Markar ESAYAN
1943 yılında Nazilerin yenileceğini müttefikler artık biliyordu ve bu tarihlerden sonra önemli olan Almanya’nın ne kadar daha savaşabileceği değil, savaşın bittiği gün hangi müttefik ordusunun sahada hangi büyüklükte bir alanı kontrol ediyor olacağıydı.
Avrupa’yı dikey olarak ikiye bölen bir çizgi fiili olarak çoktan kabul görmüş ve bu çizginin doğusunda kalan ülkeler Stalin’e bırakılmıştı.
Bu durum her savaşın genel kaidesidir. Savaşın nihayeti aşağı yukarı kestirildiğinde muzaffer ülkeler ganimeti paylaşmak üzere kendi aralarında anlaşmalar/çekişmeler yaşar. Hatta yenenler daha sonra ganimet için kendi aralarında savaşabilirler bile. NATO, Stalin’in Kıta Avrupası ve kuzey ülkelerini işgal etme olasılığı için kurulmuştur. (Oysa böyle bir olasılık yoktu. Stalin arkası boş izlenimler vererek ABD’yi hegemon devlet yapmıştı.)
Suriye’de savaşın daha ne kadar süreceği de bu kurala tabidir. Suriye’de bulunan ABD ve Rusya gibi ülkeler gong çaldığında en avantajlı durumda olmadıkları sürece o savaş bitmeyecek. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, şu an Suriye savaşının bitmemesi Suriyelilerin isteği/tercihi değildir.
ABD ve Rusya’nın, zaten barışı arzulayan tek ülke olan Türkiye’nin desteğini alıp İran’ı da ikna ettiğinde, bu savaşın yarın bitmemesi mümkün değildir. DAEŞ’i organik bir örgüt olarak kabul etsek bile 10 bin kişilik bir örgütün bu ittifaka direnecek durumu yoktur.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın TBMM yasama yılı açılışındaki konuşmasında sarf ettiği“Suriye’de masa dışında kalamayız, masada olmaya mecburuz. Aksi takdirde hem sınır güvenliğimiz, hem de terörle mücadele çabamız ciddi tehdit altında kalacaktır” sözleri bu gerçeklerin ışığında hayati bir durumu ifade etmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomatik bir dille ifade ettiği riskin açılımı şudur: Suriye’deki savaşın gizli hedefi Türkiye’nin dizaynıdır. Gezi, 17/25 Aralık, 6/7 Ekim, 22 Temmuz, 7 Haziran ve nihayetinde 15 Temmuz’un da amacı buydu.
Üstelik Türkiye 911 km sınırı olan bir komşu ülkede, sadece oradaki akrabalarının bir an evvel cehennemden kurtulması, meşru müdafaa ve kendi toprak bütünlüğü adına barışı gerçekten arzulayan bir tavrı ortaya koyuyor. Türkiye’nin Suriye’nin topraklarında gözü yok. Öyle olsaydı bile 3/5 bin km öteden gelip burada at koşturan ülkelerin yanında bu daha anlaşılır olurdu.
Yani 15 Temmuz direnişi hem ülkeyi bir yok oluş sarmalından esirgemiş, hem de Suriye’de masada bulunmanın askeri gerekliliği olan Fırat Kalkanı harekatına imkan vermiştir.
Ne ABD, ne de Rusya Fırat Kalkanı’ndan gerçekte memnun. MİT TIR’ları ve Rus uçağının düşürülmesi provokasyonları ile Suriye’de elinin kolunun bağlandığı Türkiye’nin savaş bittiğinde masada olmasını sağlayacak bu harekat, Kurtuluş Savaşı kadar bizimle ilgilidir.
Konuşmada ABD’ye yapılan uyarıyla da diplomatik dille FETÖ, PKK ve DAEŞ ile kurulan tuzağın bozulduğu, yeni girişimlerin ne pahasına olursa olsun bozulacağı ve “dost” ülkelerin bu üç örgütle değil, kazanan ve kazanacak taraf olan Türkiye ile yola devam edilmesi gerektiği hatırlatılmıştır.
Suriyeliler ve herkes için de hayırlısı olan budur.
Esasen ilişkilerin/güvenin yeniden tesisi için bu tavır değişikliğini Türkiye’nin görmesi şarttır.
Olmazsa, Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi; kendileri bilir...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019