Cengiz AKTAR
İmamoğlu rüzgârının rejimden had safhada bunalmış muhalif cenahların üzerindeki ölü toprağını savurduğu, dillerini çözdüğü aşikâr. Bir kısım yorumcu gibi bu rüzgârın, değişimin başlangıcı olabileceğini söylemek de mümkün. Ancak sultası altında yaşadığımız rejimin elindeki gücün ne olduğunu, mucize ve masal bağımlısı ahalinin demokrasiden ne anladığını ve Ekrem İmamoğlu’nun ne olabileceğini unutmadan.
Rejimden ve elindeki güçten başlayalım.
Rejimin reisi 17/25 sendromuna girmiş gözüküyor. Önce Gezi, aynı yılın sonunda 17/25 ifşaatıyla, güle oynaya işlediği devasa anayasal ve yasal suçların hesaplarını verme korkusundan gözü dönmüştü. O günden beri daha fazla suç işliyor. 31 Mart seçim sonuçları ve tekrarlanacak İstanbul seçiminin muhtemel sonucu, kimyasını altüst edecek nitelikte olduğu ölçüde, vereceği tepkinin tahribatını öngörmek gerekiyor.
İlkin, 31 Mart ve 23 Haziran’a bakarak erken genel seçim bekleyen nevzuhur Fuat Avnilerin halkı fuzulî yere gaza getirmekten vazgeçmeleri halkın akıl sağlığı açısından isabetli olur. Totaliter bir rejimin sultası altındaki Türkiye’nin önündeki alternatif, genel seçimden ziyade Mısırvarî bir darbeye benziyor. Dışpolitika ve ekonomi fiyaskoları sonucunda çökecek rejimin ikamesi seçim yoluyla değil kansız bir saray darbesiyle olabilir. Bu olasılığa başka bir yazıda değineceğim.
Ama bu aşamaya gelmeden, askeriye, emniyet teşkilâtı, hassa ordusu, gönüllü kefenliler, mafya, bilumum lumpen sürüsünü kontrol eden rejim ve reisini belediye seçimi sonuçlarına bakarak küçümsemek, bugünden siyasetin çöp tenekesine göndermek büyük hatadır. Korkan rejim ve reisin gazabını dikkate almamak ölümcül olabilir.
İmamoğlu’nun son tahlilde kazandığını farz ettiğimizdeyse, yeni başkanın ne ulusal ne de yerel siyasette elinin güçlü olamayacağını bilmek gerekiyor.
İmamoğlu’nun seçim vaadlerinin, bulunduğumuz siyasî, mülkî, idarî ve malî koşullarda uygulanma olasılığı yoktur. İdarî gelenekte ve şimdi memleketin başına çöreklenmiş olan rejimde yerel yönetimlerin özerk siyaset alanı mendil boyutundadır.
Dolayısıyla, örneğin Kanal İstanbul’un iptalini veya yerelden merkeze akan vergilerin yerelde harcanmasını bekleyenlerin hüsrana gark olacaklarını öngörmek için müneccim olmaya gerek yok.
23 Haziran seçimini Erdoğan için “evet-hayır” oyu olarak kâbul edip rejim hakkında plebisite dönüştürenlerin de hevesleri kursaklarında kalabilir. İmamoğlu’nun İstanbul üzerinden ulusal politika yapması ne rejim, ne de Erdoğan karşıtlığından başka ortak politikası olmayan muhalefet açısından olası görünüyor. O mucize dünyasının en veciz ve bir o kadar da trajik beklentisini sanırım bugünlerde Pervin Buldan dile getirdi: “23 Haziran’da kazanırsak bu ülkeye barış, demokrasi ve özgürlük gelecek”!
Buradan gidelim mucize ve masal bağımlısı ahalinin demokrasiden ne anladığına.
Başlıktaki “gelecek-dertler bitecek” sloganı Türkiye siyasetinin demirbaşlarındandır. Vaktinde Adalet Partisinin sembolü kırat için, Refah ve Saadet Partileri için, ya da doğrudan liderler için tepe tepe kullanılmış, asla eskimemiştir. 23 Haziran için daha kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum ama sadece İstanbullu muhalefetin değil bütün muhalif mahallelerin ruh hâli külliyen bu slogana yansımış vaziyette.
“Başkanlık” her yurdum insanının gönlünde yatan aslandır. Bilinen hikâyedir, havaalanında “başkan” diye seslendiğinde kırk kişi birden döner. Küçük olsun başkanlık olsun yeterdir. En çok arzu edileni devletin başkanlığı olsa da başkanlığın her çeşidi ahalinin sevk ve idaresi için olmazsa olmazdır. Başkanın her türlüsü, devlet gibi, pek sevilir. Aklen ve kalben…
Bu sloganı siyasetin yakın tarihinde “seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla reddeden yegâne siyasetçi Selâhattin Demirtaş’tı. Hapiste olmasının nedenlerinden biri de bu cesur çıkışıdır. Demirtaş bu lafla sade Erdoğan’ı değil memleketin siyasî kültürünü ve siyaset esnafını da karşısına almıştır.
Neyse ki Ekrem İmamoğlu ile fabrika ayarlarına dönülmüş bulunuyor. “Başkancılık” olarak adlandırabileceğimiz bu hastalığın neden ve sonuçları zihnî tembellik, sorumluluktan kaçma, çareyi daima başkandan bekleme, demokrasiyi seçimde oy kullanmaktan ibaret sanmadır.
Aynı şekilde, 23 Haziran coşkusunun ana sloganı olan “her şey çok güzel olacak” Ekrem İmamoğlu seçildiğinde memleketin sorunlarının sihirli değnek darbesiyle iyileşmeye başlayacağını imâ ediyor.
Bu çocukça slogan üzerine epey konuşuldu. Muhalif mahallelerin mehteri hâline geldiği kuşkusuz.
İki husus: İlkin, memlekette hoşa gitmeyen şeyleri değiştirmek için neden İ.S. 23 Haziran 2019’u beklemek gerekir ki? Neden gayrimemnunlar, enva-i çeşit şiddetsiz eylem yoluyla, yalnız veya başkalarıyla birlikte hayatlarını zehir edenlere şimdiden itiraz etmez, direnmez ve uygulamaları lehe çevirmeye yeltenmez? Yapan, yapmaya çalışan elbet var ama “her şey çok güzel olacak” yollu sloganlar ayaktaki topu daima taca atmıyor mu?
Keza, tutun ki 23 Haziran beklentisi gerçekleşmedi, yeni slogan ne olacak? Haziran 2023?
İkincisi, bir ben-i âdemden ilâhî edimler bekleme hâli. Pek kimsenin görmek istemediği, ama oluşmasında pek çoğumuzun ciddî katkı payı olan devasa enkazı kaldırma görevini bir kişinin sırtına vurmak!
Her devlette bulunan temel kurumlar Adliye, Askeriye, Hariciye, İlmiye, Maliye ve Mülkiye’nin yerle bir edilerek dev bir enkaza dönmesinden bahsediyoruz. Bunu tek bir adamcağız nasıl sırtlar, nasıl beklendiği gibi hemencecik yoluna koyar?
Ve gelelim mucize adamın kendisine.
Davranış ve üslûp pek çok bakımdan bir anti-Erdoğan’a işaret ediyor. Bu anlamda rakibi, kapıkulu Binali Yıldırım değil, reis. Nitekim birdenbire memleketin kurtarıcısı mertebesine çıkarılması kendisini de bu vazifeye inanır kıldı. Buradan itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin değil Türkiye’nin başkanlığına aday oldu.
Karadeniz ve yapılacağı söylenen Diyarbekir mitingleri sadece İstanbul’un Karadenizli ve Kürdistanlı seçmenine hitap etmiyor, Türkiye’ye hitap ediyor. Özgüven hızla, tehlike içeren “aşırı özgüvene” dönüşmüş durumda. Vaşington Post gazetesine yazdığı makalenin başlığı: “İstanbul Belediye Başkanlığı Yarışını Nasıl Kazandım - Ve Nasıl Yeniden Kazanacağım”!
Bu stratejiye değindik. İmamoğlu’nun önünde böyle bir yol olsa da bunun yakın zamanda belirginleşmesi hiç kolay değil. 23 Haziran plebisitini Erdoğan’a kaybettirse de.
Stratejinin mahzuru ise az buz değil. Belediye seçimini genel seçim ve plebisite dönüştürdükçe kırılganlık ve hata yapma payı artıyor. Zira rakiple arasında çok boyutlu bir asimetri var. Herhalde bunu bu haftadan itibaren İstanbul seçim kampanyasında göreceğiz.
Geriye kalıyor şu genel kucaklama hâli. 31 Mart kampanyasında ve sonrasında herkes, her farklı devamlı kucaklanıyor. Erdoğan ve gürûhunun bölücü dilinden sonra kulağa pek hoş geliyor elbet.
Gelgelelim bunun, şimdilik pek üstünde durulmayan kalın millî kırmızı çizgileri var ve çizgiler Gayrimüslimler ile dış politika konularında faş oluyor. Üç misal. Karadeniz’de Pontus meselesi daha önce Kıbrıs’ta serdettikleri ve şu sırada cereyan eden millî maçlar etrafında dönenlere verdiği tepki.
Rum, Pontus sözcüklerinin küfür, millî katil Topal Osman’ın da millî kahraman olduğu bir ülkede kaş yaparken göz çıkarmak çok kolaydır. Her ne kadar kucaklamaya devam etse de İmamoğlu saf tutmak zorunda kaldı.
Kıbrıs’ta ise adanın bölünmesinin başmimarlarından Rauf Denktaş kabri ve Kıbrıs Şehitleri ziyaretlerinde defterlere yazılanlar, devlet duruşuydu. Şu da cabası: “Kıbrıs'ta iki eşit ülke ülküsü üzerinden verilen bir mücadeleye her zaman bir nefer olarak eşlik edeceğimi duyurmak isterim”. Buyurun derin Türkiye’ye!
İmamoğlu geçen gün millî takımı, kazandığı maç sonrasında tebrik eden bir tvit paylaştı. Akabinde İzlanda maçına giden takıma Rejkyavik Havaalanında yapıldığı iddia edilen muameleyi teyid beklemeden kınadı. Üstelik Fransa maçında Konya’da seyircinin dünyanın gözü önünde Frenk millî marşını ıslıklamasını kınayan tviti bir türlü atamamış iken.
Sözün özü, herkesi kucaklarız, gavuru hariç, ya da kucaklarız ama bizim belirlediğimiz şartlarda. Muhtemelen Kürdler için de öyle; göreceğiz. Oysa Kürdü, Ermeniyi, Rumu ve tüm farklıları seçim meydanında kucaklamak başka, o kucaklaşmayı politika hâline dönüştürmek başka.
Türkiye enkazı, artık “kötünün iyisi” tercihini mümkün kılmıyor. Bir an evvel üzerlerine düşünmeye başlamamız gereken, başta Kürd sorunu olmak üzere derin, kadim ve vahim siyasî, ahlakî, tarihî, hukukî ve çevresel sorunlarımız var. İmamoğlu’nun bu devasa sorunlarla yüzleşme konusunda donanımlı ve hazır olduğunu söylemek mümkün değil. Kaldı ki işi de bu değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020