Alper GÖRMÜŞ
“2014'ten itibaren Erdoğan'lar ABD'nin kontrolünden çıktı. Türkiye'nin kontrolüne girdi. Artık Erdoğan Türkiye'yi değil, Türkiye, Erdoğan'ı yönetmeye başladı..."
Vatan Partisi (VP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, son aylarda sıklıkla dile getirdiği bir görüşü, 18 Temmuz 2017’de Denizli’de verdiği bir konferansta yukarıda okuduğunuz cümlelerle ifade etmişti. (Buradaki “Türkiye”yi “Devlet” olarak okumalısınız.)
“Ana akım” ulusalcılara göre, Türkiye’de “Avrasyacılar”la “Atlantikçiler” arasında büyük bir mücadele var. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) esasen Atlantikçi kanatta yer almasına rağmen koşullar onu Avrasyacılara yaklaştırmış durumda ve “objektif olarak” artık o da Avrasyacı...
Perinçek’in benzer cümleleri, biraz da hayret imaları eşliğinde sık sık gazete haberlerine konu oluyor: “Erdoğanlar bizim mevzilerimize geldi, bundan ancak sevinç duyabiliriz”, “Erdoğanlar Amerika ile artık cephe cepheye mücadele ediyor”, “Erdoğan Atatürk devrimine teslim oldu”, vb.
“Erdoğan gitsin diye ABD’nin vize kararına sevinilir mi?”
Ne var ki, bu “büyük tarihsel buluşma”nın geniş ulusalcı tabanda benzer bir sevince yol açtığını gösterecek hiçbir şey yok... O tabandan, Perinçek’in AK Parti ve Erdoğan için tanımladığı değişimin öneminin anlaşıldığına dair de bir ses gelmiyor... Keza, mademki ortak bir noktada buluşuldu ve koşullar yeni bir ittifakı gerektiriyor, bu durumda geniş ulusalcı çevrelerdeki Erdoğan nefretinin eski haliyle sürmemesi gerekirdi, fakat öyle bir şey hele hiç gözlenmiyor.
Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın ise işte bu duruma itiraz ediyor. Ona göre, değişen koşullarda bu nefretin aynen devam etmesi “takıntılı bir ruh hali”nin göstergesi. (Olumsuzluğa sevinmek, Sözcü, 12 Ekim 2017).
Oda tv’nin, Erdoğan gitsin diye ABD’nin vize kararına sevinilir mi? başlığıyla alıntıladığı yazısında Yalçın, 1904-1905’teki Çarlık Rusyası-Japonya savaşında “Çarlık tarafından baskı altında tutulan burjuva liberallerin, iç siyasette ödünler koparabilmek için Japonya ile savaşta ülkelerinin yenilgisini (istemelerinden)” türeyen “yenilgicilik” kavramının tekabül ettiği ruh halinin son zamanlarda Türkiye’de de baş gösterdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Ruh çöküntüsü, insanın kendine ihaneti”
“Bu ruh hali ne yazık ki son yıllarda Türkiye'de de görülmeye başlandı: ‘Erdoğan iktidardan gitsin de nasıl giderse gitsin!’
Bu doğru bir siyasi tutum mudur? Tartışmalıyız…
Temel çelişki emperyalizmdir.
-Çok hak vermiyor da değilim- kimilerinde Erdoğan takıntı haline geldi. Gözü hiçbir gerçeği görmüyor. Örneğin, dış politika… Erdoğan nefreti gözünü kararttığı için değişen bölgesel dengeler, yeni ittifaklar üzerine siyaset üretmek istemiyor. Sadece… Erdoğan'ın Suriye politikasının yanlışlığını tekrarlayıp duruyor. Peki, bunu kaç kez daha söyleyip, kaç kez daha yazacağız?
Evet, Erdoğan'ın dış politikası büyük hataydı. Türkiye'ye büyük zararı oldu. Ama. Bugün realite Erdoğan'ı; Rusya, İran, Suriye ile aynı masaya oturtuyor. Bu masaya gözümüzü kapatabilir miyiz? Bu dış politik gelişmeyi görmezden gelip aynı sözleri-yazıları tekrarlamayı mı sürdürmek lazım?
Bozan bozduğunu toparlamaya çalışıyorsa aynı sözleri tekrarlamanın kime yararı/faydası var?
‘Hangi nedenle olursa olsun’ bugün emperyalizm ile Erdoğan karşı karşıya geliyor ise, bu politik gelişme suskunlukla karşılanabilir mi? Ne yani, ‘yenilgicilikten’ medet mi umacağız?
(...)
Bu aklı durdurmaktır. Bu tek düşünce üretiminde saplanıp kalmaktır. Bu doğrudan korkmaktır. Erdoğan, İran, Rusya ve Suriye ile yan yana geliyorsa bu konuda suskun kalınabilir mi? Keza… “Erdoğan gitsin” diye ABD'nin vize ambargosuna sevinilebilinir mi? Yapmayınız. Bu ruh çöküntüsü, insanın kendine ihanetidir.”
“Erdoğan nefreti”nin seyrelmemesinin ikincil nedeni
Böyle yazıyorlar, fakat son aylarda ulusalcı cenahın önde gelenlerinden yükselen “Erdoğan’dan artık o kadar da nefret etmeyelim, çünkü o artık bir anti-Amerikan” seslerinin geniş laik-ulusalcı tabanda karşılık bulması imkânsız... Bunun asıl nedeni, oluşmasına bizzat bu “önde gelen”lerin büyük katkıda bulunduğu “Erdoğan nefreti”nin seyrelmesi imkânsız bir yoğunluğa ulaşmış, adeta taşlaşmış olması değil. Bu da bir neden ama asıl değil, ikincil...
“Asıl neden”e biraz sonra gelmek üzere “ikincil” dediğim neden üzerinde kısaca duralım...
Dürüst olalım, AK Parti iktidara gelir gelmez, henüz programını bile açıklamadan sırf kimliği nedeniyle dışlandı, düşmanlaştırıldı, darbe girişimlerine maruz kaldı. AK Parti’yi, herhangi bir parti gibi yapıp edeceklerini ölçü olarak alıp değerlendirmemek gerektiğini, bu partinin “öz” olarak “yanlış” olduğunu ve ondan herhangi bir “olumlu şey”in sâdır olamayacağını ulusalcı kitleler Doğu Perinçek gibi, Soner Yalçın gibi ulusalcılığın önde gelenlerinden öğrenmediler mi?
İşte onlar da şimdi o endoktrinasyonun gerektirdiği biçimde, Erdoğan’ın “Amerikan emperyalizmi”ne karşı nasıl bir tavır aldığıyla ilgilenmiyorlar. Nefretleri o kadar köklü ve yoğun ki, “Erdoğan’ı kim hal’ederse etsin, isterse Amerika etsin ve hangi yöntemle ederse etsin onaylarım, sorgulamam” noktasındalar...
O endoktrinasyondan başka bir sonuç çıkmazdı... Bence ulusalcı kitleleri “ruh çöküntüsü” içinde olmakla itham etmeden önce bunlar üzerinde düşünülse daha isabetli olur.
“Erdoğan nefreti”nin seyrelmemesinin asıl nedeni
Erdoğan’ın jeo-stratejik tercihlerindeki “olumlu” tercihlerin, “anti-Amerikancılığının” ulusalcı tabanda neden karşılık bulmadığının asıl nedenine gelince... Bunu da en isabetli biçimde, ismini doğrudan zikretmediği Doğu Perinçek’le Aydınlık gazetesinde bir tartışma yürüten Yavuz Alogan ifade etmişti:
“Siyasi partilerin halkla temas noktası ‘jeopolitik’ olamaz, siyasi partiler kendi programlarından, halkın günlük taleplerinden, korkularından, gelecek kaygılarından hareket ederler. ‘Jeopolitik’ siyasi partilerin ancak Devlet’le temas noktası olabilir; fazla ileri gidilirse, siyasi öznenin halkla, hatta kendi tabanıyla temasını zayıflatıcı bir etken haline gelir.”(Aydınlık, 2 Eylül 2017).
Yani, ideolojiyi ve temel siyasi tercihleri her şeyin önüne koyan bütün siyasi radikalizmlerde ne oluyorsa, şu anda ulusalcılığın ideolojik önderliğiyle geniş ulusalcı kitleler arasında aynı şey oluyor. Sol’un tarihsel pratiği de benzer örneklerle dolu...
Bu halin nispeten taze bir örneğini, 2015’teki “hendek savaşları”nda geniş Kürt kitleleri “halk savaşı”na çağırıp hüsrana uğrayan PKK yaşamıştı.
Aynı şey: Orada PKK, burada ulusalcılar, parçası oldukları siyasi mücadelenin tabanında yer alanların önceliklerinin kendi maksimalist öncelikleriyle uyuştuğu hususunda tereddüt taşımıyorlar ve o nedenle neden tabanlarının kendileri gibi hissetmediklerini bir türlü anlayamıyorlar.
Oysa, Alogan’ın dediği gibi tabandaki geniş kitlelerin günlük talepleri, korkuları, gelecek kaygıları var ve bunlar yerine “jeopolitiği” ya da “halk savaşı”nı koyup tabanlarıyla onlar üzerinden temas etmeye çalışan siyasi hareketler başarılı olamıyorlar.
“Erdoğan nefreti” yine de mutlak değil ama...
Yine de ve her şeye rağmen “Erdoğan nefreti” mutlak değil; seyrelebilir fakat bunun yolu Erdoğan’ın ulusalcıları sevindirecek jeostratejik tercihlerinden geçmiyor. Bunun yolu halkın günlük taleplerini karşılamaya, korkularından ve gelecek kaygılarından arındırmaya yönelik siyasetlerden geçiyor.
Erdoğan, bu yolu denediği yıllar boyunca, kendisine asla oy vermeyeceği düşünülen milyonlarca insanın oylarını alabildi. Dahası da mümkündü ama, yeni jeostratejik tercihlerin (ya da “dava” siyasetinin) iç siyasetteki yansımaları nedeniyle, ulusalcı tabanın ona karşı tepkisi daha da koyulaştı.
Yani, ulusalcıların “Erdoğan nefreti”ni seyreltmesini bekledikleri yeni jeostratejik tercihler, bu tercihlerin iç siyasete yansıyan yanları nedeniyle tam tersi bir sonuç veriyor.
Yani ulusalcılar boşa kürek çekiyor: Tabandaki ‘Erdoğan nefreti’, “artık aynı jeostratejik hedeflere sahibiz” diye seyreltilemez, nitekim seyreltilemiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025