Levent Gültekin
Ey halkım…
Görünen o ki bağımsız yargının, bağımsız medyanın, sivil toplumun yani demokrasinin, özgürlüklerin yok edilişini pek umursamıyorsun.
Bir avuç insan bu değerleri, kurumları savunmak için büyük bedeller ödeme pahasına mücadele veriyor.
Fakat senin pek umurunda değil.
Ey halkım…
Barışı, demokrasiyi, özgürlükleri sadece kendimiz için değil, senin huzurun senin, yaşamın, senin çocuklarının geleceği, yani hepimiz için savunuyoruz.
İstiyoruz ki ülke yönetiminde, sorunların çözümünde senin de katkın olsun.
Senin de fikrin, düşüncen, yaklaşımın hesaba katılsın.
Sana haksızlık yapılmasın. Bir haksızlığa uğradığında sesin duyulsun.
‘Demokrasi’ diyoruz. ‘Özgürlük’ diyoruz. ‘İyi eğitim’ diyoruz.‘Barış’ diyoruz.
‘Bağımsız medya’ diyoruz. ‘Bağımsız yargı’ diyoruz.
Tüm bunlar sadece bizim değil senin de can damarın.
Can damarlarımız birer birer kesiliyor, farkında mısın ey halkım?
Barış diyoruz…
Çünkü en çok senin çocukların ölüyor ey halkım.
Zenginler bir yolunu bulup çocuklarını askere göndermiyor. Çatışmalarda şehit olan tek bir zengin çocuğu göremezsin.
Yoksul insanların çocuklarının canı üzerinden siyaset yapıyorlar.
Gözlerini kırpmadan bu gencecik çocukları vatan millet edebiyatıyla toprağa gönderiyorlar.
Senin çocuğun yaşasın, genç yaşında toprağa düşmesin diye avazımız çıktığı kadar barış diye haykırıyoruz.
Fakat sen duymuyorsun?
Bağımsız medya diyoruz…
Çünkü istiyoruz ki senin oyunu alıp sana yanlış yapan, senin aleyhine işler çeviren iktidarları senin adına denetlesin.
İktidarların sana bedel ödeten ihmalkarlıklarını, yanlışlarını, hatalarını eksikliklerini deşifre etsin.
Bir haksızlığa uğradığında gidecek, sesini duyuracak bir kapın olsun.
Sana yapılan haksızlıkları bütün ülkeye duyursun. O haksızlıktan dönülmesini sağlasın.
Kimsesizlere kimse olsun. Gücü elinde tutanlara karşı senin sigortan olsun.
Fakat sana sigorta olacak, sen haksızlığa uğradığında sana sözcülük yapacak medya kuruluşları birer birer kapatılıyor. Gazeteciler, yazarlar hapse atılıyor.
Senin umurunda değil ey halkım.
İyi eğitim sistemi diyoruz…
Sadece kendi çocuklarımız için değil, senin çocukların için de istiyoruz ey halkım.
Buna en çok da senin ihtiyacı var.
Çünkü bu berbat eğitim sisteminin en büyük mağduru senin çocukların.
Gücü, hali vakti yerinde olanlar çocuklarını özel kolejlere gönderiyor. İyi eğitim için yurtdışına gönderiyor.
Özel ders aldırıyor.
Onlar çocuklarını bir şekilde kurtarıyorlar. En büyük bedeli senin çocukların ödüyor.
İyi eğitim alamadığı için bu rekabet ortamında kaybeden hep senin çocuğun oluyor.
Bunun için “Eğitim sistemi düzeltilmeli” diye avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz.
Fakat sen duymuyorsun ey halkım?
Bağımsız yargı diyoruz…
İstiyoruz ki senin oyunla iktidar olanlar senin paranı çaldıklarında, sana haksızlık yaptıklarında, hepimizin hakkı olan ülke zenginliklerini eşe dosta peşkeş çektiklerinde, senin adına onlara hesap soracak bir mercii olsun.
Bu ülkede güçlü olanın, nüfuzlu olanın, parası olanın borusu ötmesin.
Güçlü olan sana bir haksızlık yaptığında onun yakasına yapışacak senin hakkını arayacak bir kurum olsun.
Çünkü hukuk bir iktidarın kontrolüne geçtiğinde, güçlüden ve zenginden yana işlediğinde, en çok zararı sen görüyorsun ey halkım.
Böyle olmaması için “Yargı bağımsız olmalı” diye feveran ediyoruz ama sen bir türlü duymuyorsun ey halkım.
Özgürlükler diyoruz…
Özgürlükleri sadece kendimiz için istemiyoruz.
İstiyoruz ki sen hangi görüşteysen, nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşayasın. Kimse karışmasın. Kimse sana bir yaşam tarzı dayatmasın.
Kaç çocuk yapacağına, ne yiyip ne içeceğine, ne giyip ne giymeyeceğine, neye inanıp neye inanmayacağına senin adına birileri karar vermesin.
Sen özgür iradenle bunu kendin belirle.
Muktedirin sana bir yaşam tarzı dayatmasının önüne geçmek için, hepimizin insan gibi bir yaşam sürmesi için, kendi aklınla, kendi iradenle hareket etmen için özgürlükleri savunuyoruz…
Ama senin umurunda değil ey halkım.
Bütün bu değerler, kurumlar umurunda değil. Çünkü sen sadece bugün elinde olan bir lokma ekmeği düşünüyorsun ey halkım.
Belki farkında değilsin ama tüm bu kurumların, değerlerin varlığı senin elinde kalan o bir lokmayla da alakalı.
Bağımsız medyası olmayan, bağımsız yargısı olmayan, özgür ve demokrat olmayan, kendi çocuklarına iyi eğitim veremeyen bir ülke ekonomik olarak da zayıflamaya ve çökmeye mahkumdur.
Böyle ülkelere yabancı yatırımcılar gelmez. Özgürlük olmadığı için yeni, ufuk açıcı yatırıma dönüşecek projeler çıkmaz. İnsanlar iş yapmaya korkar, yeni yatırımlardan uzak durur.
Böyle olunca da ekonomi zayıflar. Yoksullar daha da yoksullaşır. Gücü elinde tutanlar, devlet imkanları ile hayatlarını lüks içinde sürdürür.
Olan sana olur ey halkım.
Tüm bunlar olmasın, hepimiz insan gibi bir yaşam sürelim diye bir avuç insan “Demokrasi, özgürlük, hukuk, barış” diyor, bunun için bedel ödüyor.
Fakat senin umurunda değil.
Senin insan gibi bir yaşam sürmeni savunan insanlar hapse atılıyor, sesin çıkmıyor.
Senin çocukların ölmesin diye “Barış” diyen insanlar bedel ödüyor, sen kılını kıpırdatmıyorsun ey halkım.
Çünkü kendi çocuklarının geleceğini, onların yaşamını değil, kendi günlük yaşamını düşünüyorsun.
Geçici bir rahatlık için hem kendi geleceğinin hem de çocuklarının geleceğinin yok edilmesine göz yumuyorsun.
Celladına aşık olmuşsun. O aşk gözünü kör etmiş. Vicdanını yok etmiş.
Bu vurdumduymazlıkla, bu çıkarcılıkla, bu kolaycılıkla nereye varacaksın?
Nasıl bir hayat kuracaksın? Gelecekte çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın ey halkım?
Söyle Allah aşkına, kendi çıkarın için çocuklarının geleceğinin heba edilmesine sessiz kalmanı, hatta ortak olmanı, hangi yüzle, nasıl izah edeceksin?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023