İbrahim Kahveci
Kasım ayının başında önce Merkez Bankası Başkanı görevden alınıp yeni Başkan ataması yapıldı. Ardından ise Hazine ve Maliye Bakanı görevden affedilip yeni Bakan göreve başladı.
Koltuk boşken döviz piyasasında başlayan olumlu hareket şimdilerde de sürüyor. Dolar/TL kuru 8,85 zirvesinden şu aralar hayli uzakta.
Fakat bir şey var. Temmuz 2018’de başlayan yurtiçi döviz alımı ağustos-ekim molasının ardından yeniden hızlandı.
14 Ağustos-16 Ekim arasında 2 aylık süre zarfında BDDK verilerine göre yabancı para mevduatı 242.214 milyon dolardan sadece 242.629 milyon dolara çıkıyor. Sadece 415 milyon dolarlık bir YP artışı yaşanmış.
Oysa kasım ayının başında başlayan döviz alımı adeta yeni bir ralli havasında.
Yabancı para mevduatları 16 ekim- 30 Ekim arasında 242.629 milyon dolardan 244.492 milyon dolara yükseliyor. Hatta buradaki yükselişte parite etkisi dolar lehine işliyor.
Ben özellikle 06 kasım sonrasına bakıyorum. 06 kasım günü 248 milyar dolar olan yabancı para mevduatları 18 aralık itibari ile 257.955 milyon dolara yükselmiş durumda.
Yani MB başkan değişimi ve Bakan değişimi sonrasında yabancı para mevduatlarında 9.872 milyon dolar artış yaşanıyor.
Burada parite etkisi oldukça yüksek. Dolar/euro paritesi 1,1875’ten 1,2255’e çıkıyor. Yani yaklaşık 80 milyar avro mevduatın dolar karşılığında 3 milyarlık artış oluyor. Bu ise bize net döviz alımının yaklaşık 6,8 milyar dolara vardığını göstermektedir.
Ama bu miktar hiç az bir rakam değil. Hem de reform gibi, yeni yönetim gibi oldukça iyi bir algı döneminde bu döviz alımı gerçekleşiyor.
***
Bugün olaya farklı bir noktadan bakalım. Millet döviz alıyor ve tasarrufunu dövize çevirmeye devam ediyor. İyi ama kim daha çok finansal artıda. Elbette milyonerlerin oranına bakınca daha zenginler...
TL yeterince cazip değil. O zaman TL’nin cazibesi artırılmalı, yani getirisi. Ya da faizi...
Faiz artınca zaten geliri sınırlı ve tüketimi kredili olan alt gelir gruplarının bu imkanını da azaltacak.
Ekonomiyi soğutma hamlesi geliri sınırlı kesimi kredili tüketimden caydıracak ama ya başka imkan yoksa?
Büyük kısmı milyonerlerden oluşan tasarruf sahiplerinin döviz tercihi de sistemi adeta kilitliyor. Böylece fatura daha alt gelir gruplarına yükleniliyor.
Pandemi sürecinde zaten bozulan gelir dağılımı bu şekli ile daha da derinleşecek. Fakat çözüm için de elimizde imkanlar oldukça sınırlı.
Yatırım güvencesi açısından ciddi sorun yaşayan, mülkiyet güvencesinde bile yatırımlarını kısan bir reel sektör ve yabancı yatırımcı durumu var.
Böyle bir atmosferde tek çare finansal araçlar vasıtası ile denge kurmaya çalışmak oluyor. Tabiri caiz ise zor durumda kalanın yüksek faiz ödemesi gibi.
Bugün aslında bunu teyit etmiş olacağız. Risk primi, döviz ihtiyacı, itişmeci dış politika, adaletin sorgulandığı iç politika vs vs. Kısaca yönetimsel sorunun tabelasını göreceğiz faiz oranlarında. Faizde görmezsek de döviz fiyatında göreceğiz bu yansımayı.
Faiz ve döviz kıskacına girmiş olan ekonomimizde fatura maalesef yine geniş halk kitlesine, yani, alım gücü düşük alt gelir gruplarına çıkıyor.
Bu bir yönetimsel tercih olduğu gibi aynı zamanda yönetimin sonucu oluşan bir açmazı da işaret ediyor. O nedenle yönetimin her ne kadar “biz bunu istemeyiz” demesi de bir şey ifade etmiyor.
Çünkü faiz bir sonuç olarak karşımızda öylece duruyor.
***
Başlık aslında sadece parasal dengeyi ifade için yazıldı ama gerçek şu ki; alt gelir grupları sadece zenginin finansal dengesi için fatura ödemiyor. Aynı zamanda gerçeklikten kopan siyasetin de milli ve dini söyleminin faturasını ödemek durumunda. Bir tarafta iktisadi olarak hayli zor durumda bir büyük kesim...
Diğer tarafta ise siyasi itibar göstergesini maddi kamu imkanlarına bağlamış bir siyasi kadro.
Burada tercih elbette söz konusudur.
İşte o tercih bütün sonuçları doğuran ama sonuçlara yol açan iradenin çektiği çileden başkası da değildir.
Bugün bir bakıma 2021 yılının ilk işaretlerini göreceğiz.
Daha sıkıntılı ve daha derin bir atmosfer. Belki 2021 ikinci yarısı düzelme başlar.
Belki de işte o düzelme fırsatında yeni bir kriz tercihine seçim de olabilir.
İşte asıl o zaman uzun düşünmek ve krizlerin gerçek nedenini sorgulamak durumunda kalacağız. Yani bugün tercihlerinin faturasını ödeyenler desek daha makul olabilir.
Karar sizindir.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
8.12.2025
4.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
20.11.2025
19.11.2025
17.11.2025