Berrin Sönmez

Erkeklik krizine karşı ulusötesi kadın dayanışması
8.02.2020
2093

 Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi olan milletvekillerinin, tasarlanan kim bilir kaçıncı yargı reformuna dair önerilerini dinlemiş. Ne var bunda diyenler olacaktır. Öyle bakanın, milletvekillerinin görüşlerine başvurması son derece yerinde bir adım. Üstelik insan hakları üzerine çalışan milletvekillerinin önerilerini toplamayı istemesi reform(?) için, hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına ilişkin çalışılmakta olduğunu düşündürebilir de. Sorun şu ki milletvekillerinden birisinin önerisi kız çocuklarının haklarını ihlal eden düzenlemeyi kalıcı hale getirmek yönünde bir talep içeriyor. İnsan hakları komisyonu üyesi bir milletvekilinin yargı reformu adı altında yapılacak muhtemel düzenlemede hak ihlallerini önlemek yerine hak ihlallerini kalıcı hale getirip meşrulaştıracak bir düzenleme önerisinde bulunması bizim ülkemizde şaşırtıcı değil yazık ki. 2016 Kasım'ında meclis genel kurulunda sunulan önergede de adını gördüğümüz Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar, kız çocuklarının haklarını ihlal etme girişiminden vazgeçmediğini bir kere daha göstermiş oldu. TCK 103 çocuk cinsel istismarı suçu faillerinin affı için çalışılıyor yıllardır. Anlaşılan yine reform adıyla yeni ihlaller yolda.

Hatırlanacağı üzere geçen yıl da yargı reformu adıyla paketler çıkarılmıştı. İkinci infaz paketi adıyla meclis gündemine gelen yasal düzenlemeler, yıl başından itibaren tartışılmış ve pandemi nedeniyle Covid affına dönüşüvermişti. Dolayısıyla nisan ayından itibaren terör suçları hariç açık cezaevi hakkı tanınmış ve oradan iki aylık Covid iznine çıkarılmaları önerisi yasalaşmıştı. Ve bakanlığa da bu ikişer aylık süreli izinleri beş kez tekrarlama yetkisi verilmişti. Üstelik hükümlülere açık cezaevine geçme talebinde bulunmaları için hak tanınan süre, içinde bulunduğumuz aralık ayının son gününe kadar devam ediyor. Hal böyle olunca Gülaçar’ın önerisi suçu yok sayacak, kalıcı ve geniş kapsamlı bir düzenleme talebi olarak görülmeli. 15 yaş ve altındaki çocuklara yönelik cinsel istismar suçunu, suç olmaktan çıkarmak yönünde talepte bulunduğunu açıkça söyleyelim. “Çocuk cinsel istismarını suç olmaktan çıkarmak için de nikah kılıfını” kullanma kurnazlığı hız kesmedi yani. Üstelik aynı konu Anayasa Komisyonu'nda gündeme getirildi yine geçtiğimiz günlerde. İnfaz düzenlemesiyle mağdur olduğu iddia edilen çocuk cinsel istismarı faillerinin Covid izni bahanesiyle salıverildiği yönünde kuşkuya yer yok. Ancak vekil, yine “genç evliler, aileler, çocuklar dışarıda mağdur, babalar içeride orantısız ağır cezalı” ajitasyonuyla erkeklik krizinin sözcüsü konumunda.

Niyet açık. Kız çocuklarının çocuk haklarından eşit yararlanmasını önlemek için evlilik yaşını Medeni Yasa hilafına düşürmek istiyorlar. Zaten “Medeni Kanun'la savaş” yürütüldüğü herkesin malumu. Kız çocukları için evlilik yaşının 12 yaşa kadar geri çekilmesi teklifidir, AK Parti Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar’ın teklifi. Özlem Zengin’in muhalefet partilerini ikna etmek için kullandığı o sevimsiz iddiadaki gibi 200-300 cinsel istismar failini affetme isteğinin kesinlikle çok ötesinde. Kız çocuklarına yönelik cinsel şiddet, evlilik kılıfıyla her türlü çocuk istismarı biçimine karşı savunmasız kılıyor ve kadın haklarına da saldırının bir parçası konumunda. Eril restorasyon, patriarkal kalkışma veya erkeklik krizi, erkeklik sorunu kavramlarıyla değerlendirilen “mağdur erkekler” meselesi, günümüzde kadın haklarına yönelik saldırıların kökenini oluşturuyor ve sadece ülkemizle sınırlı değil.

Yüz yıllardır süren kadın eşitlik mücadelesinin kazanımı olan kadının insan hakları hukukunda yaşanan gelişmeler, eril sistemin erkeklere tanıdığı ayrıcalıkları kaybetmeye başlayan erkeklerin bazılarında cinsiyet eşitliğine karşı tepki oluşturdu bilindiği gibi. Feminist yöntemleri taklit ederek erkek hakları kavramını kullanmaya başlayanların temel argümanı eşit olmaya tahammül edemeyişleri. Kadınların eşitlik yönündeki kazanımları erkek hakları savunucularının dilinde bir erkeklik mağduriyeti olarak kullanılıyor. Alev Özkazanç, Arka Pencere isimli podcast serisinde, dünyanın pek çok yerinde benzer özellikler taşıyan ve birbirinden az çok ayrışarak geniş bir skalada farklı uçlarda görülebilen erkeklik krizine dair yorumlarında, ülkemizdeki bu erkek mağduriyeti iddialarına da değiniyor. Kız çocuklarına yönelik cinsel istismar suçunu evlilik adı altında meşrulaştırma çabası da ataerkinin kaybettiği alanı geri kazanma hamlesi içerisinde yürütülen organize faaliyetlerden birisidir. Mağdur babalar gibi, nafaka mağdurları gibi, çocuğa cinsel şiddet uygulayan erkek de mağdur sayılıyor, erkeklik krizine tutulanlar tarafından.

Bir de şiddet faili erkekleri, ataerkil cinayetle kadınları ve çocukları öldürdükten sonra intihar girişiminde bulunanları anlamak için de Alev Özkazanç’ı dinlemenizi öneririm. İntiharcı kıyıcılık adıyla bu girişimleri, erkeklik krizi sorunu kapsamında ve genişçe değerlendiriyor. Erkeklik krizi hakkında fikir sahibi olmak, kadınların “öz savunma haktır” sloganıyla yola çıkışını da anlamayı mümkün kılacaktır. Yıkıcı ve kıyıcı bir erkeklik kriziyle başa çıkamayan kadınların ölmemek için öldürmek, yaralanmamak için yaralamak dışında bir yol bulamayacak kadar köşeye sıkışmış, çaresiz kalmış olduğu anda kensini savunurken baş vurduğu şiddetin yargı aşamasında meşru müdafaa kabul edilmesi gerekir.

Demokratik, otoriter, Doğulu, Batılı ayrımı yapılamayacak kadar her ülkede görülen erkeklik krizinin yol açtığı kadın kazanımlarına yönelik saldırılar, kadın hareketini de ortak mücadele deneyimlerini güçlendirerek sürdürme çabasına yöneltti. Ortak mücadeleyi güçlendirmek ve sürdürülebilir kılmak için her kesimden kadın ve LGBTİ+ örgütlerini bünyesinde toplayan EŞİK- Eşitlik için Kadın Platformu, eşitlik mücadelesini sınırların ötesine taşıma yolunu seçti. Sınır ötesi işbirlikleriyle ortak mücadele yöntemleri geliştirme çabasının ilk adımı olan 15 Ekim tarihli Feminist Buluşma üzerine hazırlanan ortak deklarasyon, öz itibariyle ataerkil şiddete karşı birlikte mücadele kararlılığını ilan ediyor.

“Bizler bu deklarasyon ile, daralan demokratik alana rağmen, ataerkil şiddet, yanlış bilgilendirme ve eril söylemlere ve zor kazanılmış haklarımıza yönelik saldırılara karşı koyma ve ulusötesi dayanışmayı sürdürerek eşit, adil ve barışçıl bir dünya kurma kararlılığımızı basına ve kamuoyuna duyuruyoruz.”

Sayısı bini bulan örgütlerden oluşmuş 12 kadın ağı ve platformu tarafından imzalanmış 2020 Kadın Hakları Deklarasyonu tam metnine ve EŞİK Platforma aşağıdaki linklerden ulaşabilir, sosyal medya paylaşımlarına vereceğiniz destekle sizler de ulus ötesi kadın dayanışmasının bir parçası olabilirsiniz. Deklarasyon ile verilen son söz ile ben de yazımı bitirebilirim:

“Eşitlik, adalet ve barış içinde yaşayacağımız dünyayı kurmak için, kız kardeşlik ve ulusötesi dayanışma içinde hep beraber çalışacağız.”

 

Türkçe Kurdî English

#SinirlarOtesiKadinDayanismasi

#2020KadinHaklariDeklarasyonu

EŞİK - Eşitlik İçin Kadın Platformu

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar