Beril DEDEOĞLU
Kriz çıkartmak, gerçekte sorun olmayan, uyuyan bir konudan sorun çıkarıp gerginlik yaratmak, sonra da bu gerginlik üzerinden içinde talepler olan pazarlıklar yapmak anlamına gelir.
Durduk yere sorun yaratılması, aralarında zaten anlaşmazlıklar olan devletlerin sıklıkla kullandığı bir yöntemdir; ancak en az gerçek krizlerdeki gibi ön hazırlık yapmayı gerektirir. Zira ders iyi çalışılmazsa, önlemler iyi alınmazsa, kriz üzerinden beklenen amaç tersine döner ve o kriz muhatap devlet tarafından kullanılacak bir malzeme haline gelir.
Daha önceki dönemlerde krizler daha çok toprak ve sınırlar ile su sorunu, mülteci sorunu ya da ticaret sorunu gibi tematik başlıklardan çıkarılırdı. Bugün ise giderek krizler insanlar üzerinden yaratılıyor.
Kişiler üzerinden yaşanan krizlerin ilham kaynağı ABD oldu denebilir. Bir ülkeye müdahale edip o ülkenin ya da o ülkedeki örgütün liderini bertaraf etmek, ABD politikası. Saddam, Kaddafi, Bin Ladin yakın dönemdeki örnekler.
Neye niyet
Kişileri hedef alan kriz çıkarma ve gerginliği tırmandırma uygulamalarına İsrail’in Türkiye vatandaşlarını rehin tutması da örnek verilebilir. Ancak bu konudaki en keskin uygulamaları Rusya’nın gerçekleştirdiğini hatırlatmak gerekir. İngiltere ile yaşanan “ajan” krizi ve infazlar oldukça çarpıcı örnekler durumunda.
Anlaşılan o ki, Suudi yönetimi de benzer bir uygulamayı benimsemiş. Bir süredir iktidar karşıtı yazar ya da entelektüelleri ya bulundukları ülkede bertaraf ediyor ya da kaçırıp Suudi Arabistan’a getirip orada ortadan kaldırıyor.
Şimdiki Suudi yönetimi, bir kaç “modernleşme” adımı attığından ve ABD ile de pek yakın olduğundan diğer devletler tarafından sessizce izleniyor. Muhalifleri ortadan kaldırma işlemleri de bir iç mesele olarak görülüyor; Suudi yönetimine karşı darbe yapacak kesimlerin bertaraf edildiği izlenimine sığınılıyor.
Demek ki darbe girişimine karşı alınan bu önlem meşru görülüyor denebilir. Ancak genelleme yapılamayacağını en iyi bilen ülke Türkiye.
Bugüne kadar Suudi yönetiminin yaptıklarına göz yumulmasının nedeni ilkesel olarak darbe karşıtlığından ileri gelmiyor, “Modernistlerin” “Muhafazakarlara” karşı mücadelesi olarak bakılmasından kaynaklanıyor.
Neye kısmet
Kaşıkçı vakası ise Türkiye ile kriz çıkarma beklentisine dayanan ama Suudi yönetiminin bu tür uygulamalardan vazgeçmesi baskısı yaratan bir vaka.
Suudi yönetimi Kaşıkçı’nın yok edilmesini hem bir muhalifi bertaraf etme hem de Türkiye ile kriz yaratma şeklinde tasarlamış olsa da, bu krizi yönetemedi. Suçu Türkiye’ye yükleme girişimi ters tepti ve tam da suçu başkasına yükleme çabası olduğu anlaşıldı.
Bir yandan günümüz teknolojileri iddiaların yalanmasını sağlayacak deliller sunuyor. Öte yandan Türkiye’nin yönetim karşıtı birini bertaraf etmek için nedeni yok, tam tersine bu kişiye sahip çıkılıyor. Suudiler kendileri aleyhinde çalışan birinin Türkiye’de olmasını öne çıkaran bir tavır sergilemeye çalışırken, Kaşıkçı’nın kaybolmasından Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Bu durumda Türkiye’nin Suudi yönetimine yardımcı olduğunun iddia edilmesi gerekirdi.
“Benim düşmanımı Türkiye koruyor” demek için yapılan bir iş, konsoloslukta, yani Suudi topraklarında gerçekleştiriliyor. Suudi vatandaşı, Suudi Arabistan’da kayboluyor.
Sonuçta Suudi yönetiminin muhaliflerini yok etme yöntemi, Türkiye ile yaratacağı gerginliğin önüne geçmiş vaziyette. Bu durum da, Suudilerin uyguladıkları yöntemi terk etmek zorunda kalacakları bir sürece işaret ediyor. Zira bu tür vahşi yöntemler Suudilerin “desteklenmesi”nin önüne set çekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2019
15.02.2019
13.02.2019
25.01.2019
16.01.2019
11.01.2019
9.02.2019
4.02.2019
2.02.2019
28.12.2018