektir.
Ertuğrul Kürkçü hikayesi...
Sömürge aydını zamanından kalma bir hikaye onunkisi. Neresinden bakılsa dramatik. “Kürtleri temsil” gibi bir rolün ona verilmesi kadar Kürtler için azap niteliğinde bir tavır olamaz. HDP’ye sözümona “Solu temsil” hüviyetiyle girdi, ama solu temsil ediyor olması da sol için azap diye nitelenebilir.
HDP denen yapı, marksistleri de getirip monte etti Kürt siyasi hareketine, LGBT’yi de, Ezidileri de...
Garip olan orada kimi “İslamcı” arkadaşların da bulunuyor olması.
Ertuğrul Kürkçü, AKPM’deki çıkışı ile, HDP’nin geldiği “Türkiyesizleşme” politikasının tipik yansıması oldu. Bu, öylesine bir “Türkiyesizleşme”, yani yabancılaşma ki, “Türkçenin resmi dil olarak devreye girdiği” bir toplantıda İngilizceyi iletişim dili olarak kullanmayı tercih ediyor. O bir yana, sorduğu sorunun muhtevası da, o toplantıdaki en katı Türkiye karşıtlarından daha gaddarane ve daha gerçeği saptırıcı bir nitelik arz ediyor. Yazık demeye bile yazık. Yazık demenin içinde bile bir iyilik beklentisi var da o gerçekleşmemiş gibi görünüyor. Başbakan bu duruşun sefaletini ne güzel açıkladı: “Eğer Şırnak devlet hastanesi terör örgütü tarafından bombalanırken orada bir yakınınız olsaydı, Sur’da bomba düzenekli hendeklerin yanından okula gitmek zorunda olan bir çocuğunuz olsaydı.... Onlara gerilla değil, alçak teröristler derdiniz.”
Son söz: Başbakan’ı yürekten kutluyorum ve Kürkçü için ona oy verdirilen Kürt kardeşlerim noktasından içim acıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
4.12.2025