İbrahim Kahveci
Ocak ayı dış ticaret verileri açıklandı. Geçen yıl ocak ayında 12.434 milyon dolar olan ihracatımız %5,93 artışla 13.171 milyon dolara yükseldi.
İhracatımız yükseldi ama aslında bir düşüş yaşıyoruz.
Şöyle ki; geçen yıl dolar 3,80’lerde seyrederken yaptığımız ihracatı, bu yıl dolar 5,30’larda seyrederken sadece yüzde 5,9 artırabildik.
İhracatın artması için iki temel neden sayabiliriz:
1- Kur artışı
2- İç talep azalışı
Geçen yıl ağustos ayında dolar 7,2 lirayı görmüş ama ağırlıklı yüksek fiyat eylülde yaşanıyor. Zaten sert kur dalgası ile iç talep kısılması da eylül ayında kendini gösteriyor. Ve böylece veriler hemen ihracat rakamlarına yansıyor.
Ağustos ayında 12.926 milyon dolar olan ihracatımız, eylül ayında 14.405 milyon dolara yükseliyor. Ekim ayında 15.692 milyon dolara yükselen ihracatımız kasım ayında da 15.529 milyon dolarda gerçekleşiyor. Ama aralık ayında ihracatımızda adeta bir kademelik kayıp yaşanıyor ve rakam 13.902 milyon dolar oluyor.
Ve ocak 2019 ihracatı.
Yine bir kademe daha düşüşle 13.171 milyon dolara gerileyen ihracat.
Bu düşüşlerde iki neden sayabiliriz.
A- İthalatta yaşanan tıkanıklık,ihracat için gerekli stok ara malını tüketmiştir.
B- Kur düşüşü ile ihracatta yeniden durağanlık başlamıştır.
Aslında başka nedenler de eklenebilir. Ama bir gerçek var ki, ihracatımız iç talep daralmasına rağmen son iki ayda güç kaybediyor.
Dış talep noktasına fazla değinmedim, çünkü henüz dış talepte ihracatımızdaki durağanlığı izah edecek sert daralma olmadı.
***
Burada bir başka meseleyi yeniden gündeme getirmek düşüncesindeyim.
Emsal ülkelerle kıyasladığınızda dolar/tl dengesi şu sıralar 3,0-3,5 bandında olmalıydı. Hatta hiçbir şekilde 7,20’ler görülmemeliydi.
Ama yanlış ekonomik görüşlerimiz bizi bu uç noktalara kadar taşıdı. Bakınız yanlış kararlardan ziyade yanlış görüşler diyorum. Burası çok önemli...
Şimdi sorumuzu soralım: Bu kadar sert dalgalanan bir TL ile hangi ihracat veya ithalat kararını alabilirsiniz?
Bu cümleyi neden kurdum: Gelişmiş ülke para birimleri de serbest piyasada dalgalanmaya bırakılmış durumda. Ama onların para piyasalarındaki derinlik, bizdeki kadar sert dalgalar oluşturmuyor.
İşte bu nedenle, gelişmekte olan ülke para birimi olarak çok sert dalgalara maruz kalıyoruz. Ve de bu dalgalar bizim reel sektörü çok sert etkiliyor.
Burada şu noktayı da hemen belirtmeliyim: Devlet kontrolündeki bir kur politikasını asla savunmuyorum. Serbest piyasanın kuru kontrol etmesi daha doğru oluyor. Ama piyasada ‘yapıcı’ olarak başka argümanları da düşünebiliriz.
Mesela daha istikrarlı kur için Merkez Bankasının daha yoğun enerji harcamasını düşünebiliriz. Bugün piyasada kur dengesini bir bakıma yerli tasarruf sahipleri gerçekleştiriyor. Mevduatımızın önemli bir kısmı dolara bağlanmış durumda. Ve sert dalgalarda dolar satıyor, durulunca alıyoruz.
Oysa bu görevi bir nebze döviz rezervi ve faiz politikası ile Merkez Bankası da destekleyebilir. Mevcut politikada tabiri caiz ise Merkez kura hiç karışmıyor. Sadece enflasyon hedeflemesinde dolaylı araç olarak faizle kontrol sağlıyor. Kriz anlarında ise bazı zamanlarda dolar satışı da gerçekleştiriyor. Ama bu önlemlerin yetmediği de çok açık.
***
Burada elbette siyasetin çok sert kararları ile dalgalanan bir ekonomi oluşturduğumuz açıktır. Ama maalesef siyaset çoğunlukla ülke istikrarı ve bekasından ziyade, kendi iktidarı ve bekasını düşünerek hareket edebiliyor. O nedenle bu kadar önemli bir alanın sadece siyasetin kararları ile dalgalanmasına müsaade etmemeliyiz.
Yeniden değinmek gerekirse, bugün dalgalı kur sisteminde zayıf siyasetin de etkisi ile çok aşırı dalgalanan bir lira ile karşı karşıyayız. Ve bunun yükünü özellikle dış ticarette fazlası ile ödüyoruz.
Faturayı uydurmuş olduğumuz bir “dış düşmanlar” ile partizan tabana inandırabiliriz. Ama faturayı ödeyen ihracatçıya ne diyeceğiz!
Yeniden durağanlaşan bir ihracat ile karşı karşıya gelmedik mi? Dalgalı kur ipinin ucunda sadece ihracatçı değil, o sektörlerde çalışan binlerce çalışan da sallanıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025