Cemil ERTEM
Dün açıklanan tasarruf teşvik paketi olumlu ama oldukça geç kalmış bir adım. Babacan’ın açıkladığı pakette en önemli konu, nihayet mali piyasalara kira sertifikalarının tam anlamıyla girecek olması.
Kira sertifikalarının İMKB’de işlem görmesi, Hazine’nin sukuk ihracına başlaması ve özel şirketlerinin kira sertifikası ihracının düzenlenmesi çok önemli adımlar.
Sayın Babacan, basın toplantısında ‘herhangi bir varlığın kira sertifikasına esas oluşturabileceğini’ söyledi. Tabii mali sistemin doğası gereği, bankaların varlık kiralama şirketlerine aktardıkları ve bu şirketlerin ihraç ettikleri varlığa dayalı tüm sertifikalar bu kapsama girer.
Ancak bu sistemin yazılı olmayan bir ‘hukuku’ vardır. O hukuk da çok açık olarak İslam’ın ekonomik anlayışına dayanır. Siz sukuk ihracını, bu yazılı olmayan ama vicdanlarda geçerli olan hukuka göre düzenleyemezseniz sistem çöker. Diyeceksiniz dünyanın dört bir yanında (İngiltere’den ABD’ye kadar) yapılıyor; çökmedi; evet doğru ama bu konudaki tartışmalar ve sorunlar bitmiş değil. Üstelik internetin ve bilginin bu kadar yoğun aktığı bir dünyada her şeyi doğasına uygun yapmak zorundasınız artık.
İslam ekonomisi iki temel düzenleyici alana dayanır: Riba yasağı ve Zekât müessesesi.
Said Nursi, Kur’an’ın kanuni esasisinin vücûb-i zekât kaynaklı olduğunu söyler ama bunun riba ile ortadan kaldırıldığını, ribanın, toplumda eşitsizliği ve çatışmayı artırarak, krizin nedenlerinden biri olduğunu vurgular. ( Emirdağ Lahikası-s:649-2009) Bu iki düzenleyici alan bize, bu kriz sonrası ne olacak sorusunun yanıtını da verir. Riba kavramı genellikle faizle aynı anlamda kullanılmış ve öyle sanılmıştır. Oysa bu eksik hatta sonuçları itibarıyla da yanlış bir bilgidir.
İslam’da yasak olan yalnız faiz değildir; bütünüyle riba yasaktır. Bunu yazmıştım: ‘Faiz, ribanın yalnız birinci türüdür. (Ribe’n-nesie) Ribanın ikinci türü ise eşitsizliğe dayalı mübadeledir. Güçsüz olanı sömürmek, ezmek, zor durumda olanın elindeki yok pahasına almak... (Ribe’l-fadl) Ribanın üçüncü türü çok açıklayıcıdır: Bu riba, (Bey’ü’l-garar) mevcut olmayan varlıkların mübadelesini yasaklar. Yani bugün sistem, Bey’ü’l garar yasağı uygulasaydı bu kriz bir mali kriz olarak ortaya çıkmazdı. Ama ‘o zaman kapitalizm olur muydu’ sorusu ayrı bir tartışmanın konusudur. Özellikle son krizle birlikte hem Sukuk hem de İslami fonların yeni bir bankacılık sistemi olarak yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Yeni bir bankacılık sistemi ve bunun ekonomisi doğuyor. Doğal getiri oranını aşmayan bir faiz oranının sürekliliği yeni bir sistem demektir.’
Burada alternatif bir iktisadi sistemin temellerini bulabilir miyiz ve bulursak bunu İslam iktisadi olarak nitelendirmek mümkün müdür? Önce şunu söylemek gerek; İslam, içinde bulunduğu toplum nizamını veri kabul ederek, bunu Kur’an’ın temellerine göre düzenlemek isteyen bir anlayışa sahiptir. Burada tartışılması gereken Kur’an’ın temellerinin kapitalizmle örtüşüp örtüşmeyeceğidir. Burada bizim yorumumuz Kur’an’ın tamamıyla kapitalizmin dışı bir sistem vazettiği yönündedir.
Bu konuda Ahmet Tabakoğlu’da şöyle der; İslam iktisadi ile bilgilerin yerleştirileceği çerçeveyi belirleyen iki önemli unsurun adalet ve hakimiyettir. Tabakoğlu, burada hâkimiyeti denge ve o dengenin hâkimiyeti anlamında kullanır. Sermayenin temerküzü ve tekelleşmesi bu anlamda, bu dengeye aykırı bir durumdur. İslam’ın öngördüğü temerküz değil infaktır. İnfak, tüketim, transfer, -çok olandan az olana- (aktarma) ve yatırım harcamalarını kapsar. Ama harcama da helal gelirin kaynağıdır. Helal gelir ise içinde riba olmayan gelirdir.
İstanbul nasıl gerçekten yeni dönemin merkezi olur?
O halde sonuçlar: Bugün örneğin bir katılım bankası, ribanın 2. veya 3. türünden nemalanan bir varlığı ihraç ederse bu da riba yasağına girer. Bunun için sukuk ihracı ve katılım bankalarının hangi koşullarda nereye yatırım yapacakları yeniden düzenlenmelidir.
Türkiye, bu konuda öncülük yaparsa çok büyük bir kalıcı fon akışına uğrar.
Örneğin katılım bankalarının aktiflerinde, sendikal sorunları olan, kayıt dışı işçi çalıştıran (çocuk emeği sömürüsü gibi) doğru vergi vermeyen, hesapları açık olmayan işletmelerin-karlı bile olsalar- hisseleri olmamalıdır. Hatta piyasada tekel olan ve bunu haksız kazanç için kullanan, piyasa kurallarını çiğneyen, haksız rekabet yapan kurumların kazançları da haramdır. Bakın iddia ediyorum Türkiye, bunu yorumlayıp düzenlesin, tasarruf sorunu diye bir şey kalmaz.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018