Almanya’nın çok çok önündeyiz... Merkel’e bizim 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var deyince “üff” dedi.

Biz Ay’a yolculuğa çoktan hazırlandık. Hatta Ay’a 4 şeritli yol yapıyoruz desek inanacak bir seçmenimiz bile var.

Bakın on yıllar önce 2004’de Akçakoca açıklarında gaz bulmaya başlamıştık. Ardından on yıl önce Güneydoğu’da da petrol keşiflerimiz oldu. En son ise geçen yıl ağustos ayında 320 milyar m3 doğalgaz keşfettik.

Ve 3-5 ay arayla bu keşfi yeni müjdelerle büyütüyoruz.

İyi ama 320 milyar m3 ilk keşfimiz ne alemde? O keşfedilen gazı çıkarmak için hangi adımlar atılıyor? Hani 2023’de çıkacak ve evimize gelecekti?

320 milyar m3 ilk keşfin sondajları yapıldı mı? Gaz çıkarmak için kuleler kuruldu mu? Ya da en azından o gaz çıkartılabilir bir değerde ise, ihalesi yapılıp çıkartma işlemi başladı mı?

Keşif ve müjde sürecinden sonra Milletin yaşadığı tek gerçek ise, her ay doğalgaza yüzde 1 zam yapılması oldu. Acı ama gerçek maalesef bu.

***

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Güney Beldesinde seçim konuşması yapmış: “Size bir şey söyleyeyim, başkaları çok çatlayacak, kıskanacaklar. Görecekseniz Temmuz ayından itibaren ülkemin ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, İtalya’sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD’si de çatlayacak, patlayacak.”

Gerçekten ekonomimiz böyle mi? Berat Albayrak bile bu müjdeleri verip gideli yıllar oldu. O gitti ama aynı dilin yeni aktörü geldi.

Yaklaşık 4 yıldır her yılbaşında “Bu yıl ekonomimiz şahlanacak” manşetleri atıyoruz. İyi ama 2015 yılından beri yüksek işsizlik ve 2018 yılından beri de duran bir ekonomi ile BÜYÜK BUHRAN yaşıyoruz.

Herkesin üniversiteli yapıldığı eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği -SSCB modelinde nasıl uçacağız? Kim çalışacak, kim işçi olacak?

***

2018/1.çeyrekte 2,09 trilyon dolar olan kredileri şimdi 3,5 trilyon liraya çıkarttık. Ama ekonomide 3 yılda büyüme sadece 8,9. Aslında böyle bir büyüme de yok. Sadece enflasyonu düşük gösterdiğimiz için kağıt üstünde büyümüş gözüküyoruz.

Nitekim karşılıksız parasal genişlemeden dolayı enflasyonist patlama yaşamak üzereyiz. ÜFE %38,3 artarken TÜFE 16,6 artmış. Bu açık fark nasıl gidecek? Sonuç ne olacak, bilen yok?

***

Öyle bir yönetiliyoruz ki, örneğin Varlık Fonu kurduk.

Varlık Fonu ile varlığa kavuşacağız sanılıyordu. Varlık Fonu’nun başına da bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan kendini atadı.

Varlık Fonunun içine Kamu Bankaları, Çay-Kur ve PTT gibi şirketler alındı. Ve bu şirketlerin büyük bir atılım yapacağı söylendi.

Vakıfbank 2020/03 döneminde 1 milyar 716 milyon TL net kar elde etmişti. Oysa 2021/03 dönem karı sadece 750 milyon lira.

Çay-Kur ve PTT ise Varlık Fonu öncesinde kar eden kamu kurumlarıydı. Şimdilerde onlar da zarar üstüne zarar açıklıyorlar.

Varlık Fonu mu yoksa KURUTMA FONU mu bilemedim.

***

Bir yanda ülkemizin varlıkları eriyor, geleceğimiz kararıyor ama diğer yanda meydanlarda/ekranlarda Türkiye uçuyor bizi kıskanıyorlar söylemleri.

Daha dün Yunanistan ile Akdeniz’de bizim enerji aramalarımıza köstek oluyor diye savaşın eşiğindeydik. Ama bugün korona bile Dışişleri Bakanımızın Yunanlı meslektaşını kucaklamasına engel olamadı. Arama gemilerimizi limanlara çekeli aylar oldu zaten.

İşin özeti şu;

büyük büyük işler yapmayı ve hayaller satmayı çok iyi beceriyoruz. En büyük gezegen Jüpiter ise bizi Mars kesmez. Biz Jüpiteri fethetmeliyiz.

Ama gerçek şu ki, vatandaş evine ekmek götüremiyor.

Bu çelişki nasıl mı aynı anda yaşanabiliyor? İşte onu da CNN Türk ekranlarında Hasan Basri Yalçın aslında söyledi. Bizim AB Grubu ve Y-Z kuşağı ile aramız yok. Geriye ne kaldı? Alt eğitimli ve yaşlı kuşak.

Bakalım bu kesime hayal satarak gençlerin geleceğini daha ne kadar karartabileceğiz?