Alper GÖRMÜŞ
Başbakan Erdoğan’ın Balyoz davası hükümlüsü Ergin Saygun’u hastanede ziyaretinden ve başka bazı işaretlerden hareketle, hükümetin gündeminde bir “büyük af, büyük barış” projesinin olup olmadığı üzerinde duruyorduk...
“Büyük af” derken de, “Çözüm Süreci”nin tamamına ermesi durumunda kaçınılmaz olarak gündeme gelecek bir KCK-PKK affının yaratacağı psiko-sosyal sorunları dengelemek üzere, onun paralelinde Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalardan yargılananların da affedilmesini kast ediyorduk.
Bu çerçevedeki bir başka soru, “büyük af”fın “büyük barış”ı sağlayıp sağlayamayacağına dairdi ki, zaten tam da bu noktada kalmıştık... Cevabım “sağlayamaz”dı ve neden böyle düşündüğümü anlatacaktım size...
Mithat Sancar düzeltmesi...
Fakat ondan önce, bu meseleyi ele aldığım iki yazıdan birincisinde konuya dair yaklaşımını özetlediğim Mithat Sancar’la ilgili bir düzeltme yapmak ihtiyacını hissediyorum.
15 şubat tarihli “Büyük af, büyük barış” başlıklı ilk yazıda,“En net ifadesini gazetemiz yazarlarından Mithat Sancar’da bulan ‘büyük af, büyük barış’ projesi” diye bir cümle vardı... Bu cümle, sanki “Büyük af, büyük barış” formülünün Mithat Sancar tarafından (da) aynen kullanıldığı gibi bir anlam içeriyordu. Oysa Sancar sadece bir “büyük af” olasılığından söz ediyor, bunun “büyük barış”ı sağlayıp sağlamayacağına dair bir şey söylemiyordu. Hatta tam tersine, Güney Afrika’daki “hakikat karşılığında af” hatırlatmasıyla, kendi tercihinin, açığa çıkarılamamış suçların itirafını izleyen bir af olduğunu söylüyordu. Belki ancak böylece, bir “büyük af”, bir “büyük barış”ı sağlayabilirdi.
Daha sonra telefonda da konuştuğum Mithat, bütün bunları, formülü ters çevirerek çok daha veciz bir biçimde ifade etti: “Büyük barış, büyük af...”
“Büyük af”, “büyük barış”ı sağlamaz, çünkü...
Bu düzeltmeden sonra, cevabını aradığımız soruya yeniden dönebiliriz: “Büyük af, büyük barışı sağlar mı?”
Hatırlayacaksınız, Murat Belge, Başbakan Erdoğan’ın Ergin Saygun’u ziyaretine, Saygun’la “aynı yolun yolcusu” olanların gösterdiği tepkiden yola çıkarak, “Demek ki ‘barışma’ zamanı henüz gelmemiştir” diye yazmıştı.
Bu meseleyi tartıştığım ikinci yazım (19 şubat), benim de Belge gibi düşündüğüm notuyla sona ermişti... Neden böyle düşündüğümü, ilave argümanlarla üçüncü yazıda anlatacağımı söylemiştim, işte şimdi sıra ona geldi...
İlk iki yazının ardından, tutuklu askerlerin ve onların ailelerinin dünyasını çok iyi bilen bir okurum beni telefonla aradı ve okumakta olduğunuz üçüncü yazıyı yazmadan önce bilmem gerektiğini düşündüğü bir bilgiyi paylaştı benimle.
Okurum, Murat Belge’nin “yanlış bilgiyle hükme vardığı” kanaatindeydi. Çünkü, “içeridekiler” ve “aileler” kesinlikle “sosyal medya”da dile getirilen türden tepkiler vermemişler, tam tersine kahir ekseriyetleriyle Başbakan’ın ziyaretinden memnun kalmışlardı.
Fakat bilmemi istediği şey bu değildi...
Okurumun verdiği bilgiye göre, Balyoz davasından hüküm giymiş, bu davadaki masumiyetlerine inanan bazı subaylar, geçmişte askerlerin üzerlerine vazife olmayan işlere giriştiklerini, bunun da hiç kimseye yarar getirmediğini anlatan “bir tür özeleştiri kitapları” yazmaktaymışlar.
Okuruma göre, önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak bu kitaplar, askerlerin en azından bir bölümünün “büyük barış”a hazır olduklarını gösteriyordu.
Mesele keşke askerlerden ibaret olsaydı
Ben de kendisine, tutuklu ve hükümlü askerler arasında böyle bir eğilimin olabileceğini; fakat benim “büyük barış”a dair karamsarlığımın yalnız askerlerden değil, belki ondan çok kendi toplumsal statülerini koruyabilmek için askerlerin vesayetine (icabında darbesine) ümit bağlamış “sivil”lerden kaynaklandığını söyledim.
Ayrıca, “askerler” konusunda da, okurumun yakında örneklerini göreceğimizi söylediği “özeleştiri” tavrının yaygın bir “muvazzaf tavrı” hâline gelemeyeceğini düşündüğümü de ekledim.
Bütün bunları hangi analizin içinden söylediğimi aslında biliyorsunuz... Fakat madem yeni bir tartışmanın parçası hâline geldi, o hâlde bir daha özetlemenin yararlı olacağını düşünüyorum...
Muvazzaf askerler, emekli askerler, siviller...
Devlet ve toplumdaki darbeci eğilimlerin başlıca üç ayak üzerinde yükseldiğini söyleyebiliriz... Bunlardan birincisi görev başındaki askerler ile onların devlet içindeki ittifakları, ikincisi emekli askerler, üçüncüsü de görünüşleri ve hayat tarzları “çağdaş”, fakat zihniyetleri çağdışı ve otoriter “sivil” kesimler...
Aslında, toplumun bu kesimlerinin beş yıldır yaşanan yargı süreci boyunca aldıkları pozisyona bakmak bile, sadece ona bakmak bile onların “büyük barış”a hazır olmadıklarını görmeye yeter; bu kesimler, beş yıl boyunca sadece davalardaki hukuki sorunlara dikkat çektiler, bunlar üzerinden davaları itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Fakat onların ağızlarından hiç darbe ve darbecilik eleştirisi duymadık. Bu da bize, aslında onların yapılıp edilenleri bir “suç” olarak görmediklerini, tam tersine “vatanseverlik” olarak gördüklerini gösteriyor.
GeçenlerdeUlusal Kanal ’ın alttan giden haber şeridinde, son 28 Şubat tutuklamaları ile ilgili olarak haberden çok protesto metnine benzeyen bir şey gördüm. Haberin devamında ise “Tutuklanan generallere, ‘irticaya karşı neden eylem planı yaptınız’ diye soruldu” deniyordu.
Ulusal Kanal editörleri, belli ki izleyicilerinin “Kardeşim, askere ne böyle planlardan, o işine baksın... Siz de ne biçim gazetecisiniz ki askerin irticaya karşı eylem planı hazırlamasını normal, savcının bunu sorgulamasını tuhaf buluyorsunuz” şeklinde bir demokratik tepki vereceklerini akıllarının ucundan bile geçirmiyorlardı.
Dediğim gibi, manzara böyleyken, “sivil toplum”daki darbeci eğilimlerin varlığını göstermeye çalışmak aslında gereksiz bir çaba... Yine de yukarıda değindiğim “üç ayak”la ilgili birkaç şey söyleyeyim...
Birinci ayak (muvazzaf askerler): Türkiye’nin darbecilik tarihine bakmak yeter... Onların “büyük af”la birlikte tarihten tevarüs ettikleri ve geleceğe taşımaya ant içtikleri “Cumhuriyet’i koruma ve kollama” misyonlarına kendiliklerinden son vereceklerini düşünmemiz için ortada hiçbir ciddi neden yok.
İkinci ayak (“sivil”ler): Bu konuda da çok yazdım. Orada da “iktidardaki düşman”ın normal, demokratik yöntemlerle alt edilemeyeceği inancından kaynaklanan ve giderek koyulaşan bir yeis ve “nihilizm” hâkim. Bu kesimler, ordunun darbe yapma imkânları kısıtlandıkça ve darbeciliğin teşkilat yapısı zayıfladıkça giderek daha tehlikeli bir ruh hâli içine giriyorlar. Bu, onları daha da “askerci” kılıyor. Korkarım ki, bu bağımlılık, askerlerin bir daha darbe yapamayacaklarını kesin olarak kabul etmelerine kadar devam edecek. O zamana kadar, bu kesimlerin askerleri kışkırtmaya devam edecekleri açık.
Devlet ve toplumdaki darbeci eğilimlerin üzerinde yükseldiği üçüncü ayak konusunda ise bugüne kadar hiç yazmadım. Oysa Namık Çınar’ın 8 şubatta kaleme aldığı “Tarih kimi affetmez” başlıklı yazısının son bölümünde işlediği “emekli askerler” sorunu, başlı başına ele alınması gereken önemli bir sorun...
Cuma günü bu köşenin bir parçasını, Darbe Günlükleri’nde “siviller” diye yakınılan emekli askerlerin “darbe kışkırtıcılıkları” oluşturacak.
Tabloyu böylece tamamladıktan sonra da “Gördüğünüz gibi” diyeceğim, “bu koşullarda ‘af’ ne kadar büyük olursa olsun, ‘barış’ı sağlaması mümkün değildir”.
Ve ekleyeceğim: Ne yazık ki!
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025