Leyla İPEKCİ

AKP’yi değerlendirme biçimleri!
17.06.2011
2113

Gürsel Tekin, CHP’nin başarısızlığına etki eden faktörleri sıralarken Ergenekon sanıklarını aday gösterdikleri için puan kaybettiğini vurguladı: “Yeni CHP yeniden yola çıkarken, ideolojik kimliğini de netleştirmek zorundadır. Ergenekon davası sanıklarının CHP’ye yarar değil zarar getirdiği ve partinin bu yüzden en az iki puan kaybettiği açıktır.”

Keşke bunu seçimlerden önce genel başkanına bizzat söyleseydi. “Ergenekon’un adresini verin, gidip üye olayım” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu biraz olsun uyarsaydı.

Hadi hakkını yine de yemeyelim Kılıçdaroğlu’nun. Kendisi Cihaner’i aday adayı göstermeye yanaşmamıştı başta ne de olsa.

Haberal gibi bir ismin aday adaylığını reddetmemesi ise çok kolay olmasa gerekti. Bir önceki yazımda da değindim, Kılıçdaroğlu ileride bir gün anılarını yazacak olsa, Ergenekon sanıklarını aday gösterme fikrinin kendisinin de pek hoşuna gitmemiş olduğunu belki öğreniriz.

Tabii bu hiçbir şeyi değiştirmiyor şu anda. Çünkü CHP kaybetti ama sanıklar kazandı. Öte yandan bizzat CHP’li yöneticilerin başarısızlık nedeni olarak gördüğü sanıkları milletvekili yapma projesi, Türkiye üzerine yorum yapan dış medyanın hiç ilgisini çekmemiş ne yazık ki.

Çünkü dünya medyası, özellikle AB medyası, AKP’nin başarısını duyururken ilk defa bu topraklarda bir hükümetin derin devlet suçlarını örtemeye yanaşmadığını, nice bedeller ödeme pahasına suç mekanizmasının üzerine gittiğini ve bu yüzden de puan almış olabileceğini söylemedi.

En azından ilk yorumların çoğu –elbette genelleme yapılamaz- bize aktarıldığı kadarıyla bu yönde değildi. Sonradan daha ‘derinlikli’ analizler yapmış olma ihtimallerini saklı tutarak ve umarak, şunları kayda geçirmemiz gerek:


Financial Times, Erdoğan’ın popülist söylemlerinin, otoriter tavırlarının ve muhafazakâr değerlerinin şehirli entelektüelleri ve liberalleri endişelendirdiğinden bahsetmiş mesela. Başbakan’ın şehirlerdeki fakir bölgelerde, köylerde ve yükselen orta sınıfın gözünde hâlâ bir kahraman olarak görülmesini analiz etmiş.

Ama bu sosyolojik verileri oluştururken, toplumsal gözlemleri yaparken, Türkiyelilerin adalet duygusundan, hakkaniyet talebinden bahsetme ihtiyacı duymamış. Bu haklı taleplerin bu konularda tavizsiz davranan AKP’ye oy kazandırmış olma ihtimaline değinmemiş.

Devletin çeşitli kademelerinde çöreklenmiş çetelerden, suç örgütlerinden, mafyadan, savaş tacirlerinden, tüm bunlara göz yuman geçmiş hükümetlerden artık halkın bıktığından söz etmemiş.

Vicdanın sınıfsal, etimolojik, etnik ya da mezhepsel bir kriteri olamayacağını, vicdanın kimlik ve ideolojik değerlerle imal edilemeyeceğini, onun ölçüsünün hakikat olduğunu hatırlatmamış.

Türkiye toplumunu oluşturan farklı kesimleri on yıllarca birbirine düşürenlerin, kışkırtanların ister medyada, ister iş dünyasında, ister bürokraside veya orduda olsun, ilk kez deşifre olmaya başladığını... Halkın artık suçluların yargılanmasını talep ettiğini, bu yüzden de AKP’nin cesur duruşundan etkilenmiş olabileceklerini okuruna duyurma gereği duymamış.


Times da araştırmacı gazetecilerin yakın dönemde tutuklanmalarından, Erdoğan’ın giderek otoriterleşen tarzından epeyce bahsetti. Öne çıkan adayları “eski İslamcı” olan AKP’nin ilk olarak kendisini Türkiye’deki güçlü ordu teşkilatının altında demokrasi için mücadele veren mağdur parti gibi göstererek destek bulduğunu yazdı mesela.

Ve fakat AKP’nin 367 gibi bir ucube kararla ve bunu savunan sözcülerin desteğiyle kapatılmaya çalışıldığından nedense bahsetmedi. Yani bu partinin bazen sahiden de Ergenekon yapılanmasının farklı operasyonları yüzünden mağdur olduğundan!

“Darbe iddialarına yönelik devlet soruşturmalarıyla ordunun nüfuzunu azaltan AKP” ifadesini kullanırken, ordunun içinde bir tane suçlunun olabileceğine ihtimal dahi vermiyordu bu yayın organı. Nedense.

Başbakan’ın “geçen yıl kazandığı referandum ile kendisine düşman olan yargı sistemini zayıflattığından” bahsetti mesela. Gelgelelim referandum sayesinde yargının eskiye oranla daha bağımsız ve çoğulcu olduğundan hiç söz etmedi.

Erdoğan’ın internet filtrelerinden, Ankara’da “Ortadoğu’nun en büyük hayvanat bahçesi”ni kurma sözü verdiğinden bile bahsederken: Anayasa’daki değişikliklerin özgürlükçü ve sivil bir anayasa yapma konusundaki önemli adımlar olduğuna değinme gereği duymadı.

AKP’nin Batı tarzı bir demokrasi oluşturmak istediğini ve Avrupa Birliği’ne girmek istediğini belirten ve ama partisinin dayandığı “İslami köklerin laik çevrelerde endişelere neden olduğunu” söyleyen Associated Press ise CHP’nin dahi artık itibar etmediği korku siyasetini sürdürmüş mesela.

AB’ye girme konusunda AKP’nin pek istekli olmadığını kastederken, hükümetin birçok ülkeyle vizelerin kaldırılmasını başardığından söz etmeyi unutmuş mesela. Daha önceki tüm hükümetlerin AB’ye girme hedefinin olduğunu ama ilk kez AKP hükümeti zamanında somut adımlar atıldığını belirtmeyi de unutmuş.

Tabii bu adımlar yüzünden yerli sermayenin nasıl paçalarının tutuştuğunu, hükümeti zora sokmak için nasıl elbirliğiyle hayat tarzı söylemlerine bel bağladıklarını da belirtmemiş okurlarına. “İrtica hortluyor” haberlerinin nasıl üretildiğinden bahsetmemeleri de artık normal olsa gerek.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar