Alper GÖRMÜŞ
15 Temmuz’da (2016) öğle saatlerinde Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) giderek “bir ihbar”da bulunan binbaşının tam olarak neyi ihbar ettiğinin iki farklı cevabı var: Ağustos 2016’da alınan ifadesinin ortaya çıktığı Mayıs 2017’den öncesine ait olan cevap ve Mayıs 2017’den sonrasına ait olan cevap.
Mayıs 2017’ye kadar Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın anlatımları doğrultusunda, binbaşı O. K.’nın o gece MİT’e ve Hakan Fidan’a yönelik bir operasyon düzenleneceğini ihbar ettiğini biliyorduk.
Fakat O. K.’nın darbe teşebbüsünden bir ay sonra alınan ve kamuoyunun ancak Mayıs 2017’de öğrendiği ifadesine göre O. K. “MİT’e operasyon”dan çok daha fazlasını ihbar etmişti.
İhbarcı binbaşı ifadesinde bir yandan o gece MİT’e ve MİT Müsteşarı’na karşı bir harekât planlandığını söylüyor, bir yandan da bunun bir darbe girişimi, üstelik kanlı bir darbe girişimi olabileceğini ilave ediyordu:
“Bana (MİT’te) ne olacağını sordular, ben de büyük bir faaliyet olabileceğini, hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. ‘Çok kan akacak’ dediklerine göre, bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında FETÖ’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor. Bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim.” (“İşte o binbaşının ifadesi”, Yeni Şafak, 20 Mayıs 2017).
“MİT’e saldırı” zaten darbe demek değil mi?
Darbe ihbarı, darbenin doğrudan telaffuz edilmiş olması nedeniyle tabii daha ağır bir duruma işaret ediyor. Fakat diyelim ki binbaşı O. K. 15 Temmuz’da MİT’e gittiğinde “darbe yapacaklar” dememiş olsun ve fakat bir ay sonraki ifadesinde darbeyi telaffuz ettiğini söylemiş olsun. Yani elde sadece ordu içinden birilerinin “MİT’e saldırı” planları yaptığı bilgisi olsun. Peki, bu kadarı bile ortada bir darbe teşebbüsünün olduğunu söylemez mi bize? Nitekim Genelkurmay Başkanı Akar da ifadesinde bunu böyle değerlendiriyor. Akar ifadesinde, “icra edilecek faaliyet”in (MİT’e operasyonun) daha büyük bir planın parçası olabileceği sonucuna varıldığını ve bu çerçevede uçakların kalkmaması, tankların birliklerinden çıkmaması vb. yönünde birtakım emir ve talimatlar verildiğini belirtiyor.
15 Temmuz’u önleyen iki komutana göre, o emir verilseydi darbe başlamadan bitirilirdi
Akar ve kurmayları, MİT’e saldırının daha büyük bir planın parçası olabileceğini değerlendiriyorlar ve yukarıda belirtilen tedbirleri alıyorlar. Peki, o gece darbecilerin harekete geçmelerinden önce Genelkurmay’ın verdiği emir ve talimatların niteliği ve düzeyi, saatler sonra bir darbe girişiminin başlatılacağını bilen bir heyetin vermesi gereken emir ve talimatlarla örtüşüyor muydu? Darbenin başarısızlığa uğratılmasında belirleyici rol aldıkları hususunda herkesin hemfikir olduğu iki komutana göre, hayır, örtüşmüyordu.
Bu ifadelerden birincisinin sahibi, astsubay Ömer Halisdemir’e darbeci bir generali vurması için emir veren Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı idi. Aksakallı, ifadesinde, “TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz tedbir olarak ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Bu temel kural 15 Temmuz’da uygulansa darbe girişimi açığa çıkardı” demişti.
Bu noktada tanıklığı önemli olan ikinci kişi ise Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar… Ümit Dündar, Türkiye Büyük Millet Meclisi 15 Temmuz Darbesi’ni Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede, bir soru üzerine, ihbarın ardından alınan tedbirlere baktığında, MİT’in Genelkurmay Başkanlığı’na darbe ihbarında bulunmamış olduğu sonucunu çıkardığını söyledi. Komisyonda dile getirilen soru ve cevap şöyleydi:
Komisyon Üyesi, milletvekili Aytun Çıray: “Bana gelen bilgiye göre 15 Temmuz günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan Genelkurmay Başkanı’na bir darbe olacağına dair istihbarat değil, kendisine asker içinden bir suikast yapılacağına dair ihbarı getirmiş. Bu bilgi hakkında ne diyorsunuz?”
Ümit Dündar: “İki kişi arasında geçen konuyu tam olarak bilmem mümkün değil. Ancak şöyle bir yorum yapabilirim: Eğer gelen bilgi darbeye yönelik olsaydı Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından daha farklı emirler verileceğini değerlendiriyorum.”
Ümit Dündar da belli ki darbe ihtarı alan bir genelkurmay başkanının otomatik olarak vereceği emrin ne olduğu hususunda Zekai Aksakallı gibi düşünüyordu: “Personel kışlayı terk etmesin…”
Orgeneral Ümit Dündar Meclis Komisyonu’nda ifade verdiğinde, ihbarcı binbaşının ifadesi ortada yoktu. Org. Dündar, bu ifade ortaya çıkıp da ihbarcının “darbe”yi telaffuz ettiğini öğrendiğinde çok şaşırmış olmalı. Çünkü ona göre darbe ihbarı, hiç kimsenin birliklerinden çıkmaması emrini icbar ediyordu.
Bu noktada cevap verilmesi gereken temel soru şöyle şekilleniyor:
Esrarengiz binbaşının açıkça telaffuz ettiği “darbe” sözcüğü, neden Genelkurmay’ın “bize gelen” diye açıkladığı istihbarat notlarında yer almıyordu? Akar bunu hem 18 Temmuz 2015’te tanık olarak savcılığa verdiği ifadede dile getirmişti hem de Meclis Komisyonu’na ilettiği yazılı metinde: “MİT’ten gelen istihbaratta darbe söz konusu olmayıp MİT Müsteşarına karşı yapılacağı iddia edilen bir operasyon ile ilgiliydi.”
Peki, neden “darbe” ihbarı Genelkurmay’la da paylaşılmamıştı. Orgeneral Ümit Dündar’ın yorumunda dile getirdiği gibi MİT mi iletmemişti bunu Genelkurmay’a, yoksa MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı bir nedenle bunun ifade edilmemesinde fayda mı ummuşlardı?
Bu sorunun önemi açık: Şayet ülkenin Genelkurmay Başkanı ve MİT müsteşarı o gece bir kalkışma olacağını biliyorduysalar, o zaman almaları gereken tedbirin alınanların çok ötesinde olması gerekirdi.
Ve ister istemez akla gelen şu spekülasyon: İhbarın “darbe”yle ilgili olduğu 15 Temmuz’un hemen ertesinde ortaya çıksaydı, o zaman o iki komutanın söylediği şey çok daha etkili olurdu. “Madem darbe ihbarı alındı” denirdi, “neden birliklerden çıkılmayacak emri verilmedi?”
Ve tabii bu da akla, O. K.’nın ifadesinin darbeden ancak 10 ay sonra ortaya çıkmasının, bu soruların kamuoyunda dile getirilmesini engelleme amacıyla bağlantılı olup olmadığı sorusunu getiriyor.
2017 Mayıs’ında ortaya çıkan ihbar mektubunun ardından kaleme aldığım yazıda bunları anlatmış, bitirirken de şöyle bir yorum yapmıştım:
“15 Temmuz günü öğle saatlerinde MİT’e bir darbe ihbarında bulunulmuş olduğunun ortaya çıkması, o güne dair soru işaretlerini hem besledi hem de onların aydınlatılması yolunda önemli bir adım oldu… Ve tabii Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın izah etmeleri gereken noktaların altını bir kez daha kalın çizgilerle çizmiş oldu.”
Ben öyle yazdım ama elbette kimse izaha muhtaç sorularla ilgili bir cevap gayreti içinde olmadı.
Bu yazıyı da dün kaleme aldığım “birinci soru”nun sonunda söylediklerimle bitireceğim:
Belki de bu yazıda sorduğum ve bundan sonra soracağım bütün soruların ikna edici cevapları vardır. Fakat hiçbir şey söylenmeyince de akla “demek ki ikna edici bir cevabı yokmuş” sorusu geliyor ister istemez.
(Devam edecek)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları





















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025