Ali BAYRAMOĞLU
HDP’ye açılan kapatma davası, otoriterlik dozundaki artışın açık ve kritik bir göstergesidir.
Bir siyasal sistemin, 6 milyon civarında oy alan, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olarak meclise giren bir siyasi partiyi kapatmaya kalması, “demokratik acz”den başka anlam taşımaz.
Bir siyasi parti ve işlevi, aslen, aldığı oylarla, taşıdığı taleplerle tanımlanır.
Fiili kuvvetler birliği düzeninin gölgesinde, siyasi iktidarın güdümünde bir yargı mekanizması üzerinden, ülke seçmeninin yüzde 12’sinin tercih ve taleplerini yok saymak, bu talepler istikametinde seçtiği temsilcisini tehlikeli ilan etmek, ülkeyi yasak ve cebir yoluyla yönetmeyi ifade ettiği oranda, demokratik ya da siyasi acz ifadesini ziyadesiyle hakkeder.
Bu ifade bile azdır...
Zira, seçilmiş belediyelere kayyum atanmasıyla başlayan bir sürecin bugün ulaştığı nokta, Türkiye’deki rejimin “demokrasi” tanımıyla bağını her düzeyde kesmek üzeredir. Türkiye, Klerk dönemi Güney Afrika rejimi olmanın eşiğinde durmaktadır.
Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, bunu takip eden kapatma davası, ardından kimi HDP üyelerinin tutuklanması, İHD Eş Başkanı, dönemin Akil İnsanlar Grubu üyesi, Öztürk Türkdoğan’ın göz altına alınması tesadüf değildir.
Şu hususun altını da özellikle çizmek gerekir:
MHP, 1970’lerdeki Milliyetçi Cephe hükümetleri dahil olmak üzere ülke gidişatına ve iklimine ve rejimine hiç bu kadar hakim olmamıştı.
Türkiye, her geçen gün, demokratik siyaseti, toplumsal ve siyasal farklılıkları tehlike ve tehdit olarak gören bir anlayışa sahip MHP’nin istediği yöne, totaliter bir düzen olmaya doğru ilerlemektedir.
Ne gariptir ki kapatma davasının ilanı ile MHP’nin kurultayı kesişmiş bulunuyor.
Ne ilginçtir ki, siyasi alanın boğulma hamleleriyle birlikte Selçuk Özdağ’dan Levent Gültekin’e kadar uzanan sokak saldırıları artıyor ve normalleşiyor.
Yargı baskısı, iktidar baskısı, sokak baskısı artan oranda el ele veriyor ve ülkenin rejimini tanımlıyor.
Erdoğan ve AK Parti, bu gidişattan elbette azade değildir, hatta baştaki balıktır.
Ancak, ortada ironik bir durum olduğu da muhakkaktır.
Hızlı bir göz atış bile, kapatma davası iddianamesinin sadece HDP’ye değil, bir siyasi varoluşa ve anlayışa yönelik olduğu gösteriyor. İddianamenin hedefinde bir dönemin AK parti politikaları da var. 2013-2015 arası çözüm süreci var. Sırrı Süreyya Önder, bu iddianamede bir kez daha, çözüm süreci döneminde Nevruz Bayramında Diyarbakır’da yaptığı konuşmalarla suçlanıyor.
Başsavcı iddianamesini, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline gelen ... HDP’nin ... temelli kapatılmasına...” diyerek bitiriyor.
Gelin görün ki, bence, tam tersi...
Mart başında yazmıştım, tekrar edeyim:
“HDP varlığıyla, Kürt meselesini, bu istikametteki talepleri siyasi olarak, siyasetin meşruiyet ve yasalığını öne çıkararak temsil eden bir yapıdır. Bu anlamda şiddetin yol arkadaşı değil, karşı alternatifi, anlayana, nihai anlamda panzehridir.
Kürt meselesiyle ilgili Türkiye’nin önünde üç yol var.
Birinci yol, şimdiki iktidarın yaptığı gibi hukuk, demokrasiyi, özgürlüğü boğarak, sistemi otoriterleştirerek sorunu yok saymaktır (ki bu tür politikaların toplumsal ve siyasal gerçekler karşısında ömrünün kısalığı deneyimle sabittir)
Diğer yol, kaba kuvvet dengelenmesi veya patlamasıyla, çatışmaya, savaşa, kopuşa gider. Bunu PKK temsil etmektedir.
Son yol, ise konuşmak ve uzlaşmaktır, yani siyasettir. Bunu ise HDP temsil ediyor...”
Evet, kimin ne yaptığı, ne istediği belli...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025