Markar ESAYAN

Şimdi seferberlik zamanı...
15.12.2016
1173

 Halep’teki dramın sona ermesi için Türkiye çok çabaladı. Henüz 10 gün önce Türkiye’nin ateşkes çabalarına olumlu yanıt gelmiş ancak taraflar sözlerini tutmamışlardı. Türkiye’nin olağanüstü gayretleriyle mümkün olan son ateşkesi de Esed rejimi ve İran ihlal ederek sivillerin tahliyesine engel olmaya çalışıyor. Türkiye ile Rusya ise insani konuda anlaştıklarını duyurdu. ABD “ateşkes işe yararsa bundan memnuniyet duyarız” diyerek hadiseyi dışarıdan izliyor. Ancak PYD’ye silah yardımı yapma konusunda oldukça girişken.

Tabii Suriye meselesi, Türkiye ile birlikte tüm bölgeyi içine alan “birleşik kaplar” benzeri bir kurala tâbi. “Obama kadar kötüsü olamaz” desek de, Trump’ın nasıl bir politika izleyeceği 20 Ocak’ta görevi devraldığında görülecek. Ancak bu ara dönemde belli ki Obama yönetimi elinden geldiğince PYD’yi güçlendirecek ve sahada onu etkin kılacak fırsatı kullanmaya devam edecek. El Bab’ın ele geçmesi, terör koridorunun birleşmesi engellenmeye çalışılıyor. Ne Beşiktaş saldırısı, ne de Halep’in acısı bunlardan bağımsız.

Şöyle bir bakıldığında, hem Halep özelinde, hem de Suriye/Irak ve Ortadoğu genelinde, mazlumların sesi olmaya, bu insanlık trajedisinin bitmesi yönünde samimiyetle çabalayan tek bir ülke var, o da Türkiye. 63 ülke buralarda kendi menfaati için at koştururken, Halep dramında elini taşın altına Türkiye dışında sokan yok. Üç milyon mülteci ile ekmeğini paylaşan da, terör örgütlerine hedef olan da, sınır bütünlüğü tehlikeye giren de, insanlık trajedisine tercüman olmaya çalışan da Türkiye.

O nedenle, kimsenin Türkiye’ye hesap kesmeye hakkı da, yüzü de olmamalı. Bir yandan Beşiktaş saldırısı gibi acılar yüreğimizi dağlarken, en yakın müttefiklerimizin PKK’ya kol kanat gerdiğini, onu meşrulaştırmaya çalıştığını, silah yardımı yaptıklarını görüyoruz. AB verdiği sözleri tutmak bir yana, Türkiye’yi birlik sürecinden dışlama gibi tavırlar içine giriyor. PKK Avrupa’da, parlamentolarda at koşturuyor. Temsilcilerimiz İngiliz Parlamentosu’nda, UETD Avrupa’nın her yerinde saldırılara uğruyor.

PKK/PYD, FETÖ, DEAŞ gibi örgütler üzerinden Türkiye dahil tüm bölge vekalet savaşlarıyla çözülmeye ve yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor.

Bu durum Birinci Dünya Savaşı’nda eksik/yarım kalan sömürgeci amaçların tamamlanması olayıdır. Bu nedenle bu sürece “İkinci Kurtuluş Savaşı” diyoruz. Haliyle, her şey bir tesadüfler silsilesiymiş, kendi kendine olup bitecekmiş, olaylar birbirinden bağımsız şekilde gelişiyormuş gibi davranamayız.

Öyle de davranmıyoruz zaten. Aziz milletimiz 15 Temmuz’un eski türde bir darbe olmadığını, bu işgal girişiminin Türkiye’yi önce Suriye’ye çevirmek, sonra da bölüşmek anlamına geldiğini, PKK/PYD, FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin bu amaca hizmet için sahaya sürüldüğünü gördü. Öyle ki, 15 Temmuz’daki tarihi direnişin ülkeyi bir mahvoluştan kurtardığını kesinlikle söyleyebiliriz. Bir ülkenin ne kadar kısa sürede Suriye haline gelebileceğini yakın tarihte gördük.

Bu nedenle, dün üç genel başkanın terör karşısında sergiledikleri dayanışma hali çok önemli. Sayın Bahçeli’nin milli duruşu zaten ortada. Ancak CHP’nin hızla savrulduğu yerden toparlanıp, “Erdoğan takıntısını” askıya alarak birlik/dayanışma duygusuna katkı verme sorumluluğu var.

O Erdoğan ki, ülke lideri ve yürütmenin başı Cumhurbaşkanı olarak tüm vatandaşları dün seferberliğe çağırdı.

Türkiye bu günleri atlatacak. Kimsenin şüphesi olmasın. Ancak bu zor günlerde üzerine düşeni yapmayan, hatta farklı konumlarda olanlar da ülkenin hiçbir şekilde geleceğinde olamayacak.

Yani kimse Türkiye’nin kaybedeceği bir olasılık üzerine hesaplarını yapmasın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar