Cemil ERTEM
Dün önemli bir gündü; Nevruz Bayramı, Diyarbakır’da Öcalan’ın yaptığı “silahları bırakma” çağrısı ile çözüm sürecinin yeni döneminin de başlangıcı oldu. Öcalan’ın mesajına geleceğiz ancak öncelikle şu temel tezi yazmak istiyorum; Bugün Türkiye’deki çözüm (barış) süreci, tüm dünyada doksanlı yıllarda başlayan barış süreçlerinden ayrı bir süreç değildir ve bu sürecin ekonomi tarafını ihmal edemeyiz. Yani siz, ekonomide neoliberal politikaları savunurken, barışın da “sahibi” olacağım diyemezsiniz. İşte burada, bu sürecin mimari olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Merkez Bankası’dan başlayarak, Derviş ve IMF’den kalma neoliberal politikalara karşı çıkması ve bunu yüksek faiz üzerinden politikleştirerek anlatması, onun çözüm sürecinin mimarı olmasıyla tutarlıdır. Ancak, yine Merkez Bankası’ndan başlayarak borca, faize ve tüketime dayalı neoliberal hattı Erdoğan karşısında savunanların, “çözüm sürecini işte biz bitiriyoruz, Erdoğan artık karışmasa iyi olur” diye tam şimdi ortalığa dökülmeleri, politik olarak, hadi ahlaki yoksunluk olarak nitelendirmeyelim ama en azından şuursuzluktur.
Temel ayrım noktası…
Dikkat ediyorsanız Öcalan’ın mesajı neoliberal politikaları eleştiri ile başlıyor. Bu çok önemli ve stratejik bir başlangıç cümlesidir. Öcalan’ın mesajı şu cümleyle başlıyor: “Emperyalist kapitalizmin ve despotik yerel işbirlikçilerinin tüm dünyaya dayattığı Neo liberal politikaların yol açtığı kriz, bölgemiz ve ülkemizde çok yıkıcı bir şekilde yaşanmaktadır.” Şimdi bu cümleyi Çipras’ın, Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernández de Kirchner’in, Brezilya’da Lula ve Rousseff’’in Ortadoğu’da İsrail’e direnen Filistinli liderlerin ve Erdoğan’ın BM’de, meydanlardaki konuşmalarında aynen ya da başka biçimde bulabilirsiniz. Ama bu cümleyi HDP dahil, “sol” olduğunu iddia eden Türkiye’de hiçbir siyasi oluşumun metinlerinde bulamazsınız. Aslında bakarsanız pekâlâ samimi bir milliyetçi çizginin de dile getireceği bu vurgular, şu sıralar neoliberalizme teslim olmuş resmi “milliyetçi” kesimde ise anlaşılmaktan bile uzaktır.
Artık samimi ve doğru olmak lazım; ekonomi ve politikayı ayrı alanlar gibi anlatmak bir sorun değildir, doğrudan ahlaki bir sorundur. Bugün barışı savunmanın ilk adımı Washington ve Londra’nın dayattığı neoliberal ekonomi-politikalarına karşı çıkmaktan geçer. Yani hem “Washington Uzlaşısı” tarafında olup hem de Çözüm Süreci diyemezsiniz. Burada MHP lideri Bahçeli samimi hiç olmazsa, o hem çözüm sürecine karşı çıkıyor, hem de neoliberal faizci-riba ekonomisini samimi olarak savunuyor. (Bkz: Durmuş Yılmaz’ın MHP’den MV aday adayı olması)
Şimdi ne demek istediğimizi daha iyi anlatmak için şu Barış Süreçleri’nin dünyadaki ekonomi politikları açısından karşılığı ne, hangi sürecin ürünü buraya biraz değinelim isterseniz.
Barışın küresel ekonomisi
Doksanlı yıllarda, dünyanın farklı coğrafyalarında, başlayan barış süreçleri şimdilerde sonlanıyor ve daha önce savaşla ayakta kalan, silah sanayii, kirli finans gibi yapıları ve geleneksel sektörleri besleyen ekonomiler de hızla bu alanları geriye itip, bilgi ağırlıklı yeni sektörlerle donanıyorlar ve bu sektörlerin hızlı yükselişi sürece damgasını vuruyor. Doksanlı yılları hatırlayın, seksenli yılların başında devlete dayalı ekonominin sosyal yanını tasfiye edip, militarist bir devletçiliği ve savaşı krizden çıkış reçetesi olarak yürürlüğe sokan Britanya ve ABD, bu yıllarda, barış görüşmesi yapılan bütün ülkelerde, darbeleri destekledi ve/veya iç savaş süreçlerini kışkırttı. Ancak bu, onları da uçurumun kenarına götüren yanlış bir politikaydı. Doksanlı yıllar gelişmekte olan ülkeleri vuracak kriz dinamikleri ile başladı. Pazarlar daralıyor, yeni yatırımlar yapılmıyor, ABD ve Britanya’nın desteklediği geleneksel sektörler bir türlü ayağa kalkamıyordu. Bugün üretimi bırakın Ar-Ge yatırımlarınında da rekor kıran G. Kore gibi ülkeler yurttaşlarına, krizden çıkmak için altınlarınızı merkez bankasına teslim edin çağrısı yapıyordu. Bu yılları Türkiye’de krizle, post modern darbelerle ve yoğun bir çatışma ortamıyla yaşadı.
Ancak, geleneksel yapıları ve sektörleri desteklemek ve ulus-devletleri daha fazla militaristleştirerek bu işin olmayacağını, 21. yüzyıla damgasını vuracak olan bilgi temelli sermaye anladı. Doksanlı yıllarda, bir yandan çatışmalar ve savaş ekonomisi ve bunun krizi devam ederken, bir yandan da başta G. Afrika’da olmak üzere yeni bir süreçde başladı. Bu süreç, bilgi teknolojilerine dayalı sektörleri öne çıkaran, azgelişmiş ülkelerde de bireysel talebin öne çıkmasını isteyen, böyle olunca, ekonomiyi yalnız milyarlarca dolarlık ulus-devlet silahlanmasına ve ekonomik çevrimine dayandırmayan, tam aksine bu ekonominin yarattığı kirli finansal balonları, kanserli hücre sayıp bunları temezlemek isteyen, tüm dünyada legal bir piyasa çevrimini öne çıkarmaya çalışan yeni bir gücü yukarı çıkardı. Bu güç, ilk defa ABD’de Obama’yı işbaşına getirerek kendini gösterdi. Düşünün son on yılda tüm dünyada yüzden fazla barış süreci başlamış, cuntalar, çeteler, silah lobileri gerilemeye, bilgi teknolojileri ağırlıklı sektörler öne çıkmaya başlamış. Bu gerçekten, insanlığın en uğursuz zamanlarından biri olan 20. yüzyılın kanlı tarihinin bittiğini gösteren önemli bir gelişme. Artık küresel finans çevreleri de bu gerçeği kabul ediyor. Bu, şüphesiz barışın ve demokrasinin de kazanımıdır. Bu gerçeği onlara, yıllardır yapılan mücadeleler de kabul ettirmiştir.
Gerçek bu; ötesi yalan, dolan…
Bütün bunların sonucu olarak, bu toprakların bütün halkları ve onların kadim uygarlıkları -yani ta Makedonya’dan, Kuzey Afrika’yı içine alarak Anadolu’dan geçen ve Çin sınırlarına varan büyük coğrafya- böylesine büyük bir değişim fırsatını belki ilk defa eline geçiriyor ve bunun için siyasi bir inisiyatif geliştiriyor.
Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkaslar coğrafyası ve tabii koca Dicle’nin, Fırat’ın arasında hayat bulan, bunun için de adına ırmaklar arasındaki ülke anlamında Yunanca Mezopotamya denen, insanlığın uygarlığının doğduğu bütün medeniyetlerin anası olan topraklar… Bu topraklara Arap Yarımadası’nı da kattığınızda son semavi din olan İslam’ın da ortaya çıktığı, insanlığın o büyük Hakk arayışı önünüze gelir. Yani, insanlık için, her şey buralarda başlamış ve buralarda devam etmiştir. İşte şimdi de yine buralarda değişecek ve insanlık, yine bu topraklarda yeni bir düzeni, 21. yüzyılın ilk şafağında örmeye başlayacak…
İşte bundan dolayı, çok doğru bir tespitle, Öcalan’ın Nevruz mesajı neoliberal politik hattın eleştirisiyle başlıyor, işte bundan dolayı, Erdoğan’dan başlayarak halklarının şimdilerde yoğun desteğini alan dünya liderleri ilk önce bu çürümüş ekonomi-politikalarına karşı çıkıyor. Bunun için Erdoğan hangi ülkeye gitse-özellikle yıllardır emperyalizmin böl-yönet politikalarına ve zulmüne uğramış yoksul İslam ülkelerinde- büyük destek ve umutla karşılanıyor. Durum ve gerçek budur; ötesine kulak asmayın…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018