İsmet Berkan
Türkiye’de serveti ve birikimi yüzyıllar öncesine dayanan kaç aile sayabilirsiniz? Sıfıra yakın olmalı. Çünkü Osmanlı sivillerin servet biriktirmesine izin vermezdi.
Peki serveti 100-150 yıllık kaç aile sayarsınız? On, yirmi, belki yüz… Hepsi o kadar.
Türkiye’de servet ve sermaye birikimi denen şey, aile zenginliği denen şeyin tamamı Cumhuriyet döneminin ürünüdür. 1950’lerden itibaren daha hızlanan, 80’lerde büyük bir sıçrama yapan ama esas büyük yükselişini son 20 yılda yaşayan on binlerce aile.
Bu ailelerin ezici çoğunluğu, servetlerini aldıkları eğitim sayesinde elde ettiler.
Türkiye’de 40’lı, 50’li, 60’lı, hatta 70’li yıllarda üniversite mezunu olmak demek, o kişinin ya girişimci olarak ya da yönetici olarak önce orta üst sınıfa, sonra da toplumun en zengin yüzde 10’luk dilimine girmesi demekti.
80’lerden itibaren Türk üniversitelerinden mezun olmak bu imkanı giderek daha az ve daha az yaratmaya başladı; bugün yurt dışında üniversite okumak veya üniversite sonrası eğitim almak en azından orta üst sınıfa yükselmenin garantisini oluşturuyor.
Kimseye babadan büyük servet kalmadığı için bu böyledir. Herkes kendi servetini, kendine yatırım yaparak oluşturur. Bu yatırımın en garantilisi, eğitimdir.
Fakat Türkiye’de iyi ve kaliteli eğitime erişim son derece sınırlı. Benim babam ve annem 1930 ve 31 doğumluydu; ikisi de çok şanslıydı, üniversite mezunuydu. Annemin lise mezuniyetinde Milli Eğitim Bakanlığı bir yıllık çıkartmış; bir kitaba Türkiye’deki bütün liselerden mezun olan herkes sığmıştı. Bugün öyle değil, neredeyse 1 milyon kişi mezun ediyor liselerimiz her yıl.
Dün lise azdı, üniversite daha da azdı. O yüzden iyi ve kaliteli eğitime herkes erişemiyordu. Bugün de, hem lise hem üniversite az; olanların kalitesi çok düşük, o yüzden yine iyi ve kaliteli eğitime erişmek çok ama çok zor.
Bakın, iki gün önce Liseye Giriş Sınavı (LGS) yerleştirmeleri açıklandı.
Türkiye’de eğitim sistemi, ortaokulu bitiren çocuklarımıza kabaca iki yol öneriyor: Ya Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, Anadolu İmam Hatip vs sınavla girilen okullara girip üniversite rotasında yol almak ya da düz imam hatip liseleri dahil meslek liselerine gitmek.
Bu yıl ortaokullarımızdan mezun olan 1 milyon 236 bin kişi LGS’ye girdi. Dehşet verici bir kalabalık bu.
O öğrencilerin yüzde 18,3’ü “üniversite rotası” diyebileceğimiz sınavla girilen okullara yerleşti. Geri kalan yüzde 81,7 öğrenci ise imam hatiplere, meslek liselerine gitti.
Beş kişiden biri ve dördü yani…Bu korkunç bir oran. En azından yarı yarıya olabilmeliydi; hatta “üniversite rotası” daha fazla olmalıydı.
LGS rakamlarının da yüzümüze vurduğu aslında aynı şey; benim yıllar önce PISA rakamları, ortaöğretim kurumları istatistikleri ve üniversite sınav sonuçlarından hareketle yaptığım kaba hesabımı daha önce yazmıştım, tekrar edeyim:
Her yıl ilkokula başlayan kabaca 1 milyon çocuğumuzun içinden 100 binini biz dünyadaki akranları seviyesinde, iyi bir eğitimden geçiriyoruz.
Kalan 900 bin çocuğun 250 bin kadarını “Türkiye için idare eder” diyebileceğimiz bir seviyede liseden çıkarıyor, ortalama veya biraz ortalama altı Türk üniversitelerine yolluyoruz.
Geriye kalan 650 binine ise hiçbir şey yapamıyoruz.
PISA’nın kendi yaptığı anket dahil bir sürü araştırma var. Aynı rakamlara tersten baktığımızda şunu görüyoruz: O hiçbir şey yapamadığımız 650 bin çocuk toplumun en alt, en fakir kesiminin çocukları.
En tepedeki 100 bin çocuk ise toplumun en zenginlerinin çocukları.
Görüyorsunuz değil mi, “Türk rüyası” aslında sona erdi, eğitim yoluyla zenginleşmek, sınıf atlamak çok daha zor artık.
Servetini, toplumdaki yerini eğitime borçlu olanlar, bugün eğitimin kaliteli çıktısının neredeyse tamamına da el koymuş durumdalar. Hayır, bunu mafyalaşarak yapmadılar, dar bakışlı, kısa vadeli düşünen politikacılar sayesinde bu tekeli elde ettiler.
Adına FETÖ denen, aklı başında herkese komik gelmesi gereken örgütün nasıl olup da bu denli yaygınlaşabildiğini merak edenler yanlış yere bakıyorlar; bakmaları gereken yer eğitim, din ikinci planda.
Türkiye’nin “milli” eğitimi bu kadar büyük bir haksızlık yarattığı ve toplumsal dokuyu bozduğu için FETÖ aradan sıyrıldı, çünkü o fakir insanların çocuklarına bu haksızlıktan kurtulmanın yolunu gösteriyordu.
Bizim eğitim sistemimiz, zenginliği olduğu gibi fakirliği de kuşaktan kuşağa aktaran bir haksızlık, eşitsizlik makinası.
Türkiye’de kalıcı iktidarın sırrının geniş kitlelere refah dağıtmak olduğu hatırlanacak olursa, bu refahı dağıtmanın en garantili yolunun eğitim kalitesini arttırmak olduğu da açıkça görülür.
Ben iddia ediyorum; eğitim uzun vadeli bir yatırım olmasına rağmen bir seçim döneminde (5 yıl) eğitimde gözle görülür düzelme sağlamak pekala mümkün.
Enseyi karartmayın. Siyasetçinin artık gidebileceği fazla bir yer kalmadı çünkü.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
23.05.2025
22.05.2025
13.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
10.04.2025
6.04.2025