Celal BAŞLANGIÇ
FOX TV ana haber sunucusu Fatih Portakal’a çok kızdı Erdoğan “halkı sokağa çağırdı” diye.
Oysa kimseyi sokağa falan çağırmadı Portakal, sadece “Kral çıplak” dedi.
“Çıplak” olan Erdoğan’ın “ileri demokrasi” diye çıktığı yolda vardığı “ileri baskıcı rejim”di.
Türkiye’de ifade ve hak arama özgürlüğünün vardığı karanlık noktanın altını çizmişti Portakal:
“Haydi bakalım, barışçıl bir eylem için protesto edelim. Zamları protesto edelim. Doğalgaz zamlarını. Haydi bakalım, yapalım. Yapabilecek miyiz? Kaç kişi çıkacak sokağa, korkudan endişeden? ‘Dayak yerim’ vesaire. ‘Hakkımı arayacağım; ama ne yaparım? Başım derde girer mi, girmez mi? Kaç kişi çıkar Allah aşkına, söyler misiniz? İşte bu şekilde bireysel ve toplumsal muhalefeti baskı altına almaya, yıldırmaya çalışıyorlar. En doğal hak ama maalesef uygulanamıyor.”
Bu sözlerinin neresinde var “Haydi sokağa çıkın” çağrısı. Tam tersi, Portakal demek istiyor ki, “Erdoğan iktidarı ülke insanını sokağa çıkmaktan korkar hale getirdi”.
Ancak Erdoğan her zamanki gibi bu sözü eğdi, büktü, “savaş açma vesilesi” saydı ve başladı meydan meydan Portakal’ı nefret objesine dönüştürmeye, hedef göstermeye, linç edilmesi için çağrı yapmaya.
“Bu ne terbiyesizliktir ya! Bir tanesi televizyon ekranından kendini bilmez, haddini bilmez, edep yoksunu, edep fukarası, bir tanesi çıkmış sokağa davet ediyor. Ahlaksıza bak, ahlaksıza bak. Zaten bunlara yargı gereken cevabı verecektir.”
Hırsını alamamış, ihtiyacı olan “savaş narasını” yeterince atamamış olduğunu düşündüğü için herhalde ertesi gün bir başka meydanda bir kez daha hedef gösterdi Portakal’ı:
“Birileri çıkmış, portakal mıdır, mandalina mıdır, narenciye midir nedir? Sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini, bilmezsen haddini bu millet patlatır enseni!”
Yani bir yandan savcıları, hâkimleri göreve çağırıyor, diğer yandan “milletinden” Portakal’ın “ensesini patlatmasını” istiyor.
Aslında bu yolla, memleketteki basın özgürlüğünün, gerçeğin peşinde koşmanın, halka gerçekleri ulaştırmanın son kırıntısını da baskıyla, tehditle, hedef göstererek, nefret objesine dönüştürerek yok etmek istiyor.
Erdoğan, kendine dönük eleştirilere eğer işine geliyorsa mutlaka cevap veriyor; hem de defalarca, yeri olsun, olmasın…
Eğer işine gelecekse kendisine yönelik bir sözü eğip büküp “kullanışlı hale getirip” meydan meydan eleştiriyor.
Ama eğer işine gelmeyecekse bir sözü, bir olayı, bir olguyu ne kadar kendisine dönük olursa olsun, yok sayıyor, “gık” demiyor.
İşte yine böyle “gık” diyemeyeceği bir durumla karşı karşıya kaldı Erdoğan.
Bir yazı yayınlandı geçen hafta Doğu Perinçek imzalı. Yazı, Aydınlık’ın birinci sayfasında gazetenin başyazısı gibi duruyordu, Vatan Partisi’nin internet sitesinde merkez yönetim bildirisi gibiydi.
Perinçek imzalı yazıyı okuyan iktidarda AKP’nin değil de Vatan Partisi’nin olduğunu sanır:
“PKK’yı hendeklere gömdük, böylece ABD ve İsrail’in ikinci İsrail planını toprağa gömmüş olduk. FETÖ Gladyosu'nun Darbe girişimini bastırdık, ABD’nin Türk Ordusu, Polisi ve Yargısı içindeki silahlı güçlerini tasfiye ettik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarıyla ABD-İsrail Koridorunu yardık. DEAŞ’ın ve PKK’nın silahlı güçlerine sınır ötesinde ağır darbeler indirdik.”
Bu satırları okuyunca insan “Allah Allah Erdoğan da bunlarla öğünüyor. Yoksa bütün bunları Perinçek mi yaptı” demekten kendini alamıyor.
“Türk devriminin ve Türk milletinin mecburiyetleri ve dinamikleri” sıralandıktan sonra “O mecburiyetlerin, o dinamiklerin karşısında kimse duramaz” deniliyor.
Ardından da Erdoğan’ın bugüne kadar “gık” diyemediği bir iddiaya yer veriliyor.
“Türkiye, BOP Eşbaşkanını da alır, önüne katar ve kendi mecburiyetlerinin görevlisi yapar.”
Belli ki burada sözü edilen kişi, iktidarının ilk yıllarında BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olduğunu açıklayan Erdoğan.
Sonuç olarak Perinçek’in bu cümlesini “Devlet olarak Erdoğan’ı önümüze kattık, bütün bunları ‘görevli’ olarak yaptırdık” diye de okuyabilirsiniz.
30 Kasım’da Artı Gerçek’te “AKP’nin de kayyımı MHP oldu!” başlıklı bir yazı yazmıştım. Şöyle bir cümle yer alıyordu:
“Cumhur İttifakı’nda Bahçeli’nin hiçbir ‘fedakarlıktan’ kaçınmaması aslında MHP’nin bu birlikteki ‘görevi’nin seçim kazanmasının çok ötesinde daha stratejik bir konuma sahip olduğunu gösteriyor. Bu ittifakta MHP’nin stratejik görevi AKP politikalarını denetleme, düzenleme, devletleştirme ve bir daha çözüm süreci gibi ‘derinlikleri’ yerinden zıplatacak projelere yönelmesini engellemek.”
Eksik yazmışım meğer. Bir “kayyım” değil, birden çok “kayyım”ı varmış Erdoğan’ın.
Perinçek’in bu yazısından anlaşılıyor ki MHP’nin yanı sıra Vatan Partisi de Erdoğan’ın “kayyım”ıymış meğerse. Hatta gelinen bu noktada “kayyım koalisyonu”na Destici’nin BBP’sinin de katıldığını görürüz.
Ortadaki tablo çok net; MHP, Vatan Partisi ve BBP, AKP’ye “kayyım” olarak atanmış, onlar da vesayet altına aldıkları Erdoğan’ı devletin mecburiyetlerinin görevlisi haline getirmişler, katmışlar önlerine ne isterlerse yaptırıyorlar.
Ben söylemiyorum, kayyım söylüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021