Hasan ÖZTÜRK
Ünlü mü ünlü bir aktörle ünsüz mü ünsüz bir yazar, oturmuşlar senaryo üstüne konuşuyorlardı. Aktör, yaşamımın filmi olacak bu diyordu. Hem yönetmenliğini yapacak, hem de başrolünü oynayacaktı filmin. Yıllardır bu film için tuttuğu notları ortaya çıkardığında, odada ikisi için oturacak yer kalmamıştı. Ünlü Aktör, bir kişilik yer açıp yazarı oturttu. Kendisi ev sahibiydi. Ayrıca, konuşurken coşup, filmdeki rolünü oynadığı için de yerinde oturamıyordu. Laf olsun diye Aktör’e ünlü deniliyor sanılmasın. O aktör Berlin Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülü almış, Peter Brook gibi bir tiyatro adamının sahnelediği Mahabarata destanında başrol oynamış ve o oyunla dokuz yıl dünyayı dolaşmış bir kişiydi. Yani uluslar arası bir sanatçıydı kendisi.
Senaryodaki sahneleri uzun uzun tartışmışlardı. En çok tartıştıkları da genelev sahnesi olmuştu. Yaşlarının geçkin olmasından olacak, bir türlü betimleyip görselleştiremiyorlardı sahneyi. Bir süre düşünüp çıkar yol aradılar. Genç birini gönderip inceleme yaptırmayı düşündüler. Bunun olamayacağı yargısına vardılar. Genç adamın bu konudaki değerlendirmelerine güvenemeyecekleri konusunda birleştiler. Daha başka bir gözle bakmak gerekirdi oradaki olaylara. Genç adam, başka şeyler arardı genelevdeki kadınlarda. Yaşı geçmiş bir adam düşündüler. O da kendileri gibi çekinirdi o yaşta geneleve gitmeye. Bir tanıyan görürse neler demezdi ki? Yaşlı ve utanmaz bir kişi düşündüler. "Mastor Bar'ın sahibi bu işe uygun" dedi yazar. Aktör, eskiden beri tanıdığı bu adama güvenemedi. "İnceleme yapacağım diye, bizden vizite parasını alır, genelev dönüşü de buraya uğramadan, yaptıklarını anlatmak için Bar'a koşar," dedi.
Senaryonun diğer sahnelerinde anlaşmışlardı. Sorun, yalnızca genelev sahnesiydi. Onu da bitirirlerse iş tamam sayılırdı. Galata kulesine çıkıp oradan dürbünle, genelevde bir şeyler görmeyi denediler, olmadı... Birkaç kez Yüksek Kaldırım'da gidip geldiler, yine olmadı. İçeriye, Zürafa Sokak'a girmeden doğru dürüst inceleme yapmanın olanağı yoktu...
Altmış beş yaşındaki Aktör'le altmış yaşındaki yazar, tam umutlarını yitirmek üzereyken, Aktör, tuvaletten bağırarak çıktı. "Buldum," diyordu. "Sonunda buldum." Yazar, merakla bulduğu şeyin ne olduğunu söylemesini bekliyordu. Aktör: "Buldum," diyor başka şey söylemiyordu... İnik pantolonuna baktığında durumunun gülünç olduğunu anladı ve yarıda kalan işini bitirmek için yeniden helâya girdi. Zaman darlığından iki işi birden yapıyordu. Bir yandan yarım kalan işini tamamlarken(Bir yandan da genelev sahnesi için ne yapacaklarını anlatıyordu... Yazarla birlikte gideceklerdi. Yazar: "Öldürseler gitmem," diye karşı koyunca: "Dinle," dedi Aktör. Dinle de nasıl olağanüstü bir plan olduğunu gör," Turist kılığında gideceklerini, bu durumda herkesin kendilerini turist sanacaklarını, kendisi yabancı ülkelerde çok bulunduğundan oralarda bu gibi şeylerin ayıp sayılmayacağını; her turistin bunu doğal karşılayacağını anlattı... Yazar yabancı dil bilmediğini söylediğinde, Aktör, kendisi İngilizce konuşurken, yazarın, yes, okey deyip durumu idare edebileceğini anlattı...
Ünsüz yazar, zorluk çıkartmak için söylemiyordu bunları. O, geçkin yaşta da olsa bir ün yakalamak istiyordu. Aktör'ün kendisini ünlü yapacağını umarak, onun istediği senaryoyu, bıkmadan, usanmadan, on altı kez yazmıştı. Bir o kadar daha yazabilirdi. Aktör'ü, kırmamaya çalışarak, geneleve üslerindeki giysilerle mi gideceklerini sordu. Aktör, yazara yanıt verirken sifonu çekti. "Hayır, bir şeyler uyduracağız, benim tiyatronun kostümlerinden," dedi.
Aktör'ün Galata’daki evinden çıktıklarında, sırtlarında çanta, Aktör'ün başında oyalı siyah bir yemeni, Yazar'ın başında komik bir şapka, ayaklarında sandaletler ve üzerlerindeki giysilerle Türkiyeliye benzemedikleri kesindi. Ancak, neye benzedikleri de hiç belli değildi. Aktör: "Bizi böyle görünce Turist sanacaklar," dedi Yazar'a. Yazar ise pek huzurlu görünmüyordu. Turiste benzediklerinden kuşku duyuyor, yabancı dil bilmemesini de buna ekleyince, falso vereceğinden korkuyordu. En önemlisi de iki yetişkin oğlu vardı Yazar'ın. Genelevde onlardan biriyle karşılaşacağı aklına geldikçe ürperiyordu...
Yüksek Kaldırım'dan inip sola döndüler. Zürafa Sokak'ına adım attıklarında herkesin ilgisi onların üzerinde yoğunlaştı. Bazıları "Velkam sör," derken bazıları da: "Yollarını şaşırmış bunlar," diyordu. Aktör, elini kolunu sallayarak, yüksek sesle İngilizce konuşmaya başladığında, çevreden ilgi daha da artmıştı. Yazar durmadan: "Yes, Okey," diyordu... Bir yandan da çocukluğunda arkadaşlarına yaptığı şakayı düşünüyordu. Oyunu bilmeyen arkadaşlarına, denize dalıp, suyun altında bir süre kalmalarını, suyun yüzüne çıktıklarında: " Sen, " diye bağırmalarına söyler, onlar suya dalınca: " Seni öpen kim? " diye sorar, çıkan da kendisine sorulandan habersiz: "Sen," diye bağırdı. Onları tuzağa düşürdüğü için çok sevinirdi Yazar. "Şimdi, Aktör de İngilizce öyle şeyler mi söylüyordu acaba kendisine? Yazar bir ara "No," desem mi acaba diye düşündü. Sonra da Aktörden çekinerek caydı. Sen, “Yes,” Okey,” dersin ben ona göre konuşacağım demişti. Aktör’ü dinlemeliydi, kolay kolay ünlü olunmaz diye geçirdi içinden...
Kendilerine ilgi o denli büyüktü ki, önünde iki göbek taşıyan, kolları beyaza boyanmış soba borusuna benzeyen kadın, yanlarına dek gelmiş: "Bak ne vericem lan sör, içeri gel de kendin gör," diyerek Yazar'ı kolundan sürüklemeye başlamıştı. Yazar, bildiği on kadar İngilizce sözcükten birini bağırıp kendini kurtarmaya çalışıyordu kadının elinden. "No,"diyordu Yazar. No diyordu da, başka da bir şey demiyordu. Bildiği sözcüklerden durumuna uyan yalnızca 'no' vardı... Sağ kolunu sıkan, kadının on parmağı değil de, iki güçlü mengeneydi sanki? Aktör Yazar'ın çaresizliğini gördü ve sol kolundan yakaladı arkadaşını. Göğsünün ortasından yarılıp ikiye bölüneceğini sandığı anda, kadın bırakmıştı Yazarı. Aktör'le birlikte İkisi birden yere düştüler. Bir süre Aktör alta Yazar üstte debelendikten sonra, birkaç gencin de yardımıyla ayağa kalktılar. Nereden geldikleri belli olmayan bir kaç gazeteci yanlarında bitiverdi. İngilizce neler olduğunu soruyorlardı Yazar'a. Aktör yardıma yetişip gazetecilere İngilizce bir şeyler söyledi...
Konuşulanlara kulak kabartıp, gazetecilerin kadınlara sorduklarından bir kaç saat önce sokakta büyük bir kavga olduğunu, gazetecilerin de o yüzden burada bulunduklarını anladılar.
Aktör: "Bizi turist sandılar," diye fısıldadı Yazar'ın kulağına. Evlerden kadınlar durmadan laf atıyorlardı onlara. Yazar, kadınların dolar üzerinden fiyatlarını söylediklerini anlayabiliyordu ama, kaç dolar istediklerini anlayamıyordu. Elinde çayaskısıyla yanlarından geçen garson: " Taze 'ti' sör. İki bardak fayf dolar, " dedi. Aktör başını olumsuz sallayarak garsonu gönderdi yanlarından.
"Hey mistır," dedi kadının biri. "Tadına doyamazsınız, isterseniz kaymak da koyarım üstüne," dedi. Aldırmazlıktan gelip, yollarına devam eden turistlere bakıp yanındaki kadına: "Bunların içi geçmiş be, baklavayı ağızlarına koysan yutamazlar bu herifler," dedi.
Belki otuz yıl olmuştu Geneleve gelmeyeli. Yazar, suç işlermişçesine kaçamak bakıyordu olup bitenlere. Kadınların çoğunun yaşı geçkindi. Kiloları da doğalın çok üstündeydi. Genç olanlar da vardı kuşkusuz. Onlar, müşterileriyle uğraşmaktan kapı önlerine çıkamıyorlardı. Eski deneyimlerinden biliyordu bu işin böyle olduğunu.
Yanlarına yaklaşan bıyıklı esmer bir genç, kendilerine çevirmenlik yapmayı öneriyordu. Bildiği sözcük herhalde Yazar'ınkinin iki katıydı ancak. Yedi sekiz sözcüklü bir tümcede ancak İngilizce bir sözcük kullanabiliyordu. Ara sıra da sigara içer gibi devinimler yapıp bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Bu devinimleri de gizlemek ister gibi bir durumu vardı. Sırtına kendisine büyük gelen lacivert bir ceket giymişti. Ayakkabılarının topukları basıktı. İki sivil memur oğlanı kollarından yakalayıp götürürlerken Aktör İngilizce ne olduğunu sordu memurlara. Memurlardan biri bir eliyle sigara içer gibi bir tanımlama yapıp: "Bu çakal fino satıyor sör," dedi. Durumu çok iyi açıkladığına inanarak, Aktör'ün yerine kendisi: "Yes?" deyip gitti...
Çevrelerinde kimse olmadığı bir sırada Yazar, Aktör'e: "Fino, İngilizcede esrar falan mı?" diye sorunca Aktör güldü. "Fino, Türkçe argoda esrar," demek dedi... Bir evin önünden geçerlerken, kendilerinin turist olduklarına iyice inandıklarını gören Aktör, yaklaşıp içeriye bir göz atmak istedi. Yazar da onu izleyip kapıya yaklaştı. Evin tüm kadınları maden bulmuşçasına çevrelerini sarıp onları içeriye almak istediler. Aktör içlerinden birine: "Vat is zor neym?" diye sordu. Kadınlar bildikleri İngilizce sözcüklere bol bol devinim katıp Aktör'e sorular sormaya çalışarak onun ne sorduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Aradan bir kaç dakika geçmeden, genelevin tamamında ne kadar erkek varsa onların bulundukları evin önüne gelip çevirmenlik işine başladılar. Görünüşünden yüksek öğrenim gördüğü anlaşılan bir genç, kalabalığı yarıp yanlarına geldi. "Nedir anlaşamadığınız," dedi kadınlara. Kadınlardan biri: "Bir şey sordu ama, anlayamadık, vizite ücretini soruyor galiba," dedi. Genç, Aktör'e dönüp İngilizce bir şeyler sordu. Aktör'ün verdiği yanıtı kadınlara çevirdi: "Adınız ne diye sormuş, vizite fiyatınızı sormamış." Kadınlardan en yaşlısı: "Valla ben anlamıştım ama, belki yanlış anlamışımdır diye söylemek istemedim," dedi...
Kalabalık birbirinin üstünden atlayıp kapının önünde ne olduğunu öğrenmek için uğraşıyordu. Birbirlerine, orada ne olduğunu soranlara, öndekiler yanıt yetiştirmeye çalışıyorlardı. Bir genç: "İki kişi, Amerika'dan kaçıp, Türkiye'de geneleve düşen kızlarını arıyorlar." dedi. Bir başkası da: "İhtiyarlar yılan oynatan kavaldan var mı diye soruyor kadınlara," diye bağırdı. Kalabalığın çok beğendiği bu söze bol bol gülüştüler. "Benimki kavalsız oynuyor," dedi gençlerden biri. Biraz sonra da polis gelip birikenleri dağıttı. Çevirmen gence kadınlar, turistlere sorması için bir sürü şey söylüyorlardı. Kendisine adı sorulan kadın: "Benim adım Leman, sor bakalım onun adı neymiş?" dedi. Genç, Aktöre sorulanı çevirdi. Aktör: "May neymis Bili," diye yanıtladı onu. Genç bunu da çevirdi kadınlara. Kadınlardan biri: “Gel bili bili bili diye bir süre tavuklara yem verir gibi seslenip arkadaşların güldürdü. Yazar gülmemek için kendisini zor tutuyordu.
Kadınlardan Sumo güreşçisine benzeyeni: "Yanındaki suratsız herife de sor bakalım, onun adı neymiş?" dedi gence. Yazar'ın ayakları titremeye başladı. Kurtuluş yoktu, kendine İngilizce bir ad düşünmeye başladı. Bir yandan da, adı söylerken, konuşmasından turist olmadığını anlayacaklar diye korkuyordu. Oğlan: Vat is zor neym Sör?" dedi. Yazar, tam yanıt verecekti ki, boğazına bir şey tıkandı. Sanki ayva koçanı vardı boğazında, bir türlü yanıtlayamıyordu sorulanı. Genç, Almanca ve Fransızca da sordu adınız ne diye... Aktör, bu basit soruyu anlamıştır, bir yanıt verir diye bir süre bekledikten sonra, baktı ki olmayacak, kendisi araya girip, gecikmeli de olsa durumu kurtardı. Sumo güreşçisine benzeyen kadın: "Ne diyor," deyince, genç: "Sağır dilsizmiş yanındaki. Adı, Coni'ymiş" dedi. Yine kadınlardan en yaşlısı: "Ben anlamıştım valla dilsiz olduğunu ama, belki yanlış anlamışımdır diye, söylemedim," dedi...
Gencin çevirmenliğiyle birçok soru yönetti Aktör. Kadınlar bir yandan yanıt verirlerken bir yandan da birbirlerine soruyorlardı. Bu kadar çok sorudan sonra çıkıp gidecekler miydi bu turistler, yoksa yatacaklar mıydı onlarla. Ev sahibi kadın, ülkenin turizmine bu kadarcık katkıları olması gerektiğini söyleyip susturdu onları. Sorular bittiğinde Aktör, karşıda okuduğu vizite ücreti kadar parayı ev sahibine uzattı: "Tenkyu," dedi. Ev sahibi, Aktör'ün uzattığı parayı alıp koynuna sokarken: "Asıl biz tenkyu Mösyö. Gene kamhir, gene buyurun," deyip başıyla selamladı turistleri. Aktör ince davranışlarla hepsinin elini sıkıp, en son: "Gut bay Leydi," dediği, evin en güzel kızını yanağından öpünce, kadınlardan biri: "Ağzının tadını biliyor pezevenk," diye bağırdı. Yaşlı olan kadın: "Ben biliyordum Sibel'i öpeceğini," dedi...
Evden çıktıklarında, Zürafa Sokak'ta herkes onlarla ilgilenip, neşelenmeye çalışıyordu. Kimisi: "Hoş geldiniz," deyip ellerini sıkıyor; kimisi karşıdan laf atıp bir şeyler söylüyordu. Bıçkın bir delikanlı Yazar'a yaklaşıp, eliyle de imleyerek: "Balıktan ne haber sör baba, oynuyor mu bari," deyip, yanıt almak için yüzüne bakmaya başladı. Yanına yaklaşan bir adam: "O sağır dilsiz, ne dediğini anlamaz," deyince, Bıçkın genç: "Affederisin sör baba, bilmiyordum, kusura bakma," deyip uzaklaştı...
Yazar bir yandan çevreyi inceliyor, bir yandan da neler yazacağını düşünüyordu. Buraya geldiğimiz iyi oldu. Görmeseydim kesinlikle doğru dürüst bir şey yazamazdım diye geçirdi içinden. Zürafa Sokak'ının yokuşunu tırmanarak çıkışa doğru ilerliyorlardı. Sağ yanlarındaki evlerden, bilinen sözlerle kendilerini çağıran kadınlara el sallıyordu Aktör. "Gel, aslanım, gel Conim," diyordu bir kadın. Asırlık bir çınar gibi gövdesini devindirmeye uğraşıp, değirmen taşı büyüklüğündeki kalçalarını kıvırmaya çalışıyor: "Oryantal sör oryantal," diye bağırıyordu...
Düşünemeyeceği kadar veri bulmuştu Yazar. Bir an önce eve gidip genelev sahnesini yazmak istiyordu. Aktör, Yazar'ın kulağına eğilip çevreye çaktırmadan: " Yeterli mi?" diye sordu. Yazar yeterli anlamında başını salladı ve "yes," diye karşılık verdi. Aktör: "Sus konuşma. Sen sağır dilsizsin," dedi...
Genelevin son evine doğru gelirlerken, kadınlardan birinin ayaklarının dibindeki küçük bir fino köpeğini sevdiğini, ona çeşitli oyunlar oynatarak eğlendiğini gördüler. Yazar, yazacağı sahne için yeni bir şey bulduğunu düşünerek kadınla köpeğin oyunlarına bakmaya başladı. Kendisine bakan turist kılıklı adamı gören kadın, kalktı, Yazar'a cilveler yapıp laf atmaya başladı: "Gel, çıktığın yeri göstereyim gel, Coni misin nesin, gel. Hadi gel. Nazlanma. Kamir lan buraya eşşeoğlu eşşek.. Gelsene lan, ne bakıyorsun öyle hıyar gibi. Ulan sör, nazlanma da gel kadın gör..." Sağır dilsizi oynamaya çalışan Yazar, kadına, ne konuştuğunu anlayamadığını anlatmak için, gülünç hareketler yapıyordu.
Kadın, Yazar'ın kendisiyle dalga geçtiğini sanarak: "Ne dalga geçiyorsun lan ipne. Orospuysak insan değil miyiz yani?" diye bağırdı. Sövgüyü duyan Yazar iyice şaşırıp kadının gönlünü almak için daha başka şeyler yapmaya başladı. Kadının bağırmasına ve Yazar'ın palyaçolar gibi, elini kolunu oynatıp gülünç devinimlerle, çeşitli sesler çıkartarak kapının önünde dönmesi, çevredekilerin oraya toplanmasına neden oldu. Yazarın durumunu gören bir gazeteci, ona yardımcı olmak amacıyla durmadan küfür eden kadına, adamın turist ve aynı zamanda sağır dilsiz olduğunu, o nedenle de kendisini anlayamayacağını söyledi. Aktör, duruma el koyup Yazarı oradan götürmek istiyordu ama, durumun görselliği karşısında büyülenmiş gibi bakıyor, çevireceği filmin yönetmeni olarak, böyle bir sahnenin oyuna renk katacağını düşünüyordu. İş nereye varacak bakalım diye beklemeye başladı. Belki de kadın, Yazar'ın üstüne atılıp onu tokatlayacaktı. Belki de evin fedaisi kolundan tutup genelevden dışarıya atacaktı Yazar'ı. Filmde de böyle bir şeyi kullanabilirim diye düşünüyordu Aktör. Bir yandan da iyi ki gelmişiz buraya diye geçiriyordu usundan...
Birkaç saat önceki olayın haberini geç almış bir gazeteci gelip yakınında durdu Yazar'ın. Yanındakine bir şeyler sorup olayı öğrenmeye çalıştı. Sonra da Fotoğraf makinesini eline alıp Yazar'ın karşısına geçti. Beş altı poz fotoğrafını çekti onun. Bu durumu gören Yazar iyice şaşırmıştı. Fotoğrafı yarın gazetede çıkarsa ne yapardı? Kadın, gazeteciye de sövüp, kendi fotoğrafını çekmesini önlemişti. Yeniden Yazar'a dönüp: "Bana bak soytarı, bir saattir sana söylüyorum, siktirol git şurdan. Başımı belaya sokacaksın benim." Yine birkaç kişi, adamın hem turist, hem de sağır ve dilsiz olduğunu, onun kendisini anlayamadığını açıklamaya çalıştılar kadına. Yazar da çevresine biriken yığından iyice tedirgin olmuştu. Kadına son bir selam verip oradan ayrılmak istedi. Nasıl olsa ne dediğini, kendisinin iyi niyetini anlatamıyordu. Bu işi bir an önce bitirmek için kadına doğru yürüyüp, yerlere dek eğilerek selamladı kadını. Bu devinim bardağı taşıran son damla olmuştu işte. Kadın bağırmaya başlayalıdan beri, Yazar'a havlayıp üzerine yürümek isteyen, ancak sahibince tutulan Fino, bu son selama çok bozulmuştu.
Öyle bir fırladı ki Yazar'ın üstüne, kadının elinden kurtulup sahibinin kızdığı adamın paçalarına dalıverdi. Neye uğradığını şaşırmıştı Yazar. Fino, sahibini kızdıran adamın paçalarını yırtmakla öfkesini alamamış, ayak bileğine de dişlerini geçirmişti. Can acısından gözlerinden yaş gelen Yazar, ayağını sallayıp kurtulmaya çalışıyordu köpekten. Kadınının gözlerinin içine bakıp yardımcı olmasını istiyordu kendisine. Kadın ise, sorumluluktan kurtulmak için, yavaş sesle: "Gel buraya Bap," diyordu ama, gürültüden duyulduğu yoktu söylediğinin. Yazar'ın çevresindeki halka iyice büyümüş, itiş kakış nedeniyle Aktör'ü de uzaklaştırmışlardı Yazarın yanından. Aktör kalabalığı omuzlayıp arkadaşının yardımına koşmaya çalışıyordu. Yazar da, onu yanında göremediği için iyice heyecanlanmıştı. Canı da çok acıyordu. Eliyle ensesinden tutup uzaklaştırmaya çalışmıştı Fino’yu; ancak bunun da bir yararı olmadığı gibi elini de ısırmıştı köpek... Yeniden bacağını kaptığında köpeğin kuduz olabileceğini düşündü. Görüp çok etkilendiği "Kuduz" filminin sahneleri gözünün önüne gelmişti. Canını da öylesine yakıyordu ki kuduz olarak düşündüğü köpeğin dişleri. O anda karmakarışık olmuştu bilinci. Boşta kalan ayağıyla köpeğe tekmeyi patlatırken: "Bırak ulan bacağımı it oğlu it," diye bağırıvermişti...
Tekmeyi patlattığı köpekten kurtulan Yazar, bu kez de insanların eline düşmüştü... Onu sağır dilsiz, aynı zamanda turist sanan kişiler, aldatıldıklarını anlamışlar, uğradıkları düş kırıklığı, giderek öfkeye dönüşmeye başlamıştı. Edilmedik sövgü kalmamıştı Yazar'a... Genelevdekilerce tartaklanmaya başlandığında, orada görevli olan polis zor kurtarmıştı Yazar'ı. Zürafa Sokak'tan dışarıya çıktığında kalabalıkça dışarıya itilen Aktör'ü gördü. Yazar'ı gördüğüne sevinen Aktör, haydi geçmiş olsun, bu işi de başardık dercesine: "Havar yu," deyince, Yazar: Başlarım senin havaryundan mavaryundan der gibi başını salladı ve yanıt vermeden Galata kulesine doğru yürüdü...
Aktör'ün evine geldiklerinde ağzını bıçak açmıyordu Yazarın. Ünlü olabilme sevdası uğruna başına gelen bu olay, çok üzmüştü onu... O gece evine gitmeyip Aktör'ün evinde kaldı. Yatmış fakat sabaha dek uyku girmemişti gözüne. Erkenden kalkıp, ocağa çay suyunu koydu. Sigara almak için dışarıya çıktı. Gece, durmadan içtiğinden bitmişti sigarası. Sigara aldığı yerden bir kaç da gazete alıp eve döndü. Çayı demledikten sonra bir sigara yaktı. Gazeteleri okumaya başlayınca, bir haber dikkatini çekti. Haberi okumaya başladığında, bundan sonra kendisinin de ünlü bir adam olacağını anladı. Haberin başlığı şöyleydi: "KART ZAMPARANIN MASKESİ DÜŞTÜ." Köpekle yaptığı savaşın fotoğraf altı da şöyleydi: "Köpek insanı ısırınca haber olmaz derler ama, bu kez haber oldu"... Haberin içeriğinde söylemedik söz bırakmamışlardı Yazar'a. Gazeteci, genel evde kadınlarla ve erkeklerle on altı röportaj yapmıştı konuyla ilgili olarak. Neler neler söylemişlerdi. Ne cinsi sapıklığı kalmıştı söylenmedik, ne de ırz düşmanlığı ne de iktidarsızlığı...
Haberi bitirip gazeteyi kapattığında telefon çaldı. Yazar telefonu açtı. Karşısında büyük oğlu vardı. Oğlu: "Söyleseydin ben götürürdüm oraya seni, böyle dümenler yapmaya ne gerek vardı," dedi. Yazar: "Sana gerçeği anlatırım oğlum. Uyanık ol da annen görmesin gazeteyi," deyince Oğlu: "Annem gösterdi yazıyı bana. Sen uyanık ol da görünme annemin gözüne," dedi...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014