Alper GÖRMÜŞ
27 aralıkta bu köşede yayımlanan “Ermeniler neden 1915’e ‘takılıp kaldı’” başlıklı yazıyı sizlerden gelen mektuplarla ve onlara cevabımla sürdüreceğimi söylemiş, fakat izleyen günlerde patlak veren bir dizi gelişme (Uludere faciası, Başbuğ’un tutuklanması, 12 Eylül iddianamesi vb.) nedeniyle bu sözümü yerine getirememiştim.
İşte nihayet sıra ona geldi.
Araya bir aya yakın bir süre girdiği için, öncelikle ilk yazının meselesini sizlere kısaca hatırlatmak istiyorum.
Özetin özeti, Ermenilerin 1915’i neden “unutamadıklarını”, neden “1915’e ‘takılıp kaldıklarını’”kendimce izah etmeye çalıştığım bir yazıydı o... Yazıda bunun normal bir sonuç olduğunu savunuyor, bu sonuçta en büyük rolü devletin inkâr politikaları ile toplumun bu politikalar neticesinde bilgisiz ve duyarsız kalmasının oynadığını söylüyordum. Çünkü acının inkârı travmayı daha da büyütüyor, bu da mağdurun tedavisini imkânsız kılıyordu:
“Suçun fail tarafından inkârı, bazı durumlarda suçun kendisinden bile daha yaralayıcı olabilir; failin yanı sıra suça tanıklık edenlerin de inkâra yönelmeleri durumunda ise sonucun bu tarzda tecelli etmesi neredeyse mukadderdir.
“Böyle bir inkârla karşılaşan her mağdur, bütün enerjisini ‘inkâr’ın ‘ikrar’a dönüşmesi yolunda harcar. (...) Böyle bir insanın başat duygusu kaçınılmaz biçimde ‘öfke’ olacaktır.
“Öte yandan suçu inkâr edenlerin, bu ‘öfke’nin asıl müsebbiplerinin kendileri olduğunu unutarak, öfkeden neredeyse hastalanmış bir insanı bu halinden dolayı suçlamaya kalkmalarında büyük bir ahlaki problem vardır.
“(...)
“İnkârı ısrarla sürdürenler, kurbana ‘öfke’den başka bir duygu edinme fırsatı vermedikleri, böylece kendisine kötülük edeni affederek iyileşme imkânını dahi kurbanın ellerinden aldıkları için çok ağır bir sorumluluğun altına girmişler demektir.”
“Benimkiler neden yaşadıkları ıstıraplara takılıp kalmadı”
Yazının yayımlandığı gün, gazeteci arkadaşım Temuçin Tüzecan bana bir elektronik mektup gönderdi. Temuçin, benzer acıları yaşayan başka halkların acılarını Ermeniler gibi ısrarla vurgulamadıklarını hatırlatıyor ve meselenin “siyasi” olduğunu savunuyordu:
“Benim anneannem Boşnak (Saraybosna), anne tarafından dedem Arnavut (Prizren), babaannem Selanikli, baba tarafından dedem Laz (Trabzon)... Soruyorsun ya, ‘Ermeniler neden 1915’e takılıp kaldı’ diye...
Ben o soruyu hep şöyle sordum: Benimkiler neden yaşadıkları ıstıraplara takılıp kalmadı’ diye. Saraybosna’dan, Prizren’den gelenler Sırp çetecilerin köylerini nasıl bastığını birkaç kez anlatmışlardı. Selanik’ten gelen, uçaklarla benzin döküp Müslüman mahallelerinin nasıl yakıldığını anlatırdı; oğlunun adını unuttuğu Alzheimer’in son devrelerinde. Daha önce hiç anlatmamıştı.
“Tabii ki anlatmamış, ya da az anlatmış olmaları unuttukları anlamına gelmiyor. Ama, yaşadıklarına takılıp kalmadıklarını, benim tanık olduğum geç dönem yaşamları gösteriyor.”
Temuçin’e göre, “Osmanlı’nın son döneminde patlak veren milliyetçiliklerle ‘millî’ hedeflerine ulaşan milletlerin arasında bir tek Ermenilerin olmaması, tüm tartışmalarda önemli bir unsur”du ve bu da acıyı unut(a)mamanın “psikoloji”yle değil“siyaset”le ilgili olduğunu gösteriyordu:
“Ermenilerin siyasi yönü ağır basan, Taşnak eğilimli örgütler tarafından yönlendirilmesi Ermenilerin rövanşı alma niyetlerini gösteriyor bence. Öfkeyi diri tutmak, zaman içinde kendini ya da grubunu kurban olarak görmeye yol açar. Devamı ise bundan sonraki maçı, rövanşı almaktır.”
Temuçin’in bakış açısına yakın başka mektuplar da aldım. Mesela Bekir L. Yıldırım’a göre asıl“vicdani soru” şuydu: “Neden biz 1915’e takılıp kaldık?”
Yıldırım’ın başka soruları da vardı:
“Neden bazı etnik grupların acıları özeldir?.. Neden bazı gruplar (örneğin Yahudiler ve şimdi de Ermeniler) bırakın diğerlerini, yatıp kalkıp bize ağlayın derler be biz de boyun eğeriz? (...) Salman Rushdie’nin Şeytan Ayetleri’nden aklımda kalan bir cümle: ‘Onların tasvir gücü var. Onlar tasvir eder be biz de boyun eğeriz’... Bu ahlaki değil. Bu adil değil. Vicdanlar önceliklerini ‘bu günün modası’na göre belirlemez. Lütfen buna vicdan demeyin.”
Erdinç Çiftçi de tıpkı Temuçin Tüzecan gibi kendi ailesinden (Bosna göçmeni) örnek getirerek, Ermenilerin acılarını politik bir neticeye ulaşmak için araçsallaştırdıkları kanaatindeydi:
“Dedem(in) hikâyesini duyduğumda ne Sırplara ne Ruslara o zamanki dedelerinin dedelerinin yaptığı zulmü kabul ettirmek gibi bir düşünce geçti aklımdan ne de onlara bir kin duydum. Ayrıca bu hikâyeyi anneannemin ağzından kerpetenle çekmek zorunda kaldım.”
“Her acı kendi gerçekliğini yaratır”
Fakat bana gelen mektupların çoğunda, “acının tahlili”nin ahlaklı bir şey olmadığı savunuluyor, Ermenilerin dünyaya haykırdıkları acının, yaşananların karşılığı olmaktan ziyade “siyaset” marifetiyle çoğaltılmış bir acı olduğuna dair düşüncelere karşı çıkılıyordu.
Emre Akın mesela, şöyle yazmıştı:
“Her acı kendi gerçekliğini yaratır. Acının tanımını acıyı yaşayana dayatmaya kalkarsanız bunun adı en hafif tabiriyle izansızlıktır. Ben, bir insan olarak, ‘başkaları acı çekmedi mi’ sorunuyla muhatap olmak istemiyorum. Olamam. Böyle bir sorunun benim zihnimde bir soru işareti çakmasına bile izin vermem.”
Gelen mektuplar içinde beni en fazla etkileyenlerden biri de 1953 doğumlu Kadir Dağhan’ınki oldu. Dağhan’ın Adıyaman’da geçen çocukluğuna dair anıları, 1915’ten sonra bu ülkede yaşamaya devam eden Ermenilerin Diaspora’da yaşamadıkları için “tedavi oldukları”na dair düşüncelerin fazla iyimser olduğunu gösterir nitelikteydi:
“Adıyaman’ın yarısı Ermeniler yani gâvurların yaşadığı gâvur mahallesiydi. Okul sıralarında din derslerinde bu çocuklar muaf oldukları için çıkarlarken diğerleri de arkalarından gâvur diye bağırırlardı. (...) Fırından aldıkları ekmeklerin yerlere atılarak hayvan pislikleriyle bulaştırılarak ve tekme tokat eşliğinde ellerine geri verildiği görüntü gözümün önünden hiç gitmedi. Daha sonra bir benzerini de ben yaşadım. Belki de bu görüntü bu yüzden hafızama kazındı. Bir gün Kıbrıs volkanı diye bir film oynadı ve hemen akabinde gâvur mahallesine çoğu çocuk olan kalabalık bir grup saldırmaya başladı. İş yerleri taşlandı, yağmalandı. Büyük bir kısmı kaçtı. Kalanlar da korku ve sessizlik içinde yaşamaya çalıştı.”
NOT. Salı günü Ermeni tehcirinin neden Balkan tehcirinden daha büyük bir travma yarattığını, neden etkilerinin bugüne kadar uzandığını ve neden “unutul(a)madığını” anlatmaya çalışacağım.
‘Sessizliğin Sesi– Türkiye Ermenileri Konuşuyor’
Bir Adıyamanlı okurun gönderdiği ve bitişik sütunlardaki yazının sonunda yer alan hikâye, sanmayın ki“münferit”tir... Uluslararası Hrant Dink Vakfı Yayınları’ndan geçtiğimiz günlerde yayımlananSessizliğin Sesi– Türkiye Ermenileri Konuşuyor başlıklı kitap, Ermenilerin Cumhuriyet Türkiye’sinde de gönül kırıcı birçok pratikle karşılaşmaya devam ettiklerini gösteriyor. Kitaptan anlıyoruz ki, bunları şimdiye kadar duymadıysak, nedeni Ermenilerin “sessiz” kalmayı kendi güvenlikleri açısından daha doğru bulmalarıdır.
İşte kitapta yer alan canlı tanıklıklardan ikisi:
“Babam dedi ki ‘Sana gâvur diyecekler, öbürlerine de diyorlar ama seslerini çıkarmıyorlar. Seni öldürmezler, dayağını ye, sesini çıkarma gel evine. Bir yerin kırılsa da sesini çıkarma.’ Bu bilinci babam bana verdi. Öyle dayak yiye yiye büyüdüm. (...) Yedi-sekiz yaşlarında iken büyük adamlar beni kulaklarımdan tutup yere vuruyorlardı, ‘Gâvurdur, kemiği kırılmaz, sağlamdır’ diyorlardı. Bizim orada bir uçurum (Tehtameterxanê) vardı. Oradan insanlarımızı atmışlardı, kemikleri üst üsteydi, beni o uçuruma götürürlerdi. ‘Dedelerinin kemiği orada, seni de oraya atacağız’ diye tehdit ederlerdi.” (1961, Eruh doğumlu.)
“Aşırı milliyetçi gruplar vardı. Daha sonra onlar ilçenin MHP tabanını oluşturdular. O zamanlar Kıbrıs olayları da vardı. Makarios’un kuklaları yakılır, sokaklarda gezilir, ‘Kahrolsun Kıbrıs! Kahrolsun Hıristiyanlar! Kahrolsun Ermeniler!’ diye bağırırlardı. Anneannem hemen ‘Aman ortada durmayın, gelin içeri’ diyerek bizi sokaktan toplardı. Bayramlarımızda kapılarımıza kedi-köpek leşleri asılırdı. Ben bunu gözümle gördüm.” (1941, Amasya Gümüşhacıköy doğumlu.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025