Markar ESAYAN
Yazıya oturmadan bir arkadaşım aradı. Ona “Hayal kursam ancak bu kadarını tasarlayabilirdim” dedim. Bizler ölüme, ölümden sonrasına ve ilahi adalete inanan insanlarız. O yüzden edepsizlik etmeden, değerlerimizden taviz vermeden mücadele ettik. Milletimiz teveccüh etti. Allah onlardan razı olsun; bütün operasyonları bir hamleyle bitirip, taşları yerine oturttular. Güzel ülkemizin, çilekeş ülkemizin, vefakar insanlarımızın önünü açtılar.
Seçim sonuçları için çokça şey yazabilirim. Ama ben daha temel bir noktaya değinmek istiyorum.
Değerler...
Bu değerlerin mücadelesiydi. İyi olan kazandı. Bu benim için çok daha temel bir mutluluk vesilesi. Çünkü aslında dünyadaki tüm mücadeleler, değişik tezahürleri ile de olsa, temelde bir değerler karşılaşmasıdır.
Bizler mükemmel değiliz, ama değerlerimiz mükemmel olmalıdır. Daha doğrusu mükemmel değerleri seçip kılavuz edinmeliyiz.
Allah evreni yarattıktan sonra aileyi yarattı.
Allah Adem'in yalnızlığının iyi birşey olmadığını gördü. Havva anamızı ona eş olarak verdi ve onları çocuklarla bereketledi. Böylelikle en temel değer olarak aileyi gördüğünü gösterdi.
Bu manada, benim için lider demek, aynı zamanda, değerlerimizi kendi hayatında temsil eden örnek kişiler demektir. Sayın Erdoğan ve Sayın Emine Hanım, Sayın Davutoğlu ve Sayın Sare Hanım, bu manada da bizlere iyi bir ailenin, iyi bir anne ve babanın nasıl olmasını gerektiğini gösterdiler. Aile kavramının yıkıma uğradığı Batı ülkelerinde, toplumun nasıl içten içe çürüdüğünü de gördük.
Bunun sonuçları uygarlığın karakterine de yansır. Eğer Türkiye 2 milyon 300 bin Suriyeli bahtsıza sığınak olduysa, ama Avrupa bunun yirmide birine bile tahammül edemediyse, değerlerin aşınması nedeniyledir. Türkiye, her türlü bedeli göze alarak Mısır'daki darbeye darbe, Gazze'deki katliama katliam diyebildiyse, güzel ailelerde, güzel değerlerle yetişen insanlar sayesinde yapılabildi bu. Ve evet, bu seçimlerde, halkımız bu değerlere sahip olduğunu, bu değerleri tercih ettiğini gösterdi; gurur duyuyoruz.
Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu, sadece birer siyasi aktör değiller bizim için. Yoksa AK Parti'de siyaset yapmakla CHP'de, HDP'de, AK Parti'ye oy vermekle, diğerlerine oy vermenin ne farkı olurdu ki?
Onlar, bu dünyanın savaş açtığı, yok etmek istediği, küçümsediği değerlere ne pahasına olursa olsun sahip çıkarak bir seçim başarısından çok daha fazlasına vesile oldular. Çünkü insanlık vicdanını, pusulasını, izzetini kaybetme tehlikesiyle yüz yüze. Ve eğer tuz tadını yitirmişse, onu ne ile tuzlayacaksınız?
Hz. Ali'nin dediği gibi, “Bir kişi zalim önünde eğildiğinde hakkını, doğrulduğunda ise şerefini yitirir.”
Modernite ve kapitalist sistem, insanın izzetini elinden aldı. Onu toplumdan kopardı ve kendi içine hapsederek atomize etti. Aile, kutsal ve tabu kavramları yerle bir edildi. Böylelikle sözde aklın Allah'ı yok edeceğine, bu tarihi “yanılsamayı” bitireceklerine inandılar. Bu ise soykırımlar çağını açtı, insanı tüketen bir makine olarak dönüştürdü.
Nietzsche bu tehlikeyi görmüştü, ama hatasını kabul edecek tevazuya sahip olmadığı için, akıl merkezli modern projenin aslen doğru, yöntemlerin yanlış olduğunu söylemeye varabildi ancak. Değerlerin yeninden değerlenmesi gibi bir şey üretti. Sonra da aklını devreden çıkararak kendisini oyun dışı bıraktı. Birçoğu ise intihar ediyordu.
Türkiye de de, 13 yıldır, ama özellikle son üç senedir kavga eden, aslında değerlerdir. Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu, ortaya sadece politik bir tavır, strateji ve taktik koymamış, bunları değerlerinden üretmişler veya onlarla çelişkili olmasına (o an için kazançlı görülse dahi) müsaade etmemişlerdir. Sonuçlarından bağımsız olarak hareketimizin benimsediği değerlere uygun davranmışlar ve bu halkımızdan büyük teveccüh almıştır. Esasen siyaset de böyle yapılmalıdır.
Ben burada liderlerimizin aile fertlerine de teşekkür ediyorum. Eşlerinin, babalarının ardında bir kaya gibi durdular. Onları zor durumda bırakmak bir yana, yükünü paylaştılar. Zorluklara, tehlikelere, hakaretlere imanla tahammül ettiler.
Muhalefet bloku ise bu konuda tam bir çürümüşlük içindeydi. Ama bizlere bir tercih oluşturarak tarihsel bir rol üstlendiler. İyinin, güzelin ortaya çıkmasına (diyalektik) vesile oldular. Onlar çürüdükçe, insanlar iyinin doğrunun değerini daha iyi anladı.
Özellikle Demirtaş ve Yüksekdağ'ın savrulduğu kötücüllük, evet ülkeye çok zarar verdi ama, bizlere de ibret oldu. Bu evrende herkesin bir rolü var ve onu biz seçiyoruz. Kimsenin şikayet etmeye hakkı yok.
Biraz farklı bir seçim analizi oldu farkındayım. Ama temel meselenin bu olduğuna inanıyorum. Şimdi önümüzdeki hedef, bizlerin de pirüpak olmadığını, değerlerimize daha da sağlam bir şekilde bağlanmamız gerektiğini, kibir ve şımarıklık tuzaklarına karşı hep dikkatli olmamızın şart olduğunu akıldan çıkarmamaktır.
Unutmayalım ki modernite de çok iddialı, kendince ahlaki bir noktadan yola çıkmış ve canavarlaştığını fark edememiştir.
Başarı değerlerimizi bizden alacak, refah izzetimizi solduracaksa, eksik olsun. Türkiye tüm mazlumların yükünü sırtında taşıyor. Bu tarihi misyonda gevşemeye, tembelliğe, hele hele konformizme, sen ben kavgasına yer yoktur.
Günümüz kutlu olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019