İlhami IŞIK
Hava ağır. Atmosfer nefes almaya bile müsait değil. Herkes, her şey ağır bir baskı altında. Allah sonumuzu hayır eylesin demekten başka elimden bir şey gelmiyor. Bir uçtan öteki uça öyle bir savrulduk ki, ara kademeler, gri bölgeler uçup buharlaştı. Benim gibi ömrünü, zıt iki kutbun ortak yanlarını bulup buluşturmaya, ortak yanları uzlaşma mevzii haline getirmeye adamış biri bile çaresizlik içinde kıvranıyor. Sorun öyle hızlı bir alev topuna döndü ki, doğrusu, bu durum benim önceden öngöremediğim bir seviyeye çok hızlı tırmandırdı. Şimdi aşağıdan, hem iç çekerek hem de aptallaşmış bir yüz ifadesiyle, olup biteni izlemeye ve anlamaya çalışıyorum.
Bütün içtenliğimle söylemeliyim ki, ne demem konusunda net bir fikrim yok. Bu durumdan son derece rahatsız olmama rağmen, kişisel durumum budur maalesef. Keşke elimde sihirli bir değnek olsa diye adeta yalvarıyorum Allah’a. Belki sihirli bir değnek, yılların, kimbilir belki de yüz yılların önyargılarını bir çırpıda ortadan kaldırır ve neredeyse yosun tutmuş endişelere teskin edici cevaplar bulurdu.
Bir derde deva olmak isterdim. Ama çaresizim. Çünkü kimse ötekini dinlemiyor. Kimse ötekinin farklı ama doğru bir şeyler söyleyeceğine inanmıyor. Kimse ötekinin kendi yararına yontmadan ağzından hayırlı bir çift lafın çıkacağına inanmıyor. Bu hakikaten de berbat bir durum.
Kim ne derse desin, herkes gibi ben de kendimi ağır bir baskı altında hissediyorum. Bu baskıdan kurtulmanın tek yolu var; geçmişte yaptığım gibi "Balıkçı" olmak. Balıkçı olmak derken kastettiğim şudur; Ne Kürt ne de Türk olmak. En hafif deyimle Norveç kadar tarafsız ve Norveç kadar nesnel olmak.
Bu ağır sorunun ve sorunu daha da ağırlaştıran bu kurşun gibi ağır atmosferin içinden geçmek ve ondan söz etmek ve çözümler için fikir üretmek, ancak böyle mümkün olabilir. Tabii eğer izin verirseniz. Bunları söylerken elbette kastettiğim bir tür arabuluculuk değil. Buna gerek yok; Çünkü henüz iş işten tümüyle geçmiş değil. Benim söylemeye çalıştığım şey, yanlış şeyler söylesem bile beni dinleme imkanına kavuşmaktır.
Kabaca şunu söylüyorum; ne yapacaksanız yapın ama önce bir dinleyin. Kimi seslerin duyulur olmasına izin verin. Son tahlilde kaybedeceğiniz bir şey yok. Kimbilir, belki de birbirimizi dinlerken başka alternatifler bulma imkanı doğabilir. Belki en az maliyetli çözüm imkanları doğabilir. Testiyi kırmadan testiye son bir kez daha bakmakta fayda var.
Eğer izin verirseniz kafamı kurcalayan iki temel meseleye dair fikirlerimi sizinle paylaşmak isterim. Birincisi, referandum ile birlikte Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bir cazibe merkezine dönüşeceği algısıdır. Bu algının koşulladığı diğer sorun ise bu durumun içeride ayrılıkçı cereyanları tetikleme ihtimalidir.
Türkiye’deki Kürtler şu gerçeği çok iyi biliyorlar. Türkiye, bir Avrupa ülkesidir. Türkiye’nin yüzü Avrupa’ya dönüktür. Bunun anlamı, bir Avrupa hayranlığı filan değildir. Bunun anlamı demokrasi ve parlamenter rejimdir. Bunun anlamı, Ortadoğu'daki kaygan zemin yerine, nispetten standart bir hayat koşuludur. Güvenilir bir gelecektir. Bunun en büyük kanıtı ise 40 yıl boyunca PKK’nin vaatlerine kanmamış olmaktır. Eğer Türkiye’de yaşayan Kürtler Ortadoğu'da yaşamak isteselerdi, PKK’nin çağrılarına kulak kabartıp öyle pozisyon alırlardı. Bunu yapmadılar. İkincisi 1992 yılından bu yana Irak'ın Kuzeyinde bir Kürt oluşumu vardı. Bu oluşum 2005’de anayasal bir nitelik kazanarak federal devlet statüsü kazandı. Peki kaç Kürt gidip bu federal devlette yaşamaya karar verdi? Sayılar ortada bir elin parmak sayısını geçmez.
Dolayısıyla Türkiye Kürtleri için tek bir cazibe merkezi vardır onun adı da Türkiye’dir. Nokta. (Devam edeceğim.)
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025