Ayşe HÜR
Bu konudaki kafa karışıklığının Batılı tarihçiler, gazeteciler, uzmanlar, siyaset adamlarında da olduğunu biliyoruz. Örneğin 24 Mayıs 1915'te Osmanlı Devleti'ne bir nota veren Fransa, Rusya ve Britanya hükümetleri "insanlık ve medeniyet aleyhine işlenen suçlar" terimini kullanmışlardı.
Ermeniler 1894-1896’da başta Doğu Vilayetleri olmak üzere pek çok yerde ya da 1909’da Adana’da başlarına gelenleri tanımlamak için ‘chart’ (katliam), ‘vojir’ (suç), ‘aksor’ (mülksüzleştirme), ‘voghperkutiun’ (trajedi),‘nakhjir’, ‘potorig’ (fırtına) gibi terimler kullanmışlardı. ‘1915’ için ise daha çok ‘yeghern’ ve ‘aghed’ terimlerini kullanmışlardı. Bu iki terimin izini Ermeni sözlüklerinde sürersek: 1769 tarihli Haygazyan Sözlüğü’nde ‘yeghern’in Türkçesi olarak “fesad, bela” deniyor, aghed ise yine bela ve fesad olarak tanımlanıyordu. Konunun uzmanları birincisinin daha çok insanlar eliyle gelen belalar için, diğerinin ise doğadan gelen belalar için kullanıldığını belirtiyor. İz sürmeye devam edersek, benzer tanımlamalar, 1836 tarihli Yeni Haygazyan Sözlüğü’nde, 1843 tarihli Somalyan Sözlüğü’nde, 1844 tarihli Peştamalciyan Sözlüğü’nde, 1846 tarihli Camcıyan Sözlüğü’nde de yapılıyor. Ancak, 1908 tarihli Minasyan Sözlüğü’nde ‘aghed’de bir yenilik yok ama ‘yeghern’ kelimesinin karşısında eskiden olmayan bir açıklama okuyoruz: “Kabahat, cinayet, cürüm”… 1974 tarihli Bohçalyan Sözlüğü’nde ise ‘yeghern’in artık tek anlamı var: ‘Cinayet’
Bu terimlerden ‘aghed’ yukarıda da söylediğim gibi esas olarak doğal afetleri, felaketleri anlatan bir terim olduğu halde, Setrag Shahen’in 1917 tarihli The Suffering Ones adlı kitabı ile Teotig’in Hushartzan Abril Dasnemegui (11 Nisan Anıtı) adlı kitaplarında 1915’te yaşananları tanımlamak için kullanılmış. Aghed, başına Medz (Büyük) sıfatını alarak daha sonra da defalarca kullanılmış. (Bazen Metz, bazen Meds olarak da yazılıyor.)
İlk kez 5. Yüzyılda kaleme alınmış Ermeni İncilinde geçen ‘Medz Yeghern’i 1915 için ilk kullanan muhtemelen Avetis Aharonian. Kısa ömürlü Ermenistan Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak 15 Haziran 1918’de İstanbul’a gitmek üzere Batum’dan yola çıktığında Ahoronian: “Konstantinopolis’e gidiyorum. Bu bir mucize. Dünyanın ve Ermenilerin unuttuğu, Medz Yeghern’in anavatanına gidiyorum” diye yazmıştı günlüğüne.
9 Aralık 1945’te (ki Nuremberg yargılamalarından önceki bir tarih) Ermenice Haratch gazetesi Yahudi Soykırımı (Holacaust) ile 1915’i ilintilendirerek, “jüri ve yargıçlar ne zaman geriye bakacaklar? Henüz Tseghasbanutiun (‘ırk cinayeti’) terimini keşfedemediler mi yoksa kana susamış canavar, cezalandırılamayacak kadar güçlü ve ulaşılamaz mı?” diye soruyordu. Dolayısıyla, 1915 için yeni bir terim icat etmiş oluyordu. Bundan iki yıl sonra, 30 Ocak 1947 tarihli Hairenik Weekly’de “Ermenilerin tarihi geçmişleri çalındı, 1,5 milyon insan kurban edildi, bir milyon yurtsuz bırakıldı. Bu devasa yanlışı düzeltmek için Birleşmiş Milletler ‘Soykırım’ (Genocide, Jenosit) terimini önerdi. Bu terimin Ermeni yaralarına derman olması çok zor” diye yazacaktı. Yazarın kastettiği, hikayesini yanda anlattığım Raphael Lemkin’in icadı olan terimdi.
Nitekim 1915’te yaşananları adlandırmak için doğru terimi bulmanın Ermeniler için kolay olmadığını Kersam Aharonian’ın 1915’in 50. Yıldönümünde (1965) Beyrut’ta yayımlanan Zartonk’taki makalesinde görülüyordu. Aharonian yazısında sekiz ayrı terim kullanmıştı: Yeghern, Medz Yeghern, Abrillian Yeghern (Nisan Yeghern’i), Kemalist Yeghern, Aghed, Medz Aghed, Tseghasbanutiun, Hayasbanutiun (Ermeni kırımı)…
Ermeni cephesindeki son (?) durum şöyle: 2011 Aralığında Ermenistan Devlet Başkanı Serge Sarkisian Marsilya’da “Medz Yeghern’den sonra hayatta kalacak kadar güçlüydük, şimdi de adalet isteyecek kadar güçlüyüz” dedi ve bu konuşma ABD’de yaşayan radikal kanattan Harut Sassounian tarafından Amerikalı okuyuculara, kullanılan Ermenice terime atıfta bulunulmadan “Sarkisian konuşmasında altı kez ‘Soykırım’ (Genocide) dedi” şeklinde aktarıldı.
BATILILARIN MANEVRALARI
Aynı kafa karışıklığının Batılı tarihçiler, gazeteciler, uzmanlar, siyaset adamlarında da olduğunu biliyoruz. Örneğin 24 Nisan 1915 gününden itibaren, İstanbul’da yaşayan Ermeni aydınlarının, siyaset adamlarının, kanaat önderlerinin kafileler halinde Çankırı ve Ayaş’a doğru ölüm yolculuğuna çıkarılması üzerine, 24 Mayıs 1915’te Osmanlı Devleti’ne bir nota veren Fransa, Rusya ve Britanya hükümetleri “insanlık ve medeniyet aleyhine işlenen suçlar” terimini kullanmışlardı. 1918’de ABD Başkanı Theodore Roosevelt, “Ermeni katliamı savaş yıllarında işlenmiş en büyük suçtur” dedi. Britanya’nın ünlü siyaset adamı Winston Churchill 1929 yılında 1915’i “Administrative holocaust” (idari holocaust) olarak tanımladı. Yer sorunu yüzünden son yıllara hızlıca gelirsek, ABD Başkanı Ronald Reagan, 22 Nisan 1981’de yayımladığı bildirgede ‘Armenian Genocide’ (Ermeni Soykırımı) terimini kullandı. Temsilciler Meclisi, 1975 ve 1984’te ‘Genocide’ dediler. 2000 yılında Papa John Paul II, Bütün Ermenilerin Katolikos’u unvanlı II. Karekin’in kendisini ziyareti sırasında ‘Ermeni Soykırımı’ terimini kullandığında Türkiye’deki gazeteler haberi “Papa’nın bunamaya başladığını” vurgulayarak vermişlerdi. Belki de Türkiye’nin tepkisi üzerine 26 Eylül 2001’de Papa, Erivan’ı ziyaretinde yaptğı kısa konuşmada ‘Metz Yeghern’ dedi. Böylece epeydir gözden düşmün olan bu terimi yeniden meşhur etti.
Başkan George W. Bush, 24 Nisan 2003 konuşmasında Medz Yeghern’i değil ‘Great Calamity’ (Büyük Bela/Afet) terimini kullanarak Ermenileri bir kez daha hayal kırıklığına uğratırken, Türkleri ise sevindirdi. Aslında Harout Sassounian’ın tespit ettiği gibi ‘Baba’ Bush o yıl boyunca, ‘horrible tragedy,’ (korkunç trajedi) ‘mass killings,’ (kitlesel öldürmeler) ‘forced exile,’ (zorunlu göç, tehcir) ‘appalling events,’ (dehşete düşürücü olaylar) ‘the suffering that befell Armenians in 1915,’ (Ermenilerin 1915’te yaşadıkları büyük ızdırap) ‘a tragedy for all humanity,’ (tüm insanlık için büyük trajedi) ve ‘horrendous loss of life’ (korkunç can kayıpları) arasında denemeler yapmış, sonunda 24 Nisan konuşması için ‘Great Calamity’de karar kılmıştı. Bunlar olurken Ermenilerin ve Türkiye Dışişleri’nin ne heyecanlar yaşadığını tahmin edebilirsiniz.
Barack Obama, 2008’de Başkanlık kampanyası sırasında “Başkan olduğumda Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağım” demişti, ama iktidara geldikten sonra “reel politik’le tanıştı ve terimler arasında jonglörlüğe başladı ve 24 Nisan 2009 konuşmasında ‘Metz Yeghern’ dedi. Bu çarkedişin Ermeni toplumunun sinirlerini nasıl gerdiğini tahmin edebilirsiniz. Bu yıl ne diyeceğini hep birlikte göreceğiz.
TEHCİR, SÖZDE SOYKIRIM, SOYKIRIM
Türk tarafına gelince; Cumhuriyet tarihi boyunca 1915’i önce hiç anmayan, dış ve iç zorlamalarla görmezden gelemeyince ‘tehcir’ (zorunlu göç), ‘fazahat’ (kötülük), ‘kıt’al’ (katliam), ‘mukatele’ (karşılıklı katliam) gibi terimlerle işi geçiştirmeye çalışan; biraz daha zorlanınca ‘sözde soykırım’ terimini uyduran resmi, yarı-resmi çevrelerin ve buna karşılık 1915’i, ‘trajedi’, ‘kırım’, ‘katliam’, ‘insanlık suçu’ veya ‘soykırım’ diye niteleyen dürüst insanların hikayesini Taraf’ta ve Radikal’de pek çok kez anlattım, onları okumayanlar için ilerde tekrar anlatırım. Türkiyeli aktörlerin ‘Medz Yegern’ terimini dolaşıma sokmalarının tarihi ise oldukça yeni. İlk kez 2005’te İstanbul’daki Ermeni Patriği Mesrob Mutafian sırasıyla Ermenice, İngilizce ve Türkçe olarak ‘Medz Yeghern’ ‘The Great Disaster’ ve ‘Büyük Felaket’ demişti. Onu 2008’de 30 bin kişinin imzaladığı “Ermenilerden Özür Diliyorum” bildirisinin mimarları izledi. O günden bu yana da kabul görmüş görünüyor.
Aslında durum göründüğün de karışık. ‘Medz Yeghern’ denilince artık Ermeniler eski sözlüklerdeki karşılıklarını anlamıyor. Nasıl ki soykırımın Yahudilere yönelik olanını tanımlamak için ‘Holocaust’, Çingenelere yönelik olanını tanımlamak için ‘Porrajmos’, Ukraynalı kulaklara yönelik olanını tanımlamak için ‘Holodomor’, Süryanilere yönelik olanını tanımlamak için ‘Seyfo’ terimi kullanılıyorsa, Ermenilere yönelik olan soykırımı tanımlamak için de ‘Medz Yeghern’ deniliyor. Ancak, Medz Yeghern’in, Ermeni olmayan toplumlar için anlaşılmaz bir kelime olmasının veya telaffuzunun zor olmasının yanısıra, aynen diğer özel terimler gibi, hukuki alanda bir karşılığı, bir yaptırımı yok. Halbuki, 1915’te Ermenilere karşı işlenen korkunç, şeytani suçun hesabının sorulabilmesi için hukuki bir terimle nitelenmesi gerekiyor. Bu yüzden bazı Ermeniler ‘Genocide’ terimi yerine ‘Medz Yeghern’in geçmesini (ya da geçirilmesini) Türkiye’nin resmi politikalarına verilen gizli destek olarak görüyorlarlar. Ben, konuyla ilk ilgilenmeye başladığımda ‘1915 Tehciri’ demiştim. Konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğumda ‘1915 Ermeni Kırımı’ dedim, şimdi ‘1915-1916 Ermeni Soykırımı’ diyorum. Medz Yeghern terimini ise hiç kullanmadım, muhtemelen kullanmayacağım da…
Zaten, bu tarihçeden de görüleceği gibi, 1915’te Ermenilerin başına gelenin adının konması sadece bizim için değil Ermeniler ve Batılılar için de kolay olmamış. İsim koymak kolay değil belki ama, Ermenilerin yaşadığı acıları hissetmek; bu acıları Ermenilere yaşatanlarla aramıza duygusal ve ideolojik mesafe koymak ve nihayet bu acılara doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalanlara ‘onarıcı adalet’ kavramı çerçevesinde elimizi uzatmak pek ala mümkün…

Lemkin ve Genocide teriminin icadı
Yunanca ‘genos=soy’ ile Latince ‘caedere’ kökünden gelen ‘cide=öldürme’ sözcüklerinden oluşan ‘genocide=soykırım’ terimini ve onun uluslararası hukukun parçası olmasını Yahudi asıllı Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin’in (1900- 1959) ısrarlı çabalarına borçluyuz.
Almanların 1939’da Polonya’yı işgal etmesi üzerine Lemkin orduya yazılmış, ancak Polonya’nın Nazilere teslim olması üzerine önce İsveç’e oradan da ABD’ye göçmüştü. ABD’de önce Duke Üniversite’sinde hocalık yapan Lemkin, Başkan Roosevelt döneminde Savaş Bakanlığı’nda görev aldı. Kafasındaki suçu tanımlamak için pek çok kelime üreten Lemkin ‘genocide’ terimini ilk kez, 1943’te, “Axis Rule in Occupied Europe: Laws of Occupation - Analysis of Government-Proposals for Redress” adlı ünlü makalesinde kullandı. (Makale 1944’te kitap olarak basıldı.) Terim, Lemkin’in yılmaz çabaları sonucu 9 Aralık 1948’de Soykırımı Önleme ve Ceza Sözleşmesi (kısaca 1948 Soykırım Sözleşmesi) ile uluslararası hukukun parçası oldu.
Bugün pek çok kişi, terimin Ermeni Tehciri’ne uygulanmasının saçma olduğunu, çünkü Ermeni Tehciri sırasında soykırım diye bir kavram olmadığını, Lemkin’in terimi özel olarak Holocaust için ürettiğini ileri sürer. Ancak, Lemkin’in New York Halk Kütüphanesi’nin Nadir Eserler Bölümü’nde saklanan hatıratına göre bu iddialar doğru değil.
TALAT PAŞA CİNAYETİ
Lemkin’i bu alana yönlendiren Polonyalı yazar Henryk Sienkiewicz’in Nobel ödülü kazanmış Quo Vadis? adlı romanıydı. Romanda, Roma imparatoru Neron tarafından Hıristiyanlığı kabul edenlere yönelik katliamlar anlatılmaktaydı. Daha ilk gençlik yıllarında kitlesel öldürmeler konusuyla ilgili her türlü kitabı okuduğunu belirten Lemkin’i etkileyen en önemli olay ise ailesini 1915’te kaybeden Soghomon Tehlirian adlı Ermeni gencin İttihat ve Terakki’nin liderlerinden Talat Paşa’yı 15Mart 1921’de Berlin’de öldürmesi olmuştu. Suikast Avrupa’da büyük yankı yaratmış fakat Tehlirian, jüri tarafından cezai ehliyeti olmadığı gerekçesiyle beraat ettirilmişti. Lemkin anılarında şöyle devam ediyordu: “Türkiye’de Hıristiyan olmaktan başka suçu olmayan 1.200.000 Ermeni ölüme gönderilmişti. Savaştan sonra 150 kadar Türk savaş suçlusu tutuklandı ve Britanya hükümeti tarafından Malta’ya gönderildi... Bir gün (Ermeni) delegeler gazetelerde Türk savaş suçlularının serbest bırakıldığını okudular (…) Bir millet toptan öldürmüştü ve suçlular serbest kalmıştı. Bu beni şok etti. Neden bir adam bir adamı öldürünce cezalandırılır? Niye bir milyon insanın öldürülmesi bir tek kişinin öldürülmesinden daha az suçtur? (…) Kendimi sayıları giderek artan kurbanların yerine koydum. Anladım ki, hafızanın görevi sadece geçmiş olayları kaydetmek değil aksine insan bilincini uyarmak (…) Hukukçu olmaya ve milletlerin işbirliğini sağlayarak soykırımın suç haline getirilmesi için çalışmaya karar verdim. (…) Kafamda cesur bir plan vardı (…) Türkiye’nin de imzalamasını içeren bir plan. Bu Ermeni soykırımı için bir çeşit kefaret olabilirdi. Fakat bu nasıl başarılabilirdi? Türkler Osmanlı İmparatorluğu’nun yerine koydukları ilerlemeci kavramlardan ve cumhuriyetçi hükümet biçiminden gayet gururluydular. Belki de Soykırım Sözleşmesi sosyal ve uluslararası gelişme çerçevesine yerleştirilmeli...”
Bu düşünceler içinde Lvov Üniversitesi’ndeki dil eğitimini bırakıp hukuk fakültesine geçen Lemkin’in 1933’den 1943’e kadarki dönemde, bugünkü BM’nin öncülü olan Cemiyet-i Akvam’da, diplomatları “bir zamanlar Doğu’da olan şeyin Avrupa’nın göbeğinde de olabileceği konusunda uyarmak için” delice uğraştığı bilinmektedir. Nitekim tarih Lemkin’i haklı çıkardı ve milyonlarca kişiyle birlikte Lemkin’in ailesinden 40 kişi, Nazilerin toplama kamplarında hayatını kaybetti.
UZUN TARTIŞMALAR VE MUTLU SON
Soykırım suçunda ‘saik’ (gerekçe), kasıt ve plan önemli midir, hangi gruplara karşı işlenen suçlar soykırım sayılır konularındaki uzun ve ateşli tartışmalardan sonra 9 Aralık 1948’de, Hindistan’ın ilk kabul oyunu takiben, yoğun alkışlar arasında oybirliğiyle kabul edilen Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesi, “Bu sözleşme bakımından ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur”, ifadesi ile başlıyor ve suç teşkil eden fiilleri şöyle sıralıyordu: “a) Grup üyelerini öldürmek, b) Grup üyelerine ciddi bedensel ve zihinsel zarar vermek, c) Grubu, fiziksel varlığını kısmen veya tamamen yok olmasına yol açacak hayat şartlarına tabi tutmak, d) Grup içinde doğumları önlemek amacıyla önlemler almak, e) Grubun çocuklarını bir başka gruba zorla nakletmektir.” Sözleşmenin 3. maddesine göre, soykırım suçuna teşebbüs etmek, bile cezalandırmayı gerektiriyor. (Sözleşme metni için: http://www.unhchr.ch/html/menu3/b/p_genoci.htm)
SÖZLEŞME, GEÇMİŞE UYGULANABİLİR Mİ?
Roma hukukundan miras ‘nullum crimen sine lege, nulla púna sine lege praevia=Yasa olmadan suç olmaz, daha önce kabul edilmiş yasa olmadan ceza verilemez’ ilkesi uyarınca, bir yasanın geriye doğru işlemeyeceği genel pozitif hukuk ilkesidir. Ancak uygulamada bu kuralın pek çok istisnası var. En bilinen ex post facto (=olay olduktan sonra) suç, 8 Ağustos 1945 tarihli Londra Anlaşması ile tanımlanan ‘barışa karşı suçlar’ (crimes against peace) tanımıdır ki, Nazi suçluları için özel olarak kurulan Nurnberg ve Tokyo mahkemelerindeki yargılama ve cezalandırmalar buna dayanarak yapılmıştır. Yani Naziler suç işledikleri tarihte tanımı olmayan bir suç ve bunun için suçtan sonra kabul edilmiş bir kanuna göre yargılanmış ve cezalandırılmışlardır. (Nazi kasapları Klaus Barbie veya Adolf Eichmann davaları gibi örnekler de var ama bunlar çok tartışmalı olduğu için üzerinde durmuyorum.) Yani bazı uzmanlar Soykırım Sözleşmesi’nin 1915’e uygulanabileceğini düşünüyorlar. Son bir not: Bazı devletler işi sağlama bağlamak için 1948 Soykırım Sözleşmesi’nin imzalanması sırasında sözleşmenin geriye dönük olarak uygulanmayacağına dair bir şerh koylarken. Sözleşme’yi 1950’de imzalayan Türkiye bu ülkelerin arasında değil!
ÖZET KAYNAKÇA
Raphael Lemkin’s Thoughts on Genocide: Not Guilty, Editörler: Steven L. Jacobs, Lewiston, N.Y.: Edwin Melen Pres, 1992; Samantha Power, A Problem from Hell, America and the Age of Genocide, HarperCollins, 2003; Khatchig Mouradian, “From Yeghern to Genocide: Armenian Newspapers, Raphael Lemkin, and the Road to the UN Genocide Convention,” Haigazian Armenological Review, Vol. 29, 2009; Vartan Matiossian, “The Birth of ‘Great Calamity’: How ‘Medz Yeghern’ Was Introduced onto the World Stage”, “The ‘Exact Translation’: How ‘Medz Yeghern’ Means Genocide”, “The Turkish-Made ‘Great Calamity’: How ‘Medz Yeghern’ Became ‘Büyük Felâket’”, üç makale de http://www.armenianweekly.com sitesinde okunabilir; William A. Schabas, Genocide in International Law: The Crime of Crimes, Cambridge University Press, 2000; Alfred Zayas, “The Genocide against the Armenians 1915-1923 and the relevance of the 1948 Genocide Convention”, www.alfreddezayas.com/Law_history/armlegopi.sh tml.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları










































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016