A.Turan ALKAN
Biz Türklerin, moda tabirle ‘karasal’ bir topluluk olmamızın başlıca sebebi, uzak cedlerimizin Orta Asya gibi en yakın deniz sahilinden binlerce kilometre uzak bir coğrafyada tarih sahnesine girmesi olabilir.
Baykal, Aral ve daha sonraları Hazar gibi büyük göllerde denizcilikle ilgili faaliyetler gösterdiğimize dair bir arkeolojik bilgi olmadığı gibi sözlü anlatımlarda da deniz kavramıyla ilgili önemli ayrıntılar geçmiyor. Ayağını ‘Yağız yer’e basmadan kendimizi güvende hissedemiyor olmamızın tarihi kökleri hayli eskilere dayanıyor.
Türklerin ‘deniz’le ilgili ilk temaslarını ararken Çaka Bey adıyla karşılaşıyoruz. Malazgird’den sadece 7 yıl sonra Bizans’a esir düşen bir Selçuklu beyi olan Çaka Bey, Bizans Sarayı’nda 3 yıl kaldı, Rumca öğrendi ve iyi muamele gördü. 1081 yılında Bizans’taki iktidar mücadelesi esnasında imtiyazları elinden alınarak Anadolu’ya gönderildi. 8 bin kişilik bir kara gücüyle İzmir ve civarını ele geçirdi ve bölgedeki Rum ustaları seferber ederek aynı yıl 40 parçalık bir donanma kurdu ki bu, Türk denizciliğinin başlangıcı kabul ediliyor. Finike, Mısır, Eski Yunan, Kartaca ve daha sonra devreye giren Roma denizciliğini hesaba katmazsak fena bir tarih değildir.
Ege kıyılarını mütevazı donanmasıyla fetheden Çaka Bey ve sırtını yasladığı Selçuklu Sultanlığı için Akdeniz’deki ticaret trafiğini kontrol imkânı –en azından teorik olarak- mümkündü fakat işler ters gitmiş gibi görünüyor; zira Osmanlılar şöyle böyle 250 yıl sonra Avrupa anakarasına (Rumeli) geçmeleri gerektiğinde, daha da büyüyüp genişlemiş olması gereken donanma gemilerini değil, geçici müttefikleri Bizans teknelerini kullanmak zorunda kalacaktı.
Osmanlı denizciliğinin altın zamanları 16. asra denk geliyor. Herkesin pek iyi bildiği, ‘Akdeniz’in Türk gölü haline gelmesi’ faslını hızlı geçmek zorundayım. Bu dönemle ilgili olarak aklımızda kalması gereken husus, Osmanlıların denizciliği öncelikle ‘askerî’ bir fonksiyon olarak görmeleridir. Osmanlılar, dönemin dünya deniz ticaretinin Akdeniz ve Karadeniz bölgesine düşen trafiğini kontrol ederek vergilendirmek yaklaşımını takip etmişler ama bizzat denizciliği ticarî bir faaliyet olarak ilgiye lâyık bulmamışlardı. Akdeniz’deki kısa hâkimiyet dönemimiz, İspanyol, Fransız, Venedik, Cenova gibi Avrupalı ticaret devlerinin karşı atağa geçmesiyle çok sürmeden sona erdi, kendilerince önemli ticaret denizyollarını yeniden kontrol altına almayı başardılar. Buna mukabil o esnada dünya deniz ticareti, aynı yüzyılda eksen değiştirerek Akdeniz dışına kaymıştı.
Atlantik sahillerinden açılan Hollanda, İngiliz ve İspanyol gemileri uzun ve riskli bir güzergâh üzerinden Afrika’yı dolaşarak Güney Asya’ya ve Amerika kıtası üzerinden Pasifik’teki yeni ticaret istasyonları kurmayı başarmışlardı. Gemi inşa tekniği bakımından Türklerin ‘iç deniz gemiciliği’ni tercih etmeleri, dünya denizcilik trafiğine dahil olmalarını engelledi. Yine teknik açıdan dönemin Türk tershaneleri, okyanuslara açılma gözüpekliğini gösteren Hollanda ve İspanyol teknelerinden ahşap gemicilik teknolojisi itibarıyla pek de geri kalmış sayılmazlardı. Peki niçin?
Yeterli ufuk ve stratejik hedefe kilitlenilmiş olsaydı şüphesiz bizim tershanelerde de aynı nitelikte gemilerin inşa edilmesi mümkün olabilirdi. Bu noktada atalarımızın stratejik tercihleri, deniz ticaretini gemilerle denizden değil, kara birlikleriyle karadan kontrol etmek oldu ve bu bir bakıma denizciliğe global bakış eksikliğimizin fotoğrafı sayılmalıdır!
Magellan’ın, Cristof Kolomb’un veya daha 15. Asır ortalarında Doğu Afrika ve Güney Asya sahillerinde ticarî kaleler ve acenteler kurmayı başarmış Felemenk denizcilerinin kullandığı gemiler üç aşağı-beş yukarı, bizim Akdeniz ve Karadeniz’de sefer eden gemilerle ortak özellikleri gösteriyordu. Aradaki fark stratejikti ve ufukla ilgiliydi!
Türk denizciliği Navarin’de uğradığı ağır mağlubiyetten sonra bir daha kendine gelemedi, içine kapandı ve denizcilik tabiriyle sığ sulara mahkûm oldu. Bu tarihten sonra Osmanlı Donanması’nın kara birliklerine desteği neredeyse yok mesâbesindedir. Ahşap teknelerin bakırla kaplanarak güçlendirilmesi ve buhar makineleriyle takviye edilmesi 19. yüzyılda gerçekleşti; biz bu yeni teknolojileri ancak ithalat yoluyla sınırlı miktarda edinebiliyorduk ve askerî gemilerimiz zaman zaman Boğaz sahillerini, Çanakkale açıklarını bile kontrol etmekte büyük zorluklara uğruyorlardı. Bu dönemde denizciliğimizin üzücü ama öğretici bir fotoğrafını görmek isteyenler, Sir Adolphus Slade’in, ülkemizde de yayımlanan ‘Kaptan Paşa’ isimli hatıralarını, ardından İstanbul’da Şehir Hatları İşletmeciliği’nin kısa tarihini behemahal okumalıdırlar.
*
Deniz taşımacılığı, kara nakliyatına göre daha ucuz ve coğrafî duruma göre daha seri olmasından ötürü hâlâ gözde sektörlerin başında geliyor. Artık Türk tershanelerinde büyük çelik tekneler yapılabilmesine rağmen iş ve ticaret hacmi itibarıyla dünya denizciliğinin gerisindeyiz.
İçiniz bunaldı değil mi; şimdi iyi haberlere geçiyoruz!..
Hiç de göğüs kabartıcı bir manzara sergilemeyen milli denizcilik kariyerimizde son yıllarda önemli ve dikkat çekici gelişmeler yaşandığını artık önemle kaydedebiliriz. Bu gelişme, uzun yıllar boyunca kendi içinde neredeyse kapalı bir sınıf gibi kalan özel teşebbüs denizcilik işletmeciliği ailesine yeni üyelerin katılmaya başlamasıdır. Türk aristokrasisinin ‘beyaz’ zümresini teşkil eden armatörler ve armatörlük, artık birkaç zümrenin tekelinden kurtuluyor ve Anadolu kökenli müteşebbisler, dünya Türklüğünün mâkus talihini tersine çevirecek önemli bir ufuk açılımı ile deniz ticareti sektörüne yatırım yapmaya başlıyorlar. Âdeta duvarlar ve çitler yıkılıyor, baraj kapakları açılıyor ve binlerce yıllık tarihlerinde ilk defa ‘Karabudun Türkleri’, ufak çaplı toptan ve perakende ticaretini aşarak gözlerini dünya ticaretine, global ufuklara ve denizlere doğru çeviriyorlar.
Gecikmiş de olsa kutlu ve sevinç verici bir vizyon değişikliği ile karşı karşıyayız. Yıllarca kapıbir komşumuz Yunanistan’ın denizcilikte gösterdiği ticarî başarıları kıskanan bir ülkenin evlatları olarak artık dünya denizlerinde, Anadolulu hür teşebbüs erbâbının da yer almaya başlaması tarihin seyrini değişterecek çapta önemlidir.
Bu cümleden olarak, son on beş yılda ülke yönetiminde büyük tecrübe kazanan siyasî sınıfımızın, en azından evlatlarını ve yakınlarını deniz ticaretine yönlendirmeleri göğüs kabartıcıdır ve defalarca açıklandığı üzere armatörlüğe başlamak için öyle pak âhım-şâhım sermayeler de gerekmemektedir. Armatörlük konusunda teşebbüsperver girişimcilerimizin aklında tutması gereken ilk husus, “geminin büyüğü küçüğü olmaz; gemicik de olsa gemi gemidir” vecizesi olmalıdır. İşte bu hikmetli tespitten hareketle Türkiye’nin yeni siyasî elitlerinin, yıllarca çalışıp tasarrufta bulunarak biriktirdikleri helâl kazançlarını Türk armatörlük sektörüne emanet ediyor olmalarından hepimiz kıvanç duymalıyız.
Bu küçük ve mütevazı tekneler, bazı babaların tabiriyle bu ‘gemicik’ler üçer-beşer artıp büyüyerek yarın dünya denizlerini kaplayacak ve şanlı bayrağımız bütün sularda haşmetle dalgalanacaktır.
Ne mutlu, “Artık benim ufak da olsa bir gemim var” diyebilenlere!.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016