Celal BAŞLANGIÇ
Saddam döneminin 'Amna Süraka'sı yani 'Kızıl Emniyet'i Kürtlere yapılan zulmün merkezi, soykırımın son durağıyken şimdi 'utanç müzesi' olarak bir döneme tanıklık ediyor. Saddam'ın Bölge Emniyet Müdürlüğü olarak yaptırdığı Federe Kürdistan Bölgesi'nin Süleymaniye kentindeki binanın her köşesi ayrı bir işkence, bambaşka bir zulüm için tasarlanmış 'kötülük mimarisi' anıtı sanki. Aynı zamanda zalimlerin kulaklarına küpe olacak kadar da öğretici bir mekan...
Duvarlarda on binlerce kırık ayna var. Tavandaki binlerce ampulün ışığı koridor boyunca duvarlardaki kırık aynalardan yansıyor.
Sanki çılgın bir dekoratör gerçek üstü bir deneme yapmış gibi…
Aslında hiç de öyle değil.
Duvarlardaki 182 bin kırık ayna, Saddam’ın 1980’lerin sonuna doğru Kürtlere yönelik yaptığı bir soykırım girişimi olan Enfal operasyonunda yaşamını yitiren 182 bin kurbanı simgeliyor. Bu aynaları aydınlatan ampüllerin sayısı 4 bin 500. Her bir ampül Saddam’ın Enfal operasyonu sırasında yıktığı 4 bin 500 köyden birini ifade ediyor.
Bu kırık aynalı koridorun ilerisinde, kalın duvarların arkasında her bir köşesinde ayrı bir işkencenin uygulandığı, zulmün sınır tanımadığı bölümler, odalar, hücreler var.

Amna Şuraka’nın girişindeki 182 bin ayna parçası, Enfal operasyonunun 182 bin kurbanını simgeliyor.
Ama bu bina, yani Saddam’ın bölge emniyet müdürlüğü “Amna Süraka” yani “Kızıl Emniyet” ayrıca Irak’ta Kürtlerin son ayaklanmasının da simgesi olmuş. Duvarlarındaki her bir kurşun izi; bir diktatörün zulmüne, soykırıma kalkışmasına, binlerce insanı öldürmesine karşı bir halkın önlenemez isyanının en anlamlı işareti olarak aynen korunmuş.
Kürtlerin Saddam’a bu isyanını anlamak için dönülebilecek en yakın tarih Enfal operasyonu.
El-Enfal… Arapça’da yeniden fethetme, ganimet… Kur’anda bir sure…

Binasının dış cephesinin rengi nedeniyle “Kızıl Emniyet” diye adlandırılan Amna Suraka’nın önünde Saddam’ın zırhlı araçları da var.
‘KÜRTLERİN BÜTÜN EVLERİ YIKILACAK’
Saddam yönetimindeki Baas Partisi yönetiminin Irak’ta Kürt sorununu bir defada ve sonsuza dek çözmek üzere devletin tüm kaynaklarını seferber ederek giriştiği kanlı bu kanlı operasyonun resmi adıdır Enfal.
Kerkük’te bulunan Baas Partisi Kuzey Bürosu’nun başına Mart 1987’de Ali Hasan el-Mecid’in yani namı diğer “Kimyasal Ali”nin atanmasıyla planlanmaya başlanır bu soykırım operasyonu.
1988 Şubat’ı sonunda başlanan operasyonun bütününü altı ayrı coğrafi bölgede, birbirinin devamı olarak tasarlanmış toplam sekiz askeri saldırı oluşturuyordu.
Bölge yöneticilerini, komutanları Kerkük’te toplamıştı “Kimyasal Ali”. Erbil, Duhok, Süleymaniye, Kerkük valileri ile Birinci ve Beşinci Kolordu komutanları, Baas Partisi üst düzey yetkilileri katılmıştı toplantıya. Öfkeli bir ses tonuyla konuşmuştu Ali Hasan el-Mecid:
“Erbil ovasındaki Kürt köylerinde yıkılmamış tek bir ev bile kalmayacak. Yalnızca Arap köyleri kalacak. Ben gelip denetleyeceğim ve dokunulmamış tek bir ev görürsem, bundan oradaki birliğin komutanını sorumlu tutarım.”
Enfal operasyonu 23 Şubat sabahı Sergeli köyüne yapılan saldırıyla başlamıştı. Hava Kuvvetleri, Cumhuriyet Muhafızları uçaklarla, tanklarla, toplarla saldırıyordu. Saldırının hedefinde sadece YNK ve KDP peşmergeleri yoktu. Karargah kurulan köyler, peşmergelere destek veren köylüler de hedefteydi. Halk dağlara doğru kaçıyordu. İran’a doğru uzanan dağlar karla kaplıydı. Açlıktan, yorgunluktan, soğuktan yaşamını yitiriyordu insanlar.
16 Mart sabahı saldırının hedefinde Halepçe vardı. Yıllardır süren İran-Irak savaşı nedeniyle top seslerine alışkın olan halk yaşamın rutinine dönen bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu sanmıştı. Her zaman olduğu gibi evlerinin altına yapılan sığınaklara girmişlerdi. Ancak bu kez hardal ve fosfordan oluşan kimyasal gazlar atılıyordu. Beş bin insan yaşamını yitirmişti bu saldırıda.
Artık Baas yönetimi her yerleşimde Kürtlerin üzerinde kimyasal silah kullanıyor, bütün coğrafyada yaşamı köküne kadar kurutuyordu.
Görgü tanıkları yaşadıklarını “Bu saldırı çok farklıydı. Bombalardan çıkan duman yükselmiyor, arazinin üstüne çöküyordu. Hoş bir nane kokusu yayılıyordu. Yaralananların ağzından beyaz köpük çıkıyordu. Vücutlarıysa yanmış gibi kapkaraydı” diye anlatıyorlardı.
Soykırımın ilk aşamasında kimyasal silahlarla saldırılıyor, sonra sağ kalanların ortadan kaldırılması için “süpürme harekatı” yapılıyordu.
İşte bu Enfal operasyonu sırasında Saddam’ın kimyasal silahlarından kaçan yüz binlerce Kürt, Türkiye sınırına dayanmıştı.
ZULME KARŞI BÜYÜK İSYAN
Bazı sağ yakalananların getirildiği yerlerin başında da Süleymaniye’de bulunan Amna Süraka geliyordu.
Bunlardan biri de çok küçük yaşta yakalanıp Süleymaniye’ye getirilen Salih Rüstem Namık:
“Bir gece askerler geldi, beni yakaladılar. Bana Hacı Şukür’ü sordular. Keler karakolunda üç gece tuttular. Bir elimi yanımdaki karyolalardan birine, diğerini de başka bir karyolaya bağlamışlardı. Hareket etme imkanım hiç yoktu. Üç günden sonra beni Süleymaniye emniyetine naklettiler. Orada gözlerim bağlıydı. Beni merdivenin önüne götürüp, merdivenden attılar. O gün çok kötü bir gündü, hayatımın en kötü günüydü. Çocuktum da, öyle birşey hiç görmemiştim. Beni geniş bir salona götürdüler. Bir duvarın dibinde dediler ‘burada otur, hareket etme’. Ben de çok açtım. Gözlerimin bağını biraz kaldırdım, gözlerim kararıyordu. Baktım önümde bir çöp tenekesi. Çöpün içine baktım, bir sabun parçası buldum. Aldım onu yedim. O kadar açtım. Sonunda beni hapse attılar. Aynı hücrede 250-300 kişi vardı. O hapiste 18 gün kaldım. Bitler üzerimizde karıncalar gibi yol yapmıştı. Hepimize bit girmişti. İnsanlar hayatlarındaki en kötü günleri yaşadılar.”

Amna Suraka’da Saddam döneminde yapılan işkenceler de canlandırılıyor.
İşte bu zulüm ve soykırım sürecinde saptanabilen 182 bin kişi yaşamını yitirmişti.
Çok geçmeden Saddam’a karşı 5 Mart 1991’de “Raperin” dedikleri ayaklanmayı başlattı Kürtler.
Daha ikinci günündeyken isyan, 7 Mart’ta işte Süleymaniye’deki Amna Süraka’yı, yani dış cephesinin renginden dolayı verilen adıyla “Kızıl Emniyet”in çevresini kuşatmıştı binlerce Kürt.
Saddam’ın Süleymaniye’deki askerleri, polisleri, subayları, işkencecileri bu binaya sığınmıştı.
Mermileri bitene kadar ateş etmişlerdi binayı kuşatan halkın üzerine. Yüzlerce Kürt yaşamını yitirdi bu kuşatmada. Ama sonunda Saddam’ın tam 846 adamının sığındığı Kızıl Emniyet’i ele geçirdiler. İçeridekilerin hepsini öldürdüler.

Saddam rejimi Amna Süraka’da merdivenleri bile işkence mekanı olarak kullanmış.
‘ZULÜMLE ABAD OLANIN…’
“Kızıl Emniyet” binasının önünde Saddam döneminden kalan tanklar, toplar, zırhlı araçlar, makineli tüfekler var. Bir zamanların “ölüm makineleri” şimdi müzeye dönüştürülmüş bu binaların önünde öyle zavallı duruyor ki…
Binanın inşaatı 30 Eylül 1979 tarihinde başlanmış. Yaklaşık 17 bin metrekare üzerine kurulu.
Yapımı beş yıl sürmüş, 1984’te hizmete girmiş.

Bir Kürt öğretmen olan Mamoste Ahmet’in konulduğu hücre ve heykeli.
İki ana binadan oluşuyor Saddam’ın emniyet müdürlüğü. Bir taraftaki bina emniyetin yönetim yeri. Ofisler burada yer alıyor.
Karşısındaki binada ise nezarethaneler, hücreler, işkence odaları var.
Mimarisi o dönemin Demokratik Alman yani Doğu Alman mimarlar tarafından gerçekleştirilmiş. Ancak binanın içindeki tecrit ve işkence bölmeleri için özel döşemeler ise Saddam rejiminin güvendiği mimarlara yaptırılmış.
Tam bir “kötülük mimarisi” anıtı olarak duruyor karşınızda.
İşkence merkezi olarak kullanılan ikinci binanın girişinde çok çarpıcı bir görüntü karşılıyor insanı. Duvarlara tam 182 bin ayna parçası sabitlenmiş. 4 bin 500 ampülün ışığı da bu binlerce parça aynaya çarpıyor. Bunlar Enfal’deki 182 bin kurbanı ve yıkılan 4 bin 500 Kürt köyünü simgeliyor.
Nezarethane olarak kullanılan bölümde eski ve kirli battaniyeler var. İçeri atılanlar bu bölmelerde üst üste kalırlarmış.
Bir de tek kişilik hücreler var. Öyle dar ki, içeri girip fotoğraf çekerken bile zorlanıyor insan.
Hücrelerin birine bir heykel konulmuş. Kürt bir öğretmen olan Mamoste Ahmet’in heykeli bu. YNK üyesiymiş. İki yıl bu hücrede tutulup daha sonra Bağdat’ta idam edilmiş.
Bir de işkence odaları var. Birinde üç kişinin falakaya yatırdığı bir insanı, bir başkasında Filistin askısına alınmış bir başkasını görüyoruz.
Müzeyi gezdikçe insanın içine büyük bir acı saplanıyor.

Saddam’ın emniyet müdürlüğünde tecavüz koğuşları da oluşturulmuş.
Yeni bir bölümde üstü başı yırtılmış bir kadınla yanındaki küçük kızın heykelini görüyoruz. Burası tecavüz koğuşlarıymış. Bir işkence yöntemi olarak çok yoğun kullanılmış Saddam döneminde tecavüz. Temel amaç da rejime karşı dağa çıkan peşmergelerin dirençlerini kırmak…
Kimi duvarın dibinde, kimi merdivenin trabzanlarına kelepçelenmiş heykellere rastlıyoruz.
Nezarethanelerin, koğuşların, hücrelerin duvarlarındaki yazılar özel olarak koruma altına alınmış. Duvarların kaplandığı pleksiglas levhaların altında bir yazı var:
“Ben Kenan Hüseyin. Bir yıldır buradayım. 15 yaşında girdim. Şimdi 16 yaşındayım. Anne baba ben galiba dönemeyeceğim.”
“İşkence müzesi”ne dönüşmüş binayla ilgili bilgilere göre yabana atılmayacak bir tanıklığı var Amna Süraka’nın:
“Baas döneminde bina bu korkunç düzenin temel lokasyonu alarak tanımlanmıştı. Birinci kat sorgulama merkezi olarak kullanılmaktaydı. Birinci kata paralel olan diğer iki kat ise tutuklu ve gözaltına alınanlar için ayrılmış durumdaydı. Erkekler, kadınlar ve çocuk tutuklular farklı olarak tutulmaktaydı. Dahası tek kişilik hücreler ve diğer odalardan ayrıştırılmış, izole işkence odaları bulunmaktaydı. Baas zamanında bina vatandaşları izleyen güvenlik operasyon birimlerinin merkez kontrol noktası ve Süleymaniye’deki yazılı basını kontrol eden güvenlik operasyonlarının merkeziydi. Bina Kürt ulusal kimliğinin yükselişine tanıklık etmiş ve yükselişi durdurma eylemlerine öncülük etmiştir.”

Amna Süraka’nın nezarethanelerine atılan insanlara bir tek battaniye veriliyormuş.
Gezerken insanın içini daraltıyor Amna Süraka. Dışarı çıkınca derin bir soluk alma ihtiyacı hissediyorsunuz.
Bir “zulüm anıtı” aslında burası. Yaşadıkları soykırımı, Saddam’ın kanlı rejimini, sırf etnik kökenlerinden dolayı gördükleri zalimce işkenceyi unutmasınlar diye 20 yıl önce müzeye dönüştürmüş Kürtler, Saddam’ın “işkence sarayı”nı.
Aynı zamanda zalimlerin değil kulaklarına küpe, burunlarına halka olacak kadar da öğretici bir mekan…
Bir “ibret anıtı” aynı zamanda. Üzerinde koskocaman bir yazı yok ama bütün diktatörlere haykırıyor sanki:
“Zulümle abad olanın akibeti berbat olur.”
… ve Amna Süraka’yı yani “Kızıl Emniyet”i görünce başka bir ışık doğuyor insanın içine, artık emin oluyorsunuz; bütün zulümlerin sonu bir utanç müzesi olacak.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021