Demir Küçükaydın
Bu aralar #HAYIR cephesinde iki ay öncesinin moral bozukluğu aşılmış, kendine güven ve Referandumda bir başarı beklentisi yaygınlaşmış bulunuyor.
Bu elbet olumlu bir gelişmedir, ama bu eğilimin bir anda tersine dönme ihtimali ortadan kalkmış değildir. Hele son bazı gelişmeler alarm zillerini çaldırıcıdır.
Bu nedenle, #HAYIR Meclisleri gibi aşağıdan örgütlenmelerin, #HAYIR cephesinin nasıl daha iyi örgütlenebileceği gibi sorunları; yine bu bağlamda karar almanın bir yöntemi olarak OYDAŞMA’yı açıklamaya kısa bir ara vererek, kötü kokular yayan gelişmelere dikkati çekmek gerekiyor.
Er(doğan+genekon) ittifakı iktidarda kalmak için akla gelebilecek ve gelmeyecek her türlü provokasyonu yapmaya; her türlü cinayetleri işlemeye hazırdırlar. Yeter ki, imkân ve hareket alanı bulsunlar. Bunu yapabilecek operasyonel güç ve olanakları var. Onları tek sınırlayan, güç dengeleridir. Bu nedenle, uygun dengeleri bulduğunda referandumdan önce Erdoğan’ın her yolu deneyeceğinden emin olunabilir.
Erdoğan’ın Referanduma yönelik neler yapacağını kategorik olarak tahmin edebiliriz: Karşı cepheyi bölmek; tereddütler yaratıp mobilizasyonunu düşürmek; kendi cephesini mobilize etmek ve genişletmek.
7 Haziran’daki yenilgisi kendi cephesinin örgütsüz ve motivasyonsuz olması, sandığa gitmemesi; karşı cephenin ise tam tersi durumda olmasının sonucuydu.
Şimdi hava 7 Haziran öncesine benziyor deniyor. Evet öyle.
Ama hava şu an öyle, “siyasette 24 saat çok uzun zamandır” diye bir söz vardı.
Seçimlere kadar da çok uzun bir zaman var.
Havanın kısa bir zamanda 1 Kasım seçimleri öncesine dönmeyeceğinin bir garantisi yok. Referandum öncesinde, 7 Haziran ve 1 Kasım öncelerini, peş peşe hızlandırılmış bir şekilde yaşayabiliriz. İpi de 1 Kasım ortamı göğüsleyebilir.
Bu nedenle son günlerin gelişmelerine dikkati çekmemiz gerekiyor.
Bu arada HDP’nin politika yapmaması en önemli zaafımız.
Yapılan haksızlıkları açıklamak, bunları protesto etmek, dayanıyoruz, sonunda kazanacağız demek, moral vermek vs. politika yapmak değildir.
Politika yapmak, örneğin Barzani’nin gelişine önceden tepki göstermektir; belli gelişmeler karşısında tavır koymaktır.
Maalesef HDP içinde böyle bir politika yaklaşımı yok. Bu durum HAYIR cephesinin en büyük zaaflarından birini oluşturuyor. Bu soruna sonra tekrar dönmek gerekiyor. Ancak şimdi bizi bekleyen tehlikelere kısaca bir göz atalım.
*
ABD dış politikası genellikle Demokrat başkanlar zamanında yumuşayıp, dünyada düşülen tecrit durumunu giderme; güç toplama ile yeterince güç topladıktan sonra bu sefer genellikle Cumhuriyetçi başkanlara dayanan yeni bir saldırgan ve sert dönem politikası arasında bir pandül gibi sallanır. Bütün bu salınımlar ise, ABD’nin dünya egemenliğine hizmet eden farklı stratejiler olarak kalırlar.
Obama ile epey güç toplayan, Bush’un yol açtığı tecritten bir ölçüde olsun kurtulmayı sağlayan ABD politikası şimdi saldırgan ve keskin fazına geçiyor. Bir dünya savaşı ve insanlığın son bulması ile bile sonuçlanabilecek bir gerginlik ve saldırganlık dönemine giriyoruz.
ABD için esas stratejik hedef Çin’dir. Ortadoğu da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Bu nedenle Ortadoğu’da Çin’in müttefiklerini sindirmek, köşeye sıkıştırmak, hareketsiz bırakmak bu temel hedefe bağlı olarak anlaşılabilir.
Obama ABD’nin Ortadoğu politikasını İsrail’in elinde bir rehin olmaktan çıkararak, böylece Arap ve Müslüman âlemindeki düşmanlığı en azından ılımlandırarak, hem radikalleşmeye bir set çekmeyi; “Terör”ü sınırlandırmayı; hem de çok geniş bir hareket alını kazanmayı hedefliyordu. Bu amacına tam anlamıyla ulaşamadan tam aksi şiddet stratejisini savunan Trump ve İsrail kazandı.
Şimdi Ortadoğu’da hedefte İran var.
İyice sıkışmış ve Rusya’ya mahkûm durumdaki Erdoğan, bu sefer ABD’ye yanaşmanın ve değişen havaya göre Rusya’yı satmanın, böylece elde edeceği hareket alanıyla Başkanlığının yolunu açmanın hesabına girdi.
ABD’nin yeni yönelişini değerlendiren Erdoğan hemen körfez ülkelerine giderek, ABD’nin İran düşmanı politikasının gönüllü askeri olmaya hazır olduğu sinyalleri vermeye ve hemen İran’a karşı beyanatlar birbirini izlemeye başladı.
Erdoğan’ın hesabı, İran’a karşı seferberliğe katılma karşılığında, ABD’nin Suriye’de YPG’ye değil de Türk Ordusuna dayanması. Bana yol ver, Rakka’ya gireyim, Rojava’yı ezeyim, bunan karşılığında zaten İran’ın Suriye ve Lübnan ile bağı da kesilmiş olur.
ABD’ye kazan kazan oynayalım demektedir Erdoğan.
ABD’nin buna evet demeye gönüllü olduğu söylenebilir. Ancak hem kendi içindeki dengeler hem de sahadaki durum bu kâğıt üzerindeki hesabı şimdilik geçersiz kılıyor gibi görünüyor. Ayrıca ABD de Türkiye’nin fiyatını düşürmek, az verip çok almak için, elbette YPG’yi bir fiyat düşürücü olarak Türkiye’ye karşı YPG’ye karşı da Türkiye’yi ortaya sürüyor.
Ama Erdoğan’ın bu teklifinin pek boşta kaldığı ve Trump’un stratejisinde karşılıksız kaldığı söylenemez. Bu nedenle Fehmi Koru, İran’a “dolmuşa binmeyelim” anlamındaki yazısında bu gelişmelere dikkati çekiyor:
“Trump’ın ilk başbaşa görüştüğü kişi olan İngiltere Başbakanı Theresa May’in Washington’dan dönerken yolunu Ankara’ya çevirmesi… CIA’nin yeni başkanı Mike Pompeo’nun Kongre’den onay aldığı gün Ankara’ya doğru yola çıkması… ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Münih’te Başbakan Binali Yıldırım ile etraflıca görüşmesi…”
Erdoğan şimdi, Trump’un desteğini alarak, bunun için de ona her şeyi sunmaya razı olarak, hem kendisinin başkanlığı almasını sağlayacak; hem de Kürt hareketinin varlığında “beka sorunu” gören faşistleri ve Ergenekon’u memnun edecek; Rojava’nın işgaline kadar gidecek bir politikayı senkronize etmeye çalışıyor. Bunu başarabilirse, tıpkı 1 Kasım seçimleri öncesinde kendimizi bulabiliriz.
*
Bu genel strateji içinde, aynı zamanda operasyonel hareketler yapmaya devam ediyor.
Bu bağlamda Erdoğan, PKK’yı tekrar 7 Haziran seçimleri sonrasında olduğu gibi bir tuzağa düşürmeye çalışmaktadır.
Ancak PKK buna gelmemektedir.
Kürdistan’da şimdi de köylerin ablukaya alınması, halka işkence edilmesi; hayvanların telef edilmesi gibi yeni bir uygulama başlatılmış bulunuyor. Böyle bir davranışın, bırakalım insan ve yurttaş haklarını bir yana, askeri ya da polisiye bir gerekçesi olamaz.
Bir köy dediğin nedir? Bir köyde günlerce süren sokağa çıkma yasağı, alenen işkenceler, sadece ve sadece bir tek anlama gelir: Provokasyon. Sadece politik hesaplar.
Kanımızca amaç, PKK’yı veya TAK’ı cevap vermeye zorlayarak, daha büyük bir terör dalgasına bahane yaratmaktır.
PKK’nın bu oyuna düşmeyeceğini tahmin edebiliriz. Çünkü örneğin bugün ANF’de yayınlanan söyleşisinde Karayılan, bu saldırılara karşı ne yapmak gerekir sorusuna cevap olarak Gençleri “gerilla saflarına katılmaya” veya bulundukları yerde örgütlenip “kitlesel aktivitelere” yönelmeye çağırıyor:
“Yüreği özgür bir gelecek için çarpan tüm gençleri gerilla saflarına katılmaya çağırıyorum. Mücadelemizin bu önemli-tarihi sürecinde geliştirilecek olan direniş mücadelesi, sadece hareketimizi, Önderliğimizi ve halkımızı değil; Ortadoğu’nun da geleceğini belirleyecek stratejik bir mücadele olacaktır; Türkiye’nin geleceğini belirlemede önemli bir yeri olacaktır. Faşist-diktatöryal bir Türkiye mi, yoksa demokratik-çoğulcu-özgürlükçü bir Türkiye mi istiyoruz? Bu, özellikle gençliğin bu süreçteki katılımına göre şekillenecek olan bir şeydir. Bu açıdan tüm Kürdistanlı, Türkiyeli gençleri saflarımıza katılmaya çağırıyorum. Tarihin bu önemli aşamasında gerek gerilla zemininde, gerekse de varoşlarda kitlelerin geliştireceği mücadele ile sonucun tayin edileceğini bilelim. Herkes buna göre bulunduğu yerde mutlaka katılım göstermeli, hiç kimse bu tarihi dönemde süreci seyretmek durumunda olmamalıdır. Ya kitlesel aktivitelere, ya da gerillaya katılım her yurtsever-demokrat gencin öncelikli görevi olmalıdır.”
Karayılan’ın sözlerinde herşey çok açıkça koyuluyor. Şehirlerde, Varoşlarda kitlesel katılım, Örgütlenme ve kitlelerin geliştireceği mücadele.
PKK böylece çok önemli bir mesajı Türkiye’nin demokratik güçlerine ve HAYIR cephesine veriyor. Bu provokasyonları boşa çıkaracağız demiş oluyor.
*
Ancak tehlike başka yerden geliyor.
Kürt ulusalcılarından ve ulusal dar görüşlülükten.
Reformların devrimci mücadelelerin yan ürünü olmaları gibi, gerek Irak Kürdistan’ındaki kazanımlar, (örneğin önce Çekiç Güç’ün korumasındaki bölge, Sonra Özerklik, şimdi de Kürdistan bayrağının Barzani Ziyaretiyle direğe çekilmesi); gerek Türkiye’deki “barış süreçleri” her zaman PKK’nın başarılarının yan ürünleri olmuşlardır.
Yani Kürdistan’ın Kürt ulusalcılarının da; Türkiye’deki demokratların ya da liberallerin de bir parça reform veya özgürlük solumak istiyorlarsa, PKK’nın başarısı için çalışmaları; çalışmıyorlarsa bile bunun için beş vakit dua etmeleri gerekir.
Bunu bizzat Türk devletinin yöneticileri bile çeşitli biçimlerde itiraf etmişlerdir.
Örneğin bugün Deniz Zeyrek Hürriyet’deki köşesinde şunu hatırlatıyor:
“2007’de emekli Org. Yaşar Büyükanıt, Peter Drucker’ın “Bugünün sorunları, dünün çözümleridir” sözünü hatırlatıp, “1991 yılında Irak’ta 36’ncı paraleli çizip, ona destek vererek, Kuzey Irak’ta bugünü (PKK’nın yerleşmesini) yarattığımız bir gerçektir” demişti. Konu ne zaman Barzani olsa bu itirafı hatırlarım.”
Peki, Türkiye neden buna destek vermişti? PKK’ya karşı ABD’nin desteğini almak için. Bundan karlı çıkan Barzani oldu. PKK olmasa, Türkiye buna onay vermez, Barzani de fiili bir koruma ve otonomi elde edemezdi.
Hatta AKP iktidarı bile, Ordu karşısında o zamanlar mevzilerini güçlendirmek için, PKK’nın başarılarından yararlanmışlardır.
Yine bugünkü konuşmasında Karayılan açıklıyor:
Türk ordusunun Zap operasyonunda yenilmesi ve PKK’nın kazandığı zafer, hem Gül ve Erdoğan ikilisinin o zamanlar Genelkurmayın restini görmelerini sağlamış; hem de Barzani’nin ve Talabani’nin muhatap alınmasına yol açmıştı. Karayılan şöyle diyor:
“Tabii bu operasyon Türkiye’nin sistem içi yapıları üzerinde de önemli bir takım değişikliklere yol açtı. Bu zaferin en büyük etkisi, şüphesiz Türkiye’de gelişen askeri vesayetin geriletilmesi ve sivil siyasetin gelişme zemini bulmasıdır. Zap operasyonundan sonra, sanırım Nisan veya Mayıs ayında Sayın Celal Talabani Federal Irak Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’yi ziyarete gitmişti. Ziyaretten sonra Sayın Mam Celal’le bir görüşmemiz olmuştu. O zaman bana, “Resmi protokol görüşmeleri bittikten sonra Erdoğan ve Abdullah Gül, içerideki tüm tutanakçıları, tercümanları, herkesi dışarı çıkarttılar; kapıları kapattılar; yalnız ikisi ve ben kaldık ve bana, ‘bu PKK Zap’ta nasıl böyle yaptı; orduyu nasıl böyle yendi’ diye sordular. Adeta gözleri gülüyordu. Sizin Zap’ta başarı kazanmanıza her ikisi de çok sevinmişti” dedi. Kendisi de o zaman bildiği kadarıyla operasyon sürecini onlara anlatmış.”
PKK’nın zaferleri sadece Türkiye’de “vesayetin” geriletilmesine yol açmaz; aynı şekilde Kürdistan’da da diğer Kürtlerin muhatap alınmasına yol açar. Yine Karayılan anlatıyor:
“Türk devleti, o zaman PKK’nin artık kendileri açısından bir tehlike olmadığını düşünüyordu; dolayısıyla Güney siyasetini artık devre dışı kılma politikasını geliştiriyordu. Burada belirtemeyeceğim farklı yakıştırmalarla, küçümseyen, hakaret eden, kabul etmeyen, etse bile bir Kürt kurumu gibi değil de, sadece bir parti temsilcisi gibi gören bir politikası vardı. Ama ne zaman ki Zap’ta o büyük tokadı yediler, o zaman Güney Kürdistanlı güçlerden destek olmadıkça, PKK’yle de asla savaşamayacaklarını anladılar. İşte o kırmızı çizgileri bunun üzerine kaldırdılar. Güney Kürdistanlı siyasetçiler çok iyi bildikleri bu gerçeği asla unutmamalıdırlar. Bugün Türk devleti, Güney siyasetine çok taktiksel bir yaklaşım içerisindedir.”
Bütün tarih bunu doğrulamaktadır. PKK ne zaman yeni bir mevzi kazanır, bir zafer kazanır, güçlenir, Türk Devleti ancak o zaman geri adımlar atar ve demokratik güçler yeni mevziler kazanmış gibi olurlar. En son barış süreci bile, bir yandan HDP’nin ve Kürt hareketinin Türkiye’de elde ettiği peş peşe başarıların; diğer yandan da yine Rojava’daki başarıların sonucu olarak gelmişti. O sayede 2013 Martında Öcalan’a Newroz mesajı olanağı sağlanmıştı.
Ve ne zaman Kürt hareketi hata yaparsa veya bir provokasyon Kürt hareketine mal edilirse o zaman kazanılmış gibi görünen bütün demokratik mevzilerin geri alındığı, budandığı görülür. (Demokratikleşmeden değil hep “gibi” olmaktan söz ediyoruz. Çünkü bu devlet hiçbir zaman en küçük bir demokratikleşmeye ve bunun için en küçük bir yapısal dönüşüme izin vermez. Sadece zaman zaman ipleri gevşetir ve ipleri biraz gevşetir gibi olduğunda da yapısal olarak daha da gerici ve faşist tedbirlerle yapıyı sağlamlaştırır. Liberaller bu ip gevşetmeye “demokratik mevziler” derler.)
Ama bu tarihin verdiği bir ders daha var. Evet, PKK’nın başarıları Türkiye’deki demokratik güçlere ve Kürdistan’da da ulusalcılara alan açar; onlar PKK’nın çabalarının kaymağını ya da rantını yerler.
Ama PKK da Türkiye’nin batısındaki mücadele ile senkronize olduğu zamanlarda en önemli başarılarını kazanır. Seksenlerin sonundan beri bu da hiç değişmemiştir.
Batıdaki mücadelenin gerilemesi ve yanlışları her zaman PKK’nın gerilemesini; PKK’nın yanlışları ve gerilemesi de Batıdaki mücadelenin gerilemesini getirmiştir.
Seksenlerin sonunda PKK’nın yükselişi, aynı zamanda batıdaki mücadelenin yükselişiyle senkronize gidiyordu. Bu sayede Özal Öcalan’dan ateşkes isteyecek duruma gelmişti.
Ama yine bu dönemde Sovyetlerin çökmesi ve buna bağlı olarak batıdaki demokratik ve sosyalist muhalefetin oyun dışı olması nedeniyle doksanların terör rejimi tekrar oturtulabilmişti.
7 Haziran’dan sonra da hem Gezi’yi harcayan sol soluğunu tükettiği; ne örgütsel, ne politik hiçbir miras bırakmadığı için; hem HDP ve PKK senkronize olarak hata yaptığı için, bir iki ay öncesine kadar süren müthiş yenilgi ve felç dönemi yaşandı.
PKK’nın hatalı çizgiyi terk etmesi bile Türkiye’deki demokratik muhalefetin tekrar toparlanmasının yolunu açtı ve bir #HAYIR cephesini mümkün kıldı.
*
PKK’nın zaferlerinin bir yan ürünü olarak adam yerine koyulan veya yeni mevziler kazanan Barzani her defasında ilk fırsatta PKK’nın altını oymaya çalışmaktan da vaz geçmez.
Şimdi aynı olayın yeni bir versiyonu karşısındayız.
Barzani’nin bu zaafını bilen Erdoğan onu çağırdı ve bir de jest olarak Kürdistan bayrağını direğe çekti.
Bunun karşısında ne istediğine gelince, petrol ve diğer alanlarda ne işler yapar bilmiyoruz. Ama iki amacı olduğu açık.
Biri “Rojava peşmergeleri” denen Barzani’nin adamlarını YPG’ye karşı kullanmak; ama esas önemlisi Türkiye’deki Hayır cephesini ve Kürt hareketini bölmek.
Bu ikincisi yönünde hiç de küçümsenmemesi gereken bir çatlak yarattığını kabul etmek gerekiyor.
Barzani gelmeden önce tepkileri azaltmak için HDP’li vekillerin serbest bırakılmasını istedi.
Bu vesileyle HDP’nin politikasızlığı hakkında bir iki söz etmek gerekiyor.
HDP politika yapmıyor. Yapılan haksızlıkları teşhir etmeyi, bunlara tepki göstermeyi basın toplantısı yapmayı; kamuoyuna taşımayı politika yapmakla karıştırıyor. Ya da elbet politika yapmamak mümkün olan bir şey olmadığından bu da bir politikadır ama baştan aşağı yanlış bir politikadır.
Örneğin Barzani Türkiye’ye mi gelecek, bu ziyareti iptal etmesini isteyebilirdi. Erdoğan’ın tecrit edilmesi gerektiğini, böyle bir ziyaretin Erdoğan’a destek anlamına geleceğini söyleyebilirdi. Böyle bir tek beyanat görülmedi HDP’den.
Barzani gelip Erdoğan’la görüştükten sonra da Baydemir ve Ahmet Türk gibi, HDP içinde en Barzani çizgisine yakın politikacılarla görüşüyor.
HDP bunun yerine, görüşmelerde tam tersi karakterdeki görüşmecileri atayabilirdi onun itirazına rağmen gelmesi karşılığında. Böyle davranışlardır politika yapmak.
Peki, ne oldu? Erdoğan’ın tuzağına düştüler. Erdoğan amacına ulaştı. İki politikacının da verdiği beyanatlar, Türkiye’nin batısında mücadele eden güçlerle araya adeta bir sınır çeker durumda konuşmalarının aradaki dolgu maddeleri çıkarıldığında iskeleti Kürtlerle görüş senin başkanlığın bizim için sorun değildir anlamına gelmektedir. İki politikacı da bu ziyareti olumlu bulmuştur. Bu bile başlı başına bir skandaldır.
İki yıldır yazıyoruz. Bugünün ana halkası Barış değildir; Erdoğan’ı tecrit ve onun yenilgiye uğratılmasıdır. Bu sağlandığında barış kendiliğinden bir yan ürün olarak gelir. Barışı öne çıkarmak en geniş cepheyi kurmayı sağlamaz. Karşı cepheyi bölmez.
Ve ana halka olarak bunu yakalamak, Kürt hareketini tecrit olmaktan çıkacağı gibi aynı zamanda demokratik güçlerin de Kürt hareketine yaklaşmasını; ön yargıların kırılmasını sağlar.
Peki, bizim HDP’li politikacılar ne yapıyor ve ne diyor?
Osman Baydemir:
“Başkan Barzani’nin Türkiye ziyareti önemli bir gelişmeye işaret etmektedir. Başkan Barzani, HDP’nin duruşu konusunda bilgi sahibidir. Umarım Başkan Barzani'nin ziyareti AK Parti hükümetinin Kürt düşmanlığından vazgeçmesine vesile olur”
Sorunu sırf Kürtler ve Kürtlük üzerinden kurunca böyle konuşulur. Niye “demokrasi düşmanlığı” değil de “Kürt düşmanlığı” örneğin. “Kürt Düşmanlığı” Demokrasi Düşmanlığının özgül bir biçiminden başka nedir ki?
Ahmet Türk:
“Barzani’nin Türkiye ziyareti önemli bir gelişmeye işaret etmektedir. Sayın Başkan HDP’nin duruşu konusunda bilgi sahibidir. Hükümetin Güney Kürdistan’daki dostluk politikasının Rojava’ya da sirayet etmesini, Kürt düşmanlığından da vazgeçmesini umuyoruz.”
Bir tek eleştiri ve protesto sözü yok.
Ayrıca “Bizim için referandumdan çok bu ülkede barışı nasıl sağlarız…” diye sözüne devam ediyor videoda. Referandumu ikinci plana atan bu ifadeler bir rastlantı mıdır?
Yani HDP adına resmi politika aslında eğer Osman Baydemir ve Ahmet Türk’ün konuşmalarının HDP adına olduğunu düşünürsek, tam bir teslimiyettir.
*
Erdoğan Kürtler arasında ve Hayır cephesinde maalesef bir çatlak yaratmış bulunuyor ve şimdi bu çatlağa bir kama sokup onu genişletecektir.
Bereket HDP’nin bu aymazlığı ve “politikasızlığı” karşısında PKK’nın ayık politikası duruyor.
Yukarıya aktardığımız Karayılan’ın söyleşisi aslında Barzani’nin ziyaretine bir cevaptır.
Benzer şekilde Yeni Özgür Politika’da yazar Ferda Çetin, ziyaretten önce yazdığı yazıda şunları diyor:
“22 Şubat günü Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın; “Biz şu anda Suriye’de ve Irak’ta hem sahadayız, hem masadayız. Ulusal güvenliğimiz açısından bu bir mecburiyettir. Suriye ve Irak’ta PKK ve PYD ile mücadelemiz devam etmektedir. Sayın Barzani’nin şahsında Erbil Yönetimi de hem DEAŞ’la, hem PKK’yle mücadele konusunda Türkiye’yle aynı noktada durmaktadır. Ve bu alandaki işbirliğimizi ne kadar kuvvetlendirirsek bu iki ülke için de o kadar faydalı olacaktır" açıklaması yaptı.
Münih’teki Güvenlik Konferansı’na katılan KDP lideri Mesud Barzani de, 23 Şubat tarihli Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung’a verdiği demeçte, “Erdoğan Kürt sorununu çözmek isteyen cesur bir siyasetçidir” diyordu.”
Sorun ve soru şu: Kürt düşmanı bir diktatör olduğu şüphe götürmeyen Erdoğan ve onun yaveri Hulusi Akar bir yandan Suriye ve Irak’ta Kürt düşmanlığı yaparken, diğer yandan Kürdistan’ın başka bir partisi ve liderliği ile nasıl ve hangi temelde dostluk kurabiliyorlar?
KDP lideri Mesud Barzani, Nusaybin köyleri yakılır ve siviller katledilirken Ankara ziyareti gerçekleştiriyor. Barzani birlikte sofraya oturduğu Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’yı; ‘kardeşim’ dediği Selahattin Demirtaş’ı, 13 HDP Milletvekilini, 100 BDP Belediye eşbaşkanını tutuklatıp zindana attıran zindancıbaşına hala Kürt sorununu çözmek isteyen “cesur siyasetçi” diyebiliyor. Üstelik bu gözaltı ve tutuklamalar yaşanırken en küçük bir tepki göstermeden ve hiçbir şekilde “kardeşlerini” savunma ihtiyacı hissetmeden.
Nusaybin’de köyler yakılır, Kandil köyleri bombalanırken sesini çıkarmayan Barzani’ni, Ankara ziyareti öncesinde fısıltıyla söylediği, “milletvekilleri serbest bırakılsın” sözlerinin hiçbir önemi ve değeri yoktur.
Mesud Barzani ve KDP yönetimi ile TC/AKP iktidarı dostluğu sadece çatışma ve gerilimli dönemlerde değil, çatışmasız dönemlerde de sürdürülmüştür. Barzani ve KDP yönetimi, Türk devleti ve Erdoğan diktatörlüğü ile daha samimi, daha açık ve periyodik görüşmeler yaparken Kürt partileri ile mecburiyetten kaynaklanan formel ve zoraki ilişkiler yürütmektedir.”
Bir yanda HDP’nin suskunluğu, Türk ve Baydemir’in bu ziyareti selamlamaları; diğer yanda bu satırlar ve Karayılan’ın uyarıları.
İşte bu farklılıklar Erdoğan’ın sadece Kürt hareketi içinde değil, HAYIR cephesi içinde de beli bir çatlak yaratma amacına ulaştığı anlamına gelir. Ona el ve bel veren de Barzani, Baydemir ve Türk'lerin Kürt ulusalcısı çizgisidir.
*
Bir başka gelişme El Bab’ta oldu.
Türk Ordusu’nun El Bab’ı aldığı açıklandı. Ancak, bu savaşarak değil, bir anlaşma ile sağlanmış bulunuyor. Bu anlaşmaya göre IŞİD ağır silahlarını da alarak El Bab’ı boşalttı.
Eğer böyle bir anlaşma olmasaydı ve IŞİD direnmeye devam etseydi, Türk Ordusu hala şehrin merkezine girmekten uzak olurdu. Kayıplar gelmeye devam ederdi ve her kayıpla birlikte Ergenekon ve Erdoğan’ın pozisyonu zayıflamaya devam ederdi.
Ama garip bir şekilde ne bu anlaşma, ne IŞİD’in El Bab’ı boşaltması konusunda hiçbir haber ve yorum görünmüyor. Sanki hiç böyle bir şey olmamış gibi. Bu görmezden gelme, hiç sözünü etmeme hayra alamet değil.
IŞİD’e El Bab’ta direnmeyi bırakması ve çekilmesi gitmesi karşılığında ne verildi?
Hiçbir şey karşılıksız olmaz.
Bunun karşılığı Türkiye’de HAYIR diyenlere, Demokratlara ya da Kürtlere yönelik IŞİD bombaları olmasın?
Şu günlerdeki sakin gibi görünen ortam kimseyi şaşırtmasın kötü gelişmelerin arifesindeyiz.
Kötü kokular geliyor çünkü.
Demir Küçükaydın
27 Şubat 2017 Pazartesi
@demiraltona
Yazılarımız şu adresteki blogta bulunuyor:
https://demirden-kapilar.blogspot.de/
Videolarımız şu adreste:
https://www.youtube.com/user/demiraltona
Yazılarımızı ayrıca ses dosyası olarak şurada paylaşıyoruz. Direk podcasttan veya indirerek dinlemek mümkün.
https://soundcloud.com/demirden-kapilar
Kitaplarımız buradan indirilebilir.
https://drive.google.com/open?id=0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020