İbrahim Kahveci
Hizmet devleti maalesef gelmeden bitti. Artık maaş devleti oluyoruz. Hem de çok hızlı bir şekilde. Hatırlarsanız Ocak ayının ilk haftasında Başbakan Binali Yıldırım şöyle demişti; “Bütçeyi tam 6 kat büyüttük. 2002’de sadece 120 milyar liralık bütçemiz varken bugün 763 milyar liraya yükselen bir bütçemiz var. Şu anda zannederler ki devlet çok büyük yatırım yapıyor. Devletin topu topu yaptığı yatırım miktarı, yılda 128 milyar lira. Belediyesiyle, bakanlıklarıyla, hükümetiyle hepsini topla yılda 128 milyar lira. Özel sektör, 900 milyar lira yatırım yapıyor.”
Evet, Başbakan aslında çok haklı. Bu gerçeği hepimiz kabullenelim. AK Parti iktidara geldiğinde devletimiz faiz devletiydi. Gelirinin önemli bir kısmı faize gidiyordu. Gerçi faiz giderini de yeniden borçlanma yolu ile ödüyorduk ya....
Ama olsun...
Faiz devletinden 2002-2008 arası uygulanan sıkı maliye-bütçe politikası ile kurtulduk. Hatırlarsanız bir dönem “Faiz Dışı Fazla” kavramını hepimiz biliyorduk. Herkes devletin faiz dışında ne kadar fazla verdiğine bakıyordu. Bu sayede kamu borç oranı hızla düştü ve makul seviyeler elde edildi.
HİZMET DÖNEMİ İDEALİ
Faiz yükünden kurtulan devletimizin, hizmet döneminin başlaması bekleniyordu. Hani bütçenin yüzde 60-80’i faize gidiyordu ya... İşte o paralar artık yatırıma-büyümeye gidecekti.
Bütün idealimiz buydu.
90’lı yılların koalisyon hükümetlerinin batırdığı devlet toparlanmış ve artık gerçek AK Parti başarısı ortaya çıkacaktı.
2008-09 küresel kriz rüzgarı da bertaraf edilmişti.
Tam şaha kalkıyorduk. Tam muhteşem yıllar geliyor diyorduk... 2010 sonrası siz asıl Türkiye’yi göreceksiniz diyorduk.
Umutlar çok büyüktü
Hayaller çok fazlaydı
Nihayet gerçek gücümüzü gösterecektik.
Ama olmadı...
Yine olmadı...
KPSS HAYALİ ÜLKE
2006 yılında faiz hariç 132,2 milyar liralık bütçe giderinin %28,6’sı olan 37,8 milyar lira kamu personel gideri olarak gerçekleşti.
2017 yılında ise faiz hariç 621 milyar liralık giderin 162,1 milyar lirası (%26,1) kamu personel giderine harcandı.
Görüleceği üzere kamu personel giderinin bütçe içinde faiz hariç giderlerdeki ağırlığı azalmış durumda. Çünkü borç oranı düştükçe faiz gideri de hızla düştü.
Ama olayı bütçenin tüm giderlerine orantıladığımızda hesap değişiyor.
2006 yılında bütçe giderlerinin yüzde 21,2’si personele giderken, 2017 yılında bu oran yüzde 23,9’a çıkmış durumda.
Hatta daha iyi anlaşılması açısından ifade edelim: 2006 yılında (son şişirilmiş GSYH serisine rağmen) GSYH 789 milyar liraydı. Ve bu GSYH’nın %4,79’u olan 37,8 milyar TL merkezi yönetim kamu personeli giderine harcanmıştı.
2016 yılında ise GSYH’mız 2 trilyon 609 milyar liraya çıkıyor ve bu paranın %5,71’i olan 148,9 milyar merkezi yönetim kamu personel giderine harcanıyor.
Devlete kapağı atmak tek ve en büyük hayal haline geliyor.
1 MİLYON DAHA GELDİ
Aslında yukarıda verdiğimiz rakamlar olayın bir boyutunu gösteriyor. Kamu personel gideri kadroluların istatistiklerini taşıyordu. Bu işin bir de taşeron kısmı var. Ve yaklaşık 1 milyon taşeron da artık kamu personeli olarak kayıtlara girmiş oldu. 3,5 milyon kişi olan kamu personeline artık bu yıl yaklaşık 400 bin kişi daha eklemiş oluyoruz.
2017 yılında 677,7 milyar liralık merkezi yönetim bütçe giderinin 162,1 milyar lirası personel gideri olarak harcanıyor. Ama devlet yine kendi çalıştırdığı elemanları nedeniyle 27,3 milyar lira da SGKya prim gideri aktarmak zorunda kalıyor.
Kabaca, sadece merkezi yönetim personel giderine bir yılda 190 milyar lira harcıyoruz.
Ama işin belediye boyutunu daha hiç hesaba katmadık bile..
Ya, SGK?
İşte asıl bir büyük mesele de orası...
12 MİLYON 125 BİN KİŞİ
Sosyal Güvenlik kayıtlarına göre 2017 Kasım ayı itibariyle emekli dosyası 11 milyon 436 bin kişidir. Bu dosyalar üzerinden emekli maaşı alan kişi sayısı ise 12 milyon 125 bin 502 kişi görülmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ne ödüyor bu kişilere?
2006 yılında 45,1 milyar lira emekli maaş ödemesi yapan SGK, 2016 yılında emeklilere 185,2 milyar lira maaş ödemesinde bulunmuştur. 2006 yılında iki kez revize ile masa başında artırılmış GSYH’nın yüzde 5,71’i emekli maaşlarına gidiyordu. 2016 yılında ise bu oran da yüzde 7,10’e çıktı.
Veya biraz daha toplayarak gidelim mi?
2006 yılında merkezi yönetim kamu personeline ve emeklilere ödenen maaş toplamı 82 milyar 887 milyon liraydı. Ve bu para ülke ekonomisinin yüzde 10,5’ine eşitti.
2016 yılında ise merkezi yönetim personeli gideri ile emeklilere ödenen maaş 334 milyar 022 milyon liraya çıktı. Bu para da ülke ekonomisinin yüzde 12,8’ine yükselmiş oldu.
Sakın oranları küçümsemeyin. GSYH’daki her 1,0 puan 2016 yılı için 26 milyar liraya denk geliyor. Eğer emekli maaş gideri ve kamu personel gideri 2006 yılı ile aynı oranda kalsaydı 334 milyar lira değil, 274 milyar lira olacaktı. Sizce 2016 yılı için yıllık 60 milyar lira artan ödeme az mı?

Şimdi son verilere bakalım:
2017 Ocak Kasım
*Merkezi yönetim personel gideri: 151 milyar 058 milyon TL
*Merkezi Yönetim devlet prim gideri: 24 milyar 894 milyon TL
*Sosyal Güvenlik Kurumu emekli maaş gideri: 191 milyar 685 milyon TL
*Sosyal Güvenlik Kurumu sağlık gideri: 71 milyar 003 milyon TL
*Hazineden SGK’ya aktarılan kaynak: 136 milyar 783 milyon TL
BU YÜK TAŞINMAZ
Geçen gün yazdım. Hepimiz korkmalıyız.
Kasım 2017 verilerine göre 20 milyon 303 bin prim ödeyen çalışan var. Bunun karşılığında 12 milyon 125 bin kişi emekli maaşı alıyor. 2018 yılında devlet 1 trilyon 132 milyar lira para toplayacak. En basit ifade ile en az 200 milyar merkezi yönetim personel gideri olacak. En az 220 milyar emekli maaş gideri olacak. Ama belediye ve diğer kamu kurumları eklendiğinde ödenecek maaş giderini zaten hiç bilmiyorum...
Topladığınız zaman rakamlar netleşiyor.
Faiz devleti olarak aldığımız ülkeyi maaş devleti haline getirdik.
Oysa idealimiz hizmet devletiydi...
O işi “kasadan beş kuruş çıkmadan” özel sektöre yaptırıyoruz diyebilirsiniz. O zaman bir köprüyü ancak 400 liraya geçersiniz. Bilmem anlatabildim mi?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025