Alper GÖRMÜŞ
Türkiye, The World Justice Project’in (WJP) her yıl hazırladığı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde bu yıl 139 ülke arasında 117’inci sırada yer aldı. Geçen yıl 107. sıradaymış, yani bir yılda on basamak birden gerilemiş.
Yabancılar, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün durumu hakkında bir fikir edinmek için bu endekslere bakabilir. Fakat bizim bunlara ihtiyacımız yok. Biz mesela “Dün akşam babamın cezaevinde olduğuna dair telefon aldım. Netleşmesi için bekledim biraz, artık duyurabilirim. Babam yaşıyor. :)” diye tvit atan genç kızların varlığından biliriz bunu.
Tvitin haberini de okuyalım:
“Başbakanlık raportörüyken KHK ile ihraç edilen ve 29 Aralık 2020 tarihinden beri kayıp olan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızı Nursena Küçüközyiğit, babasının bulunduğunu duyurdu. Küçüközyiğit’in Sincan Cezaevi’nde olduğu ortaya çıktı. Twitter paylaşımında ‘Dün akşam babamın cezaevinde olduğuna dair telefon aldım. Netleşmesi için bekledim biraz, artık duyurabilirim. Babam yaşıyor’ ifadelerini kullanan Nursena Küçüközyiğit, babasının Sincan L Tipi Cezaevi’nde olduğunu söyledi.” (Gazeteduvar, 14 Eylül 2021).
Babasının hapishanede olduğunu öğrendiği için sevince garkolan, fakat ya doğru değilse diye temkinli davranıp biraz daha beklemeyi uygun bulan Nursena Küçüközyiğit’in yaşadığı sevinci daha önce yaşayanlar da oldu. “Kaybedilen ve öldüğü (öldürüldüğü) düşünülen babanın cezaevinde ve sağ olduğunu öğrenme ânında yaşanan sevinç türü” diye tanımlayabiliriz bunu.
Türkiye bir zamanlar, kaybedilen evlatlarının mezarlarını buldukları için sevinen babaların ülkesiydi; şimdi sevinme sırası babalarının cezaevinde olduğunu öğrenen çocuklarda…
Hikâye 2017’de başladı
Babasının cezaevinde ve sağ olduğunu öğrenip sevinen çocukların hikâyesi 2017’de başladı. Fakat ülke kendi hikâyesini kendi medyasından öğrenemedi. “Herkesin gözü önünde kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan insanlar”a dair ilk haber BBC’den geldi:
“Ankara’da Ocak ayından beri kaçırıldığı ve haber alınamadığı iddia edilen 11 kişi bulunuyor. Kaçırılma anları görgü tanıkları tarafından doğrulanan bazı kişilerin aileleri, BBC Türkçe‘ye konuştu…”
BBC Türkçe’nin “Ankara’da yakınları kaçırılanlar anlatıyor” başlıklı haberi (29 Haziran 2017), sitenin editörleri tarafından işte böyle özetlenmişti.
Haberde, bir bölümü kamera kayıtlarından izlenebilen, çoğunda görgü tanıklarının bulunduğu, bazıları hakkında savcıların soruşturma dosyaları açtığı kaçırılma olaylarından söz ediliyor, her bir olay ayrıntılı bir biçimde ele alınıyordu.
BBC Türkçe’nin haberine göre, ilk kaçırılanlardan biri olan Önder Asan ‘FETÖ’ soruşturmaları çerçevesinde aranan biriydi… Kaçırıldıktan 42 gün sonra gözleri bağlı bir şekilde Eymir Gölü civarında bir yere bırakılmıştı. Fatma Asan, eşi Önder Asan’dan ilk kez o gün (12 Mayıs 2017) polisin kayınpederini araması üzerine haber almıştı. Telefonda ona Önder Asan’ın “teslim olduğu” bilgisi verilmişti.
Fatma Asan, eşiyle önce 16 Mayıs’ta Ankara Adliyesi’nde, daha sonra da Sincan Cezaevi’nde görüşmüştü:
“Kendisi de oradan çıktığına inanamıyor. Sakalları uzamış, müthiş zayıflamış ve korkmuştu. Elini tuttum ve bir anda ürkek bir şekilde elini çekti. O gün mahkemesi oldu ve ‘İnşallah tutuklu yargılanırım’ dedi. Eşim tutuksuz yargılanmak istemedi çünkü dışarda olmaktan korkuyordu.”
BBC Türkçe’nin haberinden, bizi 2017’den 2021’e, bugünlerde birkaç hukuk savaşçısı siyasetçinin gündemleştirmeye çalıştığı “800 gündür kayıp KHK’lı Yusuf Bilge Tunç” vakasına getirecek olan paragrafı da aktaralım:
“TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu ise BBC Türkçe‘ye yaptığı açıklamada, kaçırılma iddialarının takipçisi olacaklarını, ancak elde edilen verilerin şimdilik yetersiz olduğunu söyledi.”
Yusuf Bilge Tunç’un kayboluşunun üzerinden 800 günden fazla geçti
Sözünü ettiğim birkaç siyasetçiden biri olan DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, geçtiğimiz günlerde “Yusuf Bilge Tunç’un 800 Gündür Kayıp Olması” hakkında bir basın açıklaması yaptı ve şöyle dedi:
“DEVA Partisi olarak zorla kaybedilen Yusuf Bilge Tunç’un durumunun acilen ortaya çıkarılması çağrısında bulunuyoruz. ‘Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu’ vecibesini iktidar sahiplerine hatırlatırız. İsnat edilen suç her ne olursa olsun bir vatandaşın hukuk devleti güvencelerinden yoksun bırakılarak yaşam hakkı, kişi güvenliği ve özgürlüğü haklarının ihlal edilmesi, işkence ve eziyete açık hale getirilmesi asla kabul edilemez. En kısa sürede Yusuf Bilge Tunç’un bulunması için konunun yakın takipçisi olacağız.”
Yusuf Bilge Tunç’un yakınlarının yegâne tesellisi, önceki kaçırmaların ölümle-öldürmeyle sonuçlanmamış olması… Usul şu: Aylarca, yıllarca bulunamayan insanların yakınlarına polis telefon ediyor ve o kişinin bulunduğu cezaevini bildiriyor. Yani, Yusuf Bilge Tunç’un yakınlarının, bu defa bir istisna yaşanmaması için dua etmekten ve günün birinde emniyetten onun cezaevinde olduğu haberini almayı beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yok.
Türkiye’nin eski yarasının yeniden depreşmesinin, kaçırılanların kimlikleri nedeniyle “yok” muamelesi görmesi ise tabii devletin değil toplumun ve gazetecilerin sorunu.
Bilmiyorum bu kaçıncı “hiçbir işe yaramayacak” duygusuyla kaleme aldığım insan kaçırma yazısı… Bunların birinde (Serbestiyet, 13 Haziran 2019), kimlik nedeniyle haksızlığı görmeme eğilimi hakkında şöyle yazmıştım:
“Yakınlarımızı ya da benzer duygu ve düşünceleri paylaştıklarımızı koruyup kollamak, insan olma vasfımıza ilave puanlar getirebilir, fakat bu işlerde asıl ölçü şudur: Biz, bize benzemeyenlerin, bizimle aynı görüş ve duyguda olmayanların maruz kaldıkları kötülükler karşısında ne yapıyoruz? Şayet ‘onlara işkence dahil her şey yapılabilir’ diyenlerdenseniz, yakınlarınıza, sizin gibi olanlara karşı şefkatli olmanızın fazla bir değeri kalmaz.
“Bu ülkenin siyasetçileri, aydınları, gazetecileri ne yazık ki tam olarak öyle davranıyorlar. Onlar, ‘FETÖ’cünün işkence görmesi, kaçırılması benim vicdanımı yaralamaz’dan başka bir anlama gelmeyecek derin suskunluklarından ötürü ileride muhakkak çok büyük bir pişmanlık duyacaklar.”
Size böyle gelmiş böyle giden bilindik bir Türkiye hikâyesini bir daha hatırlatmış oldum. Duygum değişmedi: Hiçbir işe yaramayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025