Alper GÖRMÜŞ
Türkiye’de seküler-laik-sol temelli siyasetlerin bir türlü seçim kazanacak ölçüde kitleselleşememesi, bu kesimlerde parlayıp sönen kitleselleşme hamlelerinin kutsallaştırılması sonucunu doğuruyor.
Bu da, kitlesel bir görünüm arz eden seküler-laik-sol temelli fikir, duygu ve eylemlerin eleştiriden muaf tutulması gerektiğine dair garip bir entelektüel eğilime yol açıyor...
Sonuç:
Kitlesel fikirler, duygular ve eylemler söz konusu olduğunda akan sular durmalıdır! Bu gibi hallerde insan kendisini kitlelerin teyit ettiği “doğru”nun coşkusuna bırakmalı, asla içerik ve öz tartışmasına girmemelidir!
Kişileri, partileri, kurumları yerden yere vurabilirsiniz; fakat eylemlerine temel teşkil ettiğini düşündüğünüz fikriyat üzerinden “kitleleri” eleştiremezsiniz!
Ya da: Bir “kitle”ye ortak bir nitelik atfedemezsiniz ve onu o nitelik üzerinden zinhar sorgulayamazsınız! Karşınıza hemen “herkesi aynı kefeye koyma”, “eleştirilen ‘kitle’yi oluşturan tek tek insanların bir bölümüne haksızlık etme” vb. türünden itirazlar çıkar.
***
2007’deki Cumhuriyet mitinglerinde bu halin en tipik örneklerinden birini yaşamıştık. Mitingler o kadar kitleseldi ve bu nitelikleri nedeniyle etraflarında öyle bir kutsallık hâlesi oluşmuştu ki, onları eleştirmek ancak “ifade özgürlüğü düşmanı” suçlamasını göze almakla mümkün olabilmişti. Oysa sonradan teslim edildiği gibi bu mitingler tarihimizin “özgürlükçü gibi görünen özgürlük karşıtı” kitlesel eylemlerinden biriydi.
1996’da devlet içindeki “karanlığa” karşı başlatılan Susurluk eylemlerinin 28 Şubat’çıların yedeğine kaydıktan sonraki hâli de hiç kuşkusuz öyleydi.
***
Yılmaz Özdil’in, “Asrın iftirasına uğrayan Maltepe’deki arkadaşlarım size mektup yazmak istiyor, lütfen adınızı adresinizi gönderin” çağrısına “kitlesel” bir cevap veren (birinci gün dakikada 20, ikinci gün dakikada 30 adres) Hürriyet okurlarıyla ilgili olarak 29 Ekim günü bu köşede bir yazım yayımlandı: “Ben o Hürriyet okurlarını çok iyi bilirim...”
Yazıda, Özdil’in yazısının “ana fikri”ne, yani “Hürriyet’in, ‘haksızlık’ karşısında isyan eden, özgürlük âşığı bir okur kitlesi vardır” imasına katılmadığımı anlatmaya çalışmıştım.
Yazıma gelen eleştiriler bir kez daha gösteriyordu ki, Türkiye’de kalabalıkların ortak düşünceleri, duyguları ve eylemleri kutsaldır; onları eleştiremezsiniz.
Milliyet’ten Mehveş Evin, başkalarının da paylaştığı ortak itirazı şöyle dile getirdi: “Görmüş’ün eleştirilerinin hedefi Yılmaz Özdil ve gazetesiyse, buyursun yapsın. Ama okura yönelik toptancı, aşağılayıcı tavır, gazeteciye yakışıyor mu?”
İşte anlatmak istediğim şey tam da bu!
Hürriyet okurlarının çok büyük bir bölümünün paylaştığı bir ortak tavır tespit etmişsem ve bu bana yanlış geliyorsa, o tavrı neden eleştiremeyecek mişim?
O tavrın dışında kalan Hürriyet okurlarının olduğunu elbette ben de biliyorum, fakat bu, neden bir Hürriyet okuru profili tanımlamamı engellesin?
Bu profil “pozitif” olsaydı “bütün okurları aynı kefeye” sokma eleştirisi yine de yapılacak mıydı? Soruyorum ama cevabını hepimiz biliyoruz: Yapılmayacaktı.
Son sorum, bana yazarak “hepimizi aynı kefeye koymaya hakkınız yok” diyen Hürriyet okurlarına: Kendisine yağan adreslerden kalkarak Hürriyet okurlarını “Dünyanın en büyük ailesi” ilan eden Özdil’i “hepimizi aynı kefeye koyma” diye eleştirdiniz mi?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025