Alper GÖRMÜŞ
Gazeteciliği yöneticilik mevkiinde yürüttüğüm dönemlerde, hiçbir gazetecilik tecrübesi olmadığı halde, hepsi hepsi bir saatlik yüz yüze görüşmeden sonra birlikte çalışmaya karar verdiğim lise mezunu gençler oldu; alternatifleri Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun, beş yıllık, on yıllık tecrübeli muhabirler olmasına rağmen hem de...
Çoğu gazete-dergi yöneticisine tuhaf geldiğini bildiğim bu tercihimin nedenlerini anlatmak bu yazının konusu değil, fakat verdiğim kararlar için sonrasında hemen hemen hiç pişman olmadım.
Henüz tanışmadığım, dolaylı olarak tanıdığım ve gazeteci olmadığını bildiğim Elvan Salman’ın sırf merak duygusuyla girişip kotardığı ve bana gönderdiği bir dosyayı inceledikten sonra şöyle dedim kendi kendime: Şimdi bir gazeteyi ya da dergiyi yönetiyor olsaydım, yüzünü bile görmediğim bu kişiyi arar, birlikte çalışma arzumu iletirdim kendisine.
“İmamoğlu: Dünden bugüne”
Elvan Salman bana gönderdiği dosya için, “İmamoğlu: Dünden bugüne” başlığını seçmişti. Amacını da şöyle açıklıyordu yazdığı metinde:
“Araştırmamın amacı, ‘İmamoğlu’nun 8 Mart’ta kadınlara tatil verdiğini biliyoruz, 1 Mayıs’ta yürümüş, Gezi Parkı’na destek vermiş ama söylemsel olarak tutarlı mı?’ sorusuna yanıt bulmaktı. Benim yanıtım, evet bu kişi bu işe ilk atıldığı gün de şu an dediklerini, yaptıklarını yapmış. Ve siyasete atıldığı ilk andan itibaren de bugüne hazırlanmış. Ek olarak, sosyal medya kullanımınında da ilk andan itibaren zamanının ilerisinde olduğunu söyleyebilirim. Normal şartlar altında kanalında bu kadar geriye dönük video bulmayı beklemiyordum açıkçası.”
Dosyanın içinde ilerlemeye başlamadan önce bir parantez açıp, bu örneğin, ülkemiz gazeteciliğinde merak duygusunun ve arka plan araştırma refleksinin ne kadar zayıfladığını bir kez daha gösterdiğini belirtmek isterim... Ekrem İmamoğlu, kimselerin bilmediği biriyken İstanbul gibi bir şehirde belediye başkanı seçildi. Böyle bir durumda bu kişinin siyasi geçmişinin ve o geçmişin bugünle tutarlılığının gazetecilerce didik didik edilmesi gerekmez miydi?
Elvan Salman, işte gazetecilerin yapmadığını yapmaya karar vermiş, internette gidebildiği kadar eskiye gidip bu soruların cevabını araştırmış.
Dili ve pozisyonu sahih mi, yoksa rol mü kesiyor?
Elvan Salman araştırmasında bir yandan İmamoğlu’nun kendine has siyaset dilinin ve pratiğinin onun siyaset yürüyüşünde son derece etkili bir biçimde “işlediğini” ve ona kazandırdığını anlatırken, bir yandan da onun bugün bize gösterdiği dilin ve işgal ettiği özgün siyasi pozisyonun sahihliğini sorguluyor.
Doğrusu, ben esasen ikincisiyle ilgiliyim, çünkü Ekrem İmamoğlu’nun Türkiye siyasetini dönüştürme kapasitesinin asıl burada yattığını düşünüyorum. İstanbul seçimi kampanyasında göreceğiz; İmamoğlu’nun özgün dili ve çizgisi partisinden çok farklılaştığı ve onun önüne geçtiği için, Adalet ve Kalkınma Partisi kampanyasını bunu dikkate alarak kuracak. Çünkü korkusu burada ve İmamoğlu’na oy verme eğilimindeki muhafazakârlara onun Ekrem İmamoğlu değil, “Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu” olduğunu biteviye hatırlatacak.
Dolayısıyla, araştırmayı okumaya bir temenniyle başladım. İstedim ki, okuyup bitirdiğimde şu sonuca varayım: “Evet, bu öğrenilip uygulanmış bir dil ve pozisyon değilmiş, Ekrem İmamoğlu eskiden de öyleymiş, bu adeta onun mayasında olan bir şeymiş...”
Araştırmayı okumaya böyle bir temenniyle başlamamın bana özel bir nedeni vardı. Çünkü, a) “Böyle biriyle olmaz” denilen günlerde o türden olumsuz görüşlere itibar etmediğimi kayda geçirmiştim, ve b) seçimden önceki son yazımda, onun sahip olduğu özel maya nedeniyle Türkiye siyasetinde özel bir rol oynamaya aday olduğunu yazmıştım.
Elvan Salman’ın kazı çalışması, İmamoğlu’nun, benim ona atfettiğim özel rolü teyid eden unsurlar taşıyordu ve bu yönüyle beni çok memnun etmişti. Peki, neydi benim ona atfettiğim özel rol. Hatırlayalım (Serbestiyet, 28 Mart 2019).
“İktidarı esas olarak ‘mağdur edenleri mağdur etmek’ için istemek... Karşılıklı olarak giyilmiş bu deli gömleğiyle bir toplum nereye gidebilir? Bu yıkıcı döngü nasıl parçalanabilir? Parçalanabilir mi? Kendisine benzemeyeni mağdur etmek için sırasını bekleyen bu insanlara, sırasıyla mağdur, sırasıyla zorba olmak dışında alternatiflerin de olduğunu bu topluma kim anlatacak?
“Son iki yazımda, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’in, buna benzer kemikleşmiş karşıtlıkların dışına çıkan eşsiz tavrını konu etmiş, nâçizâne ‘Ardern aynası’ diye politik bir tâbir önermiş, açılımını da kendimce şöyle yapmıştım: ‘Olumsuz kutuplaştırıcı tutumların kemikleştiği koşullarda ortaya çıkan ve kendisinden yansıyanlarla mevcut ezberlerin sürdürülebilmesini zora sokan yeni, özgün ve olumlu bakış açısı ya da tavır.’”
Yazıda, bazı rezervler ve bariz bir temkinlilikle Ekrem İmamoğlu’nun Türkiye’de bu rolü oynamaya aday bir siyasetçi olarak belirdiğini söylüyor ve şu dilekte bulunuyordum:
“Seçimden önceki son yazım bu... Bu vesileyle belirtmek isterim: İstanbul’da sırf bu bakış açısı uygulama fırsatı bulsun diye Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasını çok istiyorum.”
Kazı çalışmasının gösterdikleri...
Elvan Sağlam’ın araştırması, Ekrem İmamoğlu’nun 2008’de Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) üye olmasıyla başlıyor. 2009’da Beylikdüzü ilçe başkanı olarak atanıyor, 2009 Aralık ayında ilçe kongresinde başkan olarak seçiliyor. İmamoğlu’nun kendi YouTube kanalında yer alan ve o günleri anlatan bir videoda onun “seçimle gelen ilk ilçe başkanı” olduğuna vurgu yapılıyor ki, bunu İmamoğlu’nun “atanmış” ilçe başkanı olduğu dönemdeki rahatsızlığına bir gönderme saymak pek de yanlış olmaz.
Videoda, onun CHP’nin 2008-2009’daki bürokratik çalışma tarzıyla taban tabana zıt siyaset pratiğinin bütün örneklerini görmek mümkün. Zaten bu sayede, göreve geldiğinde 600 olan üye sayısı dört yıl içinde 5 bine çıkıyor.
Binlerce ev ziyareti gerçekleştirdiği bu dönemde, CHP’nin en az oyu aldığı mahallelere özel bir önem veriyor, çoğunluğu oralarda olmak üzere Dayanışma Evleri açıyor.
2010 referandumunda, belediyesi Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti) olan İstanbul ilçelerinden sadece Beylikdüzü’nde “hayır” oyu çıkıyor, hem de yüzde 54 ile. 2011 genel seçimlerinde ise CHP’nin Beylikdüzü ilçesindeki oyu 2007 yılına göre yüzde 8, 2009 yılına göre yüzde 2 artıyor.
2014’te oyların yüzde 50.33’ünü alarak belediye başkanı oluyor, oysa 2009’da CHP Beylikdüzü’nde sadece yüzde 30.6 almıştı.
Kazandıktan sonra, bugünkü tutumuna paralel biçimde kaybedenlerin duygularını inciteceği kaygısıyla kutlama yaptırmıyor, ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın makamına gidip onu kutluyor.
2017’de “hayır”a böyle çağırdı
Yukarıda da dediğim gibi bence Ekrem İmamoğlu Türkiye siyasetindeki asıl rolünü bir “kutuplaşma-kutuplaştırma kırıcısı” olarak oynayacak ve bu son derece hayati bir rol. Çünkü, öncelikle o rolü hakkıyla oynayacak bir aktör ya da aktörler çıkmadıkça, Türkiye’de siyaset normal mecrasında akmayacak ve bu rol oynanmadıkça, başka rollerle sahneye çıkanların da yolları kapalı olacak. Yoksa, İmamoğlu’nun elinde Türkiye’nin devasa sorunlarını çözecek sihirli bir değnek olmadığını ben de biliyorum.
Ekrem İmamoğlu’nun, siyasetin ve toplumsal kesimlerin boğaz boğaza geldiği 2017 referandumunda yürüttüğü kampanyayı örnekleyen üç video, onun bu role yeni soyunmadığını ve rolünün sahih bir oyuncusu olduğunu bize bir kez daha gösteriyor.
Mesela videolardan birinde kahvede tavla oynayan iki kişi sırayla “bu bir seçim değil, bir referandum; evet de bizim hayır da bizim” dedikten sonra el sıkışıyorlar ve “önemli olan dostluğumuz” diyorlar. Bu arada ekranda “Ayrışmaya hayır” yazısı çıkıyor.
İkinci videoda bu kez rekabet, yeşilliklerini ve balıklarını satmak için müşterilere seslenen bir balıkçı ile manav arasında yaşanıyor... Aynı konuşmaları duyuyoruz yine ve sonunda iki esnaf “mühim olan kardeşliğimiz” diye birbirlerine sarılırlarken ekranda “bölünmeye hayır” sloganını görüyoruz.
Üçüncü videoda örgü örüp kahve içen iki komşu kadın (biri tesettürlü) sırayla “Bu bir seçim değil, referandum, evet de bizim hayır da bizim” dedikten sonra “önemli olan kırk yıllık hatır” diyerek birbirlerine sarılıyorlar. Ekranda bu defa “Kavgaya hayır” sloganını görüyoruz.
2017’de “evet”çiler ve “hayır”cılar birbirlerini ihanetle suçlarken, Beylikdüzü’nde bir ilçe başkanı “hayır”ın böyle de söylenebileceğini hatırlatıyordu bize.
Beylikdüzü’nün, 2010 referandumunda da, belediyesi AK Parti’de olduğu halde “hayır” diyen tek ilçe olmasında bu dilin tayin edici bir rolü olsa gerek.
İşte şimdi o dil İstanbul seçimlerinde bir kez daha sınanacak. Ben, İstanbul’da İmamoğlu’nun karşısına kendisini koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu dilin gücünü fark ettiğini düşünüyorum. Fakat önümüzdeki kampanyada kendini tutup, bildiğimiz dışlayıcı ve sert dilini terk edebilecek mi, göreceğiz.
Erdoğan bunu beceremezse yenilgisinin mukadder olacağını düşünüyorum. Becerse de sorun var: Bu defa da İmamoğlu’nun takipçisi konumuna düşecek ve sonuç onun için yine olumsuz olacak.
Erdoğan’ın işi bu defa çok zor. Üstelik bunun bir de 2023’teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri var!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025