Cengiz AKTAR
Nihayet 23 Haziran 2019’da, 2013’ten bu yana kaybeden rejim ve reis açısından ciddî bir kırılma gerçekleşti. Haysiyeti yıllardır ayaklar altına alınmış halk reisle rejimin ağzının payını verdi.
Yalnız kırılma sade rejim açısından değil, bir bakıma hazırlıksız muhalefet için de geçerli. Yegâne somut ortaklığı reis (rejim değil) karşıtlığı olan Türkiye’nin muhalefeti 2013’ten bu yana artan dozdaki zulüm ve tahakkümden çok bunalmıştı.
31 Mart seçiminin İstanbul’da yine hile hurdayla iptâliyle seçmen bilendi ve reisle rejim kalesinde kayda değer bir gedik açıldı. Bu gedik kalenin yıkılmasına yeter mi? Bundan sonra ne olabilir? Kısa ve daha uzun vadelere bakalım.
Kısa vadede hem belediye hem rejim için değişik senaryolar olduğu söyleniyor.
Ordu’daki atışma üzerinden, kanıtlara bakmaksızın İmamoğlu’ya alelacele dava açmak için adım atıldığı anlaşılıyor. Ordu Valisi’nin de İstanbul’a atanmasından bahsediliyor. Oy farkına bakınca İmamoğlu için yeni bir mağduriyet anlamına gelecek bu hamle yapılır mı bilinmez.
Ama AKP/MHP’nin İBB meclisiyle encümendeki sayısal üstünlüğü ve Ankara’nın elindeki baskın idarî vesayet mekanizmasını kullanarak zamana yayılacak bir engelleme, yıpratma, olanakları kısıtlama harekâtıyla havlu attırmak “soft” senaryo olarak hep bir yerde duracaktır.
Hedef her hâl ve kârda reisin namusu, rejimin de baş arpalığı anlamını taşıyan İstanbul’u bir biçimde teslim etmemek. Bakalım muradına erebilecek mi?
Muhterem Perşembe Japonya’da G-20 Zirvesi ile başlayacak olan ve beş-altı gün sürecek olan bir Uzakdoğu yolculuğuna çıkıyor. Ardından Güney Avrupa ve Balkanlar Zirvesi’ne katılacak.
Japonya’da Abe, Putin, Trump ve Beijing’de Xi Jinping ile görüşecek. Bu toplantılardan dışpolitika ve ekonomideki vahim gidişatla ilgili olumlu gelişme beklentisinde olacaktır. Bu toplantılara bakarak, dönüşte yapması beklenen parti içi ve rejim içi tadilatları şekillendirecektir.
Sözün özü ne içinde bulunduğumuz hafta ne de sonraki haftalar muhalif kitlenin devasa beklentilerini karşılamayabilir. Hazırlıklı olmak lâzım.
Yine de gerçek şu ki rejimin reisi bu önemli muharebede yenildi. Ama savaşı kaybetti mi, orası şimdilik kesin değil. Zira unutmayalım, 2013’ten bu yana muharebe üstüne muharebe kaybediyor ve her defasında bir manevrayla kurtuluyor. Bugünkü şartlar, özellikle ekonomi ve dışpolitikadaki fiyaskolar yüzünden aynı değil elbet, ve aleyhine. Ne ki elinde topladığı asker/polis ve enva-i çeşit milis gücünü küçümsememek lâzım. Dolayısıyla uzun vadede de işler berrak değil.
İster rejim cenahında ister muhalefette, herkesin herkesi kucaklamaktan yorgun düştüğü, Türkiye’nin kangrenli sorunlarından tamamen kopuk, siyaset dışı bir seçim kampanyası yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi veya bir yerel yönetim seçimi de değildi bu. Recep Tayyip Erdoğan için bir plebisit idi.
Bu bağlamda İstanbul yenilgisi Haziran 2023’e kadar seçim yaptırmayacağının garantisi gibi duruyor, nevzuhur Fuat Avnilerin iddia ettiği gibi seçim yaptırmak zorunda kalacağının değil. Nitekim seçim sonrası ilk mesajı “2023 hedefleri” idi. Üstelik erken seçim denince hep 2023’ü işaret eden CHP yönetimi bugün Faik Öztrak’ın ağzından bu duruşunu yinelemişken…
Mim koyalım, reis kendini Mursi ile özdeşleştirmiş durumda. Ayrıca ayyuka çıkmış hukukdışılık ve sayısız kanunsuz işin altında imzası olduğu için ölene kadar iktidarda kalmaya mecbur. Peşinden sürüklediği ya da peşine takılmış kitlelerden sıyrılamayacağı için de mecbur. Bir bakıma kendi kendinin tutsağı. Başına gelecekleri de biliyor. Hem rejim içinden, hem muhalefetten, hem yurtdışından gelen “miadı doldu” lakırdıları genel seçime değil sertliğe işaret ediyor. Ölüm korkusuyla karar alıp talimat verecek artık. Gittiği yere kadar.
Diğer taraftan 23 Haziran’da Türk Tipi Başkanlık Sisteminin, bilen bilmeyen her vatandaşın öngördüğü çöküşü tescillendi. Reis ve etrafındaki korkunç koalisyon bundan ne ders çıkartır belli değil. Geçen yıl 24 Haziran seçimi sırasında AKP kurucusu şimdi CHP vekili Abdüllatif Şener’in “Devlet Erdoğansız bir seçeneği hasretle bekliyor” ikazı gerçekleşebilir mi? Bu ikame ile daha sert bir rejimle yaşamak zorunda kalır mıyız?
Kampanyanın ve seçimin sıradışılığı uzun vadede muhalefetin bir ortak politika zemininde yürüyemeyecek olmasının da göstergesi. Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul İttifakını İBB Başkanı sıfatıyla Demokrasi İttifakına dönüştürmesi ve ittifakı ulusal zemine çekip taşları yerinden oynatması pek mümkün görünmüyor.
Zira yerli ve millî muhalefetin, majestelerinin muhalefeti olmaktan çıkabilmesi çok zor görünüyor. Cephelerin, ittifakların, koalisyonların kilit taşı Kürd meselesidir. Kürd meselesi konusunda olumlu hiçbir tasarrufu olamayacak İYİP, SP, DSP bileşenlerini kenara koyarsak, CHP’nin dostlar alışverişte görsün misâli Kürdsever mesajlarının ne parti yönetiminde ne de tabanda herhangi bir karşılığı var.
“Demirtaş neden hapiste” sorusunu soracak kadar kendini bilmeyen bir Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu yeni “kurtarıcımız” CHP’den söz ediyoruz. Gülen Cemaatiyle elele 2013-14 Barış Sürecini sabote eden CHP’den söz ediyoruz. Bol keseden kucaklayan ama Demirtaş’a teşekkür edemeyen ve vatan ile milletin bölünmez bütünlüğünden dem vuran Ekrem Başkanın çok farklı bir yerde durduğunu söylemek için bir işaret yok.
Gündelik, taktik ittifakların kalıcı olamayacağının farkında olanlardan Adnan Çelik Yeni Yaşam Gazetesi’nde Üçüncü Yol başlıklı yazısında hatırlatıyor:
“Bu anlamda sayın Öcalan’ın HDP’ye yönelik Üçüncü Yol stratejisinde ısrar çağrısı, seçimde AKP’ye kaybettirme taktiğinin doğruluğunu sorgulamaktan ziyade gerçek bir müttefiklik durumunun oluşmadığı -ve kısa vadede oluşmayacağı - CHP’ye seçim taktiği gereği verilen desteğe yüklenen anlamla ilgilidir. Bu anlamda çağrı aslında, seçim sonucu ne olursa olsun, HDP’nin 24 Haziran sabahına uyanacağımız gerçeğini gözeterek gündelik siyaset içinde boğulmadan, kendi kurucu felsefesini ve karşı hegemonik blok iddiasının tarihsel doğrultusunu yitirmeden mücadeleyi sürdürme çağrısıdır.”
Öcalan’ın mektubu seçim öncesi zamansızdı ama anlamsız değildi. 23 Haziran seçiminden bağımsız okuyunca ortaya neredeyse unuttuğumuz başka bir gerçek çıkıyor. HDP seçmeni Kürdler o kadar çok işi bir arada yapıyor ki. İstanbul seçimi ve 31 Mart’ta muhalefete geçen diğer belediyeler vasıtasıyla rejim kalesinde gedikler açmaya büyük katkıda bulunuyorlar.
Totaliter rejime, seçimden seçime oy kullanmaya giden geveze ama avare muhalefetten farklı olarak tek başlarına ve korkunç bedeller ödeyerek direniyorlar. Bu devasa işlere ilâveten kendi siyasî gündemlerini diri tutmaya çalışıyorlar.
Selâhattin Demirtaş’ın temsil ettiği tavizsiz çizgi, rejimin meşruiyetini sorguluyor; üstü örtülmüş şaibeli ve hukukdışı işlerin hiçbirini, misâlen karanlık 15 Temmuz darbesini ve KHK’lıların çektiği zulmü unutmuyor; dışpolitika maceralarını reddediyor. Var mı diğer muhaliflerin benzer politikaları?
Dış politikada rejimden rejimciler. Örneğin seçim yapılınca ve de muhalefetçe kazanılınca “demokrasi geri geldi” çığlıkları atanlar, Türkiye’ye silâh satmaya devam edebilmek için “demokrasi” lafının üstüne atlayan Batılı tüccarlara karşı “ama daha fazla Kürd öldürülmemesi için silâh satılmasın” diyebilecekler mi?
Bu muhaliflerin şaibeli işler de umurlarında değil, Yenikapı ruhundalar hâlen. Ve en vahimi ucube rejimin meşruiyetini reddetmiyorlar.
Bırakın kapsamlı bir çözümü, CHP’nin, yakıp yıkılan Kürd illeri, bodrumlarda yakılan çocuklar için bir duygudaşlıkta bulunduğunu, 2016’da yayımladıkları birer Cizre ile Sur raporu dışında gördük mü? Ve farz edelim ki ufukta bir çözüm şekilleniyor, Kürd Siyasî Hareketinin iki olmazsa olmaz ilkesi, Kürdce tedrisat ve bölgesel ademimerkeziyet ilkelerinde CHP/İYİP/SP/DSP rejimin arkasında saf tutmuş vaziyette değil mi?
Rejim bir gün illâki çökecek. Bu, muhalefetin taktik ve stratejilerinden ziyade kendi yaptığı hatâlar sayesinde olacak. Yerine “demokrasibarışözgürlük” ve “herşeyçokgüzelolacak” geleceğinin ise ne yazık ki pek bir garantisi yok.
Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Ahval’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020