Etyen MAHÇUPYAN
Kemalizm Türkiye’de sadece kamusal alanın kısıtlanmasını, çeşitli kimliklerle birlikte dindarların da dışlanmasını ifade etmedi. Aynı zamanda ‘inşa edici’ bir zararlı işlev daha gördü: Otoriter modernlik anlayışını zihin dünyamızda tanımlayıcı bir referans haline getirdi. Bu çerçeve içinde tanımlandığı ve uygulandığı için 1990’ların ortalarında İslami kesimde demokrasi hala bir tür ‘şeytandı’…Çevreden gelen siyasetin önünde merkezin ele geçirilmesi ve yeni değerler üzerinden inşası vardı, ama bu ‘yeni değerlerin’ tam olarak ne olduğu pek de belli değildi. Yüzeysel bir bakış ve beklentiyle ‘yeni’ değerlerin ‘epeyce’ İslami olacağını öngörmek zor olmasa da, bugünün dünyasında bunun somut olarak hayata nasıl ‘dokunacağı’ belirsizdi. Otoriter laikliğin zihinler üzerinde kurduğu olumsuz hegemonya devam ettiği takdirde, buna verilecek İslami tepkinin de ancak ataerkilliğin içinde dolanıp duracağı aşikardı.
Erbakan karşısındaki yenilikçiler ve sonrasında AKP bu açıdan bir devrimin taşıyıcıları oldular. Demokrasiye ve onunla birlikte anılan bütün hak ve özgürlüklere, farklılıklara bakış meselesine yeni bir içerik kazandırıldı. İslami kesimin yeni siyasetçileri ataerkil zihinsel alışkanlıkları sürdürdüler ama demokratik değerleri otoriter zihniyetin tasallutundan kurtararak özgürleştirdiler. ‘İhtilal’ çeperin merkeze yürümesi ile sınırlı kalmadı… Yürürken zihinsel bir dönüşüm de gerçekleşti. Demokratik normlarda sıçrama yaşandı. Dindar kesimin kendisine, dünyaya ve hayata bakışında ‘olması gerekenin’ çıtası çok yukarılara çekildi. Ama bu normlar yüzeysel bir değerlendirmeye de sıkışmadı. İki nedenle… Birincisi bu kesimin Cumhuriyet tarihi boyunca birikmiş sağlam bir siyasi sağduyusu vardı. İkincisi, aynı süreç içerisinde yaşananların tarihsel bir perspektife oturmasına izin veren yeni bir dünya atmosferi ile karşı karşıyaydık. Dolayısıyla bu kesim AKP iktidarının ne yapmaya çalıştığını daha baştan ‘bildi’. Bunun açıkça söylenmesi gerekmedi. Adım adım ‘yerli’ bir geleceğin inşası ve bu sayede kaybedilmiş bir geçmişin yeniden kazanılması duygusu içinde ilerlendi.
Böylece İslami olan önce kültürel bağlamda yeniden kurgulandı ve anlam kazandı. İç çeşitliliği öne çıkaran, tarihle bağ kuran, kozmopolitliği hatırlayan, saygıya aç, özgüveni yüksek bir İslami varoluş hali ortaya çıktı. Ancak değişim bu noktada durmadı… Küresel ortam, modern devletler düzeneğinin sarsılması, soğuk savaşın bitmesinin ardından gelen dengesizlik ve belirsizlik eğilimleri, Türkiye’deki İslami kesimin ‘etrafına’ bakmasına, çevresindeki toplumlarla ilgilenmesine, onların meseleleri ile ilgili sorumluluk duygusu taşımasına yol açtı. Kürt meselesinin varlığında, aranan kimliksel duruş bir ucu Osmanlılığa diğer ucu Türkiyeliliğe giden bir eksen üzerine oturdu. Bu noktada salt ‘İslami’ olan yetersiz kalmaktaydı… Ama aynı zamanda da vazgeçilmezdi. Böylece İslami olanın tarihsel hafıza ve gelecek hayali ile birlikte harmanlandığı, demokratik değerlerin ve çoğulculuğun bu harmanın içine yedirildiği bir sentez üredi.
Bu sentez ahlaki bakışla adalet duygusunu iç içe sokarken, kendisine atfettiği değerle başkalarına ‘had bildirme’ özellikleri de gösterebilmekte. Batı’nın Mısır ve Filistin konusundaki davranışı yanında, AB’nin bir kültürel kapanma ve ideolojik tıkanma içinde olması bu sentezin daha tepkisel görünümler almasıyla, daha sert bir dilin içinden konuşmasıyla sonuçlanabiliyor. Ama eğer bu dönüşen ve halen dönüşmekte olan İslami kimliğin somut taşıyıcılarına kendi gündelik hayatlarının içinden bakarsanız, yaklaşım, hayal ve beklentilerin bir tepkiden ziyade inşayı davet ettiğini görebilirsiniz.
Türkiye’nin dönüşen İslami kimliği etrafında bir büyük hareketin parçası olan sıradan insanlarda, ellerinden alınmış olana yeniden uzanma, ‘doğru’ bir yörüngeye girmişlik duygusu çok güçlü. AKP’nin aldığı kategorik desteğin sıradan bir siyasi parti sahiplenmesi ile açıklanması mümkün değil. Karşımızda gözleri körelmiş bir taban yok… Her şeyi gören, değerlendiren, önemli ile önemsizi birbirinden ayıran ve gözlerini geleceğe diken bir toplumsallaşma dinamiği var.
İslami kimlik söz konusu dinamiğin odağında yer alıyor ve üretilmiş olan sentezin bütünlüğünü, kalıcılığını ve meşruiyetini sağlıyor. İslami olanın dönüşümü, İslami olmadığı sanılan birçok değerin İslam’la bütünleşmesine neden oluyor. Türkiye’de demokrasinin gerçekçi bir ihtimal olmasını bu dönüşen kimlik sağlıyor… Bu olayı anlamada ‘normal’ zamanların ölçütleri yetersiz kalıyor. Çünkü Türkiye yeni bir ‘normal’ üretmeye soyunmuş durumda…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhalefet için bir not: İktidar (sanılanın aksine) tutarlı ve başarılı!
20.02.2025 - İktidarın Kürt ‘açılımı’ üzerine bir not
15.10.2024 - Çocuklar anayasa yapabilir mi?
24.09.2024 - Mustafa Kemal’in büyümeyen çocukları
19.09.2024 - Nasıl bir ordu isterdiniz?
10.09.2024 - Yeni İttihatçılık havuzunun bilinçsiz balıkları
2.09.2024 - Seçimlerden kim kazançlı çıkacak?
13.04.2024 - SEÇİMLERDEN KİM KAZANÇLI ÇIKACAK?
12.04.2024 - Bahçeli yine çok güzel konuştu…
11.04.2024 - E la nave andra (Ve gemi gidecek)
28.11.2023
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
emir
lütfen şu yazıya bir bakın. Demiray Oral intihal yapmış olabilir mi? http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1120559&CategoryID=42