Ali BULAÇ
Şerif Mardin dolayısıyla Türkiye toplumu, sosyoloji ve İslam konusunda “hatıra-yazıları”nın bu bölümünde, onun branşına hakim bir akademisyen olarak dile getirdiği toplumsal gerilimden söz edeceğim.
1990’ların başında bu gerilimin “resmi Türkiye ile sivil Türkiye arasında” sürdüğünü yazmıştım, üstelik sadece Türkiye’de değil Müslüman toplumların neredeyse hepsinde farklı mahiyette sürüyordu, bizde ise bu gerilim yüz elli senedir sosyo psikolojik yapımızı hırpalayıp bitkin düşürüyor. Kuşkusuz ben sivil ve öteki Türkiye’nin tarafındaydım ama siyasette ve entelektüel düzeyde İslamcı olanların ezici çoğunluğunun yöneldikleri hedefin Resmi Türkiye’ye “dini muhafazakar cübbe” giydirmek olduğunu seziyor, bu da beni kaygılandırıyordu, bu konuyu 90’ların başında yazdığım “Nuh’un gemisine binmek” kitabımda ele almıştım (Bkz. 4. Bsm, Çıra y. İstanbul-2012, Birinci Bölüm.)
Gerilimin belirgin vasfı her iki sosyolojiden birinin diğerini sadece “öteki” görmesi değil, “ötekileştirmesi”dir. İki sosyolojinin hangi motivasyon ve gerekçelerden hareket ederek niçin birbirlerini ötekileştirdiklerini –veya şeytanlaştırdıklarını da diyebiliriz- doğru anlayabilirsek, bugünün sosyo politik realitesi hakkında bir fikrimiz olabilir.
Bu sefer sosyoloğumuzla ilgili referansımızı teşkil edecek olan metin, kendisiyle yapılan bir söyleşi olacaktır.
“İki Türkiye” arasında gerilimin giderek derinleşerek neredeyse kırılmaya yüz tutmuş fay hattına dönüştüğü günlerde Ayşe Arman Şerif Mardin’le dikkate değer bir söyleşi yaptı. (Hürriyet, 16 Eylül 2007 ).
(Haşiye, 15: 27 Şubat 2006 günü Arman daha önce benimle iki gün yayınlanan bir röportaj yapmıştı. Arman usta bir gazeteciydi, onu Hürriyet’e Ertuğrul Özkök kazandırmıştı. Biraz da kadınca fettanlığını kullanıp çapraz sorular soruyor, eğer ona karşı söyleşi boyunca tayakkuz halinde değilseniz, size sahip olmadığınız görüşler yönünde şeyler söyletebiliyor. Söyleşi sırasında zannedersem Düzce’de olan bir depreme yakalanmıştık, Allah için bizi mekanlarında misafir edenler epey korkup sağa sola kaçtıysa da o da ben de yerlerimizden ayrılmadık.
Söyleşi de ana tema iki Türkiye arasındaki gerilimi benim “referans ile performans arasındaki çatışma” şeklinde ifade etmemdi. İktidar seçkinleri konumlarını Kemalizm’e, resmi ideolojiye referans vererek elde edip koruma mücadelesi veriyorken, merkez kaç güçler/çevre performansla merkeze doğru akma mücadelesini veriyorlar. Aslında Şerif Mardin’in son dönem sosyoloji çalışmalarının ana konusu da buydu.
O söyleşinin bence en ilginç noktası, bana sigara ve cennet konusunda sorduğu bir sual üzerine, iki gün sonra beni gece yarısını Dubai’den arayıp
-Ali Bey, şimdi ahirete inandım, demesiydi.
Aramızda şöyle bir muhavere geçmişti:
-Ahirete inanyor musun?
-Elbette, İslam imanının üç temel umdesinden biri ölümden sonra dirilişe ve ahirete inanmaktır. (Nübuvvete iman, zorunlu olarak meleklere ve indirilen kitaplara inanmayı gerektirir).
-Peki, cennete gidecek olsan, ilk ne isteyeceksin?
-Sigara, dedim.
Aralık-2004’te bypass ameliyatı olmam dolayısıyla 35 sene içtiğim sigarayı bırakmak zorunda kalmıştım. Dört damarım değişmişti, sigara aklımdan çıkmıyordu. “Cennette ilk isteyeceğim şey, sigara” cümlesini ilk defa kendisinden Hanefi fıkhının önemli kitabı el İhtiyar’ı ders olarak okuduğumuz Mardin Latifiye Camii imamı Abdullah hocadan duymuştum. Mansuriye’den Molla Hadi’nin yetiştirdiği öğrencilerinden biriydi, nüktedan, hazır cevap, sevimli, saygın bir alimdi. Kaçak tütün sarar, içerdi. Allah rahmet eylesin.
Ayşe Arman, bunu pek önemsemedi, “Hayret, huri varken, sigara!” diye bir şeyler mırıldandı. Birkaç gün sonra beni arayıp da niçin ahirete inandığını şöyle anlatıyordu:
-Diyorsun ki, 35 sene içtiğim sigarayı unutamıyorum, ahirette ilk isteyeceğim şey sigara olacak. Bu demektir ki insanın dünyada çokça arzulayıp ulaşamadığı veya az ulaşabildiği arzularının illa da gerçekleşebileceği bir yer olmalı, o da cennettir.
-Evet, doğru, dedim. Bu argüman esasında Kant’ın dolaylı ahiret kanıtıdır. Kant’a göre haksızlıkların, zulüm ve ihlallerin sürdüğü dünyada mutlak adalet bir türlü gerçekleşemiyor ama mutlak olarak gerçekleşeceği yer var, o da öbür dünyadır. Kant’ın bir türlü çözemediği Tanrı, özgürlük ve ruhun ölümsüzlüğü bununla ilgiliydi.
Ayşe Arman, sigara paragrafını söyleşide küçük bir kutu içine alarak yayınladı.
Söyleşi bitince sıra fotoğraf çekimine gelince illa da yanak yanağa fotoğraf çekelim diye tutturdu, bu istek karşısında suratım kıpkırmızı oldu, olmaz dedim. O ısrar etti, hatta beni kucaklamak üzere bir iki hamle yaptı, ben kaçtım, Harbiye’de akşama doğru kalabalık caddede bu oluyor, gelip geçenler bize tuhaf tuhaf bakıyordu, Sonunda eşimin bana neler yapabileceğini öne sürüp kurtuldum, hamdolsun Arman’la yanak yanağa fotoğraf çekme günahından sağ selim kurtuldum.)
-Ayşe Arman’ın Şerif Mardin’e ilk sorusu “Buraya nasıl geldik?” sualiydi. Arman’ın bilinç altında AK Parti’nin iktidara gelmesi olabilecek en kötü şey olarak yerleşmişti. “Sonunda bu da –“AK Parti musibeti”- başımıza geldi, diyordu.
Mardin, meselenin ta İttihatçılara kadar dayandığını, Yusuf Akçura’nın “Halka Doğru” bir dergide ağırlıklı olarak yazdığını, bunun da Rus aydınlarının halka gidelim düşüncelerinden kaynaklandığını söylüyor. Memleketin kurtuluşu halka gitmekti ama gel gör ki, halka gidildiğinde aydınlar hayal kırıklığına uğruyor zira içine girdikleri halk ile kafalarında kurguladıkları halk aynı değildi.
Mardin’in bu durum tespiti özünde akademik dünya ile sosyolojinin gerçekleri arasındaki büyük makas farkına işaret ediyordu, benim de ilk günden fikrim, üniversitelerde okutulan sosyoloji ve sosyal bilimlerin modern sürece girmiş bulunan Müslüman ve geleneksel bir toplumu açıklamaya yeterli olmayacağını anlatmaya çalışmaktı. Bu temel gerçeği zannımca sadece Nilüfer Gölü görmüştü ama önemli bulmuyordu.
Mardin’e göre zamanla eğitim ve gelir seviyesinin yükselmesi halkın işine yaradı fakat Cumhuriyet (devlet)in halka uzanan kolları olmalıydı, bu kollar olmayınca halk kendi başına kaldı, işte AK Parti buydu. Bunun dışında siyasetçiler kendi çıkarlarını düşündüklerinden halka, hatta en alt katmanına taviz verirler. Cumhuriyeti kuranlar uzaktan/Ankara’dan halka problemleri çözeceklerini söylüyor ama bunlar halkın içine giriyor, halka dokunuyor. Bunun avantajı mahalli olana, halka, dezavantaj milli/ulusal çıkarın aleyhine olmasıdır.
Şerif Mardin halkın çıkarı ile milli çakran çatıştığını, bunun da demokrasiden kaynaklandığını ima ediyordu. Esasında dindar muhafazakar kesim de aynı kanaatteydi, sürekli tekrarladıkları “devlet-millet barışması” aslında bürokratik ve ekonomik-beşeri kaynakları merkezdeki çekirdekle paylaşma sloganıydı, tabii ki bundan özgürlük, adaletli paylaşım çıkmazdı, patron yine devlet olacak ama bu sefer Kemalist imtiyazlı zümre yerine dindar muhafazakar kesimle işi yürütecekti.
Mardin’in bu analizi ilginçti, demokratik mücadelede halktan oy isteyen partilerin seçmenin talepleri doğrultusunda politika geliştirmesi ve iktidar olduğunda bu talepleri karşılaması her ne kadar halkın yararına idiyse de, milli çıkara aykırıydı. Peki bu durumda demokrasi ne işe yaramış oluyordu?
Fakat Ak Parti’nin başarısı bundan ibaret değildi tabii, 19. Yüzyılda muazzam bir dini teşkilatlanma söz konusuydu, bunun da önde olanı Nakşibendiler. Bunlar devletle çatışma halindeler, Kemalistler bunu göremediler, göremedikleri ekstrem şeyler doğdu, mesela Şeyh Sait isyanı gibi. Ama devlet CHP dışında mahalli ve muhafzakar çıkar uğruna milli menfaatleri feda etmeyi içine sindiremez, darbeler bundan kaynaklanır. Mardin şöyle diyordu:
“Devletin yüksek menfaatlerini korumak amacıyla, siyasi partilerin altını temizlemek. Ne var ki, dünya şartlarındaki gelişmeler, eskiden kendi kovuklarında oturan insanların, birden bire ortaya çıkmasına sebep oldu. Telefon, internet, gazete, yani teknolojik gelişme ve iletişim araçları mahalli olanın, kendini milli olarak görmesine yol açtı. Ve sonunda, mahalli milli oldu..”
Mardin, geleneksel iktidar seçkinlerinin/beyaz zümrenin anlamakta güçlük çekeceği başka bir faktöre işaret ediyordu ki bu da demokrasi yanında iletişim teknolojisinde meydana gelen değişmeler, halka yarıyor; halk modern imkan ve avantajları kullanma becerisini kazandıkça beyaz zümrenin imtiyazları azalıyordu. Ama cumhuriyeti kuranlar bunu öngörmedikleri gibi, arzu de etmemişlerdi.
AK Parti’nin diğerlerinden farkı, mahalli menfaatleri öne çıkarmasıydı. Ayşe Arman, büyük bir endişe ile
“-İyi güzel de, bizim menfaatlerimiz ne olacak?” diye soruyor.
“Halk plajlara koşuyor, vatandaş yüzmekten mahrum kalıyordu.”
(Haşiye: 16, 28 Temmuz 2024 günü NOW TV, son yılların en ırkçı nefret dilini kullanarak yaptığı haberde denize giren Suriyeli mültecilerin büyük bir sorun olduğunu söylemiş, kendi ülkemizde denize giremediğimizi görüntüler eşliğinde yakınarak anlatmış, bir beyaz Türk de aynen şöyle yakınmıştı: “Suriyeliler plajı istila ettiğinden biz denize giremiyoruz.”1930’larda taşralılardan olan şikayeti 2005’te Mine Kırıkkanat tekrarlayacak, belediyelerin sağladığı imkanlarla plajlara akın eden varoşlarda yaşayan halktan şikayetçi olacaktı. 1994’te RP İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini kazanınca R. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı ilk icraatlardan biri sosyal tesisleri halka yani varouşlardan gelen halka açmaktı. Şerif Mardin taşralılara “kovuklarından fırlayıp kente gelenler” diyecekti, biraz sonra bunun üzerinde duracağım.)
Ayşe Arman’ın “bizim menfaatimiz ne olacak” suali basitçe sorulmuş değildi. Sonraları laik azize ilan edilecek Türkan Saylan, 26 Mart 2009’da olup biten karşısında şöyle haykırıyordu “-Biz asılız, bu ülkede bizim istemediğimiz bir şey olamaz.” Ama oluyordu!
Mardin açıkça “Laikler azınlıkta, onlar çoğunlukta, Türkiye’nin gerçeği bu, rakamlar bunu gösteriyor. Ama azınlığı çoğunluğu rakamlar açısından düşünmemek lazım, moral açısından bakmalı.” Mardin’e göre, Cumhuriyeti kuranlar ve bugün o çizgi üzerinden giden CHP azınlık ama ahlaki üstünü temsil ediyorlar, çünkü olması gerektiğini yapmışlar ve yapmaktadırlar.
Tabii burada Mardin ciddi bir çelişkiye düşüyordu, çünkü bir yandan Cumhuriyet’in ahlaki boşluk yaratıp yerine bir ahlak koyamadığını söylerken, diğer yandan milli menfaatin yanında yer alan Kurucu Kadro ile CHP’nin ahlaki üstünlüğü ellerinde tuttuklarını söylüyordu.
Ayşe Arman çok endişeli. Adeta yalvarıyor:
“-Yani bir gün Malezya olur muyuz, olmaz mıyız? ‘Olmayız’ deyip içimizi rahatlatır mısınız lütfen..” Mardin, onu rahatlatamayacağın söylüyor, dünyada öyle dinamikler var ki, her şeyi bir anda altüst eder.
Arman, “O zaman önümüzde parlak bir manzara yok” diyor, Mardin de “bu konuda bir şey söyleyemem”, diyor ve ekliyor: “Meselenin esası din konusunda araştırma yok. İkincil bir konu olarak ele alınıyor ama dinin teşkilatlanma ve teşkilatlandırma yanı var, biz dini üçüncü seviyede düşünüyoruz, bilmediğimiz için de korkuyoruz.”
Bu iş hemen çözülemez, batıda bu mesele 300 sene sürdü, uzun uğraşılardan, ağır bedellerden sonra din ve devlet birbirinden ayrıldı, biz daha işin başındayız, her şeyi 70 seneye sığdırmaya çalışıyoruz. Cumhuriyetçiler iyi niyetle Türkiye’yi modernleştirmek istiyorlar “O zamanlar devletin kolları uzanmadığı için, taşra, kendi kovuğunda yaşıyordu. Ama 1960’tan sonra insanlar, yavaş yavaş o kovuklardan çıkmaya başladı. Bu gerçekle yüzleşmek mecburiyetindeyiz. Kovuklarından çıkan insanların memleketinde ne yapılır? Onlarla nasıl baş edilir?” (İtalikler bana ait AB.)
Bu umutsuz, ürkütücü, endişeli analizler karşısında Ayşe Arman şöyle der:
“-E o zaman, bu memleketin kime ait olduğu da tartışma konusu olur…” Mardin, bu hüküm cümlesini onaylayarak “E işte nur topu gibi bir problem” der.
Ne yapmalı sorusuna Mardin, aktif olarak siyasete katılmadığı için kendini suçlu gördüğünü söylüyor. Türban serbest kalmalı ama kadınların Türkiye’de geleceği tehlikede. Kadınlar “Aman canım abartacak bir şey yok!” demesinler. Çünkü kadınlarla ilgili abartılacak bir durum var. Geleceğin tehlikede olduğunu düşünen kadınlar haklı.”
Bu durumda başörtüsü serbest kalsın ama sisteme herhangi bir zarar da gelmesin, kadınlar sistemin esasını koruyacaklarsa başlarını örtsünler.
“-Bekleyip göreceğiz ama dışarıdan takip etmeyeceğiz, her şeyin içinde olacağız. Bizzat dahil olacağız. Tıpkı bir siyasetçi gibi. Kafa yoracağız. Gözlemleyeceğiz. Dikkat edeceğiz.” Ayşe Arman etek derdine düşmüş:
“-Ya biz farkında bile olmadan gittikçe etek boyları uzarsa… Eğer benim hayat tarzım değişmek zorunda kalacaksa, Boğaz’da istediğim gibi içki içip balık yiyemeyeceksem, istediğim gibi giyinemeyeceksem ben ne yapacağım? O zaman da askerin varlığı emniyet süpabı gibi geliyor insanlara… Bakın şimdi ben şu durumdayım: Hem Cumhurbaşkanı’nın (Abdullah Gül) eşinin türbanlı olmasından hoşlanmıyorum hem de Cumhurbaşkanı’nın eşine türbanından dolayı yapılanların ayıp ve tahammül edilmez olduğunu düşünüyorum. Böyle bir çelişki yaşamaya hakkım yok mu?”
Şerif Mardin, Arman’a hak veriyor ama başka çarenin olmadığını da söylüyordu.
Mardin’den daha iyi gözlemci olan Nilüfer Göle’nin endişesi yoktu, öngörüsü kesindi: Başörtüsü, din, muhafazakar talepler, verili modern hayata katılmak, modernliğin imkan ve avantajlarından istifade etmek içindir, bırakın bunları, göreceksiniz kısa zamanda sizin hayat tarzınızla öyle bir uyum gösterecekler ki, belki de sizden çok daha güçlü bir dille sisteme sahip çıkacaklar, diye endişeli modernleri teskin etmeye çalışıyordu, gel gör ki teskin olacak gibi değillerdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
21.04.2025
15.03.2025
23.02.2025
3.02.2025
5.01.2025
29.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
28.10.2024