Mehmet BARANSU
İstanbul’un Çamlıca Tepesi’ne yapılması düşünülen “dev cami” tartışmalarıyla ilgili bu yazıyı aslında iki hafta önce yazmayı planlıyordum.
Henüz nasıl düşürüldüğü ortaya çıkarılamayan uçak ve Suriye krizimiz, şike mahkemesinin verdiği karar, “Çamlıca’ya dev cami” konusunu bugüne bıraktı.
Tartışmanın nasıl çıktığını hepimiz biliyoruz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, televizyon vericilerinin olduğu Çamlıca Tepesi’nin yeniden düzenleneceğini açıklamış, yakın bir tarihte bu tepeye görkemli bir dev cami yapılacağını kamuoyuyla paylaşmıştı.
Ve her konuda olduğu gibi cami tartışması da bizleri iki kutba ayırmıştı.
İmamın “dev cami” söyleminin ardından, cemaat camideki yerlerini almakta gecikmemiş, “saflar sıklaştırılmıştı.”
Cemaat arasında safların düzenini bozanlar da ortaya çıkmıştı. “Dışarıdan ithal” beynamaz isimlerin saflara katılıp, seslerini yükseltmesi, düzensizliği bir nebze de olsa ortadan kaldırdı.
Bugün kim haklı kim haksız tartışmasına girmeyeceğim. Konuya farklı bir pencereden yaklaşmak istiyorum.
Çuvaldızı başkasına batırmayı, iğnenin ucunu muhafazakâr kesime, yani bizlere çevirmeyi düşünüyorum.
Konuyla ilgili gazete köşelerinde yer alan tüm yazıları okudum. Kendini dindar ve muhafazakâr olarak adlandırılan kalemlerin yazılarını ise daha dikkatli bir gözle inceledim.
Kimileri Çamlıca’ya sadece cami değil, şahane cami yapılmasını istiyordu. Kimileri Tayyip Bey’in padişahlardan farkı olmadığını vurguluyor, hizmetini dev bir camiyle taçlandırması gerektiğini belirtiyordu. Kimileri ise cami yapılmasını eleştirenleri neredeyse küfre girmekle itham ediyordu.
Dedim ya...
“İmamın buyurmasıyla, saflar sıklaştırılmış”, yorumlar üst üste gelmişti.
Kalem sahiplerinin büyük bir bölümünü tanıyordum. Bazılarıyla ise uzun süreli bir geçmişim vardı. Yazılarını okuyunca nedense yüzümde bir gülümseme belirdi. Ve aklıma gazeteci Taki Doğan’ın bir Hac dönüşü, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’a aktardığı anekdot geldi.
Şu hatırlatmayı yaparak konuya gireyim. Hikâyede bazı eksiklikler olabilir. Üçüncü ağızdan duyduğum bir olay. Eğer eksiklik varsa taraflardan şimdiden özür diliyorum.
Teşbihte hata olmaz diyerek, konuya gireyim.
Sanırım 28 Şubat sürecinin sıcaklığını hissettirdiği yıllar. Taki Doğan, çalıştığı televizyon adına, Diyanet İşleri Başkanlığı’yla Hacca gidiyor. Şeytan taşlamayı da ihmal etmiyor.
Bilenler bilirler. Taki Doğan, iyi bir gazeteci olmasının yanı sıra esprili bir kişilik. Diyanet İşleri Başkanı’na, şeytan taşlamasını şöyle anlatıyor.
Doğan: Efendim, şeytanı taşlamak için elime taşı aldım ve tam atacakken bir de baktım karşımda şeytan. Şeytan bana baktı, baktı ve şöyle dedi; “Sende mi Taki?”
Çamlıca’ya cami yazılarını okurken, nedense aklıma Taki Doğan’ın yaptığı bu espri geldi.
Siz de mi demekten kendimi alamadım.
Çamlıca’ya muhteşem cami yazılarını yazan kalemlerin bazılarını çok uzun zamandır tanıdığımı söylemiştim. Tanımanın ötesinde bir dönem bazılarıyla, halen kimileriyle zamanımın büyük bir bölümünü geçirdim, geçiriyorum.
Ve çoğunun namaz kılmadığına da bizatihi şahidim. Şimdi birileri şu soruyu sorabilir. “Namaz kıldıklarını sana göstermek zorundalar mı?”
Bu soruyu sormak elbet de hak.
Tanıyanlar bilirler. Kitabın ortasından konuşmayı severim. Bu arkadaşlarla görüşmemde, konu dine, siyasete geldiğinde, alevli tartışmanın ortasında tek bir soru sorarım.
“Onu bunu boş verin de neden namaz kılmıyorsunuz? Bana bunu anlatın.”
Çoğu susmayı tercih eder. Verecek cevapları olmaz. Bazıları ise pişkince şu cümleyi kullanırlar. “Evet kılmıyoruz, bu eksikliğimiz ama mücadele ediyoruz.”
Diyeceğim şu ki, namaz kılmadıklarını gördüğüm gibi söz ile de durumun şahidiyim.
Sözü uzatmadan söyleyeceğimi söyleyeyim.
Bir ara “dindar gençlik” söylemi de moda olmuştu bu ülkede.
Muhafazakâr kesimi, özellikle AK Parti’yi ve teşkilatlarını çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Son beş yılımın büyük bir bölümü de bu arkadaşlarla geçti.
Ve gördüğüm manzara şu; Hiç de küçümsenmeyecek bir bölümü namaz kılmazlar. Aralarında başörtülü ve sakallı isimler de var. Tıpkı eli kalem tutanlar gibi.
Camiyi tartışırlar ama hırsızlığı, rüşveti hak olarak görürler. Yetim hakkı yemek, namaz kılmaktan, Allah korkusundan daha önemlidir. Hizmet yaparlar ama hizmetin de bir “karşılığı” olduğunu düşünürler. “Cüzdanla vicdan arasında sıkışıp, tercihlerini cüzdandan yana kullanırlar.”
Demem o ki namaz kılmazlar ama cami yapılmasını hararetle savunurlar.
Bu sözlerime itirazı olanlar, muhafazakâr kesimin gittiği kafelerde bir günlerini geçirebilirler. Fatih, Başakşehir, Tophane ve daha yüzlerce mekânda nargile içip, vakitlerinin büyük bir bölümünü boşa harcayan, dini tartışan ama yanı başlarındaki camiye gitmeyenlere şahit olurlar. Ezana karşı ise saygılıdırlar. Ezan okununca, şöyle bir toparlanırlar. Bu onlara yeter.
Çamlıca’ya cami yapılacakmış…
Siz camiyi falan boş verin de önce kendinize bakın.
İçini doldurmadıktan sonra neyleyim ben namazsız “şahane dev camiyi.”
Ve son sözüm de dindar kesime şudur: Dünyaya kurtarmak adına çok önemli işler yapabilirsiniz. Eğer mücadelenizde bir vakit namazınızı kaçırıyorsanız, boş verin yaptığınız işleri. Yaptığınızın hiçbir hükmü ve kıymeti yok.
[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Eline Hrant’ın kanı bulaşanlar…
29.01.2016 - Kar taneleri
5.02.2016 - Dengir Bey öyle kaçmak yok!
28.12.2015 - Şems-i itiraf!
15.12.2015 - İkametgâh Silivri- Suç darbe
9.02.2015 - Cesaretin bedeli
30.11.2015 - ‘Kelepçeyle gireceksin!..’ Sayın Arınç duymasın!
23.11.2015 - Avukatımız olur musunuz Sayın Arınç!
16.11.2015 - Hürriyet’i kim ‘kumpasa’ getirdi
9.01.2015 - Yüzünde tebessüm eksik olmayan ‘çınar’
26.10.2015
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Hrac Madooglu
Kurt liderlerin,TC vatandasi Rum, Ermeni ve Yahudilerin lobisi olduguna inandigini hic sanmiyorum. AK Parti ile ayni cizgide durmak icin soylenen safsatalar bunlar. Eger bu insanlar 1500 Rum, 20 bin Yahudi, 50 bin Ermeninin 75 milyonluk Turkiyede lobi kurup memleketi parcalamaya calistiklarina inaniyorlarsa, beyin ozurludur bunlar. Kurtler de boyle liderlere sahip olduklari icin yandilar demektir.