Alper GÖRMÜŞ
KCK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan’ın Fırat Haber Ajansı’na verdiği, bugün de Al Jazeera Türk’te kısa bir özetini okuduğunuz demecine biraz daha yakından bakmak gerekiyor. Çünkü bu demeç, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) belirlediği, a) iktidara ortak olmama ve b) olunacaksa bile Adalet ve Kalkınma Partisi’yle (AKP / AK Parti) zinhar ortak olmama biçimindeki temel çizgiye çok net eleştiriler getiriyor.
Bu beklenmeyen çıkışın hangi siyasi değerlendirmeler zemininde yeşerdiğine geçmeden önce, Karayılan’ın HDP’nin koalisyon çizgisine getirdiği eleştirileri, söyleşinin çeşitli yerlerine serpilmiş bölümleri bir araya getirerek ve sözlerini anlamlandırmaya çalışarak topluca gözden geçirelim...
‘HDP’nin dar yaklaşımları’
“HDP’nin de bu konuda dar yaklaşımları vardır. Bir kere her şeyden önce HDP en temel konu olarak verdiği sözün gereğini zaten barajı büyük bir ekseriyetle aşmış olmasıyla yerine getirmiştir. Yani HDP’nin barajı geçmesi ve AKP’nin de tek başına hükümet kuramama sonucuyla birlikte, ‘seni başkan yaptırmayacağız!’ sözü pratikte uygulanmış oldu. Bugün başkanlık sistemi Türkiye’nin gündeminden tamamıyla çıkmıştır. Bu açıdan HDP verdiği sözü aslında yerine getirdi. Bundan sonra daha ileriye dönük girişimleri gündemleştirmesi gerekmektedir. Toplumun eğilimi demokratik bir değişimden yanadır ve HDP’nin buna öncülük etmesi gerekmektedir. Bu açıdan daha güçlü bir performansa ve tempoya ihtiyaç vardır.”
Hemen bu paragrafı izleyen ve HDP’nin koalisyon tartışmalarındaki kırmızı çizgisini (“AKP ile koalisyona hayır!”) hedef aldığı anlaşılan cümlelere de bakalım:
“Bu konuda ‘ben filan kesimle koalisyona girmem’ türünden açıklama ve tutumlarda da bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir. Öyle kendini bazı şeylere hapsetme yerine ilkeler üzerine konuşmak önemlidir.”
Borcun yok, rahat ol!
HDP’nin “koalisyona girmeyeceğini” kesin bir biçimde zikrettiği sadece bir “filan kesim” var, dolayısıyla bu eleştirinin nereye gittiği çok açık.
Karayılan, HDP’den gelebilecek, “fakat biz bu yönde söz vermiştik” eleştirilerine de peşin bir cevap veriyor. Hayır, diyor, siz Erdoğan’ı başkan yaptırmama sözü vermiştiniz ve bu sözünüzü tuttunuz, eliniz serbesttir, rahat olun!
Bu çıkışın, seçim gecesi önce Sırır Süreyya Önder’in, ardından da Selahattin Demirtaş’ın dile getirdiği “emanet oylara ihanet etmeyeceğiz” vaadini akla getirmemesi imkânsız. Hatta, Kürt siyasetinin legal kanadından gelen bu vaatlere karşı, Karayılan’ın demecini önceleyen ve illegal kanattan gelen “emanet oyları abartmama” düzeltmesini de bu çerçevede okumak lâzım.
Anlaşılan KCK ve Kandil, HDP’nin emanet oy sahiplerine olan borcun başkanlık tartışmalarının Türkiye’nin gündeminden çıkmasıyla ödendiğini düşünüyor ve HDP’nin kendisini onlara karşı borçlu hissetmemesi gerektiğini savunuyor.
Te’vili mümkün mü?
HDP yöneticilerinin seçim gecesinde dile getirdikleri “emanet oy sahiplerine verilen sözü tutacağız” cümlesinin anlamı açık: AK Parti’yle bir koalisyondan uzak durmak. Peki, KCK ve Kandil’in emanet oylar-borçlar denklemini yukarıdaki gibi yorumlaması karşısında HDP yöneticileri ne yapabilirler? Te’vil (bir söz veya davranışa bilinen anlamından başka bir anlam verme, başka bir mânâ ile yorumlama) yoluna giderlerse, emanet oy sahiplerini ikna edebilirler mi?
Şüphesiz ki hayır. Bu durumda HDP yöneticilerinin KCK ve Kandil ile emanet oy sahiplerine verdikleri söz arasında sıkışıp kalmaları kaçınılmaz; en azından şu an itibariyle durum böyle.
Öte yandan Murat Karayılan, HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ’ın birkaç gün önce dile getirdiği daha esnek koalisyon yaklaşımlarını yetersiz görse de olumlayarak HDP içindeki “koalisyonda katı tutum” sahiplerine “doğru yol”u bir de buradan gösteriyor:
“Gerçi Eşbaşkan Figen Yüksekdağ’ın basına dönük yaptığı açıklama HDP’nin bu konularda dar tutumları aşma çabası içinde olduğunu gösteriyor ama bunu daha hızlı ve çarpıcı bir biçimde yapmaları daha isabetli olacaktır.”
Hatırlayalım, Figen Yüksekdağ, kimsenin kırmızı çizgi öne sürme lüksünün olmadığını belirtip, şöyle konuşmuştu:
“Biz gelebilecek bütün önerileri, hükümet kurma, koalisyon oluşturma eksenindeki bütün görüşmelere açığız. Doğabilecek krizlerin çözümü noktasında biz üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz.”
Neden?
Artık başta dile getirdiğimiz, Karayılan’ın beklenmedik çıkışının hangi siyasi değerlendirmeler zemininde yeşerdiğine dair bazı tahminlerde bulunabiliriz...
Karayılan’ın Fırat Haber Ajansı’na verdiği uzun söyleşinin hemen her tarafına serpiştirilmiş, döne döne tekrar edilen bir nokta var: Kürt meselesinin hızla çözüme kavuşturulması ve bu amaçla çözüm sürecinin duraklatılmasının önüne geçilmesi...
Karayılan, söyleşi boyunca bu meselenin her şeyin önünde olduğunu ve onu erteleyecek hiçbir siyasi gelişmenin kabul edilemeyeceğini defalarca tekrarlıyor.
HDP’ye ve Kürt sorununun çözümünün “Türkiye’nin demokratikleşmesi”nden sonraya ertelenmesini isteyen çevrelere karşı Karayılan sert eleştiriler getiriyor:
“Kimse bize, ‘HDP seçimlerde başarılı sonuç elde etti; daha ne istiyorsunuz?’ demesin. Doğru; bu başarı küçümsenecek bir başarı değildir. (...) Ama Kürt sorunu çok ağır ve derinlikli bir sorundur. Bu başarı Kürt sorununun çözümünü dayatmış, çözüm koşullarını olgunlaştırmıştır.”
Bu eleştiri de doğrudan HDP’ye:
“Bu devlet bu sorunu çözüp Türkiye’yi demokratikleştirmek istiyor mu, istemiyor mu? Çünkü koalisyonların kurulmasında ana eksen budur. HDP’nin yaklaşımlarının dar olduğunu da zaten bu açıdan belirttim. HDP sanki böyle bir sorun yokmuş gibi, ‘biz onurlu mücadeleci bir muhalefet olacağız’ diyor. Hele önce sorunun çözümünü netleştirelim. Çözüm nasıl olacak? Kürt sorunu çözülmeden Türk devleti ileriye dönük tek bir adım atamaz. Kürt sorunu çözülmeden demokratikleşme namına ne söylenirse palavra olur.”
Karayılan, Kürt sorununun çözüm perspektifini “koalisyonların kurulmasında ana eksen” olarak gördüğü için doğal olarak sürecin çanına ot tıkayacak koalisyon önerilerine de açık bir biçimde karşı çıkıyor. Bir AKP-MHP koalisyonu için de “Kuşkusuz savaş demektir” diyor.
Peki, Karayılan’ın bu yönde bir çıkış yapmasının ve bir AKP-HDP ortaklığını imâ etmesinin bir nedeni de AK Parti-MHP ortaklığının giderek güçlendiğine dair siyasi kulislerdeki söylentiler olabilir mi?
Olabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025