Hasan Bülent KAHRAMAN
Artık bu hesabı mizana çekmenin zamanı geldi. Ama önce küçük bir anekdot. 3 Kasım 2002 yani seçim gecesi hiç adetim olmadığı halde o sıralarda yazdığımRadikal'in bürosuna gittim. Çok uzun saatler boyu seçim sonuçlarını izledik. Aramızda tartıştık. O sırada gelen televizyonculara yorumlar yaptık. Saat sabahın 3'üydü. Oturup istedikleri yazıyı yazdım. O yazıda akıl almaz, ipe sapa gelmez, çünkü kendisini iyi ifade edemeyen bir cümle kaleme aldım, başımda bekleyenlerin "haydi gazete baskıya giriyor" telaşları arasında ve "İçeriği olan bir demokrasiyi kurmayı, işletmeyi öğrenmeliyiz. Bu gerekirse halka rağmen böyle olmalıdır" diye bitirdim.
Bu yazıyı yazmadan önce oturup yeniden okudum 4 Kasım 2002 tarihli yazıyı. O cümleye kadar, katılmak katılmamak bir yana, bana göre aklı başında değerlendirmeler, yorumlar yapıyor. Yama gibi duran o "meşum" cümleden önce, daha sonra yıllarca belirteceğim gibi, bir partinin % 35 oya karşılık parlamentodaki koltukların % 70'ini alması, hukukidir, meşrudur ama demokratik temsile aykırıdır diyor.
Seçimde oyların % 45'i parlamentoya yansımamış, dışarıda kalmış, bu temsili demokrasiye aykırıdır diyor. Türkiye bu seçim sonuçlarını taşıyamaz, hatta taşımamalıdır diyor. CHP'yi yerden yere vuruyor, sol olamadı diyor. Eleştirdiğim bunlar. O cümleyi yazmasaydım, yazı, diğer onlarcası, yüzlercesi gibi bir yazı olarak okunacak veya okunmayacaktı.
Kaldı ki, gene bu yazıyı yazmadan önce, gene hiç yapmadığım bir şey olarak oturup o günden önceki yazılarımı da okudum. Oralarda öne sürdüğüm görüşleri zaman içinde biraz revize ettim, etmişimdir, ama şimdi bakıyorum temel tezlerim benim için (önemli olan bu değil midir bir yazar için) aynı! Değişse oturup bir kere daha nedenleri üstünde düşünürdüm, ne de olsa serde hocalık var, fakat bu tablodan memnunum. O yazılarda bu "halk" meselesine değiniyorum. Nedeni Genç Parti'nin gösterdiği yükseliş.
O sefaleti diyorum halk istedi diye onaylayacak mıyız? Yani halkın sözüne bir şey dediğim yok (var, o başka bir mesele) fakat o istedi diye bir şeyi benim de kabul etmem, ideolojik ve politik planda, gerekmiyor. Gerekseydi siyaset olmazdı totalitarizm olurdu. Değil mi?
Gene de belirteyim; o seçimlerde AK Parti'ye oy vermedim. Kime verdiğimi, şimdi bana çok yanlış gelir bir biçimde, açıklamıştım. (Onunla ilgili de çok hoş bir anekdot vardır; başka bir yerde anlatırım.) Ne var ki, AKP'yi hiç de öyle fena, yalan yanlış değerlendirmemişim. (İşte bir "değişiklik": o tarihlerde AKP diye yazıyordum, şimdi AK Parti diyorum. Nedeni yok mu?...) İktidara geleceğini görmüşüm ve işin şimdi bakınca bana en çarpıcı gelen yanı, bunu, kimlik politikalarının bir sonucu diye tanımlamakla kalmamış, "merkez"in çöküşüne bağlamışım, 1950 sonrası "radikalizmi"yle irtibatlandırdığım gibi. "İyi ki AKP var" demişim. Oy vermeyeceğim, ideolojik olarak mutabakatım yok ama "iyi ki var".
Bütün bunlardan sonra 2005'te şimdi literatürde sürekli olarak tekrarlanan bazı kavramların, tanımların ve değerlendirmelerin, naçizane ilk defa ele alındığı kaynaklardan biri olan Türk Sağı ve AKP isimli kitabı yaptım. Tüm söylediklerim oarada, yazılar da ortada.
Kısacası, o cümle, manasız, olmayacak, saçma sapan bir ifade, şimdilerin meşhur ve beni güldüren tanımıyla "maksadını (fersah fersah) aşan" bir cümle.
Yazı çıktı. Önce Ali Bayramoğlu dehşet bir yazı yazdı. Kendisine bir elektronik mektup gönderdim, cevap vermedi. Eyvallah. 2005 Eylülü'nde uzun bir süre için Princeton üniversitesine gidiyordum, Radikal'de yazmayı bıraktım. Bu durumu açıklayan "son yazı"mı yazıp çekildikten hemen sonra Ahmet Kekeç bir yazı yazıp, benden söz açıp, bu lafı etmiş kişidir dedi. Eyvallah. Derken aradan uzun yıllar geçti, zamanlar, şartlar değişti, kendisi de çok değişti fakat Nuray Mert aşağı yukarı ayda bir defa adımı vermeden o sözümü tekrarlayıp, benim son dönemde yazdıklarıma vurgu yapıp "böyleyken böyle oldular" manasında bazı cümleleri yazısına dercetmeye başladı. Fena bir şey değil; bütün Türkiye'yi, onun son 10 yılındaki değişimi açıklayacak tek örnek benim. Az buz bir şey değil.
En nihayet Ahmet Kekeç geçen hafta bir yazı kaleme aldı ve beni Mert'e karşı bir manada savundu.
Müteşekkirim ama müsaade ederlerse bunu ben yapayım. Şatafatlı bir sözle tarihe, aslen kendi tarihime ve hatta kabul ederlerse biraz da ona karşı. Çünkü yazısında adam diyor görüşlerini değiştirip "şimdi" demokratların saflarına karıştıysa bunun nesi yanlış?
Görüşünün mantığı baştan sona kadar doğru. Diyelim hakikaten halk, demokrasi, toplum, siyaset, hukuk düşmanıydım, o yazı hakkında çıkan ilk yazıda söylendiği gibi darbe taraftarıydım, değiştim, demokratik bir çizgiyi savunuyorum yanlış mı? Nuray Mert değişiyor, görüşlerini farklılaştırıyor, "gönül gözü"nü açıyor, benim ya da bir başkasının aynı hakkı yok mu? (Öyle düşünmek galiba gerçek bir demokratlık oluyor...)
Ama öyle değil. O kadar uzun boylu değil. İnsanın kendi hakkında yazması hicap vericidir ama ne yazık ki, bu bir yerde birçok insana karşı da borcum. O zaman belirteyim: hayatım boyunca solda oldum, bugün de kendimi orada görürüm, sonuna kadar, ama bir tek gün CHP'li olmadım, dolayısıyla CHP'nin Türk soluna hâkim klasik tezlerini benimsemedim, dolayısıyla askere dayalı bir demokrasi, sol, modernleşme mantığından yana olmadım. Öyle olmadığı gibi "populism" den hayatım boyunca uzak durdum, kaçtım, kaçındım.
Bir tek gün askeri darbelere taraftarlık etmedim. Tüm hayatım boyunca karşı çıktım. Çok basit bir örnek: Bedri Baykam'ın Biz 27 Mayıs'ı Çok Sevmiştik isimli kitabında Türk solunun hayran olduğu 27 Mayıs'a tek karşı çıkan, bütün o askeri darbeler tarihini 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü dahil reddeden benim. İdris Küçükömer'in tezlerini basit buldum ama Türk sağının "sol" dinamiğini daima kabul ettim.
Bunu, Türkiye'nin siyaseti en "şiddetli" yaşadığı dönemde de dile getirdim. Sağın Türkiye'ye ve topluma dönük çabasını, bütün ideolojik yanlışlarına rağmen, solun tavrından daha fazla önemsedim. bu solu savunduğum içindi.
Yazdığım bütün yazılar, kitaplar, tezler, makaleler, verdiğim bütün dersler şu söylediklerimin kanıtıdır. Yani eskiden böyleydim şimdi böyle oldum diyenlerden deyilim. Ama illa da bir insanı sürçen kaleminden tek bir cümleyle değerlendirmek isteyenler varsa, benim söyleyecek bir sözüm yok.
O nedenle bugüne kadar cevap vermedim.
Bazıları, belki yalpaladıkları ve bundan mahcubiyet duydukları için, o duygularını bir "yansıtma" mekanizmasıyla başkalarını örnek vererek ve onları eleştirerek aşmak istedikleri için ancak psikanalitik diye açıklanacak bir inatla bir cümleyi dillerine dolamış, tekrarlayıp duruyorlarsa onlara da yapacak bir şeyim yok.
Benden bu kadar. Baki selamlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024