Gülay GÖKTÜRK

Tekkeler, zaviyeler ve başkanlık sistemi
13.03.2013
5125

 Tekke ve zaviyeler elbette açılmalı. Aslında bundan yıllar yıllar önce açılmalıydı.

Ama tam da şimdi, BDP-PKK ile AK Parti arasında "aldım verdim" pazarlığı iddialarının ortalığı kapladığı bir zamanda değil...

Altan Tan'ın tekke ve zaviyelerin yeniden açılması için kanun teklifi hazırlaması, doğru bir işin yanlış bir zamanda yapıldığında ne kadar zararlı hale geldiğinin örneği olarak ders kitaplarında okutulmalı bence...
Ne yapılmaya çalışılıyor?

BDP-PKK İmralı sürecini "kendi inisiyatiflerinde yürüyen bir pazarlık" gibi göstermeye çalışarak bindiği dalı kestiğinin farkında değil mi? Bu sürecin tek başarı şansının AK Parti'nin güçlü olması ve geniş muhafazakâr kitleleri çözüme ikna etmesi olduğunu hâlâ göremiyor mu BDP ya da PKK veya Öcalan?

BDP -eğer çözüm istiyorsa- AK Parti'nin kitleler içindeki gücünü, itibarını ve güvenilirliğini gözü gibi korumak zorunda olduğunu kavramadıkça ve ona uygun davranmadıkça bu sürecin ilerlemesi çok zor...

Başkanlık çözüm sürecini zehirliyor 

Aynı yanlış zamanlama, daha da vahim olarak, başkanlık sistemi için de söz konusu.
Değerli sosyolog Nur Vergin, Solon'un, "Hangi anayasal sistem daha iyidir" sorusuna şu cevabı verdiğini söylüyor: "İlk önce bana şunu söyleyin, hangi halk için ve hangi dönemde?"

Bugün yaşasaydı ve Solon'a başkanlık sisteminin iyi olup olmadığı sorulsaydı, cevabı yine aynı olacaktı sanırım: Hangi halk için ve hangi dönemde?

Erdoğan başkanlık sistemine geçiş sinyalleri vermeye başladığından beri çırpınıyorum; "Aman sakın yapmayın; yeni anayasayı harcamayın" diyorum. "Böyle bir tartışma, yeni anayasa tartışmalarının tek teması haline gelerek, bütün diğer tartışmaların yapılamaz hale gelmesine sebep olur. Böylece, yıllardır beklediğimiz yeni anayasa hayali bir başka bahara kalır. Toplum da haklı olarak aldatıldığını; AK Parti'nin 'yeni anayasa'dan tek muradının başkanlık sistemine geçiş olduğunu düşünür" diye uyarıyorum.

Sonuç aynen öyle oldu...
Bugün apaçık bir şekilde görüyoruz ki, yeni anayasaya başkanlık sistemini monte etme çabaları, sadece yeni anayasa tartışmalarının eksenini saptırmıyor, aynı zamanda çözüm sürecini de zehirliyor. Başta MHP ve CHP olmak üzere sürecin bütün muhalifleri, propagandalarının ana temasını "PKK'yla başkanlık pazarlığı" üzerine kuruyorsa bu boşuna değil. Çünkü bu propaganda hiçbir partiye angaje olmayan "sokaktaki vatandaş" üzerinde, hatta AK Parti'nin kendi tabanında bile son derece etkili oluyor. Yeni anayasa da, çözüm süreci de bu yüzden ağır yaralar alıyor.

Ufukta koalisyon mu var ki?..

Eğer bu tartışma geniş kitlelerin koalisyon çekişmelerinden bunaldığı bir dönemde açılsaydı olay bambaşka gelişebilirdi. Ama mevcut partinin 10 yıldır gayet istikrarlı bir yönetim kurduğu bugünkü şartlarda, kimse sistem değişikliği yapma ısrarının sebebini anlamıyor. Evet, Burhan Kuzu sürekli olarak bugünkü istikrarın özel koşullardan kaynaklandığını; yarın öbür gün bir koalisyon gelse bütün kazanımların birkaç ayda tepetaklak olabileceğini söylüyor.

O zaman ben de diyorum ki, madem yakın gelecekte bir koalisyon görünmüyor, belki de en doğrusu, başkanlık sistemi tartışmasının Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna otururken değil, görev süresi bitip de bırakırken açılmasıdır. Yeni anayasanın çıktığı, Kürt sorununun çözüldüğü, şiddetin geçmişte kaldığı ve Erdoğan'ın göğsünü gere gere "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim" diyebileceği bir zamanda..
.
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)
  • Tuncay Tezel

    Tuncay Tezel

    23.11.2011 14:40

    Ne seviyorsunuz tarihi tiyatroları oynamaya devam etmeyi.. Kürt siyaseti, Türk siyaseti, Laz siyaseti mi var adamlar terör örgütüne militan yetiştiriyor. Komünist isyan için canlı bomba yetiştiriyorlar, hala ırk siyaseti salatası yapıyorsunuz. Ayıptır artık, yeter artık kesin bu tiyatroyu oynamayı..

  • Baris Seven

    Baris Seven

    22.11.2011 14:43

    Bravo Tayiz..gerçerçekten mükemmel bir şekilde KCK operasyonlarını çarpıtmışsın. Tek soru: KCK operasyonları ne zaman başladı?.. Tek cevap: DTPnin yerel seçimlerde AKPye büyük darbe vurduğu Mart 2009 son haftasında! Hal bu iken kalkıp yok PKK şöyle strateji çizdi, böyle dedi ne demek oluyor. Bir gram aklı olanlar bile, çatışan güçlerin sürekli ikili stratejiler izledikleri, biri olmayınca diğerine ağırlık verdiklerini bilirler...Bırak bu çarpıtmaları da doğru düzgün bir şeyler yaz..

Yazarlar