Alper GÖRMÜŞ
AK Parti Gençlik Kolları, 10 Kasım 2017’den birkaç gün önce AK Parti tarihinde ilk kez olmak üzere bütün partililere Anıtkabir’i ziyaret etmeleri çağrısında bulundu.
2017 baharında, yani AK Parti’nin devletle buluşma macerasının 15 Temmuz (2016) darbe girişiminden sonra elli tutulur bir biçime büründüğü bir noktada “İslamcılık AK Parti’den tasfiye mi ediliyor” başlıklı bir tartışma baş gösterdi.
Görünüşte fitili Cem Küçük’ün AK Parti’nin artık “kafadan her şeye düşman İslamcılarla yollarını ayırması”nın zamanının geldiğini dile getirdiği bir konuşması tutuşturmuştu. Fakat ortaya konan tepkinin yaygınlığı, yoğunluğu ve içeriği tartışmanın “küçük” olmadığını, hatta salt klikler arası siyasi ayak oyunlarından ibaret olmadığını, hatta salt siyasi de olmadığını; derin ideolojik köklerinin bulunduğunu gösteriyordu.
Bugünden geriye bakıldığında Yeni Şafak yazarı Akif Emre’nin o günlerde tartışmaya koyduğu teşhisin ne kadar isabetli olduğu görülüyor:
“Burada tasfiyesi söz konusu olan, İslamcılardan çok İslamcılık olarak tanımlanan uygulama ve siyasetin tasfiyesi de kastediliyor olabilir. Muhtemeldir ki devlet denilen aygıt kendi mecrasında stratejik tercihleri doğrultusunda, İslamcıların muhafazakarlaştığı, muhafazakarların sistemle barışma kıvamına geldiği siyasal ortamı yeterli görmüş olabilir. Geriye kalan ise yeterince uyum sağlayamayan muhalif tiplerin tasfiyesi ya da piyasa şartlarına entegre edilmesidir. Bugünlerde kaba bir şekilde gündeme gelen İslamcıların tasfiyesi anlamındaki söylemler, yeni dönem siyasetinin ne yönde şekilleneceğinin işaretleri olarak okunmalıdır.”
Aslında “yeni dönem siyaseti”nin nasıl şekilleneceği son dört-beş yılda yaşananlardan belliydi ama anlaşılan bunun görülebilmesi için açıkça ifade edilmesi gerekiyordu.
‘Tasfiye’ önerisine AK Parti yönetiminden gelen tepkiler de İslamcılar için huzursuzluk veren bir içerikteydi. Bunu da en iyi Akit gazetesi yazarı Kenan Alpay dile getirmişti:
“Bu vesileyle ‘Siyasal-radikal İslamcı manyakların tasfiyesi’ yönündeki çağrılara hali hazırda siyaset cephesinden hemen hiçbir anlamlı tepkinin gelmemesi dikkatlerden kaçmamalı. Ortalık yıkıldıktan ancak birkaç gün sonra Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin’in ‘uçuk kaçık ve ekstrem cümleler’ olarak niteleyip Pelikan tetikçisini ‘merhametli olma’ya davet etmesi ilginçti. Üstelik yaşananları ‘tartışma ve müzakere’ olarak tanımlarken faydalı bulmamanın ötesinde bir yere taşınmamasına özen gösterdiği de görülüyordu. Ortada bir ‘müzakere’ filan olmadığı gibi kimsenin profesyonel haysiyet cellatlarından ‘merhamet’ filan da beklediği yok bildiğim kadarıyla. Bu ürkek diplomatik dilin sebebi nedir acaba? Bu soğuk, mesafeli ve ‘tarafsız’ duruş hayra yorulacak gibi değil.”
“Devlet bu tartışmanın neresinde?”
Yukarıda okuduğunuz ara başlığı tırnak içine aldım; çünkü bu, 2017’deki ‘tasfiye’ tartışmasına dair o günlerde yazdığım yazıların birinin başlığıydı.
Devlet-AK Parti yakınlaşmasının 2011 gibi erken bir tarihte başladığını (bkz bu dizinin birinci yazısı); 17-25 Aralık’ta (2013) ‘viraj’ın alındığını; 15 Temmuz’da da (2016) devlet ‘otoyol’una girildiğini yazan biri olarak 2017’de ortaya çıkan bu tartışmanın ‘devlet’le muhtemel bağı üzerine yazmam değil yazmamam tuhaf olurdu.
İşin bu yanını, 1 Mayıs 2017 tarihli “İslamcılığın AK Parti’den tasfiyesi: Devlet, tartışmanın neresinde?” başlıklı yazıda, Akif Emre’nin tartışmaya yaklaşımı üzerinden ele almış, şöyle demiştim:
“Yanlış anlamıyorsam, Akif Emre, a) AK Parti’nin zaten zaman içinde İslamcılığı muhafazakârlığa inkılab ettirerek devletin de hoşlanıp onayladığı bir sonuç elde ettiğini, b) dolayısıyla AK Parti içinde tasfiye edilecek İslamcılardan söz edildiğinde, ‘yeterince uyum sağlayamayan’ küçük bir azınlığın anlaşılması gerektiğini, c) devletin işte bu küçük azınlığın tasfiyesini talep ettiğini söylüyor.
“Kanaatimce, AK Parti’deki İslamcıların (İslamcılığın) tasfiyesi tartışmaları, AK Parti’nin Gülen Cemaati’ni tasfiye etmek amacıyla giriştiği kavgada yanında müttefik olarak bulduğu eski devlet güçlerinin taleplerinden bağımsız olarak ele alınamaz. Dolayısıyla, Akif Emre’nin tartışmalara ‘devlet’ boyutunu ilave etmesi gayet yerinde… AK Parti, önceki yazılarımda sözünü ettiğim zorunlulukla karşı karşıya kalmayıp da eski devletin bürokratik mekanizmalarının yardımına ihtiyaç duymasaydı, muhtemelen bu tartışma yine eski düşük salınımlı biçimiyle devam edecekti. Fakat her ittifakın bir bedeli var.”

AK Parti Gençlik Kolları’nın 9 Kasım 2017’de Türkiye’nin her yerinde astığı pankartlardan biri.
AK Parti’den simgesel önemi çok büyük iki hamle (Kasım 2017): Yeni AKM ve Anıtkabir
AK Parti’den İslamcıların tasfiyesi tartışmalarının yapıldığı yılın sonuna doğru AK Parti ‘millîlik’ ve ‘devlet’ yolculuğunu perçinleyen, simgesel önemi çok büyük iki hamle yaptı.
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) hamlesi: 10 Kasım’ın hemen öncesinde, 6 Kasım’da, Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) aslına sadık kalınarak hazırlanan yeni projesi kamuoyuna tanıtıldı. Açıklanan proje, Cumhuriyet’i hatırlatan bu simgesel binanın yıktırılacağı iddiasını çürüten, hatta bu iddia sahiplerini bile ikna eden özelliklere sahipti. Beğenmeyen yok gibiydi. Mesela:
Gülse Birsel: “Yepyeni. Ama eski AKM’nin duygusunu veriyor, güzel yönlerinin altını çiziyor, hatırayı yıkmıyor, koruyor. Güzel görünüyor, meydana yakışıyor. Öte yandan modern, geliştirilmiş, parlak bir proje. Mutluyuz, umutluyuz diye özetleyebilirim. Tebrik edesim var, ‘Güzel şeyler de oluyor’ diyesim var, yeni AKM’deki gösterilere dair hayaller kurasım var ve nedense sürekli teşekkür edesim var.” (AKM buysa tabii ki alkış, Hürriyet, 8 Kasım 2017).
Fatih Portakal: “Valla ben beğendim, çok da hoşuma gitti. Görselliği çok güzel, ışıl ışıl olması çok güzel. (…) Adı da güzel, mis gibi adıyla yaşar umarım. Şaşırdınız tabii değil mi, a, Fatih övdü falan gibilerinden… Şaşırmayın. İyiye iyi demeyi ben bilirim.”
Anıtkabir hamlesi: Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’ın (2017) hemen öncesinde ve o gün şahit olunan bir dizi gelişme, “Yeni Atatürk Kültür Merkezi” hamlesinin, çok daha geniş “Atatürk hamlesi”nin bir parçası olduğunu gösterdi: Önce AK Parti Gençlik Kolları, AK Parti tarihinde ilk kez olmak üzere bütün partililere Anıtkabir’i ziyaret etmeleri çağrısında bulundu, arkasından Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk’le ilgili olarak, partisine yeni bir perspektif sunan konuşmasını yaptı ve Atatürk’ü sahiplendi.
Bu iki hamlenin AK Parti’nin devlet ‘otoyol’una girdiği 15 Temmuz 2016’yı izleyen yılın Kasım ayında yürürlüğe konması tabii ki tesadüf değildi. Bu iki olayı ele aldığım yazılarda da belirttiğim gibi, bunlar Erdoğan’ın 2015 seçimleri öncesinde ilan ettiği “millîlik” siyasetinin doğrudan uzantısıydı.
Bugün:” Türk Bayrağı’ndan, Türk kavramından nefret edenlerle mücadele”
AK Parti’nin sonunda yeni İttihatçılığa varacak ‘milliyetçi, devletçi’ yolculuğunu 2017 Kasım’ındaki AKM ve Anıtkabir perçinlerinden sonra da izledim, fakat artık açığa çıkartacak bir şey kalmadığı için, her şey berrak bir biçimde göz önünde olduğu için benim açımdan izlemenin tadı da kalmamıştı pek. Yine de her şeyi bir daha özetlemek, “bu iş nasıl bu noktaya geldi” sorusuna cevap olabilecek bir müsvedde tarih yazmaya karar verdim ve işte o da burada bitti.
Bu diziyi, bir zamanlar ‘milliyetçilik ayaklarımızın altındadır’ diyen bugünün Erdoğan’ının sözleriyle noktalamak anlamlı olur:
“Belki tarihini birazcık öne alacağımız seçimlerle ilgili hazırlıklarımızı zaten uzun bir süredir yürütüyorduk. Türkiye’yi ve Türk Milleti’ni, birilerinin ayak oyunlarına, ihtiraslarına, yüksek gerilim hattına mahkûm etmemekte kararlıyız. Türk Bayrağı’ndan, Türk kavramından nefret edenlerle mücadelemizin süreceği bir seçimi yaşayacağımızı şimdiden söylüyorum.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025