İlhami IŞIK
Anlaşılan o ki Avrupa Birliği’nde kimi çevreler Türkiye'ye karşı tümden "nesnel ve sağduyulu tutumu" kaybetmiş durumda. Küçük ama yine anlaşılan o ki; etkili bir azınlığın radikal tavırları, Avrupalılık değerlerinin yerine ikame edilmiş. Avrupa Birliği’nin geleneksel olarak dayandığı ideoloji ve hakimiyet demokratik değerler olmaktan çıkmış, yerini feci şekilde keşmekeşlikten beslenen radikal Stalinist bir dargörüşlülüğe bırakmış.
Türkiye Avrupa Birliği Türkiye ilişkileri, bu ve benzer çevrelerin baskın dayatmaları yüzünden, olguları doğru dürüst tasnif edemeyen "miyop bir saplantıya" mahkum edilmek isteniyor. Kısır bir pozitivizme indirgenen bu ilişkiler, iler tutar yanı olmayan bir "öznellik"arasında sıkışmış kalmış görünüyor.
Avrupa Konseyi parlamenterler meclisinin 13 yıl aradan sonra yeniden siyasi denetim kararını oylaması; Komintern'in uydusu olan 3. Enternasyonal delegasyonu gibi, siyasi komiserliğe soyunması hiç kuşkunuz olmasın geçmişte olduğu gibi bugün de ''Stalinist bir tavırdır''. Bu karar klasik radikal solcu kafanın kirlettiği anlamsız, lekeli ne Avrupanın gerçekleriyle ne de Türkiye'nin hakikatleriyle örtüşmeyen ve yakışmayan, tuhaf zihinlerin ürünüdür.
AKPM ne istiyor?
Kararın özüne baktığımız zaman ortaya çıkan talep ve arzu şudur; "Ey Türkiye, mevcut iktidarını PKK ve FETÖ ile paylaş! Eğer mevcut iktidarı FETÖ ve PKK ile paylaşmazsan ben de üyelik başvurunu sıfırlarım. Üyelik tarihini başvuru tarihinin öncesine çeker, 13 yılı ve katedilmiş bütün mesafeleri yok sayarım!".
Aslında bu kararın özü de biçimi de budur. Herhalde biri çukur açıp adam öldürdüğü için iktidar ortağı olmayı hak ediyor; diğeri ise 15 Temmuz’da darbe yapma cesareti gösterdiği için “iktidar blokunda yerini almalı” demeye getiriyorlar. Pes doğrusu!
Bu dayatma asla ve kat’a kabul edilemez.
2002 yılından bu yana iktidarını, meşruiyetini ve demokratik reformlarını, siyaset içinde yapan ve her dönemde kendini seçimler yoluyla ulusun iradesiyle şekillendiren bir ülkeye, bir iktidar biçimine karşı bu dayatma kabul edilemez.
Ortada demokrasi dışı, siyaset dışı yollarla elde edilmiş bir iktidar gaspı olmadan hiçbir kurum yekdiğerine siyasi denetim talebinde bulunamaz. Bunu kararlaştıramaz ve uygulamaya koyamaz.
Bu karar radikal solun ırkçı Avrupalılar ile birlikte aldığı Türkiye'yi "paranteze" alma çabasıdır. Türkiye halkı ve demokrasinin geleceğini önemsemeyen bu dilin tarihsel bağlamı sadece ''farklı olduğu'' için ortodoks bir katılıkla uygulanan "ayrımcılık ve ötekileştirme" siyasetidir.
Bu bay ve bayanların özel olarak söylemeye çalıştıları belirgin mesajları şudur: Demokratlık yalnızca batılı Hıristiyan kültürün ürünüdür! Batılı ve Hıristiyan olanlar ancak demokrat olabilirler!
Onlara göre Batılı ve Hıristiyan olmayan kültürler demokrasi üretemez!
Esasen otoriterleşme budur işte. Esasen demokratik değerlerden kopuş budur işte.
Zaten Avrupa'nın göbeğinde yükselen ırkçılık sesleri ve Avrupa Birliği'ne hakim olmaya çalışan Nazi bozuntusu ırkçıların ayak sesleri, aslında birçok şeyi açıklıyor.
Sormazlar mı adama; Türkiye'ye karşı geliştirdiğin bu katı tutumu neden içerideki ırkçılara karşı sergilemiyorsunuz? Neden ırkçı parti ve çevrelerinize siyasi denetim zorunluluğu uygulamıyorsunuz?
Ama unutmayalım ve soğukkanlı olalım. Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri bu çevrelerin nefretinden daha büyük ve daha değerlidir. Biz Avrupa Birliği'ne üye olmayı onlar istedi diye istemedik. Biz kendi çıkarlarımız ve geleceğimiz için bu kararı verip uyguladık.
Bu kararda direnmek sadece çıkarlarımızı yansıtmak anlamına gelmez, aynı zamanda demokrasi ve insan haklarını da savunmak anlamına gelir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025