Cihan AKTAŞ
Ocak, Miladi yılın ilk ayı aynı zamanda doğduğum ay; bir yaş daha aldığımı hatırlatıyor, biraz daha yaşlandığımı… Giderek uzayan kişisel tarihim içinde dönemeçler, kavşaklar, virajlar çoğalmaya ve karışmaya başladı. Hayat muhasebesi için başvurduğumda sıkış tıkış görünüyor zihnimin çekmeceleri. O noktada yanıldım, evet, peki, geriye dönsem her şey daha farklı mı olurdu? Hangi safhada, durumda, olayda daha ziyade kendi asli çizgime yakınlaştım ya da uzak düştüm ve niye? Zorunlu bir soruyu, itirazı, eleştiriyi tam zamanında dile getirmeyi hangi ölçüde başardım…
Geçen yılların ardından geçmişimizde bıraktığımız “ben”ler bir açıdan sayısız, bir açıdan da işte şimdi bulunduğumuz halin yapı taşları. Alınan mesafe ola ki geçmişin fotoğraflarına yabancılaşmaya zorluyor ya da kendimiz, bile isteye o durduğumuz yerde yabancı görünen veya tanıklığıyla huzurumuzu kaçıran simamızı işte o haliyle unutulmaya terk ediyoruz.
Çekmeceler yer yer yaban eli değmiş gibi. O sözü söyleyen ben olamam, nasıl bu kadar değişmiş olabilirim, dedirtiyor. Ya da, umulmadık bir zarfın içinden temel sorularınızı koruduğunuzu anlatan bir not düşüyor. Unutulan veya ihmal edilmiş bir sızı var, onu hatırlatıyor kartpostal üzerindeki hadis-i şerif: “Salih bir Müslüman, dünyanın öbür ucunda bir Müslümanın ayağına diken batsa, onun acısını ta yüreğinde hisseder.”
Bir zulme konjonktürel olarak açık, diğerine kapalı olabilir miyiz? Yakında olana dönük sorumluluğumuz öylesine tabii olmalı ki hadis, uzaktaki mazlumu işaret ediyor.
****
“Her şey birdenbire oldu” diyor şair; gökyüzü, mavi renk, topraktan tüten duman… Birdenbire yakalanıyor insan hakikatin sınavına da ve birdenbire yaşlanmaya zorluyor, umarsızlık.
Çoktan hazır olduğunuzu sanıyorsunuz, oysa yeni sınav, hiç çalışmadığınız bir soruyla ve beklemediğiniz bir anda yakalıyor.
“Sınıra Yakın” isimli romanımın kahramanlarından biri olan Gülenay, 26 yaşındayken birden yaşlandığını duyuyor. Onu yaşlandıran, eşinin kullandığı özel araçla Ağrı’ya doğru giderken mola verdikleri ağaçlık bir alanda karşısına çıkan Şehriban isimli bir kadındır. Şehriban Türkçe bilmiyor ve bir elin parmaklarını geçen sayıda çocuğu var, bu çocuklardan biri de kayıp, uzaklara gitmiş ya da götürülmüş. İşaret diliyle konuşurken kahramanım bunları ve ayrıca Şehriban’n 26 yaşında olduğunu da öğreniyor, oysa çizgilerle kaplı yüzü ve bakışları, en azından elli yaşında olduğu izlenimini uyandırmıştır üzerinde.
Daha önce yurt toprakları içinde Türkçe bilmeyen, biri kayıp beş çocuk anası bir akranı olabileceği konusuna hiç kafa yormamış toplumsal duyarlığının nahifliğiyle sarsılıyor ve gençlik çağından koptuğunu duyuyor Gülenay.
Yaş almak değil, yalnızlık, çaresizlik, en çok da umutsuzluktur ihtiyarlama sebebi. Bir bakıma geleceği hesaba katmaz hale geldiği için olduğu yerde çöküntüye uğramaktır, ihtiyarlamak.
Şehriban kayıplara karışan oğlunun hesabını kime sorsun? Kahrından ölmediğine göre, demek ki sığınabileceği bir açıklaması ve umudu vardı hâlâ.
Bir diğer Anadolu kadını 2 yıldır 1.80 boyundaki oğlunun parçalanmış bedenini küçük bir poşete sığdırmak için çabalamaya devam ediyor. Bir anne başı bedeninde olmadığı için oğlunu ayakkabılarından tanımanın tesellisiyle baş başa kalıyor. Sınırda olmak, görünmez olmayı da gerektirirmiş gibi.
***
Bugünlerde ayyuka çıkan ihtilaf, gündem başlıklarını şaşırtıyor. Bütün sistem ve bir koro, bu işlerin işte böyle yürüdüğüne ve başka türlü olamayacağına inanmanızı bekliyor. “Devlet, paralel veya derin yapılarıyla akıl ermez gizemli bir yapı. Haklılık payını korumak için zayıf görünmekten kaçınmak, dik bir duruş sergilemek gerek.”
İlkeli olmak, fildişi kulede kendini koruma altına almak anlamına gelmiyor. Ancak ilkeleri üzerine düşünmek, zaman zaman zihninin çekmecelerinde sıkılıp kalmış notları karıştırmak, silikleşmiş notlarını okumaya çalışmak bir yolda ilerlemenin de gereğidir. Hangi sebeplerle yola çıkmıştınız, nereye doğru ve şimdi nasıl bir yoldasınız…
Daha sonra olup biten veya bitmeyen –aslında önceden de işaretleri eksik edilmemiş- her şey bir bakıma Uludere’den önce/Uludere’den sonra diye de tarif edilebilir.
“Eleşkirt’ten çıktım yüküm eriktir/Açmayın yaremi delik deşiktir.”
Birileri sürekli kayboluyorsa, birileri de sürekli hakkı gözeten müşahit olmanın gereğini yerine getirmeli…
“Zulüm kokan 21. asra kim hayır diyecek?” diye soruyor Abdurrrahman Arslan ve “Her şey izafileştiğinde ortada hakikat diye bir şey kalmaz” diye bir tespitte bulunuyor.
Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine kani olduğu an insan sadece yaşlanmaz, kahrından ölmeye de başlar.
İnce eleyip sıkı dokumadan devleti dönüştürmenin araçlarına sarılırken yaraları sızıları sınıflayan, birini masum diğerini şaibeli olarak tasnif eden devlet dilinin tuzağına düştük. Sınırlar üzerine düşünmeyi de bıraktık ve “onlar kaçakçı” demeyi yeğledik. Yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda başka her türlü ayrıntı silinecek; geriye o sunulamamış teselli ve içtenlikli özrün boşluğu kalmış olacak.
http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19472/birdenbire-yaslanmak
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016