Hadi ULUENGİN

Recep Tayyip Putin
26.07.2014
1760

DÜNKÜ Tarafın şu çok enfes “Vladimir Erdoğan” manşetine geleceğim ama ilkin oVladimir Putin’in ülkesinden ulaşan inanılmaz bir haberle başlayacağım.

 

***

 

KİEV birlikleri Rus ayrılıkçıların ele geçirdiği bölgeler arasında yer alan ve yine Donetsk havzasında bulunan Slaviansk şehrine önceki hafta tekrar Ukrayna bayrağı diktiler.

 

Bunun üzerine de Moskova televizyonlarının birinci kanalı Pervyi Kanal 14 Temmuz haberlerinde nasıl bir röportaj yayınladı biliyor musunuz? Şimdi sıkı durun!

 

***

 

ORA mültecisi olarak takdim edilen bir hatun ekrana çıkartıldı ve Ukraynalı askerlerin kent meydanında ve herkesin gözü önünde üç yaşındaki bir çocuğu çarmıha gerdiğini anlattı.

 

Muhtemelen yok devenin nalı diyeceksiniz ama yemin ediyorum ki aynen böyle oldu.

 

Zavallı küçük Mesih... Masum ruhu modern Romalılara kurban gitmiş...

 

Zaten sunucu da “Vah vah, demek 21. asır Avrupa’sının göbeğinde hâlâ bu tür vahşet uygulanırken Batı yine de Kiev’i desteklemeyi sürdürüyor” gibisinden sözler yumurtladı.

 

Artı, hem kadını “ifşa cesaretinden” (!) dolayı tebrik etti, hem de hiçbir kılıfa sığmayan minareye rağmen bu rezil yalanın “gerçekliğine” (!) inandırmak için diller döktü.

 

Fakat tabii haber yerinde araştırılınca dezenformasyon ortaya çıktı ama ne gam!

 

***

 

NE gam, çünkü Putin ve onun bir dediğini iki etmeyen medya zaten kaçın kurası...

 

Stalin’in katlettiği liderleri filmlerde makaslamak veya Kızıl Ordu erlerinin Berlin’de çaldığı saatleri fotoğraflarda rötuşlamak falan, komünist dönemden kaşarlanmışlıkları var.

 

Dolayısıyla, tekrar Ortodoks sofuluğa yönelen Rus ahali bu da defa çarmıh eksenli Hıristiyan mitolojilerle manipüle ediliyor ve eski metot zamanın ruhuna uyarlanmış oluyor.

 

Eh, gitti işçi kanı içen gaddar kapitalist, geldi masum çocuk katleden vahşi Ukraynalı!

 

Zaten aynı manipülasyon şimdi de son düşürülen Malezya uçağı için de uygulanıyor.

 

Ve tabii ki bütün bunları Putin’in temsil ettiği otoriter ideoloji çerçevesinde okumak gerekiyor ki,Taraf’ın dünkü “Vladimir Erdoğan” manşetine şimdi bu bağlamda geliyorum.

 

***

 

EVET, farklılıklar mevcut ama yine de iki lider arasındaki benzerlikler göz çıkartıyor.

 

Bunların en birincisini de hem kendilerine ilahi misyon vehmettiklerinden, hem ebedi iktidar istediklerinden; hem de demokrasi kültürüne uzak iklimlerle haşır neşir olduklarından gerekPutin’in, gerekse AKP önderinin yukarıdaki otoritarizmle bütünleşmeleri oluşturuyor.

 

Orada oligarklarla, burada ise yeni sermayedarlarla iktisadi vektörlerini yaratıyorlar.

 

Fakat yine de doğru, Türkiye’nin çoğulculuk geleneği Rusya’dan daha yerleşik olduğu içindir ki ülkemiz o Rusya’nın vardığı ölçüde bir despotizme henüz sürüklenmedi.

 

Medya işi Hizmet Camiası’nın çocuk kanı da içtiğine dair haber yapmaya vardırmadı.

 

Ama eli kulağındadır ve zaten de Erdoğan’ın başkanlığı bunun için büyük rizikodur.

 

***

 

ÖTE yandan, Kremlin lideri Slavofil, Ankara lideri ise dinî ruhiyatı öncelikli kıldığından her ikisi de insiyaki bir refleksle anti-Batı eksende siyaset üretmeye yöneliyorlar.

 

Nitekim dün hayalî bir Şanghay Örgütü’ne methiye düzen ve “Putin derse lâf yok, ben söyleyince kıyamet kopuyor” diye yakınan Erdoğan’ın bugün de Ukrayna’yı, yani o Batı’yı dışlayacak petrol hattına he demesi veya Rusya’yla gümrük birliğini hedeflemesi realpolitik ve ekonomik tercihlerin çok ötesinde, aslında ideolojik bir tercihin suretine ayna tutuyor.

 

Yani demokrasiye yabancılaşan ve otoritarizmle bütünleşen seçeneği yansıtıyor ki, dolayısıyla ha Vladimir Erdoğan, ha Recep Tayyip Putin demişiz, artık aynı kapıya çıkıyor.

 

Oysa bu kapıdan uzaklaşalım, çocukların çarmıha gerildiğine dair yalanlara açılıyor...

 

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar