Etyen MAHÇUPYAN

Etyen MAHÇUPYAN
Etyen MAHÇUPYAN
Serbestiyet Tüm Yazıları
Oylar samimiyete ve sahiciliğe
10.08.2014
3035

 Türkiye yine sonucu belli bir cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor. Ama ilk kez birinin cumhurbaşkanlığı kalıcı bir değişimin habercisi olarak görülüyor ve toplum bu değişimi isteyenlerle istemeyenler arasında bölünüyor. Demokratlık/otoriterlik tartışması aldatıcı… Çünkü Türkiye ne bazılarının dediği kadar demokrat ne de diğerlerinin söylediği gibi otoriter. Ayrıca bu seçimden sonra da bir anda mutlak anlamda şu veya bu yöne gitmeyecek. Dönüşüm devam edecek ve toplumsal talepleri taşımak durumunda olan iktidar, muhalefetin tutumuna da bağlı olarak demokratlıkla ataerkillik arasında salınacak. Eğer muhalefet ‘karşıtlık’ pozisyonunda ısrar ederse iktidarın ataerkilliği demokratlık olarak sunma şansı artacak. Buna karşılık eğer muhalefet geleceğe sahip çıkar ve değişim sürecinin ortağı olursa, iktidarın demokrat bir çizgi izlemekten başka şansı kalmayacak.

AKP karşıtlarının sinirini bozan esas mesele de bu… Karşılarında ‘İslamcı’ deseler de dindarlık anlayışı giderek çoğullaşan bir kitle ve bunun epeyce pragmatik bir taşıyıcısı var. Tahakkümcü deseler de kendi üzerindeki tehditler apaçık olan ve bunu toplumun geneline anlatabilen, dolayısıyla antidemokratik müdahaleleri gerekli gösterebilen bir parti var. Kürt meselesinde yapılanlara bölücülük deseler de toplumsal barışı sağlayabilen, çözüm iradesi gösteren ve toplumu buna ikna eden bir yönetim var. Başarısızlık senaryoları çizip dursalar da ekonomi ve sosyal siyaset alanında karşılarında son iki yüzyılın en başarılı performansı var. Basın özgürlüğünün bittiğiniöne sürseler de ifade özgürlüğünün geldiği şaşırtıcı seviyeyi sahiplenen ve genişletmekten çekinmeyen bir iktidar var…

Geleceğe tarihsel bir özlemle bakan bir toplum için bu mucizevi bir nimet… Yapılan yanlışlar seçmen tarafından görülüyor ama yaşananları daha insani ve gerçek de kılıyor. Çünkü insanlar samimiyete hasret kalmış durumda. Bugüne dek Cumhuriyet rejiminin en belirgin özelliği samimiyetsizlik oldu. Yönetim ve etrafındaki dar cemaatleşme ile insani ilişki kurulamadı. Klişe ve şablonların ardına gizlenmiş yapay elitist söylem halkın geniş kesimlerini ikincil vatandaşlar haline getirdi. Vesayet sistemi ‘demokrasi’ diye, ideolojik yasaların keyfi uygulaması ‘hukuk’ diye sunuldu.

Seçmenin AKP’yi sahiplenmesinin başta bu ‘rejime’ itirazdan öte gitmediği öne sürülebilir. Ancak bu itiraz zaman içinde bir dönüşüm programı haline geldi. Geçiş çok da bilerek, programlı bir şekilde hayata geçmedi. Aksine el yordamıyla, her adımda farklı tehdit ve tehlikelere rağmen, her aşamada farklı bir toplumsal koalisyon üzerinden gerçekleştirildi.Bu nedenle AKP kendi genişleyen tabanı için daha da kıymet kazandı. AKP’nin iktidar süreci güçsüzün güçlenmesi ve gücünü kabul ettirmesi sürecidir. Garantisi yoktu… Eğer bir yenilgi yaşansaydı halkın büyük çoğunluğu başını öne eğip evine dönecek,bir sonraki tarihsel fırsat için kendi meşrebiyle ‘dua’ etmekle yetinecekti.

Ne var ki AKP beklenmeyeni başardı. Sadece bir kimlik değil, aslında çok daha fazlasıyla bir ‘kişilik’ ve sahicilik savaşı verdi. İşte bu nedenle Tayyip Erdoğan kendi hasletlerinden öte bir liderliği temsil ediyor. İnsanlar karşılarında sahiciliği olan bir ‘kişi’ görmek, yaşananın gerçekliğine onun üzerinden inanmak istiyorlar. Erdoğan’ın duruşu sayesinde kendi kişiliklerinin hak ettiği değeri bulduğunu düşünüyorlar. Bunun bir yanılsama olma ihtimali çok az gözüküyor. Çünkü Erdoğan göklerden zembille inmedi… Başından itibaren, tabiri caizse bu siyasi hareket ‘yerlerde sürünürken’, yani horlanır ve alay edilirken onun içine doğdu. İnsanlar Erdoğan’ın değiştirirken değiştiğini çıplak gözle izlediler. Her aşamada kendilerinin de değişim için güç kazanmasını buna yordular. Kendi değişimleri ile Erdoğan’ın değişimi arasındaki koşutluk, özgüven, cesaret ve sahiplenme yarattı. Bugün insanlar Erdoğan’ın samimiyetini ve sahiciliğini kendi ortak dirençlerinin, onurlarının ve kişiliklerinin harcı kılıyorlar…

Bunun ne denli benzersiz bir olay olduğunu anlamayanlar Erdoğan’ın bugün alacağı oyun anlamını da takdir edemezler. İnsanlar bir cumhurbaşkanı adayına, sevdikleri birine değil, gidip kendilerine, kendi geleceklerine oy verecekler. 

Not: Asgari nesnelliğe sahip herkesin anlayacağı gibi,Başbakan’ın ‘affedersiniz’ sözcüğü Ermenilikle değil,  ‘çok daha çirkin şeylerle’ ilgili idi. Ama açıklama yapmadı. Çünkü bu sefer de kendisi için “kıvırttı” denecekti.  Erdoğan karşıtları gerçekliği bir kez daha suiistimal ettiler ve bu da Başbakan’ın işine geldi. Çünkü bu kesimin siyasi ahlaksızlığı AKP tabanında tescil olmuş oldu, kutuplaşma netleşti…   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar