Ergun BABAHAN

Rakı masası
6.09.2014
2100

 ‘‘Bir de rakı şisesinde balık olsam’’ mısraları kadar konuşuldu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü kurultayda sarf ettiği, ‘‘Rakı masalarında konuşan adam lazım değil bana’’sözleri..  Sosyal medyaya bakarsak, kurultay tartışmasının önüne de geçti.

Bu satırları seçim sonuçları netleşmeden yazıyorum. Muharremİnce’nin tüm kıvrak zekası ve aktif siyasetine rağmen Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı bir seçim olarak gördüğüm için bu sözleri tartışalım, konuşalım istiyorum.

Erdoğan’ın içki karşıtı söyleminden sonra, Kılıçdaroğlu’nun dünkü çıkışı muhafazakarlığın katmerlenmesi olarak değerlendirildi, özellikle ulusalcı kesim tarafından.

Kılıçdaroğlu’nun ‘‘Yerel yönetim özerklik şartını mutlaka getireceğim’’ sözleri benzer bir ilgi görmedi.

Cumhuriyet döneminin sembollerle siyaset yapma geleneğinin bir devamı aslında bu. Rakıyı savunuyorsak özgürlükçü, eleştiriyorsak yasakçı ve gericiyiz. AKP’nin son dönem politikaları yaşam özgürlüğünü iyice kısıtlar hale geldiği için sembollerin önemi de arttı tabii ki.

Neydi eleştirisi Kılıçdaroğlunun: Kimi arkadaşlar sokağçıkmak, halkla iç içe siyaset yapmak yerine, rakı masasında muhalefet yapmayı seviyor.

Yanlış mı?

Kesinlikle değil.

CHP, tek parti geleneğinden ataleti hiçbir zaman üzerinden atamadı. Bülent Ecevit dönemi, lider üzerinden siyaset yapılan, kadroların yine tam seferber olmadığı yıllardı.

Çok partili rejimde askeri vesayet sistemine güven bu tembel yapıyı sürdürdü. Seçimi kazanmak şart değildi çünkü yargı ve bürokrasinin denetimi Kemalistler’in elindeydi. Askerin desteğiyle ekonomik faaliyetler de sekteye uğramadan sürüyordu.

Bugün artık yeni bir dünya var.

Devletin denetimi İslamcı-Kemalistlerin elinde.

Onlar da muhafazakar, Batılı değerlere karşı çıkan kuşaklar yetiştirme derdinde. Bu yüzden okullardam bilim kovalanıyor, birbiri ardına imam-hatip okulları açılıyor. Bu politikanın orta vadede başarısızlığa uğraması ve hayal kırıklığı yaratması kaçınılmaz. Yeteneksiz, sonuçta işssiz kadrolar yetiştirecek bir sitem bu. Dünyayla rekabet şansı olmayan, iletişim teknololjilerine yabancı kuşaklar geliyor.

Bu kuşakla Türkiye’nin kişi başı 10 bin dolar milli gelir sarmalını kırması mümkün değil. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan uzun yıllardı bu gerçeğin altını çiziyor ve eğitim reformu, hukuk reformu istiyor.

Ancak kendi canının derdine düşmüş olan Erdoğan bu çağrılara kulak tıkıyor ve ideolojik yaklaşıma devam ediyor.

Ortadoğu’nun bugünkü yapısında önemli olan hayal kırıklığına uğrayan genç kuşakların kimi alternatif göreceği.

AKP politikalarının başarısızlığa uğraması, muhafazakar yapıda yetişen bu gençlerin radikal İslam’a yönelmesine yol açabilir.

Bunun için alternatif siyasi umutlar gerekir.

Kılıçdaroğlu’nun söylediği de bu zaten: İktidar alternatifini rakı masasında yaratamazsınız.

Tek parti dönemi geleneğiyle siyaset yapmayı sürdürürseniz, giderek küçülür ve sonunda yok olursunuz. CHP’nin yeni gerçekliğe uyum sağlayacak bir dönüşüm sürecine girmesi, Kürt realitesiyle barışması kaçınılmaz.

İçkide AKP’ye, özerklikte Kürtlere düşman olarak siyaset yapma şansınız yok. Sandıktan çıkacaksanız, gerçekleri görüp kabul etmeniz gerekir.

Siyaseti sokakta, örgütte yapın, akşam gidip rakınızı veya şarabınızı için. Sokakta yapacağınız siyaset, insanların rakı masasının, mini eteğinin, ana dilini özgürce konuşma hakkının garantisi olacaktır. Tek başına rakı masası siyaseti hiçbir şeyi değitirmeyeceği gibi, sonuçta rakı masası kurma özgürlüğünüzün elinizden alınmasıyla sonuçlanır.

Yöntemleri, yol arkadaşları, siyaset yapma biçimi tartışılabilinir, eleştirilebinir ama rakı masası sözü üzerinden Kılıçdaroğluna muhalefet yapmak tipik bir rakı masası siyasetidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar