Ayşe HÜR
Hüseyin Rahmi Gürpınar Kuyruklu yıldız Altında İzdivaç adlı romanında İstanbul'un kenar mahalle kadınlarının 1910 yılında semaları süsleyen 'Halley kuyruklu yıldızı’nı saçlı bir melek olarak algılayarak kıyametin kopacağından korkmalarını ve onlara bilimsel açıklamalar yapmaya çalışan genç İrfan Galib'in, kendisini dinleyenlerden Feriha adlı genç hanımla yaşadığı aşkı gayet canlı bir dille anlatır.
Bu olaydan çok önce, 1577 yılı Kasım ayında, Ramazanın birinci günü akşamı, İstanbul halkı gökyüzünü sarmalayan ışıklı şalı gördüğünde duydukları şaşkınlık ve heyecan herhalde Reşat Nuri’nin kahramanlarının yaşadığına çok benziyordu. Tahmin edilebilir ki, o tarihi akşamüstü gökyüzünü bir şal gibi kaplayan ışık selini gördüklerinde, Vezir-i Azam Sokollu Mehmed Paşa'nın verdiği iftar yemeğinden ayrılanlardan Saray mensupları yavaş yavaş bölmelerine dönerken, Şehzadebaşı'ndaki konaklarda, Fildamı'nda ve Altımermer'deki esnaf evlerinde ya da bahçedeki ağaçların altında iftar sofrasının rehavetini atmak için tütün saranlar, Çemberlitaş'taki Tavuk Pazarı'nda saz şairlerini dinlemeye gidenler, Balat'taki zurnalı semai kahvehanelerinde nargilelerini fokurdatanlar, Yeşiltulumba meydanında Karagöz seyredenler, Mercan odalarında pinekleyen papucçu bekârları, cumbaların arkasında tarçınlı şerbetlerini yudumlayarak tatlı tatlı dedikodu yapan kadınlar muhtemelen kıyamet gününün geldiğini sanıp duaya durmuşlardır.
Mahallenin ileri gelenleri akıl sormak için en yakın mescidin imamına koşarken, içe kapanık ve vesveseli biri olduğu bilinen padişah III. Murad'ın (1574-1595) derhal müneccimbaşı Takiyüddin'i çağırdığı biliniyor. Takiyüddin’in adlandırmasıyla bu ‘zûzeneb’(=kuyruklu) 12 Kasım 1577 (1 Ramazan 985) akşamından başlayarak 74 gece boyunca İstanbul semalarında güneş gibi parlayacak, bu süre içinde halkın ve sarayın en önemli konusu olacaktı.
(III. Murad, Şecaatname’deki kuyruklu yıldız minyatürü)
İRAN’I FETHETMEK İÇİN İŞARET Mİ?
‘Zûzeneb’in nasıl yorumlandığını anlatan kaynakların sayısı oldukça sınırlıdır. Dönemin asker sadrazamlarından Özdemiroğlu Osman Paşa'nın Şark gazalarını anlatan Şecaatname'ye bakılırsa "akıllı, ruhi bilgili, zamanın hakimi, yüksek ruhlu fazıl kişiler, bu kuyruklu yıldızın açıklamasını yapmak için geceler boyunca uykusuz ve yiyeceksiz halde çalışmaya koyulmuşlardı." Bu uzun tefekkür gecelerinden sonra müneccimbaşı Takiyüddin'in Şeyhülislam Aziz Efendi'yi de yanına alarak padişahın huzuruna çıktığı ve III. Murad'a "Ey alemin medarı olan padişah! Güzel meclisin aydınlık olsun! İran'ı fethetmek için sana müjdeler olsun! Zira düşman toprakta nefesi kesilmiş bir halde kaldı. Böyle semavi bir ateşin zuhuru burada uğur ve iyilik alametidir. Fakat İran üzerine bela, felaket şerareleri yağacaktır!"dediği kaydedilir. Yine Şecaatname’ye göre "zuhuru kavis hanesinde olduğu için okunun tesiri çabucak din düşmanlarının üstüne düşmüş, parlaklık ile kuyruğu Şark tarafında olduğundan uğursuzluğunu akreb gibi düşmanın üzerine yollamış" olan bu kuyruklu yıldızın koruyucu kanatları altında İran yollarına düşmenin zamanı gelmişti!
(1577’de semaları aydınlatan kuyruklu yıldızı gösteren minyatür, Kaynak: Şeamilname)
KADINLAR İKTİDARI
III. Murad iyi eğitim almış ancak zayıf iradeli, çabuk tesir altında kalan bir şahsiyet olarak tarihe geçmiştir. Gerçi tahta geçtiği ilk yıl harem yaşamına uzak kalması büyüye bağlandığında, annesi Nurbanu Sultan tarafından yapılan ‘büyü çözme’ töreninden sonra inziva yaşamına son vermemekle birlikte kadınlara ilgisi artmıştı. Hatta öyle artmıştı ki, tarihçi Selaniki’ye göre 100’den fazla çocuğu doğmuştu. Nurbanu’nun haremde önemli görevlere getirdiği Canfeda ve Raziye kalfalarla, Murad’ın başkadını Safiye Sultan, Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan, Sokollu Mehmed Paşa’nın eşi İsmahan Sultan ve Yahudi sarraf Ester Kira’dan oluşan klik ise, klasik tarihçilere göre Osmanlı saraylarında ileriki yıllarda olumsuz etkileri olduğu ileri sürülen kadınlar iktidarının (ki ben bu görüşe katılmıyorum) ilk örneği olarak tarihe geçti. (O dönemde, Yahudi kadınları Saray'ın harem dairesi ile yakın bir diyalog içerisine girmişler ve önemli görevler üstlenmişlerdi. Bu kadınlara, ‘ekonomik danışman’ anlamına gelen ‘Kira Kadın’ denilmekteydi.) Ancak dönemi en çok etkileyen kişi bu hanımların koruması altında olan Vezir-i Azam Sokollu Mehmed Paşa’ydı. İran Şahı Tahmasb’ın ölümünden yararlanmak isteyen Sokollu'nun bir süredir padişahı Azerbaycan, Gürcistan ve İran üzerine sefere çıkmak için iknaya çalıştığı ancak padişahın bu konuda tereddütleri olduğu bilinmekteydi. Kuyruklu yıldız ile ilgili bu yorumlarda Sokollu'nun dahli vardır mıdır emin değiliz ama Takiyüddin'in bu açıklamalarının padişahı cesaretlendirdiği ve bir süre sonra divandan İran Seferi için irade çıktığı kayıtlara düşmüştür.
TAKİYÜDDİN KİMDİR?
Takiyüddin, Mısır'a yerleşmiş bir Türk ailesinin oğlu olarak ya Kahire'de ya da Şam'da 1521 ya da 1526’da doğmuş, yine bu şehirlerde döneminin tanınmış hocalarından fıkıh, hadis ve tefsir dersleri aldıktan sonra ders vermek üzere yine Mısır'a gitmişti. İki kez İstanbul'a geldiği fakat yeniden Mısır'a döndüğü bilinir. İstanbul'a ilk gelişinde (1553?) kendisinden yaklaşık 100 yıl önce İstanbul'a gelen bir başka müneccimin, Osmanlı ülkesinde astronominin kurucusu sayılan Semerkand'lı Ali Kuşçu'nun torunu Kutbeddinzade Muhammed Efendi gibi bilge kişilerle dostluk kurduğu ve bilgisini arttırdığı rivayet edilir.
Takiyüddin İstanbul'a ikinci gelişinde Edirnekapı Medresesi’ne müderris olarak atanınca tekrar Mısır'a dönmüştü. Anlaşılan gözü daha yükseklerdeydi ve değerini bir türlü anlayamayan Saray'a biraz kırgındı. Mısır'da kadılık yapmakta olan Abdülkerim Efendi adlı hamisi, Takiyüddin'e eski gök bilimcilerden kalma risalelere ilaveten çeşitli gözlem aletlerini ve aletlerin yapımlarına ilişkin bilgileri vererek matematik ve gökbilimle ilgilenmesini sağladı. Gök bilim konusundaki deneyimini ve yetkinliğini artıran Takiyüddin 1570 yılında İstanbul'a tekrar geldi ve 1571'de müneccimbaşı Mustafa Çelebi'nin ölümü üzerine II. Selim’in müneccimbaşılığına tayin edilerek muradına erdi!…. Kendisine verilen ilk görev, Uluğ Bey'in astronomi cetvelinin yeni rasatlarla düzenlenmesi idi. Bu çalışmasıyla 1574'de tahta çıkan III. Murad'ın dikkatini çekmeyi başaran Takiyüddin'in bir rasathane kurmakla görevlendirilmesi ise Osmanlı'daki astronomi çalışmaları açısından çok önemli bir dönüm noktası oldu.
RASATHANE NEREDEYDİ?
Artık müneccimbaşı değil de astronom olarak anılmayı hak eden Takiyüddin’e padişahın şehzadeliğinden beri hocası olan Saadettin Efendi'nin tavsiyesi ile 3 bin altınlık bir zeamet tahsis edilmiş, rasathanenin kuruluşu için de 10 bin sultani altını verilmişti.
Rasathanenin kuruluşuyla ilgili tarihler 1575-1578 arasında değişmektedir. Rasathanesinin yeri konusunda da kesinlik yoktur. Ata Tarihi'nde ve anonim eser Hadikatü'l- Cevami'de yapılan bazı tasvirlerden, Takiyüddin'in rasathaneyi kurmadan önce kısa bir süre Galata Kulesi'nde çalıştığı tahmin edilmektedir. Daha sonra yeri bugün de tam olarak tesbit edilemeyen bir yerde bir gözlem kulesi ve/veya bir gözlem kuyusu yapılmıştır. III. Murad’da sunulan Alatü’r-Rasadiyye (rasat aletleri) kitabında rasathane için "miri Tophane-i mamurenin fevkinde Frenk Sarayı denmekle maruf saha-i latife muayyen kılınıp mübaşeret olunmuştur" der. 1573-1581 arasında İstanbul'daki Nemçe (Alman) Elçisi Von Ungnad'ın maiyetinde sefaret papazı olan ve İstanbul hakkında tuttuğu günlüklerle meşhur olan Stephan Gerlach ve halefi Salomon Schweigger'e göre ise “Rasathane Galata dışında mukim Venedikli Andreas Gritti adlı birinin konağının bahçesindeydi ve sadece bir kuyudan ibaretti.” (Birkaç kuşak boyunca İstanbul’da yaşayan Gritti ailesinin konağının bulunduğu yere Bey Oglu denirdi. Günümüzdeki Beyoğlu adı bundan gelir.)
Bu yazarların ifadelerine bakılırsa, rasathane öyle heyecan uyandıracak bir oluşum değildi. 17. yüzyıl yazarı Evliya Çelebi'nin "Tophane civarındaki Samsunhane denilen yerde Müneccimbaşı Kuyusu Mesiresi” diye andığı ‘çarh-ı rasad'ın yani gözlem kuyusunun Çelebi'nin dediği gibi Tophane'de değil de Taksim'de ya da uzun yıllar İstanbul’da yaşamış olan Alman Şarkiyatçı Mortdmann'ın iddia ettiği gibi Ayaspaşa'da olması muhtemeldir. Çünkü kaynaklarda o dönemde padişahın ‘samsun’larının yani büyük köpeklerinin Taksim civarında, Venedikli Gritti'nin konağı yakınlarında beslendiğinden söz edilmektedir.
III. Murad'ın Şemailname'sinde "Takiyüddin'ün yanında Fisagoras küçük düşüyor, Arşimidis çaresiz ondan saklanıyordu. Eberhas'ın bundan evvel yaptığı rasadlar Takiyüddin'in en adi talebisinin işi idi,” dendiğine bakılırsa, Takiyüddin'in itibarı o günlerde gayet yüksekti. Bu ödeneklere ve bu övgülere bakarak, rasathaneye çok önem verildiğini ileri sürenler olduğu gibi, rasathanenin boyutlarına ilişkin tasvirlerden hareket ederek Semerkand ya da Meraga rasathanelerinin minyatürü olduğunu düşünenler de vardır. Bazıları ise Takiyüddin'in gözlem aletlerini asıllarına uygun biçimde küçültmeyi başardığı için büyük bir rasathane binasına ihtiyaç duymadığını söylerler.
Şemailname'deki ve Alatü’r-Rasadiyye’deki minyatürlerden anlaşıldığına göre rasathanenin Takiyüddin ile birlikte, sekizi râsıd (gözlemci), dördü kâtip ve diğer dördü de yardımcı olarak vazife yapan on altı kişilik kadrosu vardı. Kullanılan gözlem aletleri yazının sonunda değineceğim Danimarkalı Tycho Brahe’nin rasathanesinde kullanılan aletlerle büyük benzerlik gösteriyordu. Bunlardan en az dördünü Takiyüddin’in geliştirdiği tahmin edilir. Takiyüddin gözlemlerini Sidrot Muhtaha'l-Efkâr fi Melekût al-Felek al-Devvâr veya al-Zîc al-Şehinşâhî adlarıyla bilinen eserinde toplamıştır. Takiyüddin rasathanede yaptığı gözlemlerle Güneş ile ilgili cetvellerini tamamlayabilmiş ise de Ay ile ilgili cetvelleri tamamlayamamıştır.
“MELEKLERİN BACAKLARINI GÖZETLERSEN….”
İstanbul Rasathanesi’nin büyük bir heyecanla kuruluşundan birkaç yıl sonra (1579?) bir daha açılmamak üzere kapatılmasının üzerindeki esrar perdesi henüz kalkmamıştır. Rasathanenin yıkılışında, 1577 yılında gözlenen kuyruklu yıldızın ve bu olayı hayra yorarak 1578'de çıkılan İran Seferi'nin hazin sonuçlarının etkisi olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Sokollu Mehmed Paşa'nın zorlamasıyla başlayan ve ilk ağızda Tiflis, Şiraz ve Revan’ın fethi ile mutlu başlayan İran Seferi yüzünden hazine büyük açıklar vermiş; ilk kez paranın içindeki değerli maden oranı tağşiş edilmişti. Bu Osmanlı tarihinin ilk enflasyonu idi.
Halkın öfkeli homurdanmaları artınca, kabahati yükleyecek kişi arayan Saray çevrelerinin Takiyüddin'e yönelmiş olmaları muhtemeldir. Takiyüddin'in hem bu talihsiz kehanetten dolayı hem de onu kıskanan saray görevlilerinin ayak oyunları sonucu padişahın gözünden düştüğü sanılır. Örneğin Kürdizade adlı bir saray imamının, Takiyüddin'in sarığının kendi sarığından büyük oluşunu bir türlü hazmedemediği kayıtlara geçmiştir! Ancak nihai darbeyi Takiyüddin'in hamisi Hoca Saadettin Efendi ile arası hiç de iyi olmayan Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi vuracaktır. Şeyhülislam padişaha bir ‘ariza’ takdim eder ve "semaları rasat etmenin uğursuz” olduğunu ve “her nerede bu işe teşebbüs edildi ise devletin harap olduğunu" söyler. Yine kaynaklara göre "padişahın yer işlerini bırakıp gök işleriyle fazlaca uğraşması sonunda umur-u devletin pusulasını kaybettirdiği için ve Kızılbaşların galebe çaldıklarını ihtar etmesi üzerine ve meleklerin bacaklarını alttan delikli borularla gözledikleri ihbar edildiği için" rasathanenin yıkılması farz olmuştur!
Bu jurnalleri takiben 21 Ocak 1580’de (?) Kapudan-ı Derya Kılıç Ali Paşa rasathaneyi topa tutarak yok eder. Rasathanenin padişah emriyle yıktırıldığı kesin olmakla birlikte donanma tarafından denizden topa tutularak yıkılması konusunda belge yoktur. Rasathanenin tahmin edilen yerinin çok yakınlarında yerleşim bölgeleri olduğu göz önünde tutulursa bu iddia tartışmaya açıktır. Rasathaneyi yerle bir eden Kılıç Ali Paşa 1587’de öldüğünde, malları ve parası müsadere edilerek hazineye aktarılır. Takiyüddin ise bir iddiaya göre, rasathane yıkılırken, bir başka iddiaya göre ise 1585 yılında hayata gözlerini yumar. Osmanlı ülkesinin bu en başarılı astronomunun nerede gömülü olduğu bilinmemektedir.
Rasathanenin yıkımı işe yaramamış, uğursuzluk padişahın yakasını bırakmamıştır. III. Murad döneminin yangınları, depremleri, salgınları, isyanları, entrikaları, ahlak skandalları, ekonomik krizleri, rüşvet ve yolsuzluk hikâyeleri saymakla bitmez ama rasathanenin kaderi 1584’de halkın yolsuzluklara karşı Allah’ın bir cezası olduğunu düşündüğü için ‘Mübarek Taun’ diye adlandırdığı veba salgını ile belli olmuş gibidir. Nitekim salgın 1590’a kadar aralıklarla sürer ve binlerce kişiyi öldürür.
DANİMARKALI TYCHO BRAHE
Osmanlı ülkesinde bunlar olurken, Avrupa’nın küçük ülkesi Danimarka’da benzeri hikâye yaşanmaktadır. Takiyüddin'in başını yediği iddia edilen bu kuyruklu yıldız Norveç ve Danimarka Kralı II. Frederik’in büyük desteği ile 1576’da Baltık kanalındaki Hveen (bugün Ven) Adası'nda kurduğu Uraniborg adlı rasathanesinde gözlemler yapan Danimarkalı astronom Tycho (Tyge Ottesen) Brahe'nin uğuru olacaktır. (Brahe ayrıca gümüş ya da bakırdan yapılma takma burnu ile de ünlüdür.) Tam 74 gün boyunca Prag'dan Pekin'e kadar uzanan bir coğrafyada büyük heyecanlar yaratan bu kuyruklu yıldızın özelliklerini dikkatle tesbit eden bilim dünyasındaki adıyla Tycho, bu tespitlerini 1588’de kaleme aldığı De mundi aetherei recentioribus phoenomenis Liber Secundus adlı eserinde kayıtlara geçirir. Kuyruklu yıldızın yörüngesine ilişkin bilimsel hesaplamalar 1705 yılında İngiliz astronomu Edmund Halley tarafından kesinleştirilecektir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanına konu olan kuyruklu yıldıza adını veren Halley'in hesaplamalarına göre 1577 kuyruklu yıldızı, insanoğlunun bugüne kadar gözlemlediği en parlak kuyruklu yıldızdır (kadiri – 1,8 olarak hesaplanmıştır), ancak bir kez daha görülmediği için periyodu henüz belli değildir. Yani her an göğümüzde belirebilir!
(Haveen/Ven Adası’nda Tycho’nun Uraniborg Rasathanesi’ni gösteren bir baskı.)
BRAHE’NİN KEŞİFLERİ
Birbirinden habersiz biçimde aynı kuyruklu yıldıza ait bilimsel hesaplamaları yapmalarına rağmen Takiyüddin'in III. Murad'a arzettiği ileri sürülen ‘ilmi muhtıra’nın aslının günümüze kadar ulaşmaması yüzünden kuyruklu yıldızın adının tarihe ‘Takiyüddin Kuyruklu yıldızı’ olarak değil de ‘Tycho Brahe Kuyruklu yıldızı’ olarak geçmesi çok üzücüdür. Dahası Takiyüddin dedikodu ve tezvirat yüzünden rasatlarını tamamlayamazken, Tycho, Danimarka Kralı’nın desteği ile aralarında Uraniborg’un kurulmasına da vesile olan Cassiope Yıldız kümesindeki süpernova (bugün SN 1572 olarak bilinir) olmak üzere 777 yıldıza ait güvenilir rasat kayıtlarını bilimsel esaslara uygun olarak tutmuş ve bunların günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. (Bir küçük parantez: Tycho’nun bulduğu bu süpernova, yıllar sonra Edgar Allan Poe’nun Kuran’daki Araf Suresi’nden esinlenerek yazdığı Al Aaraaf adlı şiirinin esin kaynağı olacaktır. 1829 yılında yazılan şiir, 422 dizesi ilen Poe’nun en uzun şiiridir.)
Kopernikçi astronomi anlayışına karşı olan Tycho’nun en ünlü yardımcısı Johannes Kepler’in Aristotelesçi astronomi anlayışının tarihe gömülmesinde yaptığı katkılar ise herkesin malumudur. Bugün Ay’daki ve Mars’taki birer krater Tycho Brahe’nin adıyla anılmaktadır. Tycho’yu Kepler’in öldürdüğü iddiası ise bilim dünyasının en ünlü polisiye hikayelerinden biridir!
İlginçtir, bunca başarıya rağmen Tycho’nun Danimarka’da kurduğu rasathanenin sonu da İstanbul’dakine benzer. Hamisi II. Frederik’in ölmesi üzerine yerine geçen oğlu IV. Christian, Tycho’nun para desteğini keser. Sonuçta Tycho Brahe, Hveen Adası’ndan ayrılmak durumunda kalır ve çalışmalarını Prag’da sürdürür.
UMUR-U DEVLETİN DÜZELMEYEN PUSULASI
Ancak bu tarihten itibaren Batıda astronomi bilimi büyük bir hızla gelişirken, IRCACA’nın kaynakçada belirttiğim kitabına göre tarihi boyunca 582 astronomi yazarının yaşadığı, toplam 2.438 astronomi konulu yazının üretildiği iddia edilen Osmanlı ülkesi, yeni bir rasathaneye ancak 1868 'de kavuşur. Pera'da kurulan Rasathane-i Amire 13 Nisan 1909'da (31 Mart Olayı sırasında) yağmalanarak kullanılamaz hale gelir, yeniden açılışı için 1911 yılını beklemek gerekir. Bu tarihten sonra birilerinin çıkıp da "meleklerin bacaklarını gözetlemek günahtır" deyip demediğini bilmiyoruz, ama ‘umur-u devletin pusulasının bir daha düzelmemesinin’ nedeni belki de bu kuyruklu yıldızdır, kim bilir?….
Özet Kaynakça: A. Süheyl Ünver, İstanbul Rasathanesi, TTK Basımevi, 1985; Necdet Sakaoğlu, “III. Murad”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı ortak yayını, C. 5, s. 498-503; Yavut Unat, İlkçağlardan Günümüze Astronomi Tarihi, Nobel Yayın Dağıtım, 2006; Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, II Cild, Editör: Ekmeleddin İhsanoğlu, IRCICA, 1997; Joshua Gilder, Anne-Lee Gilder, Heavenly Intrigue: Johannes Kepler, Tycho Brahe and the Murder Behind One of History's Greatest Scientific Discoveries, Doubleday Books, 2004.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016