Akın ÖZÇER
Brezilya’da Temsilciler Meclisi üçte iki çoğunluğun üzerinde bir oyla (367/513) 15 ay önce halk tarafından seçilmiş Devlet Başkanı Dilma Rousseff’e “İmpeachment” yolunu açarak üç yıla yakın bir süredir devam eden ve geçen yazımda ayrıntılı bilgi verdiğim “beyaz eldivenli darbe” girişimlerinden biri olduğunu düşündüğüm kargaşa planına onay vermiş oldu. Pazar gecesi bir bölümünü ülkenin en büyük medya kuruluşlarından O Globoaracılığıyla naklen izlediğim Meclis özel oturumunda 513 milletvekili teker, teker kürsüye gelerek kararlarını gerekçeleriyle birlikte açıkladı. Bazı “evetçi” milletvekilleri adeta şov yaparken, çoğu bu görüşte olan izleyiciler de Sarı-Yeşil Brezilya bayraklarını sallayarakİmpeachment lehine tezahüratta bulundu. Hatta birkaç vekil kendisini alamayarak konuşmasını “Fora Dilma” (Dilma Defol) sloganıyla bitirirken dakikalarca alkışlandı.
Evetçi milletvekillerinin çoğunun söylediği gibi “daha iyi bir Brezilya için” halkın seçtiği Devlet Başkanı’nın, Anayasa’ya göre, ilk aşamada görevini 180 günlüğüne yardımcısına devrederek ülkeyi sarsan dev yolsuzluklarda anayasal tabiriyle “sorumluluk suçu” (crime de responsabilidade) işleyip işlemediğine ilişkin prosedürün mü işletilmesi gerektiği hususunda kuşkulu olanlardanım. Brezilya gibi başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde, keskin bir erkler ayrılığı vardır. Başka bir deyişle esas itibariyle halk tarafından seçilenBaşkan (yürütme) ile halkın seçtiği Temsilciler Meclisi ve Senato (yasama) birbirlerinin görevlerine son veremez. Başkan yasamayı feshedemez, Kongre de Başkan’ı görevden alamaz.
Ne var ki Anglosakson hukukunda yeri olan ve parlamentarizmin beşiği Büyük Britanya’da yasamanın yüksek devlet memurlarını yargılanmak üzere görevden alması için kullanılan “İmpeachment” prosedürü, başkanlık sisteminin beşiği ABD’de, Anayasa’nın 4. maddesi uyarınca, sadece memurlar değil ayrıca Devlet Başkanı ve Yardımcısı için de öngörülüyor. Bu, aslında Devlet Başkanı’nın, parlamentarizmde vatan hainliği gibi devletin bekasını ilgilendiren büyük suçlardan Yüce Divan’da yargılanmasına benzer bir prosedür. Ama bu noktada altının çizilmesi gereken önemli bir husus var. O da İmpeacment prosedürünün yüksek görevlinin siyasi değil kişisel cezai sorumluluğu bulunduğu hallere yönelik istisnai bir uygulama olduğu gerçeği. Başka bir deyişle Başkan’a muhalif bir çoğunluğa dayanan yasama organının bu prosedürü, bir kuşku ya da bahane öne sürerek, Başkan’ı siyaseten görevden almak için işleyen bir uygulamaya dönüştürmemesi gerekiyor.
Geçen yazımda dikkat çektiğim üzere, ABD anayasasından esinlenerek başkanlık sistemini benimsemiş Latin Amerika ülkelerinin anayasalarında yer alan bu prosedürün, 2009’da Honduras’ta, 2012’de Paraguay’da ve şimdi de Brezilya’da olması gerektiği gibi işletildiğini söylemek mümkün değil. Honduras ve Paraguay’da Devlet Başkanları’na yönelik darbeden söz ediliyorsa, bugün Brezilya’da olan bitenin başka bir şey olmadığına inanmak için elimizde birçok veri var. Bu vesileyle burada bir parantez açarak, AK Parti’nin hazırlamakta olduğu başkanlık sistemine dayanacağı söylenen anayasada“impeachment” prosedürüne tekabül edecek uygulamanın Latin Amerika’da olduğu gibi suiistimal edilerek bir tür Meclis darbesine dönüşmesini engelleyecek bir hüküm konulmasının şart olduğunu vurgulamakta yarar bulunuyor.
Bayan Rousseff için yargılanma yolunun açılması, 2003’ten bu yana Lula de Silva’nın Emekçiler Partisi PT’nin (Partido dos Trabalhadores) iktidarda olduğu Brezilya’ya karşı 2013’ten beri yürütülen uluslararası yıpratma operasyonunun önemli aşamalarından biri. Bundan sonra PT için en iyimser beklenti, Dilma Rousseff’in Mayısta Senato’nun salt çoğunluğunun kararıyla 180 gün için görevden alınması. Bayan Rousseff de bu acı gerçeği “ilk yarıyı kaybettiğini” belirterek kabulleniyor ama şunu da sözlerine ekliyor: “mücadeleyi son saniyeye kadar sürdüreceğim.” Bunun mümkün olması, Senato’dan Rousseff aleyhine çıkacak kararın üçte iki çoğunlukla alınmamasına bağlı. Aksi takdirde, siyasi haklardan 8 yıl mahrumiyet devreye giriyor ki bu da Bayan Rousseff’in daha uzun yıllar siyasetten uzak kalması anlamına geliyor.
Kuşku yok ki 200 milyona yakın nüfuslu Brezilya’nın geleceği, Bayan Rousseff’in kişisel siyasi yaşamından çok daha önemli. Ama kısa dönemde bu iki konu birbiriyle yakından ilintili görünüyor. Ona karşı başlatılan sokak eylemleriyle beş yıl öncesinde dünyanın 6. büyük ekonomisi olan ülkede önce siyasi, sonra ekonomik istikrar ortadan kalkıyor. Artan enflasyon, küçülen ekonomi, Lula de Silva ile orta sınıfa terfi etmiş milyonlar da dâhil herkesi vuruyor. Bayan Rousseff’ için “impeachmeant” yolunun açılması, siyasi belirsizlik ve ekonomik istikrarsızlığın en azından 6-7 ay daha devamı anlamına geliyor ki 2018 seçimleri ve ertesine kadar uzaması olasılığı da var ne yazık ki.
Brezilya’da olup bitenler sadece büyük bir ülke olduğu ve Türkiye ile birlikte gelişmekte olan ülkeler içinde bulunduğu için değil, aynı zamanda, sürekli altını çizdiğim gibi, uluslararası Troika tarafından aynı dönemde hedef alındığı için de bizleri yakından ilgilendiriyor. Her iki ülke 2010’da büyük ülkelerin arzusu hilafına İran’la Nükleer Takas Anlaşması yapılmasına ön ayak olarak küresel aktör olmaya kalkıştıkları için mi hedef oldular? Yoksa ekonomide kaydettikleri gelişmelerle küresel pastadan daha fazla pay almaya başladıkları için mi?
Bunlar ayrı bir yazının konusunu oluşturacak sorular. Yanıtlarını sadece iki ülkede meydana gelecek olaylarla değil küresel ölçekteki bütün gelişmeleri birlikte değerlendirerek bulmak mümkün elbette.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018