Alper GÖRMÜŞ
Emekli büyükelçi Namık Tan 4 Mart Cumartesi günü, yani Akşener’in Altılı Masa’dan kalkmasından iki gün sonra şu tweet’i attı:
“Ülkede, demokrasinin gelişmesi ihtimalinden dahi rahatsız olan, devlet odaklı, ‘siyaset üstü’, düzenleyici bir güç var. Bu güç, büyük ölçüde tükenmiş olan yerleşik düzeni suni teneffüsle ayakta tutmaya çalışıyor. Son gelişmeleri bu açıdan değerlendirmek doğru olur diye düşünüyorum.”
Siyaset bilimci, yazar Soli Özel de ertesi gün bu tweet’i alıntılayıp “kıymetli sefirimizin kıymetli değerlendirmesi” diye yazarak bu değerlendirmeye katıldığını yazdı.
Ondan bir gün sonra da siyaset bilimci Arzu Yılmaz’ın Medyascope’ta kaleme aldığı, Serbestiyet’in de geniş bir özetine yer verdiği “Akşener’inki intihar değil, intihar saldırısı” başlıklı yazısını okuduk.
Arzu Yılmaz’ın temel tezi de son siyasi fırtınada, hatta epeyce öncesinden beri ‘devlet’in devrede olduğu yönündeydi. Yılmaz, Akşener’in neden ölümcül bir hastalık olsa bile yine de hayatta kalmanın mümkün olduğu ‘sıtma’yı değil de geri dönüşsüz bir gidiş olan ‘ölüm’ü tercih ettiğini anlamaya-anlatmaya çalıştığı yazısında, devreye ‘devlet’ öznesini şöyle dahil etti:
“Kılıçdaroğlu ‘artık devletle hizalanmayacağını’ ilan ettiği anda devlet de Kılıçdaroğlu’na karşı hizalandı…
“Bu sayfalarda ‘Geliyor gelmekte olan mekânın sahipleri’ başlığı altında tartışmaya çalıştığım gibi (Arzu Yılmaz’ın işaret ettiği yazısı 11 Eylül 2022’de yayımlanmıştı – A. G.) (…) O yazıda, ‘mekânın sahipleri’ belli, eğer ‘Türkiye Türklerindir’ ise ‘geliyor gelmekte olan’ da mekânın sahipleri olacaktır demiştim.
“Geldiğimiz aşamada, öyle anlaşılıyor ki ‘mekânın sahipleri’ ciddi bir panik içine girmiş…
“Zira yaşanan deprem felaketinin yarattığı enkazın altında yalnızca yüzbinlerce insanın değil, devletin de kaldığı tartışmasız bir gerçek. Neredeyse bir aydır aklı başında herkesin gördüğü üzere restore edilecek bir devlet yok artık. Bir yeniden inşa kaçınılmaz.
“(…)
“Ve enkazın ortasında ‘Artık devletle hizalanmayacağım’ diyen bir Kılıçdaroğlu’na bu yeniden inşanın teslim edilmesine, hiç kuşkusuz, ‘devlet’in bir itirazı olacaktı, oldu da…
“Bu itirazın, daha depremin ilk günlerinde Kılıçdaroğlu’ndan farklı bir tutum takınarak ‘Bizim susma, devletimizin konuşma zamanı’ diyen Akşener’in ağzından dile gelmesinde ise şaşılacak bir şey yok.”
‘Sıtma’ya rağmen sağ kalmayı mümkün kılan imkânlar
Arzu Yılmaz, Akşener’in hamlesinin bir intihar hamlesi değil, kendi ölümünü de göze alarak girişilmiş bir öldürme hamlesi olduğu kanaatinde:
“(…) Çünkü, açıklamasının içeriği, tarzı ve zamanlaması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemenin ötesinde bir amaca işaret ediyor. O amaç da belli ki, en son Millet İttifakı adını alan Altılı Masa’nın bir iktidar alternatifi olmaktan çıkarılması ya da ölümcül bir darbeyle zayıflatılması…”
Evet, bu da çok açık. Gerçekten de mesele sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek olsaydı o dil öyle kurulmazdı. O sert dilin İyi Parti’nin Masa’ya dönüşünü imkânsız kılmak gibi bariz; muhalefetin kolunu kanadını kırmak gibi örtük bir amacının olduğu besbelli. (Bir tercihin neye hizmet ettiği tartışma götürmez bir gerçekse, bu tercihi yaptıktan sonra “hayır benim öyle bir amacım yoktu” demek anlamlı değil. En fazla “hayır, bu tercihim o sonucu doğurmaz” diyebilirsiniz ama size kimse inanmaz. Örneğimizde mesela Akşener’in böyle diyemeyeceği, dese bile hiç kimseyi inandıramayacağı sanırım tartışma dışıdır.)
‘Kazanamayacak aday’ olduğu için mi, ‘devletle hizalanmayan aday’ olduğu için mi?
Kılıçdaroğlu ‘kazanması imkânsız’ aday olsaydı, Akşener’in itirazına kimse bir şey diyemezdi. Fakat öyle değil; en fazla Akşener’in gösterdiği adayların Kılıçdaroğlu’ndan daha şanslı olduğu söylenebilir. Ki bu da, Kılıçdaroğlu’nun etkisini giderek artırmasından ve HDP seçmeninin Kılıçdaroğlu’na desteğinin neredeyse ‘tulum’ olduğunun ortaya çıkmasından sonra ‘doğruluğu’ tartışmalı hale gelmiş bir tez.
Kaldı ki İyi Parti, “ben demiştim” demek üzere itirazını kayda geçirerek ve hatta meşruiyetini herkesin kabul ettiği, bazı analizlere göre muhalefetin şansını daha da yükseltecek ‘çoklu aday’ formülüyle Altılı Masa – Millet İttifakı beraberliğini sürdürebilirdi. (Mesela şöyle konuşabilirdi 2 Mart toplantısından sonra: “Biz, sayın Kılıçdaroğlu’nun seçilmesini riskli görüyoruz. O nedenle İmamoğlu ve Yavaş’ı önerdik, fakat teklifimiz kabul edilmedi. İttifak sürüyor, fakat bu durumu halkımızın dikkatine sunuyoruz. Hiç kimse şüphe etmesin ki İyi Parti sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçtirmek için bütün gücüyle sahada olacak, 2019’da nasıl ki Yavaş ve İmamoğlu’nu başkan seçtirdiysek Kılıçdaroğlu’nu da cumhurbaşkanı seçtireceğiz.” Ya da: “Olmadı, çoklu aday olacak ama ittifakımız da sürüyor.”)
Akşener neden, ola ki seçimin kaybedilmesi durumunda kendisini ve partisini büyütecek bu formülü seçmedi de seçimin kaybedilmesi durumunda Kılıçdaroğlu’nun kendisini ‘yenilginin müsebbibi’ olarak göstermesine imkân tanıdı?
Bunlar çok basit hesaplar değil mi?
İşte buradan bakınca, Akşener’in Kılıçdaroğlu vetosunun salt Kılıçdaroğlu’nun ‘kazanamayacak aday’ olmasıyla açıklanamayacağını düşünmemek mümkün görünmüyor. İnsanın aklına şu soru bile geliyor: Acaba Kılıçdaroğlu anketlerden ‘en kazanacak aday’ olarak çıksaydı Akşener’in Kılıçdaroğlu sorunu olmayacak mıydı?
Bu son soruyla spekülasyon alanına girdiğimin farkındayım, fakat madem girdim bir kere, çıkmadan önce bir soru daha sorayım: Akşener Kılıçdaroğlu’yla kaybetme düşüncesinden mi korkuyor, yoksa tam tersine Kılıçdaroğlu’yla kazanma düşüncesinden mi?
Böylece nihayet başlıkta sorduğumuz soruya gelmiş bulunuyoruz. Ayrıntılı cevabı bu yazının yarınki ikinci bölümüne bırakarak şimdilik hipotetik, kestirme bir cevapla yetiniyorum: Devlet, siyasi iktidarla aşağı yukarı 10 yıl önce kurduğu ve giderek güçlenen ittifakının çıkarları gereği Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını istemiyorsa, evet, “siyaset üstü, düzenleyici bir güç” olarak oyunun içinde olduğu söylenebilir.
Peki, devlet neden Kılıçdaroğlu’nu kendisi için neredeyse bir ‘beka sorunu’ olarak görür?
Üç temel parametrenin zikredilebileceğini düşünüyorum (tekrar ediyorum, eğer varsa böyle bir devlet dahli):
Bir: Kılıçdaroğlu’nun HDP ve Kürtlerle şimdiye kadar kurduğu ilişkisine özeleştirisi mahiyetinde yeni bir biçim verecek olmasından duyulan kuşku.
İki: Kılıçdaroğlu’nun, en veciz ifadesini “418 milyar doları ülkeye getireceğim”de bulan geçmiş dönem yolsuzluklarıyla hesaplaşacağını sürekli olarak vurgulaması. (Bunun devletle ne ilişkisi var, “Beşli Çete” düşünsün demeyin. Tepedeki ekonomik ve siyasi güç odaklarının birbirine kenetlenmiş halini düşünün.)
Üç: Kılıçdaroğlu’nun giderek daha fazla yüzünü Batı’ya dönmüş, ihtiyaç duyulan devasa finans kaynaklarını Batı’dan temin eden bir Türkiye vurgusu yapması.
Bu yazının ikinci bölümünde bunlar üzerinde duracağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025