Alper GÖRMÜŞ
Dink ailesinin vekilleri, 6 Mayıs 2011’de Rize Ağır Ceza Hâkimliği’ne gönderilmek üzere Şişli Asliye Ceza Mahkemesi’ne bir dilekçe verdiler.
Aile ve avukatlar, Hrant Dink cinayetinin öncesinde ve cinayet ânında Trabzon Emniyeti’nde görevli bulunan bir dizi sorumlu için yargılamaya izin verilmesini istiyorlar. Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı, 29 Haziran 2010 tarihli kararında “kovuşturmaya yer olmadığına” hükmetmişti...
Aile, başta cinayet sırasında Trabzon İl Emniyet Müdürü olan Reşat Altay’ın ve dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ile Polis Başmüfettişi Levent Yarımel’in savcılık ifadelerinin yeni bir durum yarattığından hareketle istiyor kovuşturma kararını...
Avukatların gazetecilere gönderdiği mektuptaki bilgileri okuduktan sonra bu talebin geri çevrilmesi imkânsız gibi görünse de, unutmamak lazım; burası Türkiye ve bu davanın mağdurları Ermeni. (Bunu söylemek benim de yüreğimi sızlatıyor fakat ne yazık ki işin gerçeği bu.)
Avukatlar, Reşat Altay’ın 28 Mart 2011 tarihinde, İstanbul Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadenin can alıcı bölümlerini seçmişler. Buyurun siz de okuyun ve ondan sonra Trabzon’daki polis teşkilatı hakkında “kovuşturmaya yer olup olmadığına” karar verin:
“Bana hiç kimse, hiçbir bilgi vermedi”
“Trabzon Emniyet Müdürü olarak görev yaptığım dönem içerisinde İstihbarat Şube müdürleri Engin Dinç ve Faruk Sarı tarafından Hrant Dink’e suikast yapılacağı konusunda tarafıma herhangi bir bilgi aktarılmamıştır.
“Trabzon’a emniyet müdürü olarak atandıktan sonra emniyetin tüm birimlerinden çalışma alanları ile ilgili brifingler aldım. Bu birimlerden hiçbirisinden terörle mücadele şubesi ve istihbarat dairesi de dahil olmak üzere Yasin Hayal ve Hrant Dink konusunda herhangi bir bilgi almadım.
(...)
“Trabzon’da göreve başladıktan sonra ilin eski emniyet müdürü olup İstihbarat Daire Başkanlığı’na atanmış olan Ramazan Akyürek ile zaman zaman telefon görüşmesi yaptım. Yaptığım görüşmelerde Trabzon kentinin meselelerini konuştuğumuz olmuştur. Ancak Hrant Dink cinayetine ilişkin tasarı ile ilgili herhangi bir görüşmemiz olmamıştır.
(...)
“Erhan Tuncel’in, Hrant Dink konusunda herhangi bir biçimde bilgi aktardığına dair bana bir açıklama yapılmadı. Aynı şekilde Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı olarak görevden çıkarılmasının gündeme geldiği dönemde bu şahsın Hrant Dink ile ilgili emniyete bilgi getirdiğine dair tarafıma herhangi bir bilgi verilmemiştir... Hrant Dink hakkında Yasin Hayal isimli şahıs tarafından yapılması planlanan suikast konusunda bir emniyet müdürü olarak bilgilendirilmem gerekiyordu. Ancak böyle bir bilgilendirme yapılmamıştır.”
Direnmeyi bırakın, verin şu izni!
Dink ailesi avukatları, bu beyanın yanısıra savcılığa daha önce ifade veren Emin Arslan ve Levent Yarımel’in de beyanlarının dikkate alınmasını ve kovuşturma izninin verilmesini talep ediyor. Avukatlar, Trabzon Emniyeti’nin yapması gerektiği halde yapmadıklarını da bir bir sıralamışlar dilekçelerinde... Bunlardan birkaçı şöyle:
“Cinayette rol alacağı bilgisine ulaştıkları kişilere ilişkin rapor hazırlamamak bir yana ifadelerinde bu kişilerin adlarını dahi hatırlamamışlardır veya hatırlayamadıklarını söylemişlerdir/söyleyebilmişlerdir...
“Yasin Hayal’i fiziksel takip altında tuttuklarını iddia etmelerine rağmen bu takip sonuçlarını ‘F-5 Takip-Tarassut’ adı verilen evraklara aktarmamışlardır ve sonuçları ilgili birim ve kişilere iletmemişlerdir.
“En önemlisi de Yasin Hayal’in cinayeti işleme konusundaki kararlılığından, silah ve mermi arayışından haberdar olmalarına rağmen cinayeti önlemek için Yasin Hayal ve dâhil olduğu örgüte yönelik cinayet öncesi operasyon yapmamışlardır...”
Görüyorsunuz, kuşkular diz boyu... Bu terazi bu sıkleti kaldırmaz!
Dink davasında Trabzon soruşturulmazsa olmaz!
***
İstanbul 2010 ve AKB Ajansı...
Dört yıldır İstanbul’da yaşamıyorum, dolayısıyla İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesinin ardından kurulan Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı’nın yıl boyunca İstanbul için yapıp ettiklerini birinci elden izleyemedim. Fakat geçtiğimiz hafta, Ajans’ın İstanbul’da yürüttüğü bazı yenileme ve restorasyon faaliyetlerinin tanıtıldığı bir basın gezisine katılarak bu açığımı bir parça olsun kapatmaya çalıştım.
Gerek bu gezi sırasında bize verilen bilgilere gerekse de yıl boyunca basından izlediğim haberlere dayanarak söylüyorum: Ben, 2010 Ajansı’nın faaliyetlerinin toplamda son derece hayırlı ve önemli olduğunu düşünenlerdenim.
Bir sürü projenin hayata geçirildiği, ondan çok daha fazlasının da elimine edildiği faaliyetlerde kavga-gürültünün hiç eksik olmadığını biliyoruz. Buna bir de, kişisel rekabetleri ve çekememezlikleri; aynı projelerin başka bir siyasi iktidarın şemsiyesi altında yürütülmesi durumunda yapılanlara “şahane” diyeceklerin şimdi tam tersini söylüyor olmaları ihtimalini ekleyin... Eleştirilere bu rezervlerle bakınca, onların bir bölümünün haksız olduğunu güvenle öne sürebiliriz.
Bu türden eleştirilere örnek olarak, Cumhuriyet’ten Oktay Ekinci’nin “Rejans’ta son yılbaşı” başlıklı yazısını (29 Aralık 2010) gösterebilirim.
Ekinci, yazısında, “Rus Lokantası” kültürünün İstanbul’daki en bilinen simgesi olan Rejans’ın, sahibiyle kiracısı arasındaki bir sorundan ötürü 2011’de kapanmak zorunda kalacağını ele alıyor.
Mesele şu: Mülkün sahibi mahkemeye müracaat etmiş ve “tahliye” kararı almış. Yazar, Rejans’a sıradan bir “mülk” muamelesi yapılmasına karşı çıkıyor ve mahkemenin kararını eleştiriyor... Buraya kadar sorun yok, fakat yazı ilerledikçe mesele bambaşka noktalara kayıyor ve kabak 2010 Kültür Başkenti Ajansı’nın başına patlıyor.
“Şimdi soruyoruz” diyor yazar, “İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı (...) o muazzam bütçesinden para ayırarak o tarihsel mekânı kamulaştırıp Rejans’ın kullanımına veremez miydi?”
Ajans’a bir müracaat olmuş mu olmamış mı, onu bilmiyoruz, fakat anlaşılan Cumhuriyet yazarı, müracaat olsa da bunun hiçbir işe yaramayacağı kanaatinde... Bunu sorduğu şu sorudan anlıyoruz:
“Yoksa bunun engeli ‘votka’nın yanı sıra Atatürk’ün demlendiği beyaz kolalı örtülü ‘rakı’ masası mıydı?”
Bilmiyorum başka söze gerek var mı?
Bizim gezimiz...
2010 yılı boyunca yapılan çalışmalara bakıp da, Ajans’ın restorasyon tercihlerine yön veren asıl kriterin “tarihî hakikatlere saygı” olduğunu tesbit etmemek mümkün değil. AKB Ajansı, belli ki İstanbul’un üç semavi dine evsahipliği ettiğini unutmamış ve bütün çalışmalarında bunu göz önünde bulundurmuş.
Galiba basın gezilerini de gazetecilerin bu özeni fark etmelerini sağlamak üzere “özenle” düzenliyorlar... Mesela benim katıldığım gezide, önce Ermeni Patrikhanesi’nin bodrum katında oluşturulan müzeyi ve Patrikhane’nin külliyesinde yer alan, yıllardan beri harap durumda olan Vortvots Vorodman Kilisesi’ni ziyaret ettik. Ermeni Ortodoks Kilisesi Kudüs Patrikliği’ne bağlı olan Kilise, cemaati olmadığı için kültürel faaliyetlerde kullanılacak.
Buradan, İstanbullu, sanat dostu Yahudi banker Salamon-Camondo’nun (ö. 1873), vasiyeti üzerine defnedildiği Hasköy’deki anıt mezarı ziyaret ettik.
Bu ziyaretin benim açımdan çok farklı bir anlamı vardı. Çocukluğum ve gençliğim Haliç’te geçtiği için, bu anıtı gören bir yoldan belki binlerce kez geçtim. Çok uzaktı, oraya giden yol yoktu. Meğer, Salamon-Camondo’nun karısı ve bir oğluyla birlikte yattığı o anıt mezar bölümlere ayrılarak bekâr odaları olarak kiraya verilirmiş o zamanlar. Anıt mezar nihayet yıllar sonra, AKB Ajansı’nın desteğinde, Beyoğlu Musevi Hahamhanesi’nin gözetiminde onarılıyor.
Günün son ziyaretini, bu defa Müslüman kültürünün İstanbul’daki en önemli simgelerinden Galata Mevlevihanesi Müzesi’ne yaptık. Müzede, Mevleviliğin yanı sıra Anadolu’da doğup gelişmiş başka tarikatlarla ilgili alet-edevat ve giysileri görmek mümkün. Ayrıca Mevlevihane’nin, Beyoğlu’nun kalabalığından ve gürültüsünden 20 adımda kurtulma şansı veren şahane bahçesini de unutmamak gerekir.
AKB Ajansı Genel Sekreteri Yılmaz Kurt, biz gazetecilere seslenirken çok ilginç bir şey söyledi: Telefonlar geliyormuş halktan; “Bizim mahallede bir çeşme var, onu da onarır mısınız”, ya da “Şurada şöyle bir şey var, bir bakar mısınız” diye...
Bence, yalnız bu bile AKB Ajansı’nın nasıl bir farkındalık yarattığını ve başardığı şeyin büyüklüğünü göstermeye yeter.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025